• DOLAR 34.944
  • EURO 36.745
  • ALTIN 2979.98
  • ...
Kanserden değil geç kalmaktan korkun!
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 

Serviks yani halk arasında bilinen adıyla rahim ağzı kanseri, dünyada ve Türkiye`de kadınlarda en sık görülen 7`inci kanser türü olduğunu söyleyen Memorial Diyarbakır Hastanesi Radyasyon Onkolojisi Bölümü`nden Uz. Dr. Özgür Ozan Şeşeoğulları, kanserin oluşmasından önce lezyonları yakalamak için düzenli kontrollere erken yaşlarda başlanılmasının çok önemli olduğunu söyledi.

“En önemli risk faktörü HPV virüsü”

Rahim ağzı kanserinin oluşum nedeninin tam olarak bilinemediğini ancak bazı faktörlerin kansere yakalanma riskini artırdığını söyleyen Şeşeoğulları, “Bunlar, risk faktörleri olarak adlandırılır. Serviks kanserinin gelişimimdeki en önemli risk faktörü HPV`dir. 100 den fazla tipi olan bu virüsün bazı tiplerinin kanser gelişiminde rol oynadığı tespit edilmiştir. HPV cinsel yolla bulaşır. Genital siğillere yol açtığı gibi hiçbir bulgu da vermeyebilir. Ayrıca sigara kullanımı da tüm kanserlerde olduğu gibi rahim ağzı kanseri için risk faktörleri arasında sayılabilir.” ifadelerini kullandı.

“Aşı 9-26 yaş arası koruyucu”

Rahim ağzı kanserine neden olabilecek çok sayıda HPV virüsü türü bulunduğunu söyleyen Şeşeoğulları, aşıların, bu virüslerin hepsine karşı koruyucu olmadığı uyarısında bulundu.

Şeşeoğulları, “Ancak hastalığa en sık neden olan HPV tiplerine karşı koruma özelliğinin bulunduğu bilinmektedir. Aşının koruyucu özelliğinden yararlanabilmek için 9-26 yaş arası kadınlara uygulanması önerilmektedir.” dedi.

“Erken teşhis hayat kurtarıyor”

Rahim ağzı kanserinin düzenli tetkikler ve tarama programları ile kontrol altına alınabilen, bir hastalık olduğunu ve erken teşhis edildiğinde tedavi edilebilen bir kanser türü olduğunun altını çizen Şeşeoğulları, “Günümüzde serviks kanserinin taranmasında kullanılan en yaygın yöntem, PAP smear tarama testidir. Aktif cinsel yaşamı olan her kadının yılda bir kez düzenli olarak yaptırması gereken smear testi ile rahim ağzında henüz kanseri dönüşmemiş ancak kanserin ön lesyonları olan anormal yapılar tespit edilerek, hasta tam olarak sağlığına kavuşturulmaktadır. Ulusal toplum tabanlı serviks kanseri taramaları, aile sağlığı ve toplum sağlığı merkezleri bünyesindeki kanser erken teşhis, tarama ve eğitim merkezleri tarafından yürütülmektedir.” şeklinde konuştu.

“Radyoterapide hedefe yönelik ışın tedavisi”

Rahim ağzı tanısı konulmuş hastaların önemli bir bölümünde öncelikli olarak cerrahi tedavi ve ardından da radyasyon tedavisi gerektiğini söyleyen Şeşeoğulları, tümörlerin, Serviksin dışına yayılması durumunda tedavinin genellikle cerrahi müdahale şeklinde olduğunu söyledi.

Şeşeoğulları, “Ancak tedavinin daha sonra radyoterapi ile de desteklenmesi gerekir. Radyoterapi yüksek enerjili x ışınlarıyla vücut dışından doğrudan tümörün olduğu bölgeye uygulanır. Radyasyon tedavisi alan hastalar aynı zamanda sıklıkla küçük dozlarda kemoterapi de görür. Bu uygulama, radyasyon tedavisinin başarısını da artırır. Son yıllarda gelişen radyoterapi cihazları sayesinde ışın, artık tümöre daha yüksek dozda ve hedefe yönelik olarak verilmektedir. Bu da sağlıklı hücrelerin göreceği zararı minimuma indirerek, yüksek derecede koruma sağlamaktadır.” bilgilerini verdi.  (İLKHA)

Bu haberler de ilginizi çekebilir