Ey Nefsim! -5-
Ey nefsim! Allahu Teâlâ`ya hamd, Efendimiz Muhammed`e, Onun pak âline, fedakâr ashabına, gerçek manada onlara tâbi olan tüm müminlere salat ve selam olsun. Ey nefsim! Bu ne hâlindir. Sana ne olmuş, çelişkiler içinde yaşıyorsun. Hakikatleri unutup abes ve boş şeylerle ömrünü tüketiyor, sana verilen vazifeyi ihmal edip başka işlerle iştigal ediyorsun...
M. Beşir Varol / İnzar Dergisi
Ey nefsim!
Allahu Teâlâ`ya hamd, Efendimiz Muhammed`e, Onun pak âline, fedakâr ashabına, gerçek manada onlara tâbi olan tüm müminlere salat ve selam olsun.
Ey nefsim!
Bu ne hâlindir. Sana ne olmuş, çelişkiler içinde yaşıyorsun. Hakikatleri unutup abes ve boş şeylerle ömrünü tüketiyor, sana verilen vazifeyi ihmal edip başka işlerle iştigal ediyorsun. Gerçek memleket ve evine yatırım ve masraf yapmak yerine içinde misafir olduğun yer ve haneye masraf ve yatırım yapıyorsun. Allahu Teâlâ`nın kulu olduğun halde özgürmüşsün gibi davranıyorsun. Yarın A`dan Z`ye kadar her şeyin hatta her nefesin hesabı bile senden sorulacağı halde sanki hiç hesap vermeyecek gibi rahat davranıyorsun. İmtihan salonunda imtihan edildiğin halde sanki imtihanı başarıyla bitirmiş gibi, endişesizce takdirname bekler gibi oturuyorsun. Ha bugün ha yarın kesin öleceğine, öldükten sonra yerin ya cennetin bir bahçesi veya cehennemin bir çukuru olacağına inandığın halde böyle tembel sorumsuzca hareket ediyorsun. Senin yaşadığın çelişki zinciri saymakla bitmiyor.
Ey nefsim! Daha fırsat elden kaçmadan, imtihan süreci bitmeden, kendini toparlayıp çelişkili halini düzeltmen lazım… Aksi takdirde yarın boş yere çok vaveyla edersin.
Ey Nefsim!
Sen rabbinin emirlerine göre yaşarsan hem bu dünyada mesut olursun hem ebedi âlemde ebedi olarak mesut ve mutlu olursun. Aksi takdirde iki âlemde de kendine yazık edersin ve telâfisi de mümkün olmayacaktır. Cennet gibi bir mülkiyeti kaybetmek küçük bir kayıp değildir. Üstelik cehennem gibi bir zindana girmek de hafife alınacak bir ceza değildir. Zira cenneti kaybedenin hüsranı onunla kalmıyor, cehenneme de atılmaktadır.
Ey Nefsim!
Bak, kâinatın Rabbi kendi ezeli kitabında ve Peygamberi kendi sahih sünnetinde dünya ahiret ve saadetinin mutluluğu için sana gösterdikleri yoldan gidip gitmediğini, sana verdikleri talimat ve tavsiyelerine uyup uymadığını veya onlardan ne kadar uzak durduğunu tespit edebilmen için bu ayki dersimizde Allah yolunda infak yani mali yardımla ilgili ayet ve hadisleri zikredeceğim. İnşaallah Rabbim seni hesaba çekmeden ve sınavı daha kökten kaybetmeden o ayet ve hadislere bakıp sen kendini hesaba çekersin ve hatalarını ona göre düzeltmeye çalışacaksın.
“Mallarını Allah yolunda harcayanların durumu yedi başak bitiren, her başağında yüz dane bulunan bir ekinin durumu gibidir. Allah dilediğine bunun kat kat fazlasını da verir. Allah`ın ihsanı geniştir ve her şeyi bilir.” (Bakara 261)
Ey Nefsim!
