`Böcek` davasında tutuklama kararı
Cumhurbaşkanı Erdoğan`ın başbakanlığı döneminde çalışma ofisine dinleme cihazı konulmasıyla ilgili davada, sanıklar hakkında "kaçak" olmaları nedeniyle "tutuklama" kararı verildi.
ANKARA - Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın başbakanlığı döneminde çalışma ofisine "böcek" tabir edilen dinleme cihazı konulmasıyla ilgili davada Ankara 7. Ağır Ceza Mahkemesi, sanıklar Sedat Zavar, Serhat Demir, İlker Usta hakkında "kaçak" olmaları nedeniyle "tutuklama" kararı verdi.
Mahkeme, ara kararında, sanıklardan Serhat Demir, Sedat Zavar ve İlker Usta hakkında Emniyet Genel Müdürlüğünün (EGM) yolladığı belgeye dayanarak, yurt dışında bulundukları, soruşturmanın sonuçsuz kalmasını sağlamak amacıyla saklanmaya çalıştıklarını değerlendirerek "kaçak" olmaları nedeniyle "tutuklama" kararı aldı.
Tutuklama kararının yerine getirilmesi için ilgili birimlere karar örneği gönderilmesini kararlaştıran mahkeme, sanıklar Ali Özdoğan ile Enes Çiğçi hakkındaki yakalama kararının devamı ve akıbetinin EGM'ye sorulmasını talep etti.
Mahkeme, sanık Enes Çiğçi'nin Danimarka'dan EGM adına aldığı iddia edilen Loke 3 marka dinleme cihazlarının alımına ilişkin tüm bilgi ve belgelerin, fatura örnekleri, kullanma ve ödeme şeklinin EGM'den istenmesine karar verdi.
Ankara'da bulunan tüm teknik üniversitelerin rektörlüklerine yazılacak müzekkere ile poliüretan köpük malzemelerinin kürlenmesi ve ömrü konusunda uzman kişilerin isimlerini talep edecek mahkeme, 3 kişilik uzman bir heyetin huzura çağrılarak suça konu poliüretan köpüğün yaşı konusunda görüşlerinin alınmasını karara bağladı.
Mahkeme ayrıca bazı tanıkların dinlenilmesi ve eksikliklerin giderilmesine karar vererek duruşmayı erteledi.ü
İkinci duruşma sona erdi
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın başbakanlığı sırasında çalışma ofisine "böcek" olarak adlandırılan dinleme cihazı konulmasıyla ilgili 13 kişi hakkında açılan davanın ikinci duruşması sona erdi.
Ankara 7. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmada, tanık olarak ifade veren bilirkişi Hamza Turhan, roketatar ve patlayıcılar konusunda uzman olduğunu, TÜBİTAK BİLGEM'den rapor hazırlanması yönünde teklif geldiğini ve bu doğrultuda rapor hazırladığını söyledi.
Turhan, "Örnekler iki parça halinde geldi. Birinci 2012 Ocak ayı içinde, diğeri 2012 Mart ayında geldi. Ocak'ta gelen parçalanmış bir prizdi. 'Ne tür malzemeler vardı içinde diye, ne zaman konulduğuna yönelik bilgi verebilir misiniz' deniliyordu. BİLGEM özel kalemden Kurtuluş Bey, neler yapabileceğimizi sordu. Mart ayında da benzer cihazlar geldi. Neler yapılabileceği soruldu" diye konuştu.
Malzemelerin konulma tarihi bulmak için yaptığı yöntemi anlatan Turhan, çıkan değerlerin sayısal datalar olduğunu, getirilen malzemelerin nerede bulunduğunu bilmediğini, tarih konusunda kendisine bir müdahalenin söz konusu olmadığını, numuneler üzerindeyse iki defa test yaptığını ve sonuçların bilimsel olduğunu belirtti.
Bilirkişi Teyfik Demir ise TOBB Teknoloji Üniversitesinde öğretim görevlisi ve biyomekanik alanında uzman olduğunu anlattı.
Turhan'ın hazırladığı raporu değerlendirmesi için üniversite rektörlüğü tarafından görevlendirildiğini bildiren Demir, "Yapılmış bir deney raporu var. Bunun doğru olup olmadığı soruluyordu. İnceledim, yöntem bilimsel. Çalışmalar akıllıca planlanmış, kontrollü olarak yapılmış. Gelen malzemenin gün tahminde bulunulmuş" dedi.
Demir, "Raporumda da izah ettim, bu malzemelerin hızlıca yaşlandığı bir dönem var. Bunun dikkate alınmadığını paylaştım. Deneylerin tekrarlanması gerektiğini söyledim. Yazılı olarak vermemi istediler, yazdım. Bize deneylerin tekrarlanması için malzeme getirilmedi. Sadece değerlendirme yapmamız istendi. İncelemedim, görüş bildirdim. Tahminde bulundum, deney yapmadım" ifadesini kullandı.
Başbakanlık Teftiş Kurulu veya başka bir yerden baskı görmediğini, yönlendirme olmadığını ifade eden Demir, sadece rapor için sorulan sorulara yanıt verdiğini bildirdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın avukatı Ali Özkaya'nın "Bu deney yeniden yapılabilir mi tekrar" sorusuna Demir, "Yapılabilir. Esas malzemede geriye dönük bir şey bulunamaz ancak kontrol amaçlı deney yapılabilir" diye yanıt verdi.
"Devletin herhangi bir kurumu bilgi istediğinde bunu görev addederiz"
Tanık Gökhan Vıcıl, geçen haftaya kadar TÜBİTAK BİLGEM'de çalıştığını söyledi.
MİT'ten Ocak 2012'de bir yazı geldiğini, elektrik devrelerinin içinde kullanılan malzemelere ilişkin çalışma yaptığını, konunun yüzde 90'ının kendi çalışmalarıyla alakalı olduğunu anlatarak, "Devletin herhangi bir kurumu bilgi istediğinde bunu görev addederiz. Sonrası bizi bağlamaz. Detaylara ilişkin bilgim yok. Uzmanlık alanım değil çünkü" dedi.
Olay tarihinde Keçiören'deki ikametgahta santral görevlisi olan Serkan Öznehir 24-25 Kasım 2011'de Serhat Demir ve diğer kişilerin "arama tarama" için ofise geldiklerini anlattı. Aramalar sırasında Demir'in sürekli kendisiyle konuştuğunu ifade eden Öznehir, bu sırada diğer kişilerin "arama-taramayı" yürüttüğünü kaydetti.
Ekibin yanında cihazlar bulunduğunu söyleyen Öznehir, "Yanlarında duramadım, aramaya geldiklerinde zaten ben görevlerimi ifa ediyordum. Ben onların yanına gidemedim. Daha önceden bildiğim gibi odaya kimseyi almıyorlardı. Yanlarında bulunamadık" dedi.
Erdoğan'ın avukatı Ali Özkaya'nın, "Siz 1 nolu odadayken, 2 nolu odada arama oldu mu" sorusu üzerine Öznehir, odalarda aynı anda "arama" olduğu yanıtını verdi.
Sanıkların dosyadaki fotoğrafları gösterilen Öznehir, Enes Ciğci, İlker Usta ve Sedat Zavar'ı teşhis etti.
Olay tarihinde Resmi Konut Büro Amiri olan Volkan Korkmaz da o görevini yaklaşık bir yıl sürdürdüğünü bildirerek, "24 Kasım 2011'de Serhat Demir, daha sonra ismini öğrendiğim Sedat Zavar ve yanlarındaki bir iki kişinin aramasına refakat ettim. Daha sonra 14 Aralık'ta da arama için gelindiğini biliyorum. Arama sırasında içeri girdim. Resmi Konut'un farklı odaları var. Her odada arama yapıldı. Arama sırasında içeride bir kişinin refakat ettiğini zannediyorum" diye konuştu.
Fotoğraflardan Sedat Zavar ve Serhat Demir'i teşhis eden Korkmaz, yanlarında bir iki kişi bulunduğunu bildirdi.
Tanık Murat Çelik ise olay tarihinde Başbakanlık Resmi Konutu'nda görevli olduğunu ifade ederek, Kasım ve Aralık 2011'de Serhat Demir, İlker Usta ve Sedat Zavar'ın iki kez arama için geldiğini, bu sırada hep yanlarında bulunduğunu anlattı.
Başbakanlık Resmi Konutu'nda teknisyen olan Hasan Narmanlı da dinlenildikten sonra, taraflara beyanları soruldu.
"Cumhurbaşkanımız sanığı görse bile tanımaz"
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın avukatı Özkaya, yakalama emri bulunan 5 sanık hakkında kırmızı bülten çıkarılmasını ve bulunan cihazdaki poliüretan maddenin kesin oluşturulma tarihinin belirlenmesi için rapor alınmasını istedi.
Sanıklardan Hasan Palaz, "Bana telkinde bulunduğu söylenen O.Ş. tanık olarak dinlensin" dedi.
Duruşmada devam ederken, salondaki sivil polisler dışarı çıkarıldı.
Duruşma sonunda söz alan sanıklardan Ahmet Türel, emniyet ya da MİT istihbarat yazışmalarında isminin geçmediğini savunarak, "Sayın başbakan, Libya'ya özel olarak beni gönderdi, Kaddafi ile defalarca görüştüm, özel olarak. Bundan müdürlerimin haberi yoktu. Biz, başbakana bu kadar yakın insanlarız. Değil böcek koymak, her zaman bizzat yakınındaydık" diye konuştu.
Bunun üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın avukatı Özkaya, "Sanık gerçek dışı beyanda bulunuyor, açıktan yalan söylüyor. Dışişlerinde sanki temsilci kalmamış gibi bir emniyet müdürünü Sayın Cumhurbaşkanı, elçi olarak yurt dışına gönderiyor. Sayın Müşavir Mustafa Varank da bunun gerçek olmadığını söylüyor. Sayın Cumhurbaşkanımız sanığı görse bile tanımaz" dedi.
AA