`Provokatörler, halkı şiddete çağıranlardır`
Partisinin Mersin merkez ilçe kongrelerine katılan Hür Dava Partisi Genel Başkan Yardımcısı ve parti sözcüsü Mehmet Yavuz, partilerinde kesinlikle provokatör veya ajan olmadığını, provokatörlerin halkı şiddete çağıran HDP/PKK, Kandil ve KCK olduğunu söyledi.
Hür Dava Partisi Mersin ilçe teşkilatlarının kongrelerine katılan Hür Dava Partisi Genel Başkan Yardımcısı ve parti sözcüsü Mehmet Yavuz, gündeme dair önemli açıklamalarda bulundu. HÜDA PAR il binasında partililer ile bir araya gelen merkez Toroslar ve Akdeniz ilçe kongrelerin Mersin ve İslam alemi için hayırlı olması temennisinde bulundu.
Partilerinin doğu bölgesi ile sınırlı olmadığını vurgulayan Yavuz şöyle devam etti: “Biz sadece Güneydoğu, Doğu Anadolu Bölgesi ve Kürt meselesi ile alakadar değiliz. İçerisinde bulunduğumuz batı illeri ile de alakalıyız. Biz bu ülkede yaşıyoruz. Bu memleketteki her bir sorun doğrudan bizi ilgilendiriyor. Bu sorunlar ile alakalı olarak parti programımızda çok somut önerilerimiz var. Müslüman olmamızdan dolayı İslam ümmetinin bir parçasıyız. Burada yaşanan sorunlar bizi doğrudan ilgilendiriyor.”
Kürt sorunu Cumhuriyet ile başlayan bir sorundur
Kürt sorunun Cumhuriyet ile başlayan bir sorun olduğunu ve PKK ya da başkaları ile başlayan bir mesele olmadığını ifade eden Yavuz, “Memleketin sorunu Kürt meselesidir. Bunun çözüme kavuşması gerekiyor. Bu mesele Cumhuriyetle birlikte başlayan bir meseledir. PKK ya da başkası ile başlayan bir mesele değildir. Dolayısı ile mesele bir sistem meselesidir. Bizler sorunları ele alırken sistemle birlikte ele alıyoruz. Ondan dolayı sistem yana taleplerimiz vardır. Bunun için diyoruz ki; bu memlekette Kürtçe ikinci resmi dil olmalıdır. İnsanlar ana dilleri ile istedikleri gibi eğitim alabilmelidirler. Devlet bunun önünü mutlak suretle açabilmelidir.
Devlet biran önce geçmişi ile yüzleşmeli
Geçmişte yaşanan Dersim, Şeyh Said Efendi ve Zilan`daki katliamlar gibi. Devlet bu katliamlar ile yüzleşmeli. Devlet burada hata yaptığını, cürüm işlediğini, zülüm işlediği hatta insanlığa karşı işlenen ağır suçları işlediğini kabul etmeli. Bu olaylarda zarar görenlerin zararlarını tazmin etme yollarına gitmelidir. Devlet yaptığı cürüm yüzleşmeli ve barışmalıdır diyoruz.” dedi.
Medreselere yasal statü verilmeli
Medreseler sorununa da değinen Yavuz, “Kürdistan`da medreseler var. Bu medreseler geleneği Kürt halkının tarihindeki misyonuna uygundur. Ekseriyeti Kürtçe eğitim vermektedir. Biz bu medreselere yasal bir statü tanınması gerektiğini ifade ediyoruz. Kütler Müslüman olduklarından dolayı haklarından anladıkları şey İslam`dan anladıkları şeydir. Devletin ve sistemin bu medreselere yasal bir statü tanıması gerekiyor. Burada eğitim alan medrese öğrencilerine ilahiyat mezunlarına tanınmış olan denkliğe benzer bir denklik ile tanımaları ve onları istihdam etmeleri gerekiyor.” diye konuştu.
Devlet, Laiklik ve Türkçülük adı altında halkını mağdur etti
Devletin sistemi üzerine oturttuğu laiklik ve Türkçülük anlayışlarını biran önce terk etmesi gerektiğinin altını çizen Yavuz, “Kemalist sistem bir taraftan laiklik üzerinden bütün dindarları hedef alıp onlara zülüm uygularken Türkçülük üzerinden de maalesef bu memlekette Türk olmayan bütün İslami kesimleri diğer etnik grupları dışlamış ötelemiş, dinlerini ve kültürlerini yok saymıştır. Bir insanın dinini ve kültürü yok saymak elbette ve elbette o insanı yok saymaktır.” diye konuştu.
“PKK, Kürt halkının haklarını almasının önünde engel”
Bölgede halkın hamisi olduğunu ifade eden bir kesim ve bir örgütün Kürt milliyetçiliğini maske olarak kullandığını işaret eden Yavuz, “Kürt halkının İslam`dan kaynaklanan, insani olmaktan kaynaklanan kul haklarının kendilerine verilmemesi için ellerinden gelen her türlü çabayı göstermektedir. Kürt meselesi çözüme kavuştuğu zaman şiddetten beslenen varlık sebepleri şiddet olan bu insanların bu kesimin, şiddet sona erdiğinde, hayat normalleştiğinde, Kürdün hakkı verildiğinde, Arab'ın hakkı verildiğinde ya da Müslüman insanların hakları verildiğinde artık kendilerine açılmış olan alanları kaybedecekleri, devşirmiş oldukları politik rantlar, devşirmiş oldukları nüfuz, elde etmiş oldukları o imtiyazlı statüleri kaybedeceklerini iyi biliyorlar. Bundan dolayı bir taraftan çözüm taraftarı görünüyorlar diğer taraftan kaosu şiddeti bu halkı nefret ettikleri bıktıkları bu şiddet sarmalının içerisine tekrar çekmeye çalışıyorlar.” dedi.
“Yasin Börü ve arkadaşlarına kıyanlara sahip çıktınız”
Yavuz şöyle devam etti: “HDP yöneticisi Demirtaş, her fırsatta aralarına ajanların provokatörlerin sızdığını söylüyor. Biz diyoruz ki, evet sizin aranızda provokatörler var. Ajanlar var. Mademki ajan ve provokatörlerin bu işleri yaptığını söylüyorsunuz. O halde bunları açığa çıkarın. Deşifre edin ve mahkum edin. Olmadı bu olayları yapanları lanetlediğinizi kamuoyu önünde ifade edin. O zaman bizler sizin dürüst olduğunuza inanacağız. Fakat siz bir taraftan böyle söylerken tabiri caiz ise Türkiye kamuoyunda yerle bir olan imajınızı tazeleme adına yenileme adına bir taraftan böyle süslü püslü sözler sarf ederken diğer taraftan Yasin Börü ve arkadaşlarını katleden. Diyarbakır`da Müslüman Kürt halkının mallarını yağmalayan, dükkânlarını yağmalayan, hayatı onlara zindan eden o provokatörleri, insanlığa karşı suç işlemiş olan o çapulcuların ve yağmacıların mahkemeye çıkarılması aşamasında onlara sahip çıktığınızı ifade ediyorsunuz. Demek ki siz dürüst değilsiniz.
“Provokatörler, halkı şiddete çağıranlardır”
Evet, kendiniz ile yapmış olduğunuz o tespite bizde katılıyoruz. Aralarınızda ajan ve provokatörlerin olduğunu ama bizim adımıza konuşmayın. Biz çok net ifade ediyoruz. Bizim aramızda ajan ve provokatör yok. Türkiye kamuoyunda HÜDA PAR`ın herhangi bir üyesi HDP`nin, PKK`nin ya da bir STK`nın ya da başka bir siyasi partinin derneğine ilçe binasına ya da herhangi bir yerleşim yerine tek bir çakıl taşı atan var mı? Hayır olmaz da. Çünkü biz yıkmayı değil yapmayı emreden ihya etmeyi emreden bir dinin mensuplarıyız. Allah'tan korkarız. Kimdir provokatör? Saldıran kimse, odur. Saldırıya teşvik eden kimse, odur. Saldırı dilini kullanan, tahrik edici dili kullanan, şeytanlaştırıcı dili kullanan kimse, odur. Kimdir bunlar; işte başta HDP yöneticiler olmak üzere, PKK`nin, Kandilin, KCK`nin Kürt halkını şiddet sarmalının içerisine sokmaya çalışan, kaos, istikrarsızlık ve anarşi ortamı ortaya çıkarmaya çalışan yöneticileridir. Eğer ortada bir provokasyon ve bir saldırganlık varsa işte bu kesimlerin marifetidir.”
Devasa Kürt meselesini bir örgütle konuşmak doğru değil
Devletin elinde silah bulunduran güçler ile görüşmesi gerektiğini vurgulayan Yavuz, “Elinde silah bulunduran güçlerle görüşeceksin. Silahı bıraktırma adına elinden geleni yapacaksın. Çünkü bu insanların silahlanmasında senin çok ciddi payın var. Bizatihi bu suç sistemin kendisine aittir. Sistem bu hatasını düzeltmeli. Ama devasa bir Kürt meselesini tek bir kesimle, bir partiyle, bir örgütle konuşmanın yanlış olduğunu masanın etrafından Kürt halkının tüm örgütlü yapılarının ve bizatihi Kürt halkının kendisinin olması gerektiğini ifade ediyoruz.” şeklinde konuştu.
“HÜDA PAR kesinlikle saldırgan taraf olmayacak”
Hür Dava Partisi`nin hiçbir zaman saldırgan taraf olmayacağını belirten Yavuz konuşmasını şöyle sonlandırdı: “HÜDA PAR, tek bir insanı suçsuz yere öldürmenin tüm insanlığı öldürmek anlamına geldiğini bildiği gibi bir insan diriltmenin, ihya etmenin, onu topluma kazandırmanın da bütün insanlığı diriltmek ve ihya etmek olduğunu bilir. Onun için net konuşuyoruz. HÜDA PAR, saldırgan değildir. Erdemli ve faziletli bir toplumun inşa edilebilmesi için elini taşın altına koymuştur. Halkının faydalarını partisel ve grupsal çıkarların çok çok üzerinde görür.” (Osman Öksüz - İLKHA)