Rabbinin vaadine dikkat et. Ne kadar büyük bir kâr sana vadediyor. Ve kendi ilgisizliğine dikkat et. Sen ne kadar ilgisiz kalıyorsun
“Mallarını Allah yolunda harcayıp ardından başa kakmayan ve kırıcı sözler söyleyerek eziyet etmeyenlerin Rableri katında ödülleri vardır. Onlara hiçbir korku yoktur ve onlar üzülmeyeceklerdir de. (Bakara 262)
Ey Nefsim!
Düşün. Kendin gibi bir insanın ödülüne ilgi duyduğun gibi dünya ve ahiret sahibinin ödülüne ilgi duyuyor musun? Eğer duymuyorsan bir düşün, sebebi nedir? Ayrıca korkusuz üzüntüsüz yaşama müşteri değil misin? Ki mutlaka müşterisin. Öyle ise niye bedelden kaçıyorsun? Yoksa bedelsiz sahip olacağını mı sanıyorsun.
“Ey iman edenler! Hayır için, kazandıklarınızın ve size verdiğimiz ürünlerin iyilerinden harcayınız. Onların kötülerini vermeye yönelip size verilirse gözlerinizi kapamadan alamayacak kadar kötü olan mallarınızı yoksullara vermeye kalkışmayınız. Biliniz ki Allah`ın bu tür sadakalara hiç ihtiyacı yoktur ve bütün övgüler O`nadır. (Bakara 267)
Ey nefsim!
Sen ucuz ve geçici bir şeye talip değilsin. Ve kendisi ile alışveriş yaptığın Zat da haşa basit bir Zat değildir. İşte ey nefsim! Buna göre davranman lazımdır. Mademki ebedi olan cennete talipsin ve Allahu Teâlâ ile bu pazarlığı yapıyorsun o zaman cimri davranmaman ve çürük malla bu işe kalkışmam gerekmektedir. Aksi takdirde kendini kandıracaksın. Madem hakikat budur o zaman hele düşün meseleye bu ciddiyetle mi yaklaşıyorsun? Yoksa çocuklar gibi mi davranıyorsun?
“Hoşlandığınız şeylerden infak etmedikçe infakınızın karşılığını/cenneti alamazsınız. Her ne infak ederseniz Allah onu kesinlikle bilmektedir.” (Al-i İmran 92)
Ey nefsim! Görüyorsun ki cennet ucuz değildir ve Allahu Teâlâ`nın kandırılması imkânsızdır. Zira Allah her şeyi bilmektedir. Demek ki Allah yolunda cimri davranırsan telafisi imkânsız olan bir hüsrana kendini atmaktasın. Görüyorsun ey nefsim, ne kadar ciddi bir meseleyi hafife alıyorsun.
“Allah müminlerin canlarını ve mallarını cennet karşılığında satın almıştır.” (Tevbe 111)
Ey nefsim!
Mümin olduğuna göre demek ki Allahu Teâlâ canını cennet karşılığında satın aldığı gibi malını da satın almıştır. Öyle ise kendi isteğine göre değil Allah`ın istediğine göre harcamalısın. Zira mal O`nundur ve sende emanettir. Aksi takdirde emanete hıyanet etmiş olursun. Bunun da ne anlama geldiği gayet açıktır.
“Allah yolunda infakta bulunun. Kendi ellerinizle kendinizi tehlikeye atmayın. İyilik yapın, kuşkusuz Allah iyilik yapanları sever.” (Bakara 195)
Ey nefsim!
Görüyorsun Allah, yolunda infak etmemeği Allahu Teâlâ tehlike saymıştır. Ve insan infak etmediği zaman kendi eliyle kendini o tehlikeye attığı için Allahu Teâlâ onu bundan nehyetmektedir. Bu da açık bir şekilde infakın ne kadar önemli olduğunu göstermektedir.
