• DOLAR 34.564
  • EURO 36.59
  • ALTIN 2921.026
  • ...
`Müslümanlığa saygısızlık ediliyor`
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 

 Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez, "Dünyanın geleceği için hayra yoramayacağımız bir husus, küresel medyanın, yeni bir ırkçılık çeşidi olan ve nefret suçuna dönüşen Müslüman karşıtı söylemlerle dehşet senaryoları yaymalarıdır. Bu yolla yalnızca İslam aşağılanmıyor. Bu yolla doğudan batıya, kuzeyden güneye yeryüzünde yaşayan bütün insanların aklıselimine saygısızlık ediliyor" dedi.



Katolik aleminin ruhani lideri Vatikan Devlet Başkanı Papa Franciscus`un Görmez`i ziyaretinin ardından ortak basın açıklaması yapıldı.



Görmez, konuşmasına "Allah`a hamd ederek, yaratıcımızın selam adını huşu ve tazimle anarak sözlerime başlıyorum. İnsanlığı karanlıklardan aydınlığa çıkaran Allah`ın kutlu elçilerine, Hazreti Adem`e, Hazreti Nuh`a ve Hazreti İbrahim`e, insanlık tarihinin eşiklerinde her biri rehber olan Hazreti Musa`ya, Hazreti İsa`ya ve `biz peygamberler arasında ayırımı yapmayız` ayetini bir Mirac hediyesi olarak insanlığa getiren Sevgili Peygamberimiz Muhammed Mustafa`ya salat ve selam olsun" ifadeleriyle başladı.



Papa Franciscus`a "Dinlerin ve medeniyetlerin kadim yurduna, bir arada yaşamanın engin tecrübesine sahip esenlik ülkesine hoşgeldiniz. Dünyadaki tüm Müslüman kardeşlerinin hizmetinde olan Diyanet İşleri Başkanlığına hoşgeldiniz" diyen Görmez, bu coğrafyanın, dün olduğu gibi bugün de farklı dillere, dinlere, mezheplere ve anlayışlara ev sahipliği yaparak insani değerlerin egemen olduğu, hak, hukuk ve adalet çerçevesinde herkesin barış içinde yaşadığı bir medeniyeti temsil ettiğini söyledi.



-"Ülkemiz bütün ilahi dinlerin mensuplarını hiçbir ayrım yapmadan yaşattı"



Görmez, bu medeniyetin, herkesin aklını, dinini, canını, malını ve nesebini mukaddes ve aziz kabul ettiğini dile getirerek, insanın hak ve onurunu her şeyin üstünde tuttuğunu belirtti.



Hiç kimsenin dilinden, ırkından, dininden, mezhebinden ve düşüncesinden dolayı hak mahrumiyetleri yaşamasının asla kabul edilemeyeceğini vurgulayan Görmez, "Bütün ilahi dinlerin mensuplarını tarih boyunca hiçbir ayrıma maruz bırakmadan birlikte yaşatan ülkemizde, farklılıkların kolayca ötekileştirilmek istendiği ve korku duvarlarının örüldüğü bugünün dünyasında, Katolik dünyasının ruhani liderini Diyanet İşleri Başkanlığımızda ağırlamanın, kendiliğinden özel bir anlam taşıdığı muhakkaktır" diye konuştu.



-"Her vicdan sahibi, emaneti gözetememenin ağır yükü altında kalmıştır"



"Rabbimiz Allah`a şükürler olsun ki bizi maddenin zindanından mananın afakına, masivaya ubudiyetten, inayetinin aydınlığına eriştirdi" ifadesini kullanan Görmez, şöyle konuştu:



"O, kutlu elçileriyle merhamet ve selamet müjdesi indirdi. Dalalet ve karanlığın karşısında hidayet ve aydınlığı bahşetti ve bizi iman ve samimiyete, ihlas ve sadakate, iffet ve adalete davet etti. Bu davet tüm insanlaraydı. Fakat biz insanlar, özellikle birkaç asırdır bu ilahi davetin kıymetini hakkıyla takdir edemedik. Bu yüce emaneti muhafaza etmede acze düştük, tabiatın dengesini bozduk ve nihayet dünyayı kendi ellerimizle felaketlerin eşiğine getirdik. Bu felaketlerin nedenini sadece bir takım odaklara ve şer güçlere yıkamayız. Hayır. Açıkça ifade edelim ki bu hepimizin ortak vebalidir. Hiç kimsenin bu sorumluluktan kaçması mümkün değildir. Hangi dine mensup olursa olsun her vicdan sahibi, insanlığın sürüklendiği bunalım ve kargaşalar karşısında emaneti gözetememenin ağır yükü altında kalmıştır. Rabbimizi unutarak, O`nu yok sayarak konuşanlar kadar, O`nun adına konuşanlar, Tanrı edasına bürünenler, O`nu kah kelimelere boğarak hapsedenler, kah konuşulması gereken yerde susanlar, hep birlikte bu cürme ortak olmuşlardır."



Dünyanın bugün, açlığın, sefaletin ve adaletsizliğin, katlanarak büyüyen hukuk ihlallerinin, insan haysiyetini ayaklar altına alan ve kadın-çocuk ticareti dahil kirli ticaretlerin, tahammül edilemez boyutlara ulaşan çatışma, terör, katliam, savaş ve insanlık suçlarının pençesinde olduğuna işaret eden Görmez, "Bütün bunlar olup dururken hangi insaf sahibi yürek, masum olduğunu iddia edebilir? Hangi dine mensup olursa olsun, kim bu vahim tabloda payı bulunmadığını iddia edebilir?" sorusunu yöneltti.



-"Müslüman toplumların tüm birikimleri hunharca yok ediliyor"



Görmez, modern zamanların esas felaketinin, küreselleşmiş çıkarların, halkları maddeperest despotizmlere ve tiranlıklara mahkum etmesi olduğunu anlattı.



Her biri insanlığa bahşedilmiş ilahi nimetler olan doğal kaynakların, ihtiras sahiplerinin elinde nice masum insanın hayatına mal olduğuna dikkati çeken Görmez, "Günümüzde, Suriye`de, Irak`ta, Afganistan`da, Arakan`da, Burma`da, Nijerya`da, Orta Afrika`da, Somali`de Müslüman toplumların tüm birikimleri hunharca yok ediliyor ve kaynaklarının sömürülmesi gözlerden gizleniyor. Özellikle Müslüman coğrafyalarda bir şiddet ve vahşet sarmalı insanlığı ayaklar altına almakta, bu coğrafyalarda Müslüman olsun, Hristiyan olsun, başka dinden olsun herkes büyük acılar yaşamaktadır" değerlendirmesinde bulundu.



-"Şiddet ve vahşet yayanlar Allah`a isyan halindedir"



Görmez, "Öncelikle şunu açıklıkla ifade etmek isterim ki bir barış çağrısı olan İslam`ın mesajına tamamen aykırı bir yola saparak şiddet ve vahşet yayanlar, kendilerini nasıl adlandırırlarsa adlandırsınlar Allah`a isyan halindedirler. İnsan insana muhtaçtır ve insan insana emanettir. İnsan insanın kurdu değil, yurdudur. Bu emanete sahip çıkmamak kabul edilemez bir aşırılık ve tuğyandır. Müslümanlar olarak böylesine bir aşırılığı ve kıyımı şiddetle reddediyoruz" şeklinde görüşlerini paylaştı.



-"Filistin`de yaşananlar için derin ıstırap duyuyoruz"



Son günlerde Filistin`de barış umutlarını söndüren gelişmeler yaşandığını bildiren Görmez, bütün Müslümanlarla birlikte kendilerinin de bu gelişmelerden derin ıstırap duyduğunu dile getirdi.



Görmez, özellikle ilahi dinlerin ortak mukaddesi Mescid-i Aksa`nın ismet-i harimine ve mazlum Filistin halkına yönelik tecavüz, insanlık adına derin bir hicap ve vicdan sahipleri için ağır bir teessür sebebi olduğunu söyledi.



