İspanyolca İmam-Hatip Lisesi Açılacak
1. Latin Amerika Ülkeleri Müslüman Dini Liderler Zirvesi sonuç bildirgesinde, İspanyolca eğitim veren bir İmam-Hatip Lisesinin açılması yönünde karar alındı.
İSTANBUL - 1. Latin Amerika Ülkeleri Müslüman Dini Liderler Zirvesi sonuç bildirgesinde, Latin Amerika ülkelerindeki Müslümanların cami ve mescitleri, İslam kültür merkezleri, din eğitimi kurumları, dini neşriyat ve insan kaynağına olan ihtiyaç ve taleplerinin müzakere edildiği belirtildi.
Diyanet İşleri Başkanlığının ev sahipliğinde gerçekleştirilen 1. Latin Amerika Ülkeleri Müslüman Dini Liderler Zirvesi`ne, Latin Amerika ve Karayip Adaları`nda bulunan 40 ülkeden 70 Müslüman dini lider ve temsilcinin yanı sıra orta ve kuzey Amerika`dan temsilciler katıldı.
"Latin Amerika kıtasında yaşayan Müslüman varlığını tanımak", "Müslümanlarla tanışmak", "karşılıklı fikir alışverişinde bulunmak", "işbirliği imkanlarını araştırmak", "ihmal edilmiş kardeşlikleri yeniden ihya etmek", "yardımlaşma ve dayanışma içerisinde olmak" amacıyla düzenlenen zirvede, Latin Amerika Müslümanlarının yaşadığı sorunlar, gelecek tasavvurlarına dair düşünce ve görüşleri değerlendirildi.
Zirve 5 oturum halinde gerçekleşti. Latin Amerika Ülkelerinde İslam ve Müslümanlar, Din Hizmetleri, Din Eğitimi, Dini Yayınlar; Sorunlar, Çözüm Önerileri; Diyanet İşleri Başkanlığı ile Türkiye Diyanet Vakfının Latin Amerika Müslümanlarına yapabileceği katkılar ve işbirliği olanaklarının ele alınırken, yerel sorunların yanında dünya Müslümanlarını ilgilendiren genel konular da müzakere edildi.
"İslam, hukuki olmayan şiddet ve çatışmayı asla onaylamaz"
Zirvenin sonuç bildirgesinde, yarım asrı aşkın süredir dünya Müslümanlarının kanayan yarası olan Filistin sorununun, yakın zamanda din ve vicdan özgürlüğünü kısıtlayan ve mabet masuniyetini hiçe sayan Mescid-i Aksa`ya yönelik çirkin saldırı ile birlikte bölge barışını "iyice" tehdit eder bir boyuta ulaştığını belirterek, şöyle denildi:
"Mescid-i Aksa, Mescid-i Haram ve Mescid-i Nebevi gibi Müslümanların mukaddes ve ortak değeridir. Mescid-i Aksa`da Müslümanların ibadet etme haklarının kısıtlanması, en temel insan hakkı olan din ve vicdan özgürlüğünün ihlalidir. Zira Kudüs, üç dinin mukaddes şehridir. Kudüs, hiçbir şekilde Müslüman varlığından ayrı düşünülemez. Mescid-i Aksa, Müslümanların mabedi olma hüviyetinden, Harem Bölgesi de tarih boyunca var olan statüsünden çıkarılamaz. İslam coğrafyasında yaşanan hadiseler, başta Suriye, Irak ve Filistin/Gazze olmak üzere dünyanın muhtelif yerlerindeki şiddet, savaş, terör, çatışma ve kaostan kaynaklanan mazlumiyet ve mağduriyetler vicdan sahibi herkesi ve bütün Müslümanları derinden yaralamaktadır. İslam ülkelerinde ve bütün dünyada barış, huzur, güvenlik, adalet, hak ve hukukun egemen olması için gerekli çabanın gösterilmesi katılımcıların en büyük temennisidir. İslam dini, insanlığa barış, huzur, güven ve iki cihan saadeti sağlamak için gelmiştir. İslam, ilke olarak kin, nefret ve düşmanlığı meneder ve her koşulda hak, hukuk, adalet ve barışı önceler. İslam, hukuki olmayan ve meşruiyet temeli bulunmayan şiddet ve çatışmayı asla onaylamaz."
