`Kürt sorunu, Müslüman Kürt halkı muhatap alınarak halledilir`
Diyarbakır`da yapılacak olan `Kürt sorununa İslami çözüm` çalıştayı öncesinde, konu ile ilgili olarak, katılımcılarından Bingöl Kalem Derneği Başkanı ve Akademisyen İbrahim Dağılma İLKHA`ya açıklamalarda bulundu.
7-8 Mart`ta Diyarbakır`da yapılacak olan ‘Kürt sorununa İslami çözüm` çalıştayı öncesi İlke Haber Ajansına konu ile açıklamalarda bulunan Bingöl Kalem Derneği Başkanı Akademisyen İbrahim Dağılma, “Gasp edilmiş hakların pazarlık konusu yapılmaması gerektiğini belirterek, “Eğer çözüm istenecekse, bu toplumun kimyası ve mayası olan tüm bileşenleriyle görüşülmeli ve bu görüşmelerden hareketle ‘Kürt sorunu` çözülmelidir.” dedi.
‘Kürt sorununa İslami çözüm` çalıştayı hakkında da kısa bilgi veren Dağılma, “Çalıştay, dört oturum şeklinde olacak. Her oturumda da dört konuşmacı olacak. Konuşmacı arkadaşlar, ‘Kürt sorununa İslami çözüm` açısından önemli ve değerli sunumlarını yapacaklar. İlk olmasına rağmen, 400`e yakın katılımcı gözlemci olacak. Bu çalıştayda ‘Kürt sorunu` her yönüyle masaya yatırılacak.
“Kürtlerin dilleri ve ırkları yok sayıldı ve inkâr edildi”
Dağılma, Kürtlerin son yüzyılda, Süriye, İran, Tükiye ve Irakta hep baskı politikalarıyla karşı karşıya kalarak büyük mağduriyetler yaşadığını belirterek, “Süriye` de Kürtler vatandaş olarak sayılmadı. Türkiye`deki Kürtler, her ne kadar vatandaş sayıldıysa da, dilleri ve ırkları yok sayıldı ve inkâr edildi. Kürtçe ve Zazaca konuşmaya çalışan insanlar, hapislere atıldı sürgünlere gönderildi. Özelikle bu bölgede köyler yakıldı, insanlar sürgünlere yollandı. Bu sorun böyle büyüyerek, bugünlere kadar geldi.” ifadelerini kullandı.
“Kürt insanı yüzyılı aşan bir asimilasyon, inkâr, imha ve zulümle karşılaşmıştır”
“Kürt insanı yüzyılı aşan çok ciddi manada bir asimilasyon, inkâr, imha ve zülüm yaşmıştır.”diyen Dağılma, “ Bunu hiç kimse inkâr etmemektedir. Kürt toplumu hasta olmuştur veya hasta edilmiştir. Ortada bir hasta varsa, o hastanın tedavi edilmesi elzemdir. Bugün bir Kürt sorunu var ve çözümü de bellidir. Biz biliyoruz ki, Şeyh Said Efendi`den bu yana gelen Kürt sorunun temel çözüm noktası İslam`dır. Allah-u Teâlâ kendi manevi hastanesi olan Kur`an-ı Kerim`de bütün diğer hastalıklar gibi ulusal ırkçılığa dayalı hastalıklar için de bize çözüm sunuyor. Çözüm; “Ey iman edenler, biz sizi bir erkekle bir kadından, bir asıldan yarattık. Birbirinizle tanışmanız, işlerinizi tedbirle idâre etmeniz, karşılıklı olarak, İslâmî kurallarla örtüşen milletlerarası teamüllere uymanız, yardımlaşmanız, kültür ve medeniyet alışverişinde bulunmanız, birbirinize iyiliği tavsiye etmeniz için, sizi milletler ve kabileler haline getirdik. Allah yanında en değerliniz, en üstününüz, en takvalı olanlarınız, Kur`ân esaslarını iyice benimseyerek tavizsizce hayata geçireninizdir. en çok günahlardan arınıp azaptan korunanız, kulluk ve sorumluluk şuuruyla, haklarına ve özgürlüklerine sahip çıkarak şahsiyetli davrananınız, dinî ve sosyal görevlerinin bilincinde olanınızdır. Allah her şeyi bilir, gizli-açık her şeyden haberdardır.` buyuruyor. Ayetten anlaşıldığı üzere hiçbir toplum, diğer bir toplumu fıtri olan haklarından dolayı yok sayması ve haklarından mahrum etmesi kabul edilebilir bir şey değildir.” şeklinde konuştu.
