• DOLAR 32.459
  • EURO 34.862
  • ALTIN 2441.711
  • ...
Çözüm Süreci (!)… Ölüm Süreci… Zulüm Süreci…
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 

Bazen en son söylenecek sözü en başta söylemek daha faydalı olabilir. İki yıldan beridir devam ettiği iddia edilen süreç, başlıkta da ifade edildiği gibi, Zulüm ve Ölüm sürecine dönmüştür.

Bu sabah yazıyı kaleme almak için bilgisayar başına geçtiğimde, bir Hüda Par üyesinin daha şehid edildiğini öğrendim. Şaşırdım mı? Hayır şaşırmadım. Yasin Börü ve arkadaşlarının katilleri halen ellerini kollarını sallayarak sokaklarda, ellerinde molotofla dolaşıyorsa, Diyarbakır`da halen yol kesip sağa sola saldırıyorsa bu saatten sonra hiçbir şeye şaşırmam doğrusu.

Vahşilerin vahşetini yanlarına kâr olarak bırakan bir devlet olduktan sonra elbette vahşiler yeni vahşet için yol bulurlar ve vahşiliklerine rağmen ellerini kollarını sallayarak dolaşırlar.

 Hükümetimize müjde verin TURAN YAVAŞ, YASİN BÖRÜ, HASAN GÖKGÖZ, HÜSEYİN DAKAK, CUMALİ GÜNEŞ, RİYAD GÜNEŞ ve CENGİZ TİRYAKİ`den sonra FETHİ YALÇIN da Çözüm Süreci(!)nin aktörleri tarafından şehid edildi.  Aman ha kimse duymasın. Çünkü Çözüm Süreci var. Yüreği yeten varsa gitsin Yasin`in anasına Çözüm Süreci(!)ni anlatsın.

Anlaşılan o ki; Kürdistan`daki devlet otoritesi, sadece Kışlalar, Polis lojmanları, Hükümet konakları ve Karakolların içiyle sınırlıymış. Ya da Devlet`in fail yakalama refleksi, Bingöl`de olduğu gibi sadece polislere yönelince oluyormuş. Vatandaşın canının hiçbir kıymeti yokmuş anlaşılan.

6-7 Ekim tarihlerinde vahşice katledilen Müslümanların katillerinin bulunmaması yeni saldırıların zeminini hazırlamış oldu. Cengiz Tiryaki`yi katleden vahşiler Çözüm Süreci denen şeyden istifade ederek, Devletin gözleri önünde gelip Fethi Yalçın`ı da katlettiler.

Polise saldıranları daha sıkılan mermilerin kovanları yere düşmeden infaz ettiğini açıklayan devlet, onca imkâna, ifadeye, kameraya rağmen Yasin ve arkadaşlarının katillerini yakalamadı. Yakalamak bir yana soruşturma bile açılmış değil bu vahşet ile ilgili.

Olaylardan sonra gözaltına alınanların tamamının kamu malına zarar vermek gibi basit ve neticesi olmayan nedenlerle tutuldukları da daha önce kamuoyuna açıklanmıştı.

Olayın üzerinden ancak iki hafta geçtikten sonra Yasin`in Babasını arama zahmetinde bulunan Davutoğlu, acılı babaya katilleri yakalayacağına dair söz verdi mi acaba? Ben şahsen öyle bir şey duymadım.

Yine olaydan ancak iki hafta sonra Yasin`i gündem eden C.Başkanı`nın Yasin`in ya da diğer şehitlerin ailelerini aradığını duyan var mı? İmralı`dan izin mi gelmedi acaba?

Aslında ben bu konuda, hem benim hem de Kamuoyunun kafasında şekillenen kimi soruları sormak istiyorum. Sorularımın muhatabı doğrudan doğruya Cumhurbaşkanı Erdoğan, Başbakan Davutoğlu ve her fırsatta bölgeyi çok iyi bildiğini ifade eden İçişleri Bakanı Efgan Ala`dır.

Şehidlerin aileleri ve Hür Dava Partisi yetkilileri de bu konuda cevap hakkına sahiptirler. Onlardan da kimi sorulara cevap vermelerini beklerim.

1) 6-7 Ekim Katliamı`nın üzerinden 2 haftalık bir zaman geçmesine rağmen, bu olaylarla yani öldürme olayları ile ilgili;

--Her hangi bir soruşturma başlatılmış mıdır?

--Soruşturma başlatılmışsa gözaltına alınan var mıdır?

--Gözaltına alınan varsa tutuklanan olmuş mudur?

2) Bu olayların üzerinden 2 hafta geçmiş olmasına rağmen her hangi bir devlet yetkilisi olayların mağdurlarıyla, şehidlerin aileleriyle birebir görüşmüş müdür?

