Bosna katliamının yıldönümü
Eski Yugoslavya`dan 1 Mart 1992`de ayrılarak bağımsızlığını ilan eden Bosna-Hersek`te 19 yıl önce bugün, Kurban bayramının ilk günü savaş başladı.
Eski Yugoslavya`dan 1 Mart 1992`de ayrılarak bağımsızlığını ilan eden Bosna-Hersek`te, 3,5 yıl süren ve Avrupa`nın ortasında büyük bir insanlık ayıbının yaşanmasına neden olan savaş, 19 yıl önce, ``Kurban Bayramı``nın ilk günü olan bugün Saraybosna ve Biyelyina saldırılarıyla başladı.
Bir zamanlar ``Avrupa`nın Kudüs``ü olarak adlandırılan, Müslüman, Hristiyan ve Musevi`nin birlikte yaşadığı, hiçbir inancın birbirini horgörmediği Bosna-Hersek, eski Yugoslavya`nın dağılmaya başlamasıyla birlikte kendi kaderine karar vermek amacıyla Şubat-Mart 1992`de bağımsızlık için referanduma gitti. Bosnalı Sırpların çoğunun boykot ettiği bu referandumda halk, özgürlüğü yönünde oy kullandı. Halkın bu kararı üzerine Bosna-Hersek, bağımsızlığını ilan etti. ABD ve Avrupa ülkeleri Bosna-Hersek`in bağımsızlığını tanıdı.
Bu karara şiddetle karşı çıkan Bosnalı Sırpların liderleri ve eski Yugoslavya`nın, daha sonra Sırbistan`ın devlet başkanlığını yapan Slobodan Miloşeviç, Bosna`ya karşı şiddetli bir kıyıma girişti. Bosnalı Sırplar, 4 Nisan`da ``Kurban Bayramı``nın ilk gününe denk gelen bir günde Biyelyina ve Saraybosna`ya başlattıkları saldrırılarla 3,5 yıl sürecek savaşın fitilini ateşledi.
Biyelyina`da 4 Nisanda yaklaşık 100 sivilin öldürülmesiyle başlayan saldırılar, Saraybosna`da Suada Köprüsü`nde yürüyen 1 Sırp ve 1 Boşnak kadının keskin nişancılar tarafından vurulmasıyla devam etti. Saraybosna`da savaşın ilk kurbanlarından birisinin sivil Sırp olması ise bir o kadar ibret vericiydi.
Saraybosna`ya 5 ve 6 Nisan tarihlerinde saldırılar ağır silahlar ve yoğun topçu ateşiyle devam ederken, bu defa Sırbistan sınırındaki Doğu Bosna`da bulunan kentlerde büyük insanlık dramları yaşanmaya başladı. Çetnikler, Zvornik, Vişegrad, Foça, Gorajde, Çayniçe, Rogatica, Modriça, Brçko, Doboy, Gradaçac, Ocak, Prnyavor ve Priyedor gibi kentlere saldırarak Boşnak nüfusa yönelik katliamlara girişti.
Bütün savaş planlarını 3 gün için hazırlayan Sırplara karşı yerel halk, kendi imkanlarıyla ve basit savaş araçlarıyla direniş başlattı. Bu direniş sayesinde büyük katliamlara rağmen, Bosna-Hersek`i sevenler ülkelerini savunmayı başardı ve bağımsız devletler arenasında Bosna`nın var olmasını sağladı. Bu kanlı savaş, 3 yılı aşkın süre devam etti. Savaşın bilançosu çok ağır oldu. Kızılhaç örgütünün verilerine göre, savaşta çoğu sivil ve Boşnak olmak üzere 312 bin kişi hayatını kaybetti, yaklaşık 2 milyon insan yerini-yurdunu terk etmek zorunda kaldı.