Zira bu imtihan diyarında hemen hemen hiçbir ibadet mal olmadan gerçekleşmemektedir. Bu ibadetlerin gerçekleşmemesinden birçok tehlike doğmaktadır. Bu tehlikelerden korunmanın tek yolu Allah yolunda infaktır. Yapılmadığı zaman bile bile insan kendini bu tehlikelere atmak durumuna girmektedir. Bu hususta birkaç örnek verelim, ey nefsim!...
Allahu Teâlâ`ya hamd, Efendimiz Muhammed`e, Onun pak âline, fedakâr ashabına, gerçek manada onlara tâbi olan tüm müminlere salat ve selam olsun.
Ey nefsim!
Bu ne hâlindir. Sana ne olmuş, çelişkiler içinde yaşıyorsun. Hakikatleri unutup abes ve boş şeylerle ömrünü tüketiyor, sana verilen vazifeyi ihmal edip başka işlerle iştigal ediyorsun. Gerçek memleket ve evine yatırım ve masraf yapmak yerine içinde misafir olduğun yer ve haneye masraf ve yatırım yapıyorsun. Allahu Teâlâ`nın kulu olduğun halde özgürmüşsün gibi davranıyorsun. Yarın A`dan Z`ye kadar her şeyin hatta her nefesin hesabı bile senden sorulacağı halde sanki hiç hesap vermeyecek gibi rahat davranıyorsun. İmtihan salonunda imtihan edildiğin halde sanki imtihanı başarıyla bitirmiş gibi, endişesizce takdirname bekler gibi oturuyorsun. Ha bugün ha yarın kesin öleceğine, öldükten sonra yerin ya cennetin bir bahçesi veya cehennemin bir çukuru olacağına inandığın halde böyle tembel sorumsuzca hareket ediyorsun. Senin yaşadığın çelişki zinciri saymakla bitmiyor.
Ey nefsim! Daha fırsat elden kaçmadan, imtihan süreci bitmeden, kendini toparlayıp çelişkili halini düzeltmen lazım… Aksi takdirde yarın boş yere çok vaveyla edersin.
Ey Nefsim!
Sen rabbinin emirlerine göre yaşarsan hem bu dünyada mesut olursun hem ebedi âlemde ebedi olarak mesut ve mutlu olursun. Aksi takdirde iki âlemde de kendine yazık edersin ve telâfisi de mümkün olmayacaktır. Cennet gibi bir mülkiyeti kaybetmek küçük bir kayıp değildir. Üstelik cehennem gibi bir zindana girmek de hafife alınacak bir ceza değildir. Zira cenneti kaybedenin hüsranı onunla kalmıyor, cehenneme de atılmaktadır.
Ey Nefsim!
Bak, kâinatın Rabbi kendi ezeli kitabında ve Peygamberi kendi sahih sünnetinde dünya ahiret ve saadetinin mutluluğu için sana gösterdikleri yoldan gidip gitmediğini, sana verdikleri talimat ve tavsiyelerine uyup uymadığını veya onlardan ne kadar uzak durduğunu tespit edebilmen için bu ayki dersimizde Allah yolunda infak yani mali yardımla ilgili ayet ve hadisleri zikredeceğim. İnşaallah Rabbim seni hesaba çekmeden ve sınavı daha kökten kaybetmeden o ayet ve hadislere bakıp sen kendini hesaba çekersin ve hatalarını ona göre düzeltmeye çalışacaksın.
“Mallarını Allah yolunda harcayanların durumu yedi başak bitiren, her başağında yüz dane bulunan bir ekinin durumu gibidir. Allah dilediğine bunun kat kat fazlasını da verir. Allah`ın ihsanı geniştir ve her şeyi bilir.” (Bakara 261)
Ey Nefsim!
Rabbinin vaadine dikkat et. Ne kadar büyük bir kâr sana vadediyor. Ve kendi ilgisizliğine dikkat et. Sen ne kadar ilgisiz kalıyorsun
“Mallarını Allah yolunda harcayıp ardından başa kakmayan ve kırıcı sözler söyleyerek eziyet etmeyenlerin Rableri katında ödülleri vardır. Onlara hiçbir korku yoktur ve onlar üzülmeyeceklerdir de. (Bakara 262)
Ey Nefsim!
