• DOLAR 34.659
  • EURO 36.565
  • ALTIN 2940.96
  • ...
Teoman Koman mı, Doğu Perinçek mi, Daha Derinler mi?
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 

Hüseyin Kaya / Doğruhaber / Haber / Yorum

PKK-HDP ile ilgili tartışmalara en çok çağırılan isimlerden biridir Ayhan Bilgen.

Kamuoyu genellikle onu “İslamcı” olarak tanır; ama sanırım o bu tanımlamadan rahatsızdır.

PKK-HDP çevresinin eskilerinin bile yapılan kimi yanlışları dillendirmesi karşısında Ayhan Bilgen zerre kadar geri adım atmaz ve eylemleri savunur.

Hakkâri’de PKK tarafından bir imam katledildiğinde “Devlet bazen JİTEM, bazen de imam kullanır” diyerek saldırıya meşruiyet kazandırmaya çalışmıştı. “Savaş şartlarında olur öyle şeyler” demek istiyordu.

Bayramın dördüncü günü Demirtaş’ın çağrısı üzerine zirve yapan PKK vahşeti karşısında bile geri adım atmadı Bilgen.

Kraldan daha kralcıydı çünkü.

PKK-HDP çevrelerinin çoğunda kimseye bakacak yüz kalmamışken Ayhan Bilgen aslanlar gibi savunuyordu vahşeti.
Yıkım vardı, talan vardı, hırsızlık vardı, yağma vardı, kutsallara hakaret vardı, vahşi cinayetler vardı; ama bunlar Ayhan Bilgen için bir şey ifade etmiyordu. Hep eski PKK’lilerden bir adım önde olması gerekiyordu.

Eşcinsellik konusunda bile…

Bakın Yıldırım Türker, 2010 Nisan ayında Radikal’de çıkan bir yazısında Ayhan Bilgen’in bu konudaki görüşlerini aktarıyor:

“Eşcinsel karşıtı açıklamalarda Kur’an’da sözü edilen Lut kavmi referans alınıyor, oysa orada bir cinsel yönelim değil tecavüz vakası var. Kur’an’da sözü edilen livata olayını getirip Türkiye’deki eşcinsellik meselesiyle ilişkilendirmek ciddi bir kıyas sakatlığıdır. İnsanların cinsel yönelimlerinin hangisinin kamuda görünür olup olmayacağına dair görüş bildirmenin kendisi yanlıştır. Hastalık veya günah da haddi aşan tanımlamalardır. Eşcinseller kendilerini nasıl tanımlıyorsa, esas tanım odur.

Eşcinsel imam da pekâlâ olabilir. Yeter ki o, bunu kendisi açısından tutarlı görsün. Ben, ‘madem eşcinselsin, nasıl olur da din adamı olabilirsin’ diyemem.”

Ayhan Bilgen bunları söylüyor.

Geçenlerde PKK vahşetinin tartışıldığı bir programda iftiralarla Hüda Par camiasına ve Hizbullah’a yüklendi.

Söylediklerinin tutar bir tarafı yoktu; ama inat ediyordu. Sıkışınca “1990’lara” sığındı her zamanki gibi. Karşısında kimse yoktu ya, o da rahatça döktü iftiralarını.

Meşhur “Teoman Koman efsanesi”nden söz ediyorum. Teoman Koman, 1990’larda MİT müsteşarıyken sorulan bir soruya karşılık şu cevabı vermişti: “Hangi Hizbullah? Bir İran’daki Hizbullah vardır bir de PKK’nın baskılarına karşı kendini koruyan, dini inançları kuvvetli vatandaşlar.”

Ayhan Bilgen’e kötü niyetliliğini hesaba katmadan birkaç soru soru sormak istiyorum.

-Bu cevabı verenin bir istihbaratçı olduğunu bilmiyor musun?

-Aynı adamın Ergenekon davasında verdiği cevabı neden görmüyorsun? Koman şunları söylemişti: “Görevim sırasında Hizbullah’ın varlığı şüpheliydi” diyen Koman, “Herkes Hizbullah’ın ne olduğunu anlamaya çalışıyordu.” dedi.

-O yıllarda Hizbullah’tan yakalananlar vardı; ama “Hizbullah davası”ndan yargılananlar yoktu, çünkü o isimde bir örgüt resmi olarak tanınmıyordu. Yargılananlar “Devlet düzenini dini esaslara dayandırmak için silahlı mücadele vermek” suçlamasıyla muhataptılar.

-Teoman Koman’dan bu kadar söz ediyorsun da MİT’in tescilli adamı Pilot Necati’den, “Apo” ile evli olan kızı Kesire Öcalan’dan neden söz etmiyorsun.

-Derin adamlar Doğu Perinçek’in “Beka kampı” ziyaretlerinden, Öcalan ile birbirlerine çiçek sunmalarından, hem Kemalist hem de derin bir adam olan Y. Küçük’ün Öcalan’a akıl vermesinden, PKK’nin gazetelerinde yazılar yazmasından neden söz etmiyorsun?

-PKK’nin Hizbullah’a saldırısının Perinçek ve Küçük’ün irtibatlarından sonra olduğunu neden gizliyorsun?

(Bu arada “Hizbullah ismini Perinçek verdi” diyen Sediyani soyadlı zavallıya burada fazla yer vermeyeyim, diyorum)

Aslında Ayhan Bilgen, bu soruların cevabını çok iyi bilmektedir.

Geçtiği yolları göz önünde bulundurursanız bana hak vereceksiniz.

Hayatıyla ilgili şu bilgileri dikkatle okumanızı öneririm.

“Ayhan Bilgen Sarıkamış doğumludur. A.Ü. SBF Kamu Yönetimi mezunu olan Bilgen, Aykut Edibali liderliğindeki Millet Partisi’nin çeşitli faaliyetlerinde yer aldı, partinin Bayrak isimli yayınında düzenli yazılar yazdı. Daha sonra Ankara’da yayınlanan Yankı dergisinde editör olarak çalıştı. Bir müddet MAZLUM DER Ankara Şube Başkanlığı ve genel yönetim kurulu üyeliği görevini yürütmesinin ardından Mayıs 2006’da yapılan ve derneğin 8 yıldır genel başkanlığını yürüten Yılmaz Ensaroğlu’nun aday olmadığı Mazlum-Der 7. Genel Kurulu’nda, iki yıl için genel başkanlığa seçildi. Aynı zamanda Özgür Gündem ve Günlük gazetelerinde de köşe yazarlığı yaptı. 2014’te HDP’nin adaylarından biriydi.”

Millet Partisinden Mazlum Der’e, oradan da eşcinsel savunuculuğuna ve PKK-HDP çizgisinde siyasete.

“İbret verici bir dönüşüm” diyorsunuz belki; ama öyle değil. O dönüşüm esnasında nerelerde durdu, talimatları kimden aldı, önü nasıl açıldı?

Demirtaş örneğinden dolayı kuşkucuyuz.

O yüzden Ayhan Bilgen’e daha fazla soru sorma gereği duymuyoruz.

Bırakın Teoman Koman’ı, Doğu Perinçek’i!

Mesele çoook daha derin!
 

Bu haberler de ilginizi çekebilir