İnzar`dan `devşirme vahşet` vurgusu!
Kasım ayı sayısında, "Şehitler, Gaziler ve Yiğitler Müslümanların iftiharıdır" kapak yazısıyla okurlarına "Merhaba" diyen İnzar Dergisi, Kurban Bayramı`nda HDP/PKK canilerinin işlediği vahşet ile cemaatle namaz konularını ele almış.
İSTANBUL - İnzar’ın, 122. sayısı olan Kasım ayı sayısı seçkin bayilerdeki yerini aldı. İnzar, Kasım ayı sayısında, HDP/PKK’nin 6-7 Ekim tarihinde Kobani bahanesiyle Müslüman Kürt halkına yönelik yaptıkları katliam ve vahşetleri ele almış. “Şehitler, Gaziler ve Yiğitler Müslümanların iftiharıdır” yazısını kapağına taşıyan İnzar, “Şehadetin ve feda olmanın gücüne şahitlik ettiğimiz gibi, küfrün, cahiliyenin ne kadar vahşileşebileceğini, acımasız ve fırsatçı olduğunu ve bir o kadar da korkak olduğunu müşahede ettik geride bıraktığımız günlerde.” açıklamasında bulunuyor. Şehit Turan’ın ailesiyle yapılan ve hayatını anlatan bir söyleşi de İnzar’da yer alıyor.
İnzar’ın editör yazısında ise, Diyarbakır’da, HDP/PKK çetelerinin işlediği vahşi cinayetlere, dikkat çekici bir üslupla yaklaşılmış.
İşte İnzar’ın editör yazısı:
Kanın Kılıca Galebe Çaldığı Bir Bayram
“Allah’a hamd ediyoruz... Resul-i Ekrem’e de salat ve selam olsun… Resulün âl ve ashabına da kendisinin en büyük yardımcıları oldukları dolayısıyla salat ve selam olsun. Yine aynı şekilde bu yolun destekçileri tüm müminlere de selam olsun.
Allah’u Teâlâ’nın ciğerparelerimizi kendi yanına aldığı bir Kurban Bayramı’nı geçirdik. Şehadetin hâkim rengini verdiği, kanın kılıca galebe çaldığı bir Kurban Bayramı... Şehadetin ve feda olmanın gücüne şahitlik ettiğimiz gibi, küfrün, cahiliyenin ne kadar vahşileşebileceğini, acımasız ve fırsatçı olduğunu ve bir o kadar da korkak olduğunu müşahede ettik geride bıraktığımız günlerde.
Vahşeti Uygulayanlar İslam Düşmanlarının Devşirmesiydi
Öyle bir vahşet ki bu vahşetin yerli olduğunu kabullenmek akıl kârı değil… Bu topraklar bugüne kadar sadece devşirmelerin güç kazandıkları dönemlerde nadir olarak şahit edebilmiştir böyle bir vahşete. Bu vahşet ithal bir vahşetti. Onu uygulayanlar da, İslam olmuş toprakların düşmanlarının devşirmeleriydi. Vücut kimyamızla uyuşmayan, dışarıdan içimize sokulmuş bir urdu bu vahşetin uygulayıcıları ve bu vücut mutlaka bir gün bu uru kapı dışarı edecektir.
Azizlerimize Allah Tebareke ve Teâlâ’dan rahmet diliyoruz. Makamlarının âli olmasını ve hem bize hem de davamıza Allah katında şahitlikte bulunmalarını diliyoruz. Yürekleri yanmış ailelerine, dava arkadaşlarına ve Seydalarına Allah’tan sabr-ı cemil niyaz ediyoruz. Allah-u Teâlâ onlara ğani ğani rahmet etsin. Şehadet bir beldeye uğrar da orayı avucunun içine almadan bırakır mı? Rengine büründürmeden, atmosferini değiştirmeden bırakır mı?
Şehadet Ve Cemaatle Namaz Meczoldu
İnzar’ın bu ayki bir diğer konu başlığı ise, “Cemaatle Namaz” oldu. bu ay İnzar dergisinin dosya konusu şehadet ve şehitler üzerine dönüştü. Ama aslında biz aybaşında“cemaatle namazı” ele almayı kararlaştırmıştık. Hem şehadet ve hem cemaatle namaz birbirine mecz oldu bu ayki dergimizde.”
Bu Yazıları Mutlaka Okuyun:
İnzar’da yazan âlim ve usta kalemler de, ilginizi çekecek yazılar kaleme almış:
Seyda Mehmet Beşir Varol, nefsini muhatap alarak şehadete atılmayı coşturan bir yazı kaleme almış. Elinden kaçırdığı şehadet gibi yüce bir mertebenin fırsatının Allah’ın rahmetiyle tekrar kapının eşiğine geldiğini ve bu sefer bu fırsatın kaçırılmaması gerektiğini dile getirirken aslında hepimizin gönlüne tercüman olmuş.
Mehmet Salih Gönül, küfrün insanı nasıl vahşileştirdiğini imanın ise insanı hangi ulvi makamlara taşıdığını nazm şeklinde ele alırken, Zülküf Er, şehitler ile ilgili hepimizin duygu ve düşüncelerini aktaran bir şiir kaleme almış.
Ayrıca Molla Abdulkudüs Yalçın Hoca’nın cemaatle namazın hem hükümlerini ve hem de hikmetlerini selefin değişik âlimlerinin görüşleri doğrultusunda ele alan hadis şerhli bir konu ele almış. Mutlaka okumanız gerektiğine inanıyoruz. Ayrıca Abdulkadir Turan Hoca’nın da cemaatle namazın İslam’ın şiarı olduğunu detayları ile anlatan sosyolojik bir yazıyı sizlere sunarken, Faruk Hamza da Al-i İmran suresinin 42. ve 43. Ayetleri ışığında Hz. Meryem’e emredilen “Rükû edenlerle beraber rükû et” emrinin “Yalnız sana ibadet ederiz” ayetinde pratize edilişini konu alan bir tefsir yazısını sizler için hazırlamış. (İLKHA)