Yeni Irak ve Suriye Tezkeresinden Neler Var?
Yeni Irak ve Suriye tezkerelerinde ülke topraklarında yabancı askeri varlık bulundurulması ve İncirlikin operasyonel kullanılmasına izin başlıkları yok.
Türkiye, “yabancı silahlı güçlerin topraklarında konuşlanması”na ve “İncirlik Üssü’nün hava operasyonlarında kullanılması”na yine izin vermeyecek.
Üst düzey diplomatik ve güvenlik kaynaklarının VATAN’a verdiği bilgiye göre, ekim ayında TBMM gündemine gelecek olan Irak ve Suriye tezkerelerinde ‘yabancı askerlerin kabulü ve İncirlik’ başlıkları yer almayacak.
Karar haftası bu hafta
Ankara, hem tezkerelerin içeriğine dair hem de ABD liderliğindeki uluslar arası koalisyon ile görüşülen başlıklardaki kararlarını, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında yapılacak ulusal güvenlik toplantısında alacak.
IŞİD ile mücadele, mülteciler ve sınır güvenliği konularının detaylarıyla masaya yatırılacağı zirvenin yarın ya da çarşamba günü toplanması bekleniyor.
Irak tezkeresinin süresi 4 Ekim 2014 tarihinde doluyor. Suriye tezkeresinin de en geç 17 Ekim 2014’te yine bir yıl süre ile uzatılması gerekiyor.
Ulusal güvenlik toplantısının ardından, tezkereler ile ilgili sürecin, 2 Ekim Perşembe günü Meclis’te yapılacak görüşmelerde netleşeceği konuşulurken, hükümetin iki tezkereyi birleştirmesi formülünün de ihtimal dahilinde olduğu söyleniyor.
Tezkerelerin içeriği
Bugün itibariyle kesin olan ise içerikleri değişen koşullara uygun şekilde güncellenecek olan tezkerelerde, ‘ülke topraklarında yabancı askeri varlık bulundurulması ve İncirlik Üssü’nün operasyonel faaliyetlerde kullanılmasına izin’ başlıklarının yer almayacağı.
Yetkililer, İncirlik konusunda ABD’nin Türkiye’den herhangi bir talebi olmadığını söyleyip, gelecekte şartların ‘anormal’ şekilde değişmesi halinde, durumun yeniden değerlendirilebileceği belirtiyorlar.
IŞİD sınırı zorlarsa?
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın New York’ta yaptığı temaslarda, Türkiye’nin bugüne kadarki değerlendirmelerin bir adım ötesinde, ‘hayati’ bir ihtimali de gündeme getirdiği ortaya çıktı. Aynı nokta, ulusal güvenlik toplantısının da en önemli dosyalarından birini oluşturuyor.
VATAN’ın haberine göre üst düzey kaynakların o kritik olasılık hakkındaki değerlendirmeleri şöyle:
- Türkiye’nin bu süreçte operasyonel yani muharip olmak gibi bir arzusu yok. Hassas nokta ulusal güvenlik. Yani sınır güvenliğimizi tehdit eden bir gelişme yaşanması ihtimali.
- IŞİD’in saldırılarının en yakın vadedeki tezahürü Türkiye topraklarına yönelik yaşanan ‘göç’ hareketi. Ancak durum bununla sınırlı kalmayabilir.
- IŞİD Türkiye sınırına kadar çekilebilir, yani cepheyi hudut hattına taşıyabilir, sınıra dayanabilir. Hatta Türkiye sınırından içeri dahi girmek isteyebilir.
- Türkiye, Irak ve Suriye sınır hatlarında bütün tedbirlerini işte bu ihtimali de göz önünde bulundurarak aldı, askeri hazırlığını da bu ihtimal doğrultusunda tamamladı.
- Sınır hattında bir fiili temas ortaya çıkarsa, Türkiye’nin bunun gereğini tereddütsüz yerine getireceğinden hiç kimsenin en ufak bir şüphesi olmamalı. Bu kararlılık, konunun bütün taraflarına, bu süreçteki muhatapların tümüne de en açık şekilde ifade edildi.
‘Mücadele rejime karşı da olmalı’
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın ABD’de yaptığı görüşmelerde Türkiye’nin ısrarla vurguladığı önemli bir nokta da, ‘IŞİD’e yönelik çok uluslu mücadelenin, muhakkak Suriye rejimine karşı bir boyutunun da olması gerektiği’ tezi oldu.
Türkiye, Şam yönetimine yönelik
gerekli adımların atılmaması ve Suriye’deki mevcut durumun değişmemesi halinde, bugün IŞİD tehdidi bertaraf edilse dahi, o ortamda bir süre sonra başka terör örgütlerinin doğup güçleneceğini savunuyor.
İşte bu nedenle de, Ankara bir yandan -başta Özgür Suriye Ordusu olmak üzere - Suriye’deki rejim muhaliflerinin desteklenmesini istiyor, diğer taraftan da Türkiye - Suriye sınır hattında, üzerinde askeri uçuşların yasak olduğu insani amaçlı güvenli bir bölge oluşturulması ısrarını sürdürüyor.
Türkiye tek başına üstlenmeye hazır görünüyor
Türkiye, başta ABD olmak üzere uluslar arası camianın ‘uçuşa yasak hava sahasının altında bir güvenli bölge’ formülüne bir türlü ikna olmamasından rahatsız. Gelinen noktada, sınırın Suriye ve Irak tarafında bu düzenlemenin yapılması halinde, Ankara, kurulacak yeni düzenin yükünü tek başına omuzlamaya hazır görünüyor. Üzerinde uçuşun yasak olduğu güvenli bölge oluşturulursa, elbette Birleşmiş Milletler ve Avrupa Birliği başta olmak üzere, uluslar arası camiadan askeri güç ve maddi destek istenecek. Ancak Türkiye bütün hesaplarını, hiçbir destek gelmemesi olasılığına göre yapıyor. Yani eğer kurulursa, sınır hattındaki o özel bölgenin hem güvenliğini hem de orada yaşayacak mültecilerin ihtiyaçlarını kendi imkanlarıyla karşılamak üzere...