-"İslamofobi, yeni bir ırkçılık çeşidi ve nefret suçudur"



Mehmet Görmez, konuşmasında şunları kaydetti:



"Dünyanın geleceği için hayra yoramayacağımız bir başka husus ise küresel medyanın, yeni bir ırkçılık çeşidi olan ve nefret suçuna dönüşen Müslüman karşıtı söylemlerle dehşet senaryoları yaymasıdır. Bu yolla yalnızca İslam aşağılanmıyor. Bu yolla doğudan batıya, kuzeyden güneye yeryüzünde yaşayan bütün insanların aklıselimine saygısızlık ediliyor. Masum insanlar İslam ve Müslümanların düşmanı haline getirilmek isteniyor. Anti-semitizm, tarihin sayfalarını nasıl bir utanç lekesi olarak kirlettiyse Müslüman karşıtlığı da aynı utançla, tarihe kirli sayfalar eklemekten başka bir netice vermeyecektir. İnanmak istiyoruz ki hangi din ve inanca mensup olursa olsun bütün insan kardeşlerimiz, izan ve vicdan sahibidirler ve vahşet sahneleriyle akıllarını aşağılamaya kalkan senaryolara aldanmayacaklardır."



-"Sadece ölenlerin cenaze törenlerini icra etmek olmamalı"



Göç, göçmen ve iltica konularına değinen Görmez, şöyle konuştu:



"Bugün çok sayıda insan ya savaş, şiddet ve terör sebebiyle ya insanca yaşama beklentisiyle ya da bir dilim ekmek için türlü güçlükleri göze alarak yerlerini yurtlarını terk etmektedir. Üzülerek belirtmek isterim ki her gün bu yolculuğa çıkanlar daha menzillere varamadan, cesetleri Akdeniz kıyılarına vurmaktadır. Bu görüntüler, küremizdeki sosyal dengesizliğin, iktisadi yağmacılığın, refah yoksunluğunun ve tüketim düzeninin acı sonuçlarını resmetmektedir."



Bütün bu konularda dini kurumlara büyük görevler düştüğünü ifade eden Görmez, dini kurumların sorumluluklarının, sadece ölenlerin cenaze törenlerini icra etmek olmaması gerektiğini kaydetti.



"Din insana hayat verir ve insanı ölüme terk etmeyi değil, huzurla yaşatmayı ister" diyen Görmez, dini kurumların da insanın hayatını tehdit eden ve huzurla yaşamasını ortadan kaldıran her konuda çaba içinde olması gerektiğini belirtti.



Bu anlamda tüm dini yapıların erdemliliği esas alan bir çalışma içinde olmasının hayati önem arz ettiğini dile getiren Görmez, "Bugün, din mensuplarının, diyalog adı altında birbirlerinin hakikat iddialarını teolojik boyutta tartışarak misyon icra etmek yerine, insanlık adına uyuşturucudan alkolizme, kadına karşı şiddetten sokak çocuklarına, açlıktan sefalete, nefretten çatışmaya, çevre sorunlarından dünyanın ekolojik dengesinin bozulmasına, her türlü dini fanatizmden inanç özgürlüğüne kadar pek çok meselede ortak çalışma yapmaları elzemdir" değerlendirmesinde bulundu.



Görmez, bugün farklı din ve mezheplerin birbirini ötekileştirme çabaları karşısında, kadim geleneğe sahip olanların birlikte yaşama ahlakı ve hukuku konusunda arayışta olması gerektiğini vurgulayarak, "Belki de üç dinin mukaddes saydığı Kudüs, bir çatışma alanı değil, dün olduğu gibi bugün de birlikte yaşama, ahlak ve hukuk kriterlerinin oluşmasına ilham veren mukaddes bir merkez olmalıdır" dedi.



-"Bugün peygamberlerin getirdiği kutlu mesajlara daha çok ihtiyaç var"



Bugün peygamberlerin getirdiği ilahi sese ve kutlu mesajlarına her zamankinden daha fazla ihtiyaç olduğunu anlatan Görmez, şunları kaydetti:



"Bugün dünya Hazreti Davud`un Zebur`da `Ne mutlu adalete uyanlara, sürekli doğru olanı yapanlara` dediği gibi bir hak ve adalet arayışındadır. Bugün yeryüzünün tüm sakinleri, mazlumları ve göçmenleri Hazreti Musa`nın şu mesajını yeniden duymak istemektedir, `Yabancıya haksızlık ve baskı yapmayacaksınız. Çünkü siz de Mısır`da yabancıydınız.` Bugün, insanlık Hazreti İsa`nın aradığı adaletin bir an önce gerçekleşmesini beklemektedir, `İşte, benim seçtiğim kulum, canımın hoşnut olduğu sevgili kulum... O da adaleti uluslara ilan edecek. Çekişip bağırmayacak, yollarda kimse O`nun sesini duymayacak. Ezilmiş kamışı kırmayacak, tüten fitili söndürmeyecek ve sonunda adaleti zafere ulaştıracak.` Ve bugün, bütün dünya akıl, hukuk ve adalet peygamberi Hazreti Muhammed`in Kur`an ile insanlığa ilan ettiği hak ve adalet özlemini aramaktadır, (Ey iman edenler. Allah için adaleti tesis edin ve buna siz öncülük edin. Bir topluluğa karşı içinizde beslediğiniz kin ve öfke, sizi adaletsizliğe sürüklemesin. Adil olun, takvaya en uygun davranış budur. Allah`a karşı gelmekten sakının. Çünkü Allah, yaptığınız her şeyden haberdardır.)"



-"İnsan olarak düşünelim ve insanlığı düşünelim"




"Bu kadim hikmet, hepimizin mirası, hepimizin tarihi, hepimizin dünyası ve hepimizin muhtaç olduğu gelecek vaatleridir" ifadesini kullanan Görmez, bugün, yeryüzünde olup biten her şeyin tüm insanlığı etkilediğini söyledi.



Diyanet İşleri Başkanı Görmez, sözlerini şöyle tamamladı:



"O halde bugün insan olarak düşünelim ve insanlığı düşünelim. `Sen`, `ben` demekten kaçınalım ve geleceğimiz için ne yapabileceğimize bakalım. Kimsenin çıkarına alet olmadan ve hiçbir ayrıştırıcı ve ötekileştirici söyleme asla kapılmaksızın, her türlü şiddeti reddederek ve insan onurunu daima yüce tutarak, `yaratılanı Yaratandan ötürü` severek geleceğimizi inşa edelim. Kaygılarımızı umutlara dönüştürelim. Ve Rabbimize dua edelim ki insanlığın geleceğine dair endişelerimizi boşa çıkarsın ve umutlarımızı gerçekleştirsin. Bizi karanlıklardan aydınlıklara çıkarsın, nuruna gark etsin, elimizden tutsun ve bizi bize bırakmasın."



Papa Francis açıklamalarının satır başları;

- Papaların görevi gereği, farklı ülkelere gittiğinde diğer dinlerin temsilcilerini de ziyaret ederler. Diyalog kurmak olmayınca bir Papa`nın ziyareti gerçekleşmemiş olur, bende seleflerim gibi bunu amaçlıyorum. Bu yüzden 2006`da bu aynı yerde gerçekleştirdiği buluşmayı da hatırlatmaktan memnuniyet duyuyorum.



- Ortadoğu`daki durum Suriye ve Irak`ta çok trajiktir. Çatışmalardan dolayı herkes acı çekmekte insani durumda dehşet vermektedir. Bebekler, anneler, yaşlılar göçmek zorunda kalmaktadır. Her türlü şiddeti kast ediyorum bunu söylerken. Aşırı ve köktenci bir grup sebebiyle, insanlık dışı şiddete bütünüyle maruz kalmış, acı çeken toplulukların durumu da özel bir kaygı kaynağıdır.



- İnsan hayatı yaradan Allah`ın armağanıdır. Mahkum edilmelidir, her şeye kadir olan sadece hayatın ve barışın tanrısıdır. Dünya ona tapınan herkesten, etnik dini kültürel ideolojik farklılıklar olsa da kardeş olarak yaşamalarını beklemektedir. Uygun çözümler bulmak üzere ortak çalışmaların izlenmesi gerektirir. Herkesin işbirliğinin gerektirdiği kaçınılmazdır.



- Bizler Müslümanlar ve Hıristiyanlar olarak paha biçilmez ruhani hazinelerin emanetçisiyiz. Kendi geleneklerimize göre yaşasak da ortak öğeleri biliyoruz. Merhametli tanrıya ihanet, atamız İbrahim`e uymak, dua etmek, oruç tutmak. İçtenlikle yaşanan bu öğeler hayatı değiştirebilir.

Bu haberler de ilginizi çekebilir