İhanete Uğramış Vicdanlar…
Bazen başkalarına cevap verme, saldırılarını defetme veya çirkinliklerini teşhir etme zorunluluğu sizi asıl yapacaklarınızdan alıkoyabiliyor maalesef.
Ama dediğim gibi, kimi zaman bu kaçınılmaz bir hal alıyor. Nitekim geride kalan hafta içinde, yıllardır mahkeme kapılarında eziyet çektirilen, delile dayalı hiçbir suçları olmamasına rağmen, asılsız isnatlardan, onurlu yaşam mücadelelerinden veya zulmü ve zilleti kabul etmeyişlerinden ötürü; kimi aylarca, kimi de yıllarca zindanlara mahkûm edilmiş ve hepsi de gazeteci-yazar ve çevrelerince memnuniyet duyulan şahsiyetler olan Hizbullah sanıklarından bir kaçının tahliyesine şahit olduk.
Bu beklenen, olması gereken ve insan hak ve hukuklarına en uygun olan karardı. Ama asıl tuhaf ve anlaşılmayan şey, yargı kararı ile serbest kalan bu insanların, PKK-BDP ve laik-Kemalist unsurlara yakın olan bazı medya unsurlarınca mahkûm edilmeye çalışılmasıdır. Bunların korkuları, tepkileri, amaçları ve içinde bulundukları paranoyanın yersizliği anlaşılmaz olmak ile birlikte, bilinen bir durumdur aslında. Nitekim daha önce de bu insanlar için ‘çemberi daraltın’ talimatını duymuştuk. Ve gerçekten bu vb. talimatlar amacına kavuşmuş, laik ‘yargısal medya’nın da baskısı ile bu suçsuz insanların peşine düşülmüştü tekrar. Sanırım yine bunun gereğini yapıyorlar. Ama bu tahliyeler karşısında ‘vicdanı kanayanların’ kendilerine dönüp bakmaları gerekir. Kendi çirkin çehrelerini temizleyebilmeliler ki başkasına bir söz söyleme hakları olsun. Yıllarca yargılanmalarına rağmen (ki yargılayanların bile ideolojik olarak kendilerinden geri kalır yanları yok) haklarında bir suç tespit edilemeyen bu insanlara yönelik olarak ‘faili meçhul cinayetlerin sanıkları’ diye atıp tutuyorlar. Oysa bunlar ideolojik zıtlık veya siyasi kaygılardan dolayı kinlerini kusmak isteyip bu söylemleri de zavallı zihinleri bulandırmak için kullanmaktadırlar. Kendilerine sormak gerekiyor: Siz veya parçası olduğunuz gruplar, yıllarca elinizle kan dökmekten ve dilinizle de yaralayıp fesatlık çıkarmaktan başka ne yaptınız? Bugün bile kadın ve çocuk demeden kan döküyor , kanın dökülmesine fırsat yaratıyor ve halkın mağduriyeti ile kamufle ettikleri kendi menfaat ve ideolojileri için her türlü azgınlıkta bulunuyorlar.
Ne bunların failini aramaya ne de karşılıklı olarak yaşattıkları acıların muhasebesini yapmaya gerek var. Gören gözler için her şey aşikârdır. Buna rağmen utanmadan, tüm masumiyeti ve gerçekliği ortada olan insanları itham ediyorlar. Sadece birkaç kişi hakkında verilen bu kararı kullanarak kıyameti koparıyor ve belki de en anlamsız ve en temelsiz suçlamaları, eziyet ve esaretleri bu iktidar döneminde yaşamış olan bu insanları, ideolojik olarak devlete veya iktidara yaftalamaya çalışıyorlar. Daha iki ay önce bu iktidar bünyesindeki mahkemelerce trajikomik iddianamelere dayanılarak tutsak edilen onlarca masum insandan haberleri yok mu acaba? Kendilerinin birçok zaman ve mekânda, sözde kendisi ile çatıştıkları laik-Kemalist kesimler ile ağız ve işbirliği yapmalarına veya bu yönlü çabalarına ne demeli peki? Bu onların tüm söylemlerini boşa çıkarmakta ve içinde bulundukları acziyet ve samimiyetsizliği de açıkça gözler önüne sermektedir.
Yıllardır yaptıkları gibi, halâ bu mazlum halkın mağduriyetini istismar etmek ve anladıkları tek dil olan şiddet üslubunu kullanabilmek için tüm fırsatları değerlendiriyor ve zihin bulandıracak; kör gözler, sağır kulaklar veya ideolojik sapkınlar nezdinde kendilerini haklı ve mağdur tutacak tüm provokatif hilelere başvuruyorlar. Hiçbir zaman gönlüne girmeyi ve kendisi ile bütünleşmeyi başaramadıkları bu halkın tek hâkimi, temsilcisi veya davacısı olmak için; yine bu halkın kanını emip inancından, namusundan, gayretinden, feraset ve asaletinden soyutlayarak mensuplarını birbirine düşürdüler. Kemalistler gibi halka rağmen halkçılık yaptılar. Kardeşliğin, huzurun ve umutların bağrında kapanmaz yaralar açtılar. Söz konusu söylem ve eylemleri, kendilerindeki tarihî ve istikbâlî körlüğün ve azgınlığın hâlâ devam ettiğinin göstergesidir. Her açıdan suçladıkları ve çatıştıkları unsurlardan daha aşağıda ve geride kalarak, tüm olumsuzluklarda daha aşırı giderek tarihi bir acziyet ve basiretsizlik içinde bocalamaktadırlar. Zaman ve halk en doğru kararı verecektir şüphesiz. Allah u Teala, bu süre içinde bu halkı, ellerinden ve dillerinden gelecek her türlü beladan muhafaza etsin.
M. Ali Cihad / Van - Yaş: 21
Sevgili Genç Kardeşlerimiz!
Bir ay boyunca gelen tüm yazılar içerisinde en güzel yazıyı gönderen kardeşimize bir kitap seti veya kaset vb. bir set hediye edeceğiz. Posta ile yazı gönderecek kardeşlerimiz yazılarının “Ayın Yazısı” seçilmesi durumunda, bizimle iletişime geçebilirler. Fakat özellikle dikkat etmenizi istediğimiz iki nokta var. Birincisi; gönderdiğiniz yazıların tamamen size ait olması gerektiği, yazınızda alıntı cümleler varsa bunları belirterek göndermeniz. İkincisi ise adınızı, soyadınızı, yazıyı gönderdiğiniz memleketi ve yaşınızı mutlaka belirtmeniz gerekmektedir. Bu hayırlı çalışmaya (yarışmaya) tüm genç kardeşlerimizin katkıda bulunmasını bekliyoruz.
Doğrugenç sayfasında sizden gelecek karikatür ve mini bulmacalara da yer veriyoruz. İlginizi bekliyoruz.
Yayınlanmasını istediğiniz yazılarınızı dogrugenc@dogruhaber.com.tr e-posta adresine mail olarak veya posta yolu ile gönderebilirsiniz.
Yazılarınızı eğer bilgisayarda yazıyorsanız bir sayfayı geçmesin. El yazınızla gönderecekseniz bir beyaz kâğıdı aşmasın. Gönderdiğiniz mektuplara “Doğru Genç” için diye not düşürmeyi unutmayın.