PKK, Müslümanları Savaşa Zorluyor!
Son zamanlarda PKK çeteleri tarafından ard arda Müslümanlar şehid ediliyor. Bingöl Karlıova’da Cengiz Tirkayi kardeşimizin na’şının toprağa verilmesinden bir gün sonra yine Karlıova’da Fethi Yalçın Kardeşimiz çetelerin saldırısında şehid edildi.
PKK, 6–7 Ekimde Müslümanlara yönelik topyekûn bir saldırı başlattı. O günden sonra saldırılar aralıksız devam etti. Sonraki günlerde bazı Müslümanların şehid edilmesi, İslami derneklerin ateşe verilmesi, PKK’nin Müslüman Kürdlere savaş kararı aldığını açıkça ortaya koyuyor. Durum böyle olunca legal alanda çalışan kimi PKK’lilerin Müslüman Kürdlere karşı savaşma gibi bir niyetlerinin olmadığı mealindeki açıklamaları bir anlam ifade etmiyor.
6–7 Ekim tarihlerinde Müslümanlara yönelik olaylarda gencecik Müslümanların barbarca katledilmesi, Müslümanlara ait parti ve dernek binaları, Kur’an Kursları, evler, iş yerleri ve camilerinin ateşe verilmesi gibi bozgunculuklar kimi PKK’liler tarafından kontrolden çıkmış ya da provokatörler tarafından yapılmış eylemler şeklinde nitelendirilip Müslümanlarla bir sorunlarının olmadığı dillendirildi. Diyarbakır’daki cinayetlerden sonra PKK çetelerinin Müslümanlara yönelik eylemleri devam etmeseydi, PKK basınında hakaretler ve aleyhte propagandalar yapılmasaydı, böylesi yaklaşımları savunanların sözlerine kulak verilebilirdi. Ancak PKK çetelerinin Müslümanlara yönelik saldırıları aralıksız devam etti. Şehidlere yenileri eklendi. Ardı ardına devam eden saldırılar, PKK’nin Müslümanlara karşı savaş ilan ettiğini, yeni saldırılarla savaşı bölge çapına yaygınlaştırmak için çabaladığını ortaya koymaktadır.
Bugünlerde gönüllü olarak ABD işbirlikçiliğine soyunan PKK, benzer saldırıları 1990’ların başında da yapmış birçok Müslümanı şehid etmişti. Saldırılar karşısında kendilerini savunmak zorunda kalan Müslümanların karşılık vermesi üzerine acze düşen ve büyük sarsıntılar yaşayan PKK, yalan ve iftira kampanyaları başlatıp Müslümanları karalayarak yenilgisini perdelemeye çalışmıştı.
PKK, Müslümanları savaşa zorluyor. 90’lı yıllarda Hizbullah karşısında büyük bir yenilgi alan PKK’nin böylesi ahmakça bir tercihte bulunması şaşırtıcı. Ancak son zamanlarda gönüllü olarak hizmetine girdikleri ABD ve siyonist rejimin isteği neticesinde bu yola girmiş gibi görünüyorlar. Bu saldırılar, emperyalistler tarafından okşanmanın bir bedeli olsa gerek.
1990’ların zulmünün benzerini yaşıyoruz. Gencecik kardeşlerimiz bir bir şehid ediliyor. Güvenliği sağlamakla görevli devlet ortalıkta görünmüyor. İki yıldır bölgeyi PKK’ye teslim ettiği için bu örgütün zulmünü izlemekle yetiniyor. Bugüne kadar Müslümanları katledip mal ve mülklerini ateşe verenlerden hiçbiri yakalanmadı. Sözde faili meçhul kaldı olaylar. Oysa Bingöl’de iki polis memuru öldürülünce jet hızıyla harekete geçen devlet bir saat içinde katillere ulaşabildi. Müslümanların gördüğü zulme karşı bu denli duyarsız kalması, Müslümanların katillerinin izini bulamadığını iddia etmesi, ancak polisin katillerini bir saat içerisinde tespit etmesi akla başka şeyler getiriyor.
PKK Müslümanları şehid ediyor. Yeni canlara kıyıyor. Kimseler ortaya çıkıp zulme dur demiyor. Engelleyecek çözüm üretilmiyor. İslami kesimler, evlatları vahşice katledilen, evleri ve faaliyet alanları ateşe verilip harap edilen Müslümanları sağduyulu olmaya ve karşılık vermemeye davet ediyor. Bu yaklaşımlarıyla İslam düşmanı PKK çetelerine cesaret verirken, zulme uğrayan Müslümanlara “Sizi öldürmeye devam etseler de, sonunuzu getirseler de karşılık vermeyin” demek istiyorlar. Aynı çağrıyı Kürdi ve Kürdistani olduklarını iddia edenler de yapıyor. “Parti binalarınız, dernekleriniz, evleriniz, iş yerleriniz ve arabalarınız yakılsa da, Kur’anlarınız ateşe verilse de, gencecik insanlarınızın bedenleri paramparça edilse de sakın ha karşılık vermeye kalkışmayın. Kürdlerin kanını akıtmayın. Karşılık verirseniz bundan devlet istifade eder” gibi yaklaşımlarda bulunuyorlar.
Ne kadar da basiretsiz ve insafsız yaklaşımlar. PKK’nin kanlarını akıttıkları insan değil mi? Kürd değil mi? PKK vurunca Kürd kanı akıtmıyor, devlet istifade etmiyor da Müslümanlar yapınca mı aksi oluyor?
PKK başından beri bölgede kendisinden başkasının varlığına tahammül edemiyor. Asker ve polisin öldürülmemesi, batıya asker ve polis cenazesi gitmemesi karşılığında bölgenin PKK’ye teslim edildiği görülüyor. Bölgede istediklerini yaparken Müslümanlara boyun eğdiremediler. Müslümanlara yönelik saldırılar her geçen gün halkın teveccühünü daha fazla kazanan, PKK’nin bütün çaba ve tehditlerine rağmen bölgeyi terk etmeyen Müslümanların varlığına tahammülsüzlükten kaynaklanıyor. Kurşunlayarak, ateşe vererek ve yok ederek boyun eğdirebileceklerini zannediyorlar. Ancak büyük bir yanılgı içerisinde olduklarını yaşları biraz büyük olanlar bilirler. Zira 1990’lı yılların takvimlerini karıştırsalar dayatmalara ve kan dökmelere rağmen Müslümanların onurlu bir direniş sergilediklerini ve PKK’nin belini kırdıklarını görecekler.
Tahammülsüzlük, baskı ve imha küfrün karakteridir. Bu zaviyeden bakınca İslam düşmanı PKK’nin Müslümanlara kin ve nefretini anlayabiliyoruz.
Gencecik insanlarımız şehid düşüyor. Aslında bunda bir kaybımız yok. Katledilen kardeşlerimiz İslam’ın aziz şehitleri olup cennete kanatlanıp Rablerinin katında rızıklanıyorlar. Ancak onlar hep kaybediyor. Öldüklerinde cehennemi boyluyorlar. İşte farkımız budur…
Hasan Yılmazer (Hürseda Haber)