• DOLAR 34.543
  • EURO 36.556
  • ALTIN 2895.044
  • ...
 `Saldırıya maruz kalanlar İslam`ın direniş kaleleridir`
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 

Mustazaflar Cemiyeti Genel Merkezi 6-8 Ekim`de başlayan ve son olarak Cizre`de yoğunlaşan PKK`nin dindar halka karşı gerçekleştirdiği saldırılara yönelik bir basın açıklaması yayımladı.

PKK`nin artan zulüm yumağına dikkat çekilen açıklamada, “Kamuoyunun yakından takip ettiği gibi yıllardır Kuzey Kürdistan`da katmerli bir zulüm devam etmektedir. Bölgede yıllardan beridir devam eden baskı, sindirme ve tehcir politikaları son zamanlarda Pkk ve türevlerinin eliyle yürütülmektedir. Bugün dindar kesime yönelik olarak yapılan saldırılar can ve mala zarar veren boyutlara gelmiştir.” denildi.

Yayımlanan açıklamada Cizre`deki saldırıların bilinçli bir şekilde yapıldığı vurgulanarak şöyle denildi: “Mütedeyyin insanların evlerinin çevresi belediyenin iş araçlarıyla hendeklerle çevrildi. Keleş ve biksi gibi ağır silahların kullanıldığı saldırılarda, başta Kck yetkilileri olmak üzere Hdp ve Dtk gibi Pkk türevi yapıların sorumsuzca açıklamalarından alınan cesaretle yapıldı.”

“6-8 Ekim Katliamı önce provakasyon sonra da “serhildan” olarak görüldü”

6-8 Ekim saldırılarıyla Cizre`de yaşananların farsız olduğuna dikkat çekilen açıklamada;  “6-8 Ekim olaylarında sırf mütedeyyin oldukları için başları taşlarla ezilip cesetleri yakılan Yasin Börü ve arkadaşlarıyla birlikte sırf inançlarından dolayı 10`a yakın dindar insan katledildi. Saldırganca tutumlarıyla Kuzey Kürdistan`ı tarumar eden bu vandallara karşı tutum alınıp eleştirileceğine bu vandalizmin sahipleri adeta ödüllendirilircesine Hdp, Kck ve saire yapılar tarafından 6-8 Ekim Katliamı önce provakasyon sonra da “serhildan” olarak görüldü. Bundan cesaret alan Vandalist bir kişiliğe sahip olan ve Pkk`nin ta kendisi olan Ydg-h`li çeteler tarafından saldırılar devam etti. Son olarak, Cizre`nin Nur mahallesinde meydana gelen saldırılarda yaşlı bir Müslüman katledildi. Evler, içinde kadın ve çocukların da bulunduğu halde yakılmak istendi.” ifadelerine yer verildi.

“Eşkıyaların saldırılarına maruz kalan yapılar, İslam`ın en önemli direniş kalelerindendirler”

Yapılan saldırılara güçlü bir tepki verilmediğinin belirtildiği açıklamada, “İslami kamuoyu tarafından ve gerekse de duyarlı çevreler tarafından bu saldırılara karşı daha gür bir tepki beklenirdi. Ancak bu gerçekleşmedi. Bu saldırılara uğrayan başta dernek şubelerimiz olmak üzere İhya Der, İlim Der,Yusufi Der, Hizmet Der ve Hüda Par gibi yapılar yalnız bırakıldı. Hâlbuki Kuzey Kürdistan`da faşist, vandalist, yol kesen eşkıyaların saldırılarına maruz kalan bu yapılar, İslam`ın en önemli direniş kalelerindendirler.” vurgusu yapıldı.

“Müslümanlara düşen görev her hâlükârda Müslüman kardeşlerinin yanında yer almaktır”

Özellikle İslami kamuoyunun tepkilerinin ve duruşlarının, mazlum mustazaf Kürtlerin yanında yer almaları gerektiğinin belirtildiği açıklamada, “Bu saldırılar karşısında İslami kesim, kurum ve kanaat önderlerine düşen görev; Müslüman, mazlum ve mustazaf Kürtlerin yanında yer almalarıdır. Hele hele bu mazlumlar İslam`ı hayat nizamı olarak seçen ve İslam`ın hâkimiyeti için çalışan Müslümanlar ise diğer Müslümanlara düşen görev her hâlükârda Müslüman kardeşlerinin yanında yer almaktır. Dünyanın gözü önünde Kuzey Kürdistan`da saldırgan bir tutumla mütedeyyin yapı ve şahsiyetlere saldırılar söz konusu iken halen olayları “iki taraf arasındaki çatışmalar” olarak gösterme çabalarına devam eden kesimler de mevcuttur. Hâlbuki “iki taraf arasında çatışma” yok. Pkk`nin Müslümanları topyekûn düşman gösterip vahşice saldırıları söz konusudur.” uyarılarında bulunarak İslam kardeşliğinin önemine ve pratiğine vurgu yapıldı.

Açıklamanın devamında özellikle yaşanan saldırıları çatışma gibi gören ve gösterenlere, iz`an ve vicdan sahiplerine şu sorular yöneltildi;

“Marksist ideolojisine ya biat ya ölümü dayatan Pkk-Hdp…”

“Bu gün, Kuzey Kürdistan`da Müslümanların vücutları kurşunlanarak başları taşlarla ezilmekte, evlerine molotoflar ve başlarına bombalar yağmaktadır. 6-8 Ekim`de Diyarbekir`de, 27 Aralık`ta Cizre`de katledildiler. Tüm bunlara rağmen halen “iki taraf çatışıyor” mu diyeceksiniz? Devletin sağladığı çatışmasızlık imkânlarıyla ilan ettikleri hâkimiyet alanlarında Marksist ideolojisine ya biat ya ölümü dayatan Pkk-Hdp ile evlerinde gece yarıları kuşatılıp öldürülenleri aynı kefeye koymaya devam mı edeceksiniz?

“Diyalog için yerine getirilmesi gereken şartlar vardır”

Tüm bu yaşananlardan sonra diyalog yolunun açılması için bazı şartların yerine getirilmesi gerektiği belirtilen açıklamada şu ifadelere yer verildi: “Hüda Par ve İslami camialar Pkk ve türevlerinin saldırıları karşısında yalnız değildir.  Daha önceki saldırılarında da kendilerine denildiği gibi, PKK`nin sivil uzantılarıyla görüşmeler için ön şartlar vardır. Her şeyden önce İslami kurumlara ve Hüda Par`a yapılan saldırıları ve saldırganları kınamalıdır. Bunu isim vererek yapmalıdır. Hüda Par`a, İslami Sivil Toplum Kuruluşlarına ve mütedeyyin kişilere yapılan saldırılar ile ilgilerinin olmadığını açıklamalı, saldırıları ve saldırganları telin etmeli, bize saldıranların provakatör olduklarını açıkça deklare etmelidirler. İkinci olarak saldırgan ve katillerin taziyelerine katılmamalı, cenazelerini kaldırmamalı, yakalanan katillerle aralarına mesafe koyarak 6-8 Ekim Katliam sanıklarında olduğu gibi onlara hukuki destek sağlayarak sahiplenmemelidir. Bunu yaptıkları takdirde kendileri ile görüşülebilir ve ancak o zaman sorunları diyalog ile çözmenin yolu açılmış olur.”

“Provokasyonlardaki rollerine hiç değinmiyorlar ve olayları ters yüz ederek provokasyon yapan tarafın adını koymuyor”

Açıklamada, her yaşanan olaydan sonra ‘provokasyona` ve ‘provokatörlere` vurgu yapıldığını ve bunu dillendirenlerin aktörlüğüne vurgu yapılarak şu ilginç ve ironik tespitler yapıldı: PKK`nin Hüda Par ve Müslümanlara yönelik her saldırısından sonra, pkk çevreleri ve yandaşları çıkıp provokasyondan ve provokatörlerden söz ediyorlar. Bu provokasyonlardaki kendi rollerine ise hiç değinmiyorlar veya olayları ters yüz ederek provokasyon yapan tarafın adını koymuyor, ortaya konuşuyorlar ve karanlığa sövüyorlar. Provokasyona zemin hazırlayan, ortam oluşturan kesim pkk`dir, kck`dir, ydgh`dır, hdp`dir, dbp`dir. Hüda Par ve İslami kurum ve şahsiyetlere saldıran kim ise, legal çalışmalarımızı engelleyen kim ise, vatandaşın iş yerine, evine, molotof atan kim ise, esnafın kepenklerini kapatan kim ise, muhaliflerin evlerine, iş yerlerine stk`lara saldıran kim ise, provokatör odur. Rakiplerini, muhalif gördüklerini, kendisine biat ettirmeye, sindirmeye ve göç ettirmeye zorlayan kim ise provokatör odur. Peyamber Efendimiz(sav)`in hayatının örnek alınması için yapılan bir siyer sınavının yapılmasına dahi tahammül edemeyenler provakatördür.” (İLKHA)

Mustazaflar Cemiyeti genel merkezi tarafından yayımlanan basın metninin tam metni aşağıda takipçilerimize sunuyoruz...

Basına ve Kamuoyuna

Bismillahirrahmanirrahim

“Bir de öyle bir fitneden sakının ki o, içinizden sadece zulmedenlere erişmekle kalmaz (umuma sirayet eder ve hepsini perişan eder.) Biliniz ki Allah`ın azabı şiddetlidir.” (Enfal:25)

Kamuoyunun yakından takip ettiği gibi yıllardır Kuzey Kürdistan`da katmerli bir zulüm devam etmektedir. Bölgede yıllardan beridir devam eden baskı, sindirme ve tehcir politikaları son zamanlarda Pkk ve türevlerinin eliyle yürütülmektedir. Bugün dindar kesime yönelik olarak yapılan saldırılar can ve mala zarar veren boyutlara gelmiştir. 6-8 Ekim olaylarında sırf mütedeyyin oldukları için başları taşlarla ezilip cesetleri yakılan Yasin Börü ve arkadaşlarıyla birlikte sırf inançlarından dolayı 10`a yakın dindar insan katledildi. Saldırganca tutumlarıyla Kuzey Kürdistan`ı tarumar eden bu vandallara karşı tutum alınıp eleştirileceğine bu vandalizmin sahipleri adeta ödüllendirilircesine Hdp, Kck vs. yapılar tarafından 6-8 Ekim Katliamı önce provakasyon sonra da “serhildan” olarak görüldü. Bundan cesaret alan Vandalist bir kişiliğe sahip olan ve Pkk`nin ta kendisi olan Ydg-h`li çeteler tarafından saldırılar devam etti. Son olarak, Cizre`nin Nur mahallesinde meydana gelen saldırılarda yaşlı bir Müslüman katledildi. Evler, içinde kadın ve çocukların da bulunduğu halde yakılmak istendi. Mütedeyyin insanların evlerinin çevresi belediyenin iş araçlarıyla hendeklerle çevrildi. Keleş ve biksi gibi ağır silahların kullanıldığı saldırılarda, başta Kck yetkilileri olmak üzere Hdp ve Dtk gibi Pkk türevi yapıların sorumsuzca açıklamalarından alınan cesaretle yapıldı.

İslami kamuoyu tarafından ve gerekse de duyarlı çevreler tarafından bu saldırılara karşı daha gür bir tepki beklenirdi. Ancak bu gerçekleşmedi. Bu saldırılara uğrayan başta dernek şubelerimiz olmak üzere İhya Der, İlim Der,Yusufi Der, Hizmet Der ve Hüda Par gibi yapılar yalnız bırakıldı. Hâlbuki Kuzey Kürdistan`da faşist, vandalist, yol kesen eşkıyaların saldırılarına maruz kalan bu yapılar, İslam`ın en önemli direniş kalelerindendirler.

Bu saldırılar karşısında İslami kesim, kurum ve kanaat önderlerine düşen görev; Müslüman, mazlum ve mustazaf Kürtlerin yanında yer almalarıdır. Hele hele bu mazlumlar İslam`ı hayat nizamı olarak seçen ve İslam`ın hâkimiyeti için çalışan Müslümanlar ise diğer Müslümanlara düşen görev her hâlükârda Müslüman kardeşlerinin yanında yer almaktır. Dünyanın gözü önünde Kuzey Kürdistan`da saldırgan bir tutumla mütedeyyin yapı ve şahsiyetlere saldırılar söz konusu iken halen olayları “iki taraf arasındaki çatışmalar” olarak gösterme çabalarına devam eden kesimler de mevcuttur. Hâlbuki “iki taraf arasında çatışma” yok. Pkk`nin Müslümanları topyekûn düşman gösterip vahşice saldırıları söz konusudur. Hüda Par ve diğer İslami yapıların Pkk tarafından saldırıya uğramasına karşın susmayı tercih edenlere Peygamber Efendimiz(Sav)`in şu sözünü hatırlatıyoruz:"Mü`minler; birbirlerini sevmekte, birbirlerine merhamette, birbirlerine şefkat göstermekte tek vücut gibidir. O vücudun bir organı rahatsız olursa, diğer organlar da acı çekip uykusuz kalır."(Cem'ul fevaid el Rudani, Edeb, 7820; Buhârî; Muslim) 

Kürdistan`da Müslümanlara reva görülen zulmün Filistin`deki, Mynmar`daki, Mısır`daki  zulümden ne farkı var? Sadece zalimlerimizin adı değişmiş durumda. Orada Siyonist, Budist, Sisi, Siyonist İsrail iken burada Pkk-Hdp olmuş.

“İnkar edenler birbirlerinin velileridir. Eğer siz bunu yapmazsanız(birbirinize yardım etmez ve dost olmazsanız) yeryüzünde bir fitne ve büyük bir bozgunculuk(fesat) olur.”(Enfal:73)

Sizin bu suskunluğunuza karşı biz de Şeyh Ahmet Yasin gibi biz de diyoruz ki:

 “Yakında bizim büyük ölümlerimizi duyacaksınız, o zaman alınlarımızda şu yazılacak:

"Bizler direndik! İleri atıldık ve kaçmadık! Ve bizimle birlikte çocuklarımız, kadınlarımız, yaşlılarımız ve gençlerimiz ölecek! Onları, bu suspus ve bön ümmete yakıt yapacağız! Bizden, teslim olmamızı ve beyaz bayrak dikmemizi beklemeyin! Çünkü biz, bunu yapsak da öleceğimizi biliyoruz. Bırakın savaşçı onuruyla ölelim! Dilerseniz bizimle olun, elinizden geldiğince, öcümüzü sizden her biri boynuna taksın! Dilerseniz bize acıyarak ölümümüzü izleyin! Temennimiz, Allah'ın, emaneti savsaklayan herkesten kısas almasıdır! Umarız bizim aleyhimize olmazsınız! Allah aşkına, bari aleyhimize olmayın!”

Biz de size diyoruz ki, ey din kardeşlerimiz! Bize düşmanlık yapıp katletmek isteyenlerin aleyhimizdeki iftiralarına inanmayın ve alet olmayınız.

Müslüman Kürt halkına karşı yaptığı onlarca katliamda sabıkası hayli kabarık olan komünist zihniyetli Pkk-Hdp`lilerin tek derdi, komünist bir sistem inşa etmek ve dini yok etmektir.

PKK HDP çeteleri Hüda Par ve İslami camialara yönelik saldırılarını saptırmak için olayları ters yüz etmekte, Hüda Par`ın hükümet yetkilileri ile yaptıkları görüşmelerden sonra provakatif saldırıların başladığı yalanını atmaktalar. Ardından yalancı-yandaş medya desteği ile Hüda Par`lıların kendilerine saldırdıklarını iddia etmektedirler. Böylece hükümet yetkililerin Hüda Par ile görüşmesinin ardından gerçekleşen Hüda Par hükümet ile görüştü. PKK/HDP`lilere saldırmak üzere anlaştı diye algı operasyonu yapmakta, iftira etmekteler. Oysa ki saldırılar yıllardan beridir var.

Bu kirli algı operasyonunun amacı bellidir. PKK-HDP çevrelerinin görüşme sonrası Hüda Par ve Müslümanlara saldırması bilinçli bir taktiktir. Amaç görüşmeyi sabote etmek ve diyaloğun devamını engellemektir. Amaçları Kürt meselesinin çözümünde Hüda Par ile görüşülmesini engelleyerek tek muhatap olarak kendi örgütsel taleplerini Kürtlerin talepleri diye Hükümete dayatmaktır.

PKK`nin türevlerinden bazıları açıklama yapıyor:  “Bizim Hüda par`a saldırı niyetimiz yoktur .” diyorlar.  Ancak adlarının farklı oluşunun arkasına sığınarak kendilerini Pkk`den ayrı gösterip, PKK`nin saldırılarını kınamıyorlar. Bununla birlikte saldırganları ziyaret ediyorlar, katillerin cenazelerine sahip çıkıp, destek veriyor, katillere avukat tutuyor, teşvik edici açıklamalarda bulunuyorlar. Ardından hiçbir şey olmamış gibi ya Hüda Par ve İslami kesimleri suçlayıcı veya tarafsız görünümünde açıklamalar yapıyorlar. Dışarıdan alakasız birisiymiş gibi sağduyuya davet etmeleri aymazlık ve karşısındakinin aklı ile alay etmektir. Hdp`nin eş başkanları öncelikle katil ve saldırganlar ile aralarına mesafe koymalı, ardından sağduyu çağrısını yapmalıdır. Taraf, sağduyu çağrısı yapamaz.

Hüda Par ve İslami camialar Pkk ve türevlerinin saldırıları karşısında yalnız değildir.       Daha önceki saldırılarında da kendilerine denildiği gibi, PKK`nin sivil uzantılarıyla görüşmeler için ön şartlar vardır. Her şeyden önce İslami kurumlara ve Hüda Par`a yapılan saldırıları ve saldırganları kınamalıdır. Bunu isim vererek yapmalıdır. Hüda Par`a, İslami Sivil Toplum Kuruluşlarına ve mütedeyyin kişilere yapılan saldırılar ile ilgilerinin olmadığını açıklamalı, saldırıları ve saldırganları telin etmeli, bize saldıranların provakatör olduklarını açıkça deklare etmelidirler. İkinci olarak saldırgan ve katillerin taziyelerine katılmamalı, cenazelerini kaldırmamalı, yakalanan katillerle aralarına mesafe koyarak 6-8 Ekim Katliam sanıklarında olduğu gibi onlara hukuki destek sağlayarak sahiplenmemelidir. Bunu yaptıkları takdirde kendileri ile görüşülebilir ve ancak o zaman sorunları diyalog ile çözmenin yolu açılmış olur.

Bir yandan saldırı, diğer taraftan diyalog olmaz. Bir yandan eylemlere saldırılara devam edecekler, diğer taraftan diyalog kurup görüşmek isteyecekler. Dtk, diyalog çağrısı yaparken elinden silah olan Kck, tehdit ediyor. İki ileri bir geri mantığıyla önce saldıracaklar kamuoyu tepkisi karşısında geri adım atacaklar. Böylece yaptıkları saldırıları normal görülmesini sağlama yöntemleri gibi ayak oyunları kabul edilemez.

PKK ile ve sivil uzantıları arasına bir ayırım konulamaz. Bizim için saldırgan da destekçileri de aynıdır. İyi pkk`li, kötü pkk`li yoktur. Askeri kanadı ile siyasi kanadı, Kandil`deki ile Meclis`teki pkk`liler arasına fark yoktur. Kalemşörlük yapanlar ile silahşörlük yapanlar arasına da ayırım konulmaz.

PKK`nin Hüda Par ve Müslümanlara yönelik her saldırısından sonra, pkk çevreleri ve yandaşları çıkıp provokasyondan ve provokatörlerden söz ediyorlar. Bu provokasyonlardaki kendi rollerine ise hiç değinmiyorlar veya olayları ters yüz ederek provokasyon yapan tarafın adını koymuyor, ortaya konuşuyorlar ve karanlığa sövüyorlar. Provokasyona zemin hazırlayan, ortam oluşturan kesim pkk`dir, kck`dir, ydgh`dır, hdp`dir, dbp`dir.

Hüda Par ve İslami kurum ve şahsiyetlere saldıran kim ise, legal çalışmalarımızı engelleyen kim ise, vatandaşın iş yerine, evine, molotof atan kim ise, esnafın kepenklerini kapatan kim ise, muhaliflerin evlerine, iş yerlerine stk`lara saldıran kim ise, provokatör odur. Rakiplerini, muhalif gördüklerini, kendisine biat ettirmeye, sindirmeye ve göç ettirmeye zorlayan kim ise provokatör odur. Peyamber Efendimiz(sav)`in hayatının örnek alınması için yapılan bir siyer sınavının yapılmasına dahi tahammül edemeyenler provakatördür.

Her yaptığı zulümden zarar görünce “provakatör”lüğün arkasına sığınarak sıyrılmaya çalışan bu islam düşmanlarına karşı tüm duyarlı kamuoyunu, özellikle de İslami hassasiyet ve yaşamı kendilerine düstur edinen kurum, şahsiyet, kanaat önderi ve aşiretleri oynanmak istenen kirli oyunlara ve Müslümanlara yönelik saldırılara karşı Hüda Par ve İslami Stk`lara destek olup kenetlenmeye çağırıyoruz.

Bu haberler de ilginizi çekebilir