--Diyarbakır Emniyetinden, Valiliğinden ya da İçişleri Bakanlığı`ndan bir şahıs ya da heyet bu aileleri ziyaret ederek Devlet adına, taziyelerini iletip katillerin yakalanacağı sözünü vermişmidir?

-- Kabataş olayında yüksek duyarlılık sergileyen, her fırsatta şarkıcıları, türkücüleri gece yarısıolsa bile arayan Cumhurbaşkanı, bu şehitlerin ailelerini de arayarak taziyelerini iletecekmi?

 --Her fırsatta kamu binalarına saldırıdan bahseden başta hükümet sözcüsü olmak üzere, devletin diğer yetkilileri için, gencecik fidanların canı mı yoksa AKP binalarının camları mı daha mühim?

3) Başta Sayın C.Başkanı ve Başbakan olmak üzere, Hükümetin ya da Devlet`in diğer yetkilileri bu olayda kendilerini sorumlu görüyorlar mı?

-- Sayın Erdoğan`ın da sık sık dile getirdiği gibi; "Kenar-ı Fırat`ta bir Kurt kaparsa koyunu,Ruy-i Mahşer`de Ömer`den sorarlar onu" kaidesi, Yasin ve arkadaşlarının vahşice katledilmesi olayı için de geçerli midir?

-- Hem Fırat hem de Dicle kıyısında gerçekleştirilen bu katliamların yaşandığı mekânların da, C.Başkanı veya Başbakanı mısınız? Çünkü yukarıdaki kaideyi zikreden HZ. Ömer, Fırat kıyılarının da halifesi olduğunun orada yaşayan her ferdin can güvenliğinden sorumlu olduğunun bilincindeydi. Şimdi Dicle veya Fırat kıyılarında yaşayan insanların can güvenliğinden sorumlu musunuz değil misiniz? Benden hatırlatması, Fırat ve Dicle kıyılarında vahşi Kurtlara bile rahmet okutan insi kurtlar cirit değil ama molotof, mermi, ateş atıyorlar. Ruy-i Mahşer ise pek uzak olmasa gerek.

-- Çözüm Süreci denilen durum dolayısıyla PKK militanlarının Yurt dışına çıkmaları gerekirken tam aksine dışarıdakilerde yurt içine girmiş durumda. Bu durum da PKK`nin daha güçlü kılınmasına, ona göz yumulmasına sebebiyet verdi. Bundan cesaret alan PKK`liler de halkı katletti. Onlara göz yummanın sorumluluğu vicdanınızı rahatsız ediyor mu?

-- Bu olayları KCK`nın organize ettiği açıkça ortada. Hani ne oldu o KCK içine yerleştirdiğinizyüzlerce MİT Ajanına? Konu Müslümanlar olunca onlar da mı birer gerçek KCK`lı oldular?

4) YASİN, HASAN, HÜSEYİN ve RİYAD`ın vahşice katledildiği olaydan, yaralı olarak kurtulan YUSUF ER`in anlattıklarını dikkate aldınız mı?

--Yusuf ER, kanal kanal dolaşıp bu vahşeti ifşa etme cesareti gösteriyor. Onca darbeye rağmen               metanetini koruyarak arkadaşlarına yapılan katliamı bir bir anlatan Yusuf, bir evesığındıklarını ifade ediyor. Yine gazi Yusuf`un açıklamalarından o ev sahibinin de eylemcilerle beraber olduğunu, kendileri daha içerdeyken dışarıdaki eylemcilerle telefonlaştığını öğreniyoruz. Bu güne kadar bu ev sahibini sorgulayan, onun telefon kayıtlarını araştıran herhangi bir  kurum oldu mu? Belli ki ev sahibi, katliama katılanları tanıyor. Yusuf Er`in bu ifadelerinin savcılar nezdinde hiçbir kıymeti yok mu?

-- Yasin ve diğer şehidlerin katledildikleri bina ve çevresindeki kamera görüntüleri görevliler tarafından toplatıldı mı? Sabit güvenlik kameralarının yanı sıra vahşete tanıklı edenlerin çektikleri ve ulusal kanallara verdikleri amatör görüntüler de var. Basına yansıyan yansımayan bu görüntüler toplanıp incelemeye tabi tutuldu mu? Bu görüntülerden, vahşilerin kimliğine ulaşmanız mümkün değil mi?

-- Yer belli, adres belli, mağdurlar da belli iken bu güne kadar bu katliamla ilgili hiç kimseni gözaltına bile alınmamış olması normal mi acaba?

5) Olaylara müdahale etmeyen polisler hakkında her hangi bir işlem yapıldı mı?

-- Olayların hem mağduru hem de şahidi olan Yusuf ER, sığındıkları evde iken defalarca polisi aradıklarını ama polisin, adeta kendileriyle dalga geçercesine, iyi günler dileyip telefonu kapattığını ifade ediyor. Bu durum, o binaya sığınanların katledilmelerine yardımcı olmak  değil midir? Yusuf ER`in bu beyanı incelendi mi? 155 kayıtlarına bakılarak bu durum netleştirildi mi?

-- Yine Yusuf ER`in beyanlarından öğreniyoruz ki; Yusuf`un babası, Çarşı Polis Karakoluna giderek, oğlunun bir binada kıstırıldığını anlatıp yardım istiyor. Ama oradaki polisler çaresiz Babaya, orası bizim bölgemiz değil, diyorlar. Olayın yaşandığı yer o karakolun sorumluluk alanında olmayabilir. Ama o karakolda görevli polisler neden olayın olduğu alana bakan polisler harekete geçirmediler acaba? Orada kendi çocukları olsaydı veya polise bir saldırı olsaydı da yine bizim alanımız değil deyip olaya kayıtsız mı kalacaktı Çarşı Polis Karakolu`nun yetkilileri?

6) Olaylardan en fazla zarar gören Hür Dava Partisi ile Devlet, Hükümet ya da Partiniz adına üst düzey bir görüşme gerçekleşti mi?

--PKK ile yapılan görüşmelerde Hüda Par gündem oldu mu? Kürdi yönüyle PKK ve Partilerinin İslami yönüyle de Ak Parti`nin bölgedeki en güçlü siyasi rakibi olan Hüda Par`a yapılan bu saldırıları nasıl karşılıyorsunuz?

 -- Başta Hüda Par olmak üzere, PKK`nin başlattığı kendinden başka herkesi yok etme hareketi                karşısında ne gibi bir önlem almayı düşünüyorsunuz?

-- Hür Dava Partisi, partiyi kapatıp siyasal mücadele alanından çekilerek kendini koruma adına PKK ve yandaşlarının anladığı dilden mi konuşmalı yoksa siyasal alanda kendini ifade etmeye devam mı etmelidir?

7) Karlıova`da 22.10.2014 Tarihinde katledilen Fethi Yalçın`ın katillerini yakalama konusunda ne gibi bir girişiminiz var. Ya da şöyle soralım 7 Ekim`de evi taranan daha sonra ise şehid olan yine Karlıovalı Cengiz Tiryaki`nin katillerini yakalamış olsaydınız, bu sabah ki katliam yaşanır mıydı?

8) En önemlisi saldırılara uğrayan dindar halk, Hüda Par camiası ne yapmalı?

--Sizce oturup bir bir kurban edilmeyi mi beklemelidirler?

-- Yoksa meşru savunma haklarını mı kullanmalıdırlar? Onlar meşru savunma haklarını kullanınca şu an PKK`nin silah seslerine kapattığınız kulaklarınızı onları savunma seslerine de kapatacak mısınız?

-- Devlet`in kendilerini koruyacağından ümit kesen Dindarlar da silahlanıp dağa mı çıkmalı? Ya da yine Devlet`in kendilerini koruyacağından ümidi kesenlerin, Cenaze törenlerinde "Vur  vur Hizbullah PKK`yi vur, Hizbullah İntikam, Biji Hizbullah" gibi sloganlar atarak Hizbullah Cemaati`ni yardıma çağırdıklarının farkında mısınız? Millet, PKK-Devlet işbirliğinin getirdiği zulümlerden bıkmış durumda ve Hizbullah Cemaati`nden yardım istiyor. Bunun farkında mısınız? Size oy veren bölge Müslümanları bile, Hizbullah Cemaati`nden kendilerini bu zulümden kurtarmalarını bekliyor.

9) Onca vahşet ve katliamdan sonra halen PKK`yi Kürtlerin temsilcisi olarak görüyor musunuz? Eğer öyleyse şunu bilin ki tek kelimeyle gaflet içindesiniz ve beslediğiniz canavar sizleri de yutmak için dişlerini bilemektedir.

Şunu da açık söyleyelim ki; Ne PKK Kürtlerin temsilcisidir ne de tüm Kürtler PKK`lidir. Ama siz sadece PKK ile flört ederek Kürtlerin kalbine giremeyeceğinizin farkında değilsiniz.

Barış Süreci, Asker ve Polise kalkan olarak yansırken Dindar Kürtlere Ölüm ve Zulüm olarak döndü. Bu durum da Kürtleri kendilerini savunma mecburiyetinde bırakıyor.

Selam ve Dua İle…

(Metin Gökmen - Hürseda Haber)

 

Bu haberler de ilginizi çekebilir