Avrupa`da İkinci Dünya Savaşı`ndan sonra en ağır katliamların, sistematik tecavüzlerin, soykırımın yaşandığı Bosna Hersek`teki bu kanlı savaş, Aralık 1995`de ABD`nin Ohio eyaletindeki Dayton Hava Üssü`nde imzalanan anlaşmayla son buldu. Anlaşma, Amerikalı diplomat Richard Halbrooke`un girişimleriyle Bosna-Hersek`in merhum Devlet Başkanı Aliya İzzetbegoviç, Sırbistan Devlet Başkanı Slobodan Miloşeviç ve Hırvatistan Devlet Başkanı Franjo Tudjman tarafından imzalandı.
``SALDIRILAR BİR MİLLETİ YOK ETMEK AMACIYLA BAŞLATILDI``
Bosna-Hersek`in savaş zamanındaki eski İstanbul Başkonsolosu ve İçişleri Bakanı Yusuf Puşina, yaptığı açıklamada, Sırp saldırılarının ``Kurban Bayramı``nın ilk günü başlatılmasının çok manidar olduğunu söyledi.
Saldırıların Biyelyina ve Saraybosna`dan başlatılmasının Bosna-Hersek`i işgal edip Boşnakları yok etmeye yönelik olduğuna dikkati çeken Puşina, şunları kaydetti:
``1984`te biz Kış Olimpiyatları`na hazırlanırken, suçlular kanlı savaşa hazırlanıyordu. İşgalcilerin Slovenya ve Hırvatistan`da başaramadığı her şeyin, kanlı bir şekilde Bosna-Hersek`e ödetilmesi gerekiyordu. Uluslararası toplumun aracılığıyla silahlı savaş bitti, fakat Bosna-Hersek için başka araçlarla sürdürülen savaş devam etmektedir. Bosna-Hersek`in parçalanması halen birçok kişinin hayalidir. Bosna- Hersek`i savunan herkes adına da onlara bu hayallerin hep, gerçekleşmemiş hayal olarak kalacağına yönelik mesaj gönderiyorum.``
Saraybosna`nın Koşevsko Brdo Birliği`nin Komutanı Sead Aliç ise 1992 yılının Nisan ayının başındaki tarihlerin Saraybosna için ``dramatik tarihler`` olduğunu söyleyerek, 4 Nisanda eski Yugoslav ordusunun üst düzey görevlisi Mirko Vukaşinoviç`in Saraybosna`ya 20 zırhlı araçla girmeye çalıştığını ifade etti.
15 yıldır firarda olan savaş suçlusu Ratko Mladiç`in emriyle Saraybosna`nın Veleşiçi semtini top ateşi altına tutmakla da tanınan Vukaşinoviç`in 20 zırhlı araçta Sırbistan`ın ``Niş özel birlikleri`` olarak bilinen birliklerini Saraybosna`ya sokmaya çalıştığını söyleyen Aliç, ``Ailelerini ziyaret edecekleri bahanesiyle Saraybosna`ya girip saldırılara başlayacaklardı, fakat bu araçları durdurduk`` dedi.
REİS-ÜL ULEMA YARDIMCISI SPAHİÇ`İN GÖRÜŞLERİ
Bosna-Hersek İslam Birliği`nin Reis-ül Ulema Yardımcısı Hafız İsmet Spahiç, 1992 yılındaki ``kanlı bayramı`` hatırlarken, insanların bu günlerde şaşkın ve rahatsız olduğunu ve ``başlarına gelenlere inanamadıklarını`` ifade etti.
Boşnakların yok edilmesine yönelik planın bulunduğuna işaret eden Spahiç, ``Silah yoktu. Halk yok olmak tehdidiyle karşı karşıya kaldı. Ancak Boşnaklar kendilerini savunmayı başarabildi. Boşnaklar zor durumlarda en güçlüdür`` dedi.
Spahiç, ``kanlı bayramın`` üzerinden 19 yıl geçmesine rağmen Bosna-Hersek`teki mevcut gelişmelerden endişe duyduğunu da sözlerine ekledi.
Dünyabülteni