Camiamıza Saldırı Bir Amerikan Projesidir
Makalenin Tamamını Okumak İçin TIKLAYINIZ...
Kobani bahanesiyle Kürdistan’ı kana boyayan, şehirleri yağmalayan, bütün Kürt illerini adeta terör yuvası haline getirmeye çalışan, bölge ekonomisine öldürücü bir darbe vuran, kitlelere can ve mal güvenliğinin yokluğu duygusunu yaşatıp onları göçe zorlayan ve her şeyden önemlisi Kürdistan’ı dindarlar için yaşanmaz bir belde haline getirme arzusuyla sakallı, örtülü gördüğü her kişiye saldırıp birçoğunu da şehit eden PKK çetesine karşı kıpırdanır gibi olan hükümet tekrar sağır sultan rolüne büründü. 16 yaşındaki Kürt gencini nasıl öldürürsünüz, edebiyatıyla kitlelerin gönlünü okşayan, dindar Kürtlere sahip çıkıyorum görüntüsü veren hükümet, olaylar biraz yatışıp halkın gündeminden düşünce hiçbir şey olmamış gibi davranıp PKK ile flörtüne devam etti. Bu flört ne zamana kadar devam eder bilmiyorum. Herhalde PKK çetelerinin ikinci bir isyan ve katliam provasına kadar… Ondan sonra yine aynı numaralar, yine aynı timsah gözyaşları, yine ayni hamasi nutuklar… Ta ki Kürdistan tamamıyla PKK çetelerinin eline geçip dindar Kürtlerin kökü kazınıncaya kadar…
Evet, proje bu… Amerikan projesi. PKK eliyle Türkiye Kürdistan’ında küçük bir israil inşa etmek… İslam ümmetini parçalayıp yutmak isteyen, milliyetçilik, özellikle de mezhepçilik fitnesiyle ümmetin evlatlarını düşman kardeşler haline getiren, İslam topraklarını kan deryasına çeviren büyük şeytan Amerika’ya ileri karakol görevi görecek küçük bir israil…
Kesinlikle proje bu… Olup bitenlerin Kürt halkının özgürlük mücadelesiyle, Kürtlerin bağımsızlık davasıyla hiçbir alakası yok. PKK bir silah… Amerikan’ın İslam ümmetini sömürme arzusuna hizmet eden bir silah. Bunu herkes biliyor. Hükümet de biliyor. Ama yine de sağır sultanları oynuyor. Günü kurtarmaya çalışıyor. Türkiye halkının olup bitenleri anlamaması için sihirli kelimeler, kavramlar bulup ninnilerine devam ediyor.
Pekâlâ, kendi varlığını da, iktidarını da, hatta ülkenin bütünlüğünü de tehdit eden bu proje karşısında hükümet neden sessiz? Neden kendini çaresiz hissediyor? Barış süreci nutuklarıyla bu projeyi kamufle etmeye çalışıyor. Pembe tablolar çiziyor.
Hükümetimiz kendi geleceğini de tehdit eden Amerikan projesine sesini çıkaramayacak kadar Amerika’ya mahkûm olmuş durumda. Amerikan tuzaklarıyla her tarafı çepeçevre kuşatılmış durumda. Amerikan politikalarını düşüncesizce uygulamanın, Amerika’ya güvenmenin, Amerikan ipiyle kuyuya inmenin getirdiği yalnızlık ve kimsesizlik zindanında tutsak olmuş durumda.
Ve Amerika’ya direnmeye korkuyor. Direnmeyi bırak, daha büyük tuzaklara kuzu kuzu gidiyor. Türkiye’yi Suriye’ye sokup İran’la savaştırmak, böylece ümmetin ruhuna Fatiha okumak isteyen büyük şeytanın kurduğu daha büyük tuzaklara…
Hükümet her şeyin farkında olduğu halde sağır sultan rolü oynuyor. Çünkü iktidarını kaybetmekten korkuyor. Bin odalı ak saraylarda keyif çatma döneminin kapanmasından korkuyor. İktidarı konusunda kendini Amerika’ya borçlu hissediyor.
Haksızlık yaptığımı, abartılı konuştuğumu iddia edenler çıkabilir. Dindar bir hükümetimizin olduğunu, Cumhuriyet tarihinde halka en yakın hükümetin bu hükümet olduğunu söyleyenler olabilir. Amenna! Ben de böyle düşünüyorum. O yüzden hükümeti uyarıyorum. Bu mazlum halkın yakaladığı fırsatı dünyevi iktidarlarını, rahat hayatlarını kaybetme korkusuyla heba etmemelerini istiyorum hükümetten. Kendi sonlarını da getirecek Amerikan projelerine karşı dik durmalarını, mustazaflarla dayanışma içine girerek şeytani tuzakları boşa çıkarmalarını istiyorum onlardan. Özellikle mezhepçilik fitnesiyle Şii Müslümanları Sünnilere, Sünni Müslümanları Şiilere düşman etme tuzağına düşmemelerini istiyorum. Ve her şeyden önemlisi bölgedeki İslami camiaya kulak vererek, mustazafların ferasetine güvenerek ülkeyi düze çıkaracak insani, İslami ve halkçı politikalara yönelmelerini istiyorum. Kürdistan’ı PKK çetelerine teslim ederek ayaklarına kurşun sıkmamalarını istiyorum…
Hükümet silkinmeli. Kendisini iktidar yapan Türkiye’nin Müslüman halkına ihanet etmemeli. İktidar hırsıyla hareket edip bu mazlum halkın geleceğini tehlikeye atmamalı. Tüm laik, Kemalist, seküler, ulusalcı ve batılı güçlerin akbabalar gibi üzerine saldırma gününü sabırsızlıkla beklediğini, dindar kitlelerden başka dostu olmadığını bilmeli. Kendisine karşı Kemalist orduyu darbeye çağıran çetelere değil, kendilerine yüzlerce saldırı yapılmasına rağmen mazlum halklarının selamet ve huzuru için acılarını sinelerine gömüp karşılık vermeyen hür kadrolara, mümin kadrolara kulak vermeli. Amerikan projesinin önündeki en büyük engel olan, bu yüzden her türlü saldırı ve tecavüzle yüz yüze kalan Hür Davaya omuz vermeli. İş işten geçmeden bunu yapmalı…