"Antalya'dan çıkarılacak Suriyelilerin gidebilecekleri bir yer yok"
Uluslararası Af Örgütü Mülteci Hakları Koordinatörlüğü, Volkan Görendağ, Antalya Valisi Muammer Türker'in Suriye'den gelen mülteciler ile ilgili yaptığı açıklamayı değerlendirdi.
Antalya Valiliği’nin Suriyeli mültecilerin şehirden çıkmalarını istemesini değerlendiren Uluslararası Af Örgütü Mülteci Hakları Koordinatörü Volkan Görendağ, "Daha önce de Antalya Valisi'nin benzer açıklamaları olmuştu. Bu açıklamayı hali hazırda Türkiye'de zor durumda yaşayan, bütün imkansızlıklara rağmen hayatta kalmaya çalışan Suriyeli mülteciler için olumsuz bir gelişme olarak değerlendiriyorum. Çünkü Suriye'den gelen mültecilere barınma, sosyal yardım, sağlık ve eğitim konusunda Bakanlıklar Kurulu kararıyla 22 Ekim 2014'te yayımlanan Geçici Koruma Yönetmeliği ile Valiliklerin yardımcı olmaları gerektiği konusunda bir düzenlenme yapıldı. Bu yönetmelikte herhangi bir ile ayrı bir imtiyaz tanınmamış. Eğer bakanlıklardan böyle bir karar çıktıysa da, bu kararın ayrıca problemli olduğunu düşünüyorum. Antalya Valiliği Suriye'den gelen mültecilerin şehirden çıkmasını istiyor, peki nereye gidecekler bu insanlar? Antalya’ya veya başka illere bir imtiyaz tanınıyor mu biz bunu da soracağız yetkililere. Bu nasıl bir imtiyazdır? Bu bir merkezi karar mıdır? Hangi mevzuat çerçevesinde bu tebligatlar yapılıyor? Bu durumun takipçisi olacağız. Bunun bir çözüm olmadığını düşünüyorum, çünkü Antalya'dan çıkan Suriyelilerin gidebilecekleri bir yer yok. Diğer şehirlerde de mültecilere sunulmuş geniş barınma imkanları, iyi koşullar mevcut değil. Ne yazık ki bütün şehirlerde durum aynı.” dedi.
Kamplarda kalan Suriyeli mültecilerle ilgili istatistiklere de değinen Görendağ,
“Kamplarda kalan Suriyeli mültecilerle ilgili AFAD'ın verdiği rakamlar ortada. Türkiye'de yaklaşık 1 milyon 600 bin Suriyeli'nin olduğundan bahsediyoruz, bunun sadece 220 bini kamplarda yaşıyor. Bu da Suriyeli mültecilerin yaklaşık yüzde 85'inin kampların dışında yaşadığı anlamına geliyor. Kamplarda zaten yer yok, kapasite sorunu yaşanıyor. Eğer bütün Valilikler imtiyaz isteyip bu tarz bir uygulamaya geçerse, mültecilerin durumu daha da kötüye gidecek. 1 milyon 600 bin mültecinin tümünün kamplara yerleşmesi mümkün değil. Ayrıca Valilik açıklamasında, bir kamp kurulacaksa da bunun kendi ilinin dışında olmasını istemiş. Bu da başlı başına bir problem, bu kamplar nereye kurulacak? Bütün iller bu şekilde ‘Suriyelileri istemiyoruz’ demeye başlarlarsa, zaten zor koşullarda yaşayan Suriyeliler çok daha zor durumda kalacak.” İfadelerini kullandı.
Antalya Valiliğinin yaptığı açılamayla, Suriyeli mültecilerin tümünün hala kayıt altına alınmadığını bir daha teyit ettiklerini belirten Görendağ konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Valilik açıklamasında, Suriye'den gelen mültecilere tebligat yapılarak, potansiyellerinin, varlıklarının, ne iş yaptıklarının tespit edildiğini söylüyor. Tabii bunları il dışına çıkarma tebligatıyla öğrendiğini dile getiriyor. Oysa ki bu insanlar, yaklaşık dört yıldır Türkiye'de yaşıyor. Valiliklerin bu kayıt işlemlerini, analizleri, kimin neye ihtiyacı olduğunu, hangi problemleri yaşadıklarını şimdiye kadar tespit etmiş olması ve bunlara çözüm üretmiş olması gerekiyordu. Bu insanları kendi ilinin dışına zorla çıkarmak tabii ki bir çözüm değil.
Bunun İçişleri Bakanlığı ile daha merkezi bir planla yapılması gerekiyor. Barınma sorununu nasıl çözebiliriz, eğitim sorunlarını nasıl çözebiliriz, sağlık hizmetlerine erişim sağlanıyor mu diye merkezi planlamaların ve Valiliklerin yerel imkanları kullanarak çözüm üretmesi gerekiyor. İllere özgü kararlar almasının da önüne geçilmesi gerekiyor. İzmir'in de, İstanbul'un da, Kayseri'nin de, Van'ın da kendine özgü bir yapısı, koşulları var. Bazı şehirleri diğerinden daha üstün ya da daha imtiyazlı kılmak nasıl mümkündür gerçekten anlamak zor.
Kaldı ki bugün Gaziantep Kent Konseyi yetkililerinin benzer açıklamaları basına yansımış. Suriyeli mültecilerin Türkiye'ye girişlerinin engellenmesi gerektiğinden bahsediliyor. Bu uluslararası hukuka da, Türkiye mevzuatına da uygun değil. Eğer orada bir zulüm koşulu varsa, bir iç savaş varsa, insanların Türkiye'ye girişine güvenlik duvarlarını yükselterek -Avrupa'ya benzer bir şekilde-, onların girişini engellemek ve onların ölümüne seyirci olmak kabul edilebilir bir durum değil. Tam tersine Türkiye'nin 2011 yılından itibaren uyguladığı açık kapı politikasını devam ettirmesi gerekiyor. Kendisine sığınan mültecileri kayıt altına alarak, daha büyük bir planlama ile, uluslararası desteği de arkasına alarak, daha hak temelli çözümlerin bulunması gerekiyor. Suriyelilerin haklarının konuşulması gerekirken, biz burada Suriyelilerden kurtulma çabalarını dinliyoruz.
Kapılarını mültecilere kapatan ülkelere de çağrı yapıyoruz. Suriyeli mülteciler tarihin en büyük mülteci nüfuslarından birini oluşturuyor. Uluslararası toplumun da Suriye’nin komşu ülkelerine destek olması, kapılarını mültecilere kapatmaması gerekiyor.
Ne yazık ki Suriyeli mülteciler Ürdün, Türkiye, Lübnan, Irak, Mısır gibi ülkelerde mevcut kış koşullarıyla zaten çok zor durumdalar. Mültecilerin hayatını daha da kötü hale getirecek yaklaşımlardan ve söylemlerden uzak durulması gerekiyor. " (İLKHA)