İşte Cemile Bayraktar'ın makalesi...

Geçtiğimiz günlerde Hüda-Par Genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu katıldığı televizyon programında Mustafa Şen ve Yıldıray Oğur`un sorularına cevap verdi. Yapıcıoğlu geçmişten başlayarak kendi varlıklarının öyküsünü izah etti.

Yapıcıoğlu, Hüda-Par`ın Hizbullah ile ilişkilendirilmesi, konusunda; “Türkiye Hizbullah adını 1991`de duydu, oysa 1979`da kurulmuştu. PKK, Hizbullah`ın  devlet eliyle PKK`ye zarar verme niyetiyle kurulmuş bir yapı olduğunu iddia etti, bu doğru değildir. Bölgede ilk saldırı PKK eliyle Hizbullah üyelerine yönelik olmuştur; PKK o dönem imam katlederek türlü saldırılar düzenlemiştir. Bizim doğrudan Hizbullah`ın uzantısı olduğumuz da doğru değildir. Biz siyasi bir partiyiz ve siyasi bir üslup ile konuşuyoruz.” şeklinde açıklamalar yaptı. Ayrıca 2000`de domuzbağı ile insanlar katledildi haberlerinin geçtiği zamanlar için; “Ben o davaya müdahil olmuş bir avukattım, bu katliamların görüntüsü var dendi, defalarca bu tür katliamların görüntüsünü talep ettik, avukatlar olarak bize de ulaşmadı. Bu haberlerin %99`u iftiradır. Evet, geçmişte Hizbullah şiddete başvurmuştur ancak bunlar saldırılara cevap şeklindedir.” ifadelerini kullandı.

Türkiye`de Çözüm Süreci devam ederken, maalesef 6-7 Ekim Kıyımı yaşandı, yakın bir zamanda yine Hüda-Par`lılara yönelik saldırılar oldu. Cizre`de hamile bir kadın evi ateşe verilmek suretiyle katledilmek istendi. Çözüm`ün tarafı olan, bölgeden bir ses olan, Hüda-Par Sözcüsü Said Şahin ile bu gelişmeleri ve devam eden Çözüm Süreci`ni konuştum.

Sizce Hüda-Par`a yönelik saldırıların faili kimler, bir takım çevreler “derin eller, provokasyon” diyor, siz ne düşünüyorsunuz?

6-7 Ekim olaylarında da, Cizre`deki saldırılarda da bizler bu saldırıların planlı işler olduğunu düşünüyoruz. Zira Demirtaş`ın sokak çağrısı sonrası PKK ve KCK bazı yerlere saldırılacak evlerin adresini, araçların plakasını verdi. Sokaklarda sakallı insanlara saldırıldı. İslami hassasiyeti olan dernekler ve üyeleri hedef alındı. Tabi provokasyon da olabilir ancak bu mesele provokasyon denilerek geçiştirilemez.

Çözüm Süreci devam ederken Hüda-Par`a yönelik bu saldırıların amacı sizce nedir?

Meselenin bir dini, bir de siyasi boyutu var. Geçmişten bu yana PKK ile ideolojik anlamda ayrıştığımız malum… Elbette bu din temelli. Siyasi boyutuna gelirsek, PKK Çözüm Süreci`ne devam ediyor ancak uluslararası güçler PKK`yi elinde silahla meşru bir hale getirmek istiyor, sürece olumsuz yönde müdahale ediyor. Ayrıca PKK bölgede tek muhatap olmak istiyor. Aynısını Rojova mevzusunda da yaptılar, kendilerine aidiyet göstermeyen tüm yapıları bertaraf etmek istiyorlar. Bu saldırılar bizler sürecin dışında kalalım maksadıyla yapılıyor.

Malum, bir süredir devlet “Paralel Yapı” ile mücadele ediyor, “Paralel Yapı”nın mağdur ettiği kesimler konuşuyor, sizin konuyla ilgili bir mağduriyetiniz oldu mu?

Paralel Yapı`dan en çok zarar gören taraf biziz. 27 Nisan 2009`da bizler de “İhya-Der Dosyası” başlığı altında mağdur edildik. Burada 25 sivil toplum kuruluşunun birleşerek yaptığı etkinliklerde; Gazze`ye yardım kermesi düzenlediğimiz, okyanus ötesine Filistin ile ilgili açıklaması nedeniyle eleştiri yönlendirdiğimiz için “örgüt” başlığı altında yargılandık. Yerel mahkeme beklenmedik bir hızla davayı sonuçlandırdı. 19 kişiye toplamda 150 yıl hapis cezası verildi. Herhangi bir delil yoktu, dosyaya bir bilgisayar çıktısı eklendi, kime ait olduğu belli olmayan bu bilgisayar çıktısında Fethullah Gülen`e ait bir özel okulda öğretmenlik yapan iki kişinin adresi varmış, buna bağlı olarak kendilerine suikast yapılacakmış, nereden geldiği belli olmayan hatta delil bile olmayan bu kağıt üzerinden mahkum edildik. Bu davada yeniden yargılanmayı talep ediyoruz.

Bülent Arınç Hüda-Par`a bir ziyaret gerçekleştirdi, bunun sizdeki yansıması nasıl oldu?

Bu ziyaret biraz gecikmiş olsa da memnuniyet duyduk ve devamını temenni ediyoruz. Biz KCK`nın bu ziyaretten rahatsız olduğunu, saldırıların bununla da bağlantılı olduğunu düşünüyoruz. KCK, kendisinden başka yapıları bertaraf etmek istiyor. Hüda-Par`ı Ak Parti`ye ve sürece zarar vermek adına kullanıyorlar, hedef haline getiriyorlar.

Hüda-Par siyasi, sivil bir yapılanma, hiç temenni etmediğimiz bir durum ancak size yönelik saldırılara karşı sizden bir cevap gelir mi? Siz Hizbullah`tan ayrı bir yapısınız ancak geçmişte bir Hizbullah-PKK çatışması yaşamıştık ve çok acı bir süreçti… Allah korusun böyle bir acı tekrar yaşanır mı?

Biz siyasi bir partiyiz, sonuna kadar siyasetin dilini kullanacağız. Sağduyulu olacağız, temkinli olacağız. Yalnız şunu belirtmemiz lazım; Hizbullah Cemaati üyesi olup bireysel olarak, Hizbullah`tan ayrı olarak bize destek veren insanlar var, PKK bu insanlara da saldırıyor. Biz bir misillemeden yana değiliz ancak saldırılar devam ederse, başka seçenek kalmazsa, mecbur kalınırsa bireysel misillemeler olabilir. Elbette bunu hiçbirimiz istemeyiz.

Peki, Hüda-Par Çözüm Süreci`nin neresinde?

Direk masaya dahil edilmedik ama kırgın değiliz. Süreci mühim buluyoruz. Katkımız olsun istiyoruz. Konuyla ilgili görüşlerimizi dosya haline getirip gerekli yerlere ulaştırdık. Süreç dahilinde önerilerimiz var. Silah bir çözüm değildir. Ayrıca bu minvalde sivil ve masum vatandaşlara yönelik saldırıların son bulmasını istiyoruz. Artık Kürtler ve PKK iyice ayrıştırılmalı.

Hüda-Par sözcüsü Sait Şahin`in konuyla ilgili görüşleri bunlar.

Burada belirtmem gereken bir husus, henüz Sait Şahin ile söyleşimizi yaptığımız sıralarda, hem Hüda-Par`ın beklentilerine cevap veren, hem de sürecin boyutları hakkında bilgi niteliğinde olan açıklama Yalçın Akdoğan`dan geldi. Akdoğan, “Biz PKK ile terörün bitmesi üzerine görüşüyoruz. Terör son bulduktan sonra Kürt Meselesi başlığında bölgedeki her yapı ile görüşeceğiz” diyor.

Bölgede silahlar susmuş, kan durmuşken yeni bir çatışma süreci kimse tarafından arzu edilmiyor. Buradan hareketle herkesin Çözüm Süreci`ne dair özel bir hassasiyet, mevcut gerilime karşı sağduyulu yaklaşım sergilemesi gerekiyor.

Cemile Bayraktar/yenişafak