Kürtçe Okul Değil Bodrum Mücadelesi
Hüseyin Kaya / Doğruhaber / Haber Yorum
Anadilde eğitim tartışmaları devam ederken, PKK ve güdümündeki partiden okul hamlesi geldi.
Hakkâri, Şırnak ve Diyarbakır’da üç okul “Kürtçe eğitim yapacak” diye ilan edildi.
Devlet “yapamazsın” dedi, PKK “yaparım” dedi.
Devlet mühürledi, PKK mührü söküp açılış yaptı, sonra devlet yeniden mühürledi.
Aslında olayın şov amaçlı olduğu çok net olarak ortadaydı.
İdeolojik amaçlar için harcanan para ve zamanın yüzde birini Kürtçe için harcamıyordu PKK ve güdümündeki partiler.
Mesela “seçmeli Kürtçe dersi” için bir kampanya yürütülmüyor, böylece resmi Kürtçe öğretmenlerinin yolu açılmıyordu.
Resmi yollara başvurularak “Kürtçe eğitim kurumu” açılması yoluna gidilmiyordu.
Şimdi kimse “resmiyetten uzak duruyorlar” gibi bir palavraya başvurmasın. İki yıldır açık açık ondan önce de yıllardır “Devletin resmi görevlileri” ile iş tutanlar kendileri…
Hatta sıradan resmi görevliler değil, Milli İstihbarat Teşkilatı ile ondan önce de Jitem ile görüşüp kararlara varanlar da kendileri…
O yüzden meselenin Kürtçe eğitim olmadığı ortada.
Devlet de görmezden gelerek ellerindeki oyuncağı almak için girişimde bulunmuyor.
Efkan Ala, bunların provokasyon olduğunu ve “derin PKK’nin devrede olduğunu iddia ediyor. “Derin PKK” kim Allah aşkına!
Devletin mühürlediği okulun mührünü koparan kişi BDP-HDP-DBP il başkanı Zübeyde Zümrüt.
Ne kadar da derinmiş, görüyor musunuz?
Aslında mesele çok başka.
Devlet PKK’yi ve uzantılarını tepedeki elit ve Kemalist grup aracılığıyla belli bir yere getirdi.
Artık içlerindekini daha rahat bir şekilde dile getiriyorlar.
Mesela Hatip Dicle.
Hüseyin Yayman’a verdiği röportajda çok ilginç şeyler söylüyor.
“Bodrum’u size bırakıp dağa mı gidelim?” diyor. “10 bin dolar milli geliri 1000 dolara mı düşürelim?” diyor.
“Devlete ve İmralı’ya göre çözüm sürecinde bir problem yok” diyor.
Yani “görüntüye fazla takılmayın” demek istiyor Hatip Dicle.
“Beyaz Kürtler”in ortalama Kürtlere göre arzu istek ve hedefleri çok farklıdır.
Yirmi beş yıl kadar önce Musa Anter de “Ben sahilleri olmayan Kürdistan’ı ne yapayım” demişti.
Okul açma görüntüleri, araç yakmalar, yol kapatmalar güç gösterilerinden başka bir şey değildir. Kemalist CHP zihniyeti ile sahillerde buluşan, Bodrum ve Marmaris müdavimi “Beyaz Kürtler”, Kürtlerin yakasından düşmedikçe ne ciddi bir şekilde kültürel yenilenme, ne kökleriyle buluşma ne de insani haklara tam olarak kavuşmak mümkün olacaktır.
Gerçek yüzler ortaya çıkarsa çok şey değişir.
Bir gün Kürt halkının bazılarını Bodrum ve Marmaris’e kovduğuna şahit olursanız o gün kişilik kazandıklarına şahitlik yapabilirsiniz.