• DOLAR 32.576
  • EURO 35.005
  • ALTIN 2461.574
  • ...
İtfaiyecilerden Sessiz Tepki!
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 

İtfaiyeci Hakları Dernek Başkanı Murat ÖZÇELİK her yıl 25-30 Eylül tarihleri arasında kutlanan itfaiyeciler haftasında susma eyleminde bulunacaklarını, herhangi bir etkinlik yapmayacaklarını ve hatta basın açıklaması dahi yapmayacaklarıNI söyledi.
İtfaiyeci Hakları Dernek Başkanı Murat ÖZÇELİK bu yıl herhangi bir etkinlik yapmama nedenlerini şu sözlerle dile getirdi:

Tüm Türkiye’de afet ve acil durumlara %95 oranında müdahale eden İtfaiye Teşkilatı çalışanlarının sorunlarına yıllardır çözüm bulunmamıştır. Bir gecede kendilerine %61 zam yapan, yılda 90 günlük yıpranma hakkını kendilerine veren vekillerimiz İtfaiyecilerin yıllardır süre gelen sorunlarını hep görmezden gelmişlerdir. İçişleri Bakanlığı çağdaş bir itfaiye yönetmeliği hazırlayamamış, mevcut yönetmeliğin ise uygulanışını denetlememiştir. Sosyal Güvenlik Kurumu yıpranma alan meslekler arasında itfaiye personellerini üvey evlat yerine koymuştur. Bu meslek sahipsiz, mu meslek kimsesizdir. Kimsesizlerin kimsesi Allah’u Teala`ya sorunlarımızın çözümü için dua ediyoruz. Çünkü Allah-u Teala kimsesizlerin kimsesidir. Sorun ve Çözüm Önerilerimiz şunlardır:

1.) İtfaiye Teşkilatlarında görev yapan personel sayısı, itfaiye araç sayısı, müdahil olunan olay sayısı bilinememektedir. İstatistik verilerin toplandığı çatı bir kurum yoktur.

2.) Kurum çalışanlarının unvan isimleri değişmelidir.
1714 yılında Yeniçeri Ocağına bağlı olarak kurulan Tulumbacılar Ocağı günümüz anlamında itfaiye teşkilatının temelini oluşturmaktadır. Çağın gereksinimlerine yönelik teknik ve teknolojik olarak gelişen itfaiye kurumu bu gelişmeyi teşkilat yapısını oluşturan personel unvan isimlerinde de tıpkı