• DOLAR 34.944
  • EURO 36.745
  • ALTIN 2979.98
  • ...
Türkiye`nin ilk çip fabrikasının temeli atıldı
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 

Milli Savunma Bakanı İsmet Yılmaz, Bilkent yerleşkesinde kurulacak çip fabrikasıyla Türkiye'nin elini kolunu bağlayan iplerden birinin daha kesildiğini belirterek, "Türkiye düne göre bir adım daha özgür, bir adım daha güçlü, bir adım daha kendine güvene sahip olacak" dedi. 

ASELSAN ve Bilkent Üniversitesi'nin ortaklığında kurulan savunma, uzay, haberleşme ve enerji sektörleri için teknolojilerin geliştirileceği Türkiye'nin ilk çip fabrikası "AB-MikroNano" şirketinin temeli Bilkent yerleşkesinde yer alan Bilkent Cyberpark Teknokent bölgesinde düzenlenen törenle atıldı.

Törene, Milli Savunma Bakanı İsmet Yılmaz, Savunma Sanayii Müsteşarı İsmail Demir, ASELSAN Yönetim Kurulu Başkanı Hasan Canpolat, TÜBİTAK Başkanı Prof. Dr. Yücel Altunbaşak, Bilkent Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Abdullah Atalar ve davetliler katıldı.

Bakan Yılmaz, törende yaptığı konuşmada, temel atma töreninde bulunmaktan memnun olduğunu belirterek, "Çünkü Türkiye'nin elini kolunu bağlayan iplerden birini daha kesiyoruz. Türkiye düne göre bir adım daha özgür, bir adım daha güçlü, bir adım daha kendine güvene sahip olacak" ifadesini kullandı.

"Galyum nitrat temelli çip teknolojisini paranız olsa da alamazsınız, değerinin ne kadar olduğu önemli değil" diyen Yılmaz, Türkiye'nin ihracatının 2002'de 36 milyar dolardan 150 milyar dolara çıkarak üç kattan fazla arttığını vurguladı.

Ancak 2023'de 500 milyar dolarlık ihracat hedeflerinin bulunduğuna işaret eden Yılmaz, "Bunu başarabilir miyiz? Başarırız ama nasıl. Yüksek katma değerli ürünleri mutlaka üretmemiz lazım" diye konuştu. 

10 milyon ton patates yerine 1 kilogram çip

Bakan Yılmaz, 10 milyon ton patates üretileceğine 1 kilogram çipin ihraç edilmesinde çok daha karlı duruma geçildiğini vurguladı.

Türkiye'nin mutlaka yüksek katma değerli ürünleri üretip ihraç etmesi gerektiğine işaret eden Yılmaz, Türkiye'nin ihracatının 150 milyar doların üzerinde olduğunu ancak ortalama ihracat değerinin 1,5 dolarda kaldığını söyledi.

ATAK helikopterinin ihraç edilmesi halinde kilogramının 5 bin dolardan, Göktürk-2 gibi bir uydunun ihraç edilmesi halinde ise kilogramının 200 bin dolardan satılacağına dikkate çeken Yılmaz, "Ancak şimdi bu fabrikada üretilecek ürünlerle galyum nitrat temelli çiplerin kilogramı 10 milyon dolar olacak. Kaç kat artmış olur? Uydudan 50 kat fazla. Türkiye eğer böyle yüksek katma değerli ürünleri yaparsa hiç şüpheniz olmasın 2023 hedeflerini de yakalarız" dedi. 

Dünya ekonomisi içerisinde en büyük 10 ekonominin ihracat rakamlarının en küçüğünün 500 milyar olduğunu anlatan Yılmaz, Türkiye'nin de bu rakama ulaştığında 2023'te dünyanın ilk 10 ekonomisi içinde olacağını söyledi. 

Yılmaz, şöyle konuştu:

"Ar-Ge'nin ürüne dönüşmesi, ticarileşmesi çok önemli. Demek ki ürettiğinizin bir taliplisi varsa o zaman bir değeri var. Bu fabrika hayata geçtikten sonra artık dışarı göndereceğimiz 100 milyon doların üzerindeki bir değer, Türkiye'de kalacak. Paradan da daha önemli, çünkü bazen para verseniz de alamıyorsunuz. 'Bu ürünü nerede kullanacaksınız' diye soruyorlar. 'Radarda, savunma sanayiinde' deniyor. 'Kusura bakmayın askeri amaçlı kullanılıyor, biz size veremeyiz' diyorlar. Böyle olursanız bağımsız, güçlü ülke olabilir misiniz? İnşallah bu yapacağımız ürünlerle Türkiye'yi her alanda kendi kendine yeterli hale getirmeye çalışıyoruz. Çünkü gerek savunma alanında, gerekse de diğer alanlarda. 

Ama öncelikle savunma sanayi alanında kendinize yeterli olamazsanız, o zaman bağımsız da olamazsınız. Tam bağımsızlığın olmazsa olmaz şartı savunma sanayiinde kendinize yeterli olabilmenizdir."

Galyum nitrat kökenli çiplerin, sadece savunma sanayiinde de kullanılmayacağını, sivil alanlarda da kullanılacağını belirten Yılmaz, enerjinin taşınması sırasında, mesafeler uzadıkça artan enerji kaybının bu çipler sayesinde azaltılacağını, bu sayede üretilen enerjinin korunmuş olacağını dile getirdi.

Bakan Yılmaz, şu anda GSMH'nın yaklaşık yüzde 1'inin Ar-Ge'ye harcandığını, bunu kat kat arttırmanın hedefleri olduğuna değinerek, "Genelde Ar-Ge'ye ve savunma sanayisine ayrılan pay, yaklaşık 1 milyar dolar. Savunma sanayisine ayrılan pay, kalemler içinde en önemlisi. Çünkü güvenliğe ne bedel öderseniz hakkıdır, yerindedir. Özgürlüğün de bedeli olmaz. Güvenlik var, o halde özgürlük var" ifadesini kullandı. 

Çok şey yaptıklarını ancak bunların içinde en güzelinin millete özgüvenini kazandırmak olduğunu belirten Yılmaz, önceden inanılmayacak tank, helikopter, milli geminin artık yapılabildiğini aktardı. 

İsmet Yılmaz, fabrikanın kurulmasına katkıda bulunan Bilkent Üniversitesi'ne, ASELSAN'a, SSM'ye ve TÜBİTAK'a teşekkür etti. 

"Başkalarının bilgisi orta gelir tuzağına düşürüyor"

Bilkent Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Abdullah Atalar, başkalarının ürettiği bilgiyle üretim yapmanın o ülkeyi orta gelir tuzağına düşürdüğünü anlattı. 

2004'den önce araştırma fonlarının hemen hepsinin TÜBİTAK'ın kendi araştırma projelerine harcadığını, bu nedenle ülkenin çok geride kaldığını belirten Atalar, bu nedenle üniversitelerin araştırma projesi yapmayı son 10 yılda öğrendiğini söyledi. 

Atalar, TÜBİTAK bünyesinde yarı iletken teknolojiler üzerine çalışan ve devlet araştırma merkezi olarak devam eden YITAL'ı örnek göstererek, Tayvan'da benzer şekilde kurulan bir merkezin özelleştirilip şirkete dönüşerek dünyanın en büyük yarı iletken şirketi haline geldiğini söyledi. Çok geç olmadan YITAL'ın da bir şirket haline dönüştürülmesi gerektiğini vurgulayan Atalar, "Devletin araştırma için destek verdiği kurumlara 'sizin çalışmalardan hangi spin-off'lar çıktı' diye sormak lazım" dedi.

TÜBİTAK bilim kurulu üyesiyken bu soruyu sorduğunu ve "bizdeki kanunlar özelleştirmeye müsait değil, yapamayız" cevabını aldığını aktaran Atalar, bunun üzerine o zaman bu durumu Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'a anlattığını ifade ederek, "Aklı yattı ve dedi ki 'Kanunu hazırlayın, yapalım'. Ama maalesef yapamadık. TÜBİTAK yapmak istemedi. Kanunlarımız, eski haliyle duruyor" dedi. 

"Patatesin fiyatının 10 milyon katı olacak"

Bilkent Üniversitesi Nanoteknoloji Araştırma Merkezi (NANOTAM) Başkanı ve AB-MikroNano şirketinin Genel Müdürü Prof. Dr. Ekmel Özbay, Türkiye'de Ar-Ge sonucu geliştirilen galyum nitrat temelli çiplerin ticari ürün olarak üretiminin yapılacağı bir fabrikanın kurulduğunu bildirdi. 

Türkiye'deki ilk çipi yapmadıklarını, daha önce TÜBİTAK'ta ve ODTÜ MEMS Merkezi'nde de çiplerin yapıldığını anımsatan Özbay, ancak bunların Ar-Ge seviyesinde kaldığını ifade etti. 

ASELSAN ve NANOTAM'ın ortak yürüttüğü projelerle galyum nitrat malzemesi üzerine ortak projeler yürüttüklerini vurgulayan Özbay, ilk çipin de bu çalışmalar sonucu geliştirdiklerini bildirdi. Çiplerin galyum nitrat isimli yeni bir malzemeden yapıldığına işaret eden Özbay, bu malzemenin yüksek sıcaklıkta ve uzayda verimli şekilde çalışabildiğini anlattı. Bu yılın fizik Nobel ödülünün de bu malzemeyi bulan Japon bilim adamlarına verildiğini belirten Özbay, "10-15 milyar dolara ulaşacak bu pazarda artık üretici olacağımızı düşünüyoruz" dedi. 

Özbay, galyum nitratın savunma sanayiinde, radarda kullanıldığını, güneş ve rüzgar enerjisinde, elektrikli araba, hızlı tren ve cep telefonu frekanslarında da kullanılacak bir malzeme olduğuna dikkati çekerek, "Bu tesiste yüz binlerce çip üreteceğiz. Bina bir yıl sonra tamamlanacak. 18. ayda üretim testlerine başlayacağız ve 2 yıl sonra ilk ticari çiplerimiz teslim edilecek" diye konuştu. 

Şirketleriyle Türkiye ekonomisine katacakları değeri bir örnekle açıklayan Özbay, şöyle devam etti:

"Patatesin fiyatına dün baktım 2 TL civarındaydı. Patatesi özellikle Rusya'ya satıyoruz ve katma değeri, yüzde 200 dolayında. Arabanın kilosu 10-15 dolarda. Bunun katma değeri yüzlerce. Ama nanoteknoloji temelli 10 gramlık bir çip yaptığınız zaman 10 bin dolar harcıyoruz ama satıldığında 100 bin dolar ediyor. Kilosu ise 10 milyon dolar. Patatesin 10 milyon katı. Yani Türkiye olarak biz orta gelir uçurumundan bu tür teknolojilerle çıkacağımızı düşünüyoruz."

"Büyük şirketler belli alanlarda derinleşmeli"

Savunma Sanayi Müsteşarı (SSM) İsmail Demir, "Ar-Ge olarak başlayan faaliyetin, laboratuvar ürünü seviyesinden sanayileşmeye geçişi, şirket ve üniversitenin bir araya gelmesi teknoloji şirketi oluşturması... Türkiye için model arıyorsak, bu en temel modellerden birisi ve müsteşarlık olarak da önümüzdeki yol haritasında en içten destekleyeceğimiz, teşvik edeceğimiz bir süreç" dedi.

Demir, büyük şirketlerin yatay büyüme yerine belli alanlarda derinleşmesi ve Türkiye'de teknoloji harikaları ortaya çıkarmaları gerektiğine işaret etti.

Bütün şirketlerin, akademisyenlerin, üniversitelerin, araştırma kurularının yol haritalarını gözden geçirmeleri çağrısından bulunan Demir, "SSM olarak kaynaklarımızla bu tür faaliyetlerin arkasında olacağız. Çünkü, bu tür ürünler günü geldiğinde isteseniz de alamayacağınız, temin etmekte güçlük çekeceğiniz maddeler. İleri aşamada ortaya çıkacak başka bir malzemenin Ar-Ge'sini üniversite yapacak ve bu tür şirketler hayata geçecek. Türkiye artık bu trenlerde olmayı kendisine hedef seçecektir" diye konuştu.

"İnsanlık için büyük bir adım"

ASELSAN Yönetim Kurulu Başkanı Hasan Canpolat, ay'a ilk ayak basan astronot Neil Armstrong'un "Benim için küçük ama insanlık için büyük bir adım" sözüne atıfta bulunarak, "Biz burada mütevazı bir tören yapıyoruz ama çip tarihi için önemli bir an yaşanıyor. Bu adım burada kalmayacak önümüzdeki dönemde çok daha güzel adımlar atılacak" ifadesini kullandı.

Canpolat, Türkiye'nin silikon trenini de yakalayacağını belirtti. ASELSAN'ın Türkiye'nin çip endüstrisinde bütün alanlarda var olmasını sağlamayı hedeflediğini vurgulayan Canpolat, gelecekte bütün sektörlerin temelinde çip sektörünün bulunacağına işaret etti. Türkiye'nin mutlaka çip sektöründe var olması gerektiğine değinen Canpolat, projede emeği geçenlere teşekkür etti.

Konuşmaların ardından katılımcılar, temeli atmak için butona bastı.

Bu haberler de ilginizi çekebilir