“Bütün sorunların çözümü İslam`la olur”
İslam dini fıtrat olarak insanın beş şeyin garantörlüğünü sağladığını ve bunları sağlama almamız için çalışmamızı telkin ettiğini belirten Dağılma, “Bunlar, bir insanın akıl, can, mal, nesil ve din olarak emniyetini sağlamıştır. İnsanların bu beş temel emniyetini sağladığınız zaman ve değer verdiğinizde haliyle bir insanın, diğer bir insanı inkâr etmesi söz konusu olamaz. Dolayısıyla Müslümanlar, bu hususları korumaya, insanlığın hakla, adaletle, dayanışmayla, kardeşlikle, imanlı ve huzurlu bir toplum olarak, dünya hayatını sürdürsün çabasındadır. Dolayısıyla biz çözümün İslam olduğunu ısrarla söylüyoruz. Çözüm, Kürt halkının durduğu yerdir. Yani çözüm, hükümettin ve sistemin kendine göre seçmiş olduğu muhataplar değil. Çözüm özelde, Kürt halkının kendisidir, genel olarak da çözüm, İslam`la olur.” İfadelerine yer verdi.
“Kürt sorunun çözümü için yalnız PKK ve HDP üzerinden yaklaşılması yanlıştır”
Dağılma, ‘Bir düğme yanlış iliklendiğinde diğer bütün döğmeler yanlış iliklenir` sözünü hatırlatarak, “Mevcut çözüm arayışında olan insanların samimi olduğuna inanabiliriz. Bugün çözüm noktasında adımların atıldığını, çabaların olduğunu görüyoruz. Bu noktada tümü olmasa tarafların samimi olduğuna inanıyoruz. Fakat çözüm adı altında Kürt toplumu içinden çıkmış, fakat Kürt toplumuna da zararı olan ve elindeki silahı güç olarak gören ve insanları tehdit eden bir PKK üzerinden, bir HDP üzerinden çözüme gitmek, onlara odaklanmak yanlıştır. Bakın bu toplum, bütün parçalarıyla, âlimiyle, seydasıyla, manevi kuvvetleriyle, STK`larıyla, İslami camialarıyla ve akademisyenleriyle muhatap alınmalıdır. Eğer çözüm istenecekse bu toplumun kimyası ve mayası olan tüm bileşenleriyle görüşülmeli ve bu görüşmelerden hareketle bu iş çözülmelidir.” diye konuştu.
“Gasp edilmiş haklar pazarlık konusu yapılmaz”
Kürt sorununda gasp edilmiş hakların verilmesinde, insani olarak hiçbir şart koşulmadan ve hiçbir husus ileri sürülmeden, hemen verilmesi gerektiğini belirten Dağılma, “ Hak verilmez, alınır. Gasp edilen haklar yüzünden zaten mağduriyet ve büyük zulümler yapılmış, insanlar katledilmiş, bir halkın haklarını kalkıp böyle pazarlık konusu yapmak ve masaya taşımak, insanların samimiyetine gölge düşürür. Eğer siz bu insanların mağdur edildiğini kabul ediyorsanız, önce özür dilemeli, ardından mağduriyetlere yol açan sebepleri ortadan kaldırmalısınız. Ayrıca o mağduriyetlerin açtığı yaraları da saracaksınız. Eğer siz bunları yapmazsanız, o zaman ve sadece ‘evet, doğrudur` laflarıyla geçiştirmeye kalkarsanız, bu da eksik olur.” dedi.
“Ana dilde eğitim bir haktır”
Ana dilde eğitim hakkına da değinen Dağılma, “Bir toplumun ana diliyle eğitim alması ve o yönde ciddi bir adım yok, ve sadece seçmeli dersle koca bir toplum uyutulmaya çalışılıyor. Kardeşim bu dili ve bu kimliği bana veren Allah`tır. Allah`ın bana fıtri olarak verdiği bu dili ve kimliği senin kalkıp pazarlık konusu yapman nasıl anlatılabilir ve izah yapılabilir?” diye sordu.
“Kürt sorunu, Kürt halkının bileşenleri muhatap alınarak, İslam`ın adil çizgisiyle halledilir”
Dağılma, “Devlet veya hükümet silahsızlanma konusunda PKK veya onun başında olan kişiyle oturabilir. Fakat genel anlamda Kürt sorununun çözümü konusunda ise, tüm Kürt halkının temsilcisi olarak PKK, HDP ve DBP`yi göremez. Kürt sorununun, hak, hukuk, din, dil ve kimlik noktasında tümüyle bu halkın bileşenleri muhatap alınarak, İslam`ın adil çizgisi ve perspektifiyle halledilir.” ifadelerine yer verdi.
“HÜDA PAR ve Mustazaflar camiası çözümde masanın en önde olması gereken bileşenlerden biridir”
Bu bölgede kutlu doğum etkinlikleri ile, Kuran`a ve Hz Peygambere sahip çıkma noktasında yüz binlerce insanı bir araya getiren HÜDA PAR ve Mustazaflar camiası, ciddi anlamda etkili olan bu çevrenin muhatap alınması elzem ve gerekli olduğunun altını çizen Dağılma, “Özelikle bölgede ciddi bir ağırlığı olan HÜDA PAR`ın çözüm noktasında muhatap alınmaması, büyük bir eksikliktir ve böyle bir çözüm de eksik kalır. Bunu da samimiyetsizliğin ve çözümü istemeyişin bir göstergesi olarak görebiliriz. HÜDA PAR ve Mustazaflar camiası çözümde masanın en önde olması gereken bileşenlerden biridir. Bununla beraber bölgede çözümü kendine dert eden veya edinen herkes, sorunun çözülmesinde konuşma hakkı vardır, öne çıkma hakkı vardır ve görüş öne sürme hakkı vardır.”şeklinde konuştu.
“PKK 6-8 Ekim olaylarında vahşet yüzünü bir kez daha göstermiştir”
Dağılma, “Eğer kurtarıcı olarak öne çıkanlar, kendilerinden kurtulunması gereken bir konuma geliyorsa, bu bir faciadır. 30 yıla yakındır, kendini Kürt halkının kurtarıcısı gibi göstermeye çalışan bir silahlı PKK var. Onun çirkin ve vahşi yüzü belli olmasına rağmen, 6-8 Ekim olaylarında bu tam anlamıyla ifşa oldu. Dolayısıyla görüldü ki, PKK Kürt halkının, bırakın kurtarıcısı olması, bundan da öte kendisinden kurtulması gereken bir çıban olmuştur. Kürt ve bölge halkı, devletten muzdarip olduğu gibi, her zaman PKK`dan da zarar görmüştür.” dedi.
“Şeyh Said ve Said-i Nursi`nin kabirleri ortaya çıkarılıp özür dilenmesi lazım”
Bu bölgenin önemli sima ve değerlerinden olan Şeyh Said ve Üstad Bediüzzaman Saidi Nursi hazretlerinin kabirlerinin bulunması ve şu ana kadar yapılan zulümlerden dolayı da özür dilenmesi gerektiğini ifade eden Dağılma, “Ortada bir zulüm, haksızlık ve hukuksuzluk varsa, bu kime yapılmış ve yaşatılmışsa, onlardan özür dilenmelidir. Ama sadece özür de yetmiyor. Hem Özür dilenecek ve hem de yapılan mağduriyetler telafi edilecek. Açılan büyük yaralar da sarılacak. Bu da Devlet büyüklerinin üzerine bir borçtur.” sözlerine yer verdi. (Nihat Kanat-İLKHA)