• DOLAR 34.617
  • EURO 36.35
  • ALTIN 2928.525
  • ...
`Kürdistan`daki Cinayetlerden JİTEM Sorumludur`
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 

Hüseyni Sevda sitesinde M.Nur kaleminden kaleme alınan yazı dizisinin 3`üncü bölümünde Türkiye`de değişik isimler altında bir çok istihbarat birimlerinin olduğunu dikkat çeken yazı dizisinde bu istihbarat birimleri teker teker izah edilerek yaptıkları faaliyetler gözler önüne serilmektedir.

İşte söz konusu yazı dizisinin 3’üncü bölümü…

TÜRKİYE’DE DEVLET GÜCÜ OLARAK FAALİYET YÜRÜTEN İSTİHBARAT UNSURLARI

Türkiye’de istihbarat faaliyeti yürüten teşkilat ve birimler çoktur, ancak bilinen şekliyle, devletin resmi gücü olarak faaliyet yürüten istihbarat teşkilatları Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) ve Emniyet İstihbarat Daire Başkanlığı (diğer bir isimle Emniyet İstihbarat Teşkilatı - EİT) dır.

Bunlar dışında Türk Silahlı Kuvvetlerinin Kara, Hava ve Deniz Komutanlıklarına bağlı istihbarat unsurları, Jandarma Komutanlığına bağlı istihbarat unsurları, Emniyet Teşkilatına bağlı kaçakçılıkla mücadele, uyuşturucu ile mücadele, terörle mücadele gibi şubelerin bünyesinde istihbarat unsurları mevcut olmakla birlikte, bunların bir kısmının varlıkları kabul edilmemektedir.

Ancak ister kabul edilsin, ister kabul edilmesin, bugün Türkiye’de ülke genelinde etkin, aktif ve yaygın olarak istihbarat faaliyeti yürüten, Türkiye Cumhuriyeti Devleti açısından tehdit olarak algılanan unsurlara ve suç olarak değerlendirilen hususlara karşı önleyici ve caydırıcı tedbirler adına icraatlarda bulunan önemli teşkilatlar vardır. Bunlar;

Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT)

Emniyet İstihbarat Daire Başkanlığı (EİT)

Jandarma İstihbarat ve Terörle Mücadele (JİT- JİTEM)

Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) bünyesindeki komutanlıklara bağlı istihbarat unsurlarıdır.


Bunlar hakkında kısaca bilgi vermekte fayda vardır.

MİT: 22 Temmuz 1965 yılında 644 sayılı kanun ile adı Milli İstihbarat Teşkilatı olarak kabul edilen ve 01 Kasım 1983 yılında çıkarılan 2937 sayılı kanunla faaliyetleri belirlenen teşkilatın görevi; “Türkiye Cumhuriyeti`nin bölünmez bütünlüğüne, anayasal düzenine, varlığına, bağımsızlığına, güvenliğine ve milli gücünü meydana getiren bütün unsurlarına karşı içten ve dıştan gelecek mevcut ve muhtemel tehditler hakkında bilgi toplamak, önlem almak ve gerekli durumlarda ilgili makamları uyarmakla görevli teşkilat” olarak ifade edilmiştir. (Milli İstihbarat Teşkilatı resmi sitesine bakılabilir)

EİT: 4 Haziran 1937 yılında temelleri atılan ve 1983 yılına kadar çeşitli evreler geçiren bu teşkilat, 1983 yılında İstihbarat Daire Başkanlığı adını almıştır. Emniyet Genel Müdürlüğüne doğrudan bağlı olarak faaliyet yürütüp 3201 sayılı Emniyet Teşkilatı Kanununa tabi olan İstihbarat Dairesi Başkanlığının görevi; “Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğüne, Anayasa düzenine ve genel güvenliğine dair önleyici ve koruyucu tedbirleri almak, emniyet ve asayişi sağlamak üzere, ülke seviyesinde istihbarat faaliyetlerinde bulunur, bu amaçla bilgi toplar, değerlendirir, yetkili mercilere veya kullanma alanına ulaştırır. Devletin diğer istihbarat kuruluşlarıyla işbirliği yapar” şeklinde ifade edilmiştir. (EGM İstihbarat Dairesi Başkanlığı resmi sitesine bakılabilir)

MİT’in faaliyet alanı hem ülke içi, hem ülke dışı (uluslar arası) iken, EİT’in faaliyet alanı ülke içiyle sınırlıdır.

JİTEM: Türkiye Cumhuriyetinin terör ve terör örgütleri olarak algıladığı unsurlara karşı mücadelesinde gizli faaliyet yürütmek amacıyla 1987 yılında Jandarma Genel Komutanlığı İstihbarat Başkanlığı’na bağlı olarak “Jandarma İstihbarat ve Terörle Mücadele Grup Komutanlığı” adıyla kurulan, ancak resmi olmadığı için varlığı devlet kurumları tarafından sürekli inkar edilen bir jandarma istihbarat teşkilatıdır. Varlığı inkar edilse de Jitem, Kürdistan bölgesinde pek çok faili meçhul cinayetin ve fitnenin sorumlusu olan devlet teşkilatıdır ve devlet imkanlarını kullanarak hareket etmektedir.

Biz bunları iki kategoriye ayırarak Polis ve Jitem olarak isimlendirdik ve başlığı ona göre attık.

Sıkı bir hiyerarşik disiplin içinde çalışan istihbaratçılar, çoğunlukla kanunlarla belirlenen kural ve kaideler çerçevesinde hareket etmekten ziyade, kendi aralarında şekillenen kurallar ve amirlerinin talimatlarını uygularlar. Çünkü görev, yetki ve sorumluluklarını belirleyen ve faaliyetlerini yasal çerçeveye bağlayan kanunları hep eleştirirler. İmkanlarını azalttığını, faaliyetlerini kısıtladığını, serbest hareket edemediklerini ve dolayısıyla istihbarat faaliyeti ile önleyici ve koruyucu tedbirler alma noktasında yetersiz kaldıklarını ve başarısız duruma düştüklerini düşünürler. Bu yüzden de çoğu kere kanunları takmazlar ve kendilerini kanunların üstünde görürler. Bu kanunları yapanların sivil insanlar olduklarını, bu gün görevde olup yarın oradan ayrılacaklarını, kendilerinin ihtiyaç ve sıkıntılarını hakkıyla idrak edemediklerini düşünürler. Bu nedenle çoğunlukla istihbarat faaliyetinde ve suç öncesi tedbirler kapsamındaki faaliyetlerde kendi kural ve kaidelerini uygularlar ve bunları da gizlilik içinde yaparlar.

Dolayısıyla adı geçen bu teşkilatlar; yukarıda geçtiği üzere her ne kadar görev, yetki, sorumluluk ve faaliyetleri yasa ve yönetmeliklerle belirlenmiş olsa da, İslami yapılanmalara, Müslüman Kürd halkına ve özellikle Hizbullah Cemaatine karşı hiçbir zaman, hiçbir şekilde kural, kaide ve nizam tanımamış, her yolu meşru ve her vasıtayı mubah görerek, her türlü çirkin, kirli ve insanlık dışı faaliyetlerde bulunmuştur. Bunlar, sırası geldikçe konu akışı içerisinde tek tek izah edilecektir.

Allah’a emanet olun.

Bu haberler de ilginizi çekebilir