• DOLAR 34.601
  • EURO 36.687
  • ALTIN 2917.66
  • ...
Çamur Kentlerin Yetimleri
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 

Savaşın dördüncü yılına girdiği Suriye`de şartlar gün geçtikçe kötüleşiyor. Tespit edilebilen rakamlara göre savaş başladığından bu yana 30 binden fazla çocuk öldü. 98 bin çocuk ise yetim kaldı. Evleri okulları yıkılan çocuklar, çadır kentlerde, konteyner kentlerde derme çatma şartlarda eğitimlerini sürdürmeye çalışıyor. Savaş mağduru mültecilerin bütün yükünü neredeyse tek başına üstlenen Türkiye`nin bölgedeki en aktif sivil toplum kuruluşu olan İHH İnsani Yardım Vakfı'nın öncülüğünde Suriye`deki kamplara gittik. Kamplarda zor şartlar altında binlerce kişi yaşam mücadelesi veriyor. Kendi ülkelerinde mülteci konumuna düşenlerin çoğunluğu kadın ve çocuklardan oluşuyor.

Ne biliyorlarsa onu öğretiyorlar

Kilis Öncüpınar sınır kapısından Suriye`ye geçmek sadece birkaç dakika sürüyor. Cephetül İslamiye`nin kontrol noktasından geçtikten sonraki ilk durağımız Halep bölgesinde yer alan Şemmarin Kampı. Burada 7 bin mülteci yaşıyor. 20 konteyner çocukların eğitimi için ayrılmış. Bu sınıflarda öğrenim gören 600 öğrencinin yaşları 6 ile 16 arasında değişiyor. Günde beş saat ders yapıyorlar. Gönüllü öğretmenleri ise kendileri gibi mülteci ve daha önce hangi konuda eğitim aldılarsa o konuda eğitmenlik yapıyorlar. Mesela ziyaret ettiğimiz on kişilik sınıfta genç kızlar Fransızca öğreniyordu. “Neden Fransızca” diye sorduğumuz öğretmenleri, “çünkü ben onu biliyorum ve onu öğretebilirim, bu çocukların eğitime ihtiyacı var” diyerek içinde bulundukları zor şartları özetledi.

Balçık tarlasına kurulmuş çadır kentin hali içler acısı

Suriye`deki ikinci durağımız Babunnur Çadır Kenti.. Bu kamp, tüm ziyaretimiz boyunca gördüğümüz en kötü şartlara sahip olanı. Esed güçlerinin Halep`in Azez bölgesine bir yıl önce başlattıkları yoğun saldırılar binlerce insanın bir anda yollara düşmesine sebep olmuş. Çadır kent yol kenarındaki boş bir araziye bir gecede kurulmuş. Burası tam anlamıyla bir çamur deryası.

Çadırların kurulduğu alan tarım arazisi olduğu için yağmurla birlikte killi toprak balçığa dönüşüyor. Ve yürümek, ayakta durmak bile imkansız hale geliyor. 8 bin 500 kişinin çamur ve soğukla verdiği mücadele yeni inşa edilen konteyner kente sevk edildiklerinde son bulacak. Zor şartlara rağmen Babunnur`da eğitim ihmal edilmiyor. Kendileri çadırda kaldıkların halde sınıflar konteynerlerden oluşuyor. Ayrıca kampta iki büyük su deposundan su taşıyan ve çadırlara kurdukları sobalarla ısınan Suriyelilere her aile için günlük 15 ekmek veriliyor.

Son durağımız ise Babusselam Kampı.. Savaş başladıktan sonra kurulan ilk kamp ve en kalabalık olanı. 10 bin insanın yaşadığı Babusselam`da İHH`nın kurduğu mutfaktan günlük yemek dağıtımı yapılıyor. Küçük bir bölümü konteynerlerden ibaret olan kampta kalan bazı ailelere misafir olduk.

İnsan vatanını bırakır mı

Ziyaret ettiğimiz bir diğer kamp Babusselam kampı. Kampın en eski sakinlerinden 40 yaşındaki Zahide Yusuf`un eşi 3 yıl önce şehit olmuş. Bir yıldır burada kalıyorlar. Aslen Türkmen olan Yusuf`un 3 çocuğu var. “Kamptan başka gidecek yerim yok, evim yıkıldı, ailemiz mahvoldu” diyen Zahide Hanımın eşinin ailesinin tüm erkekleri dağılmış. Ailenin dört oğlundan biri olan Zahide Yusuf`un eşi şehit olduktan sonra, 3 erkek kardeşi Esed`in zindanlarına atılmış. Zahide Hanımın en büyük hayali evine dönebilmek. Geçtiğimiz yaz Humus`taki evini görmeye giden Yusuf`un gelecekle ilgili planı çok net: “Evimden geriye bir küme topraktan başka bir şey kalmamıştı ama çocuklarımın amcaları zindandan çıkarsa, komşularım dönerse ben de buralarda durmam. İnsan vatanını bırakır mı?”

Bakkalı da müşterisi de gariban

Babusselam kampının en tanınan simalarından biri ise Hurba el Huseyin. 65 yaşındaki el Huseyin kampın içinde bir konteynırın köşesinde satış yapıyor. Bakkal malzemeleri satan Huseyin kızıyla birlikte her gün sabahtan akşama kadar burada çocuklara çikolata bisküvi satmak için bekliyor. “Herkes bizim gibi gariban, günde 5 - 10 Suriye lirası satış yapabiliyorum. Kimsenin parası yok. Daha aldığım malzemelerin parasını ödeyemedim. Ama başka çarem yok” diyor. Daha önce bu işi yaptığı için seçmemiş bu yolu. İlk kez esnaflık yapıyor ve ilerlemiş yaşına rağmen kış mevsiminde olduğumuz halde oturduğu taşın üzerinde satış yapabilmek için saatlerce bekliyor. Bize ısrarla çikolata ikram etmek isteyen Hurba el Huseyin`in hayali diğerlerinden farklı değil, evine geri dönebilmek.

Füze depremi yıkıp geçmiş

Türkiye`ye dönüş yolunda uğradığımız Kilis`in karşısında bulunan Halep`e bağlı Azez kenti savaşın en canlı yaşandığı yerlerden biri. Bir yandan Esed bombardımanı altındaki Azez`in sakinleri 2,5 ay da IŞİD işgali yaşamış. Yol boyunca yıkıntıların göründüğü bölgede, IŞİD zaman zaman bombalı araçla saldırılar düzenlemeye devam ediyor. Birkaç ay önce tek bir saldırıda yüze yakın kişi ölmüş. Bu yol hala güvenli değil. İki yıl önce scud füzesi isabet eden Kuzey Mahallesi ise yıkımın tüm izlerini taşıyor. Gece vakti sivil halkın yaşadığı mahalleye isabet eden füze 5.5 şiddetinde sarsıntıya neden olmuş. Evlerin çoğu yıkılmış.

Sivilleri Sırplar gibi minareden vuruyorlardı

Dönüş yolunda görebileceğiniz bir başka ‘savaş anıtı` ise Azez Camii. Savaşın simgelerinden biri olarak kabul edilen bu cami bölge Esed`in kontrolündeyken Esed askerlerinin üssü haline gelmiş. Hatta askerler, Sırpların Bosna`da yaptığı gibi halkı keskin nişancılarla vuruyormuş, hem de caminin minaresinden. Özgür Suriye Ordusu halkı keskin nişancılardan kurtarmak için caminin minaresini bombalamak zorun kalmış. Çatışmalar sürerken caminin yan duvarları da nasibini almış. Sonunda cami Esed askerlerinden temizlenmiş ancak büyük hasar gördüğü için ibadet yapılamıyor.

Yeni Şafak

 

 

 

 

 

Bu haberler de ilginizi çekebilir