Düşün. Kendin gibi bir insanın ödülüne ilgi duyduğun gibi dünya ve ahiret sahibinin ödülüne ilgi duyuyor musun? Eğer duymuyorsan bir düşün, sebebi nedir? Ayrıca korkusuz üzüntüsüz yaşama müşteri değil misin? Ki mutlaka müşterisin. Öyle ise niye bedelden kaçıyorsun? Yoksa bedelsiz sahip olacağını mı sanıyorsun.
“Ey iman edenler! Hayır için, kazandıklarınızın ve size verdiğimiz ürünlerin iyilerinden harcayınız. Onların kötülerini vermeye yönelip size verilirse gözlerinizi kapamadan alamayacak kadar kötü olan mallarınızı yoksullara vermeye kalkışmayınız. Biliniz ki Allah`ın bu tür sadakalara hiç ihtiyacı yoktur ve bütün övgüler O`nadır. (Bakara 267)
Ey nefsim!
Sen ucuz ve geçici bir şeye talip değilsin. Ve kendisi ile alışveriş yaptığın Zat da haşa basit bir Zat değildir. İşte ey nefsim! Buna göre davranman lazımdır. Mademki ebedi olan cennete talipsin ve Allahu Teâlâ ile bu pazarlığı yapıyorsun o zaman cimri davranmaman ve çürük malla bu işe kalkışmam gerekmektedir. Aksi takdirde kendini kandıracaksın. Madem hakikat budur o zaman hele düşün meseleye bu ciddiyetle mi yaklaşıyorsun? Yoksa çocuklar gibi mi davranıyorsun?
“Hoşlandığınız şeylerden infak etmedikçe infakınızın karşılığını/cenneti alamazsınız. Her ne infak ederseniz Allah onu kesinlikle bilmektedir.” (Al-i İmran 92)
Ey nefsim! Görüyorsun ki cennet ucuz değildir ve Allahu Teâlâ`nın kandırılması imkânsızdır. Zira Allah her şeyi bilmektedir. Demek ki Allah yolunda cimri davranırsan telafisi imkânsız olan bir hüsrana kendini atmaktasın. Görüyorsun ey nefsim, ne kadar ciddi bir meseleyi hafife alıyorsun.
“Allah müminlerin canlarını ve mallarını cennet karşılığında satın almıştır.” (Tevbe 111)
Ey nefsim!
Mümin olduğuna göre demek ki Allahu Teâlâ canını cennet karşılığında satın aldığı gibi malını da satın almıştır. Öyle ise kendi isteğine göre değil Allah`ın istediğine göre harcamalısın. Zira mal O`nundur ve sende emanettir. Aksi takdirde emanete hıyanet etmiş olursun. Bunun da ne anlama geldiği gayet açıktır.
“Allah yolunda infakta bulunun. Kendi ellerinizle kendinizi tehlikeye atmayın. İyilik yapın, kuşkusuz Allah iyilik yapanları sever.” (Bakara 195)
Ey nefsim!
Görüyorsun Allah, yolunda infak etmemeği Allahu Teâlâ tehlike saymıştır. Ve insan infak etmediği zaman kendi eliyle kendini o tehlikeye attığı için Allahu Teâlâ onu bundan nehyetmektedir. Bu da açık bir şekilde infakın ne kadar önemli olduğunu göstermektedir.
Zira bu imtihan diyarında hemen hemen hiçbir ibadet mal olmadan gerçekleşmemektedir. Bu ibadetlerin gerçekleşmemesinden birçok tehlike doğmaktadır. Bu tehlikelerden korunmanın tek yolu Allah yolunda infaktır. Yapılmadığı zaman bile bile insan kendini bu tehlikelere atmak durumuna girmektedir. Bu hususta birkaç örnek verelim, ey nefsim!...