Latin Amerika ülkelerinde yaşayan Müslümanların tarihi süreç içinde yaşadıkları insani trajediler ve maddi manevi kayıpların bilindiğine işaret edilerek, "Bugün azınlık Müslümanlar olarak varlıklarını devam ettirme, kimliklerini ve İslam aidiyetlerini koruma konusunda sosyo-ekonomik ve kültürel birtakım sorunlarla yüz yüze oldukları da bilinen bir gerçektir. Ancak tarih boyunca ırkçılık, sömürgecilik ve kölelik karşısında ağır bedeller ödeyerek verdikleri onurlu mücadele ve bunun sonucunda elde ettikleri başarı, bugüne kadar kimliklerini koruma yönünde sergiledikleri direnç, bütün mağdur ve mazlum milletlere örneklik teşkil etmektedir" ifadelerine yer verildi.
Dünyanın muhtelif bölgelerinde farklı dini inanç, etnisite ve kültür çevrelerine mensup azınlıkların bulunduğuna ve bu çerçevede azımsanmayacak oranda Müslüman nüfusun başta Latin Amerika ülkeleri, Karayipler, Kıta Avrupası, Afrika, Rusya bölgesi ve Çin olmak üzere geniş bir coğrafyada azınlık olarak yaşadığı kaydedildi.
Orta Doğu`da ve İslam dünyasında zuhur eden şiddet içerikli oluşumlar ve cereyan eden bazı çatışmalar gerekçe gösterilerek dünya çapında yanlış/çarpık bir İslam imgesi oluşturulmasının, Müslüman azınlıkların gündelik hayatlarını, huzur ve barış içinde varlıklarını devam ettirmelerini olumsuz bir şekilde etkilediği vurgulanarak, bu süreçte Müslümanların, temel insan haklarından mahrum edileceği konusunda ciddi endişeler bulunduğuna değinildi.
Bildirgede, 11 Eylül olayı ile başlayan, bugünlerde artarak devam ettirilmek istenen İslamofobi çerçevesinde oluşturulan baskı ve sindirme politikalarının sonucunda hakların geri alınması yönündeki girişimlerin asla kabul edilemeyeceğinin altı çizilerek, Latin Amerika ülkelerinde Müslümanlara yönelik bir ötekileştirmenin ve İslamofobinin olmamasının, farklı inanç ve kültür kesimleriyle birlikte barış, huzur ve güvenlik içinde varlıklarını devam ettirmelerinin, Latin Amerika`nın tarihi ve ürettiği insani kültür, insanlığın geleceği adına umut verici olduğu ifade edildi.
Türkiye`nin uluslararası alanda yükselen vizyonunun, Latin Amerika ülkeleri ile olan ilişkilerine de yansıdığını ve Diyanet İşleri Başkanlığının, Latin Amerika ülkelerinde yaşayan Müslümanları, ortak tarih ve aynı medeniyetin bir parçası olarak kabul ettiği belirtilerek, başkanlığın, ihmalleri ve geç kalmışlıkları telafi ederek her türlü dini, kültürel ve tarihi bağları yeniden canlandırmak amacıyla uluslararası tecrübesini bu ülkelerdeki Müslümanların kurum ve kuruluşlarıyla paylaşmak ve başta din hizmetleri, din eğitimi ve dini yayınlar olmak üzere sosyo-kültürel alanlarda iş birliği imkanlarını geliştirmek istediği kaydedildi.
Zirvede, Latin Amerika ülkelerindeki Müslümanların cami ve mescitleri, İslam kültür merkezleri, din eğitimi kurumları, dini neşriyat ve insan kaynağına olan ihtiyaç ve taleplerinin müzakere edildiğine değinilerek, "Bu çerçevede başta İspanyolca İslam din dersleri kitaplarının hazırlanması, İspanyolca eğitim veren bir İmam-Hatip Lisesinin açılması, Diyanet İşleri Başkanlığı ve Türkiye Diyanet Vakfı tarafından başlatılan dini ve hayri hizmetlerin yaygınlaştırılarak devam ettirilmesinin gerekli olduğu değerlendirilmiştir. Bütün bu talep ve ihtiyaçların karşılanması ve her türlü iş birliğinin geliştirilmesi için Diyanet İşleri Başkanlığı sorumluluk üstlenmiştir" denildi.
Zirvenin belli aralıklarla gerçekleştirilmesi kararlaştırılırken, gelecek yıl İstanbul`da "Dünya Müslüman Azınlıklar" konulu uluslararası bir toplantının düzenlenmesi teklif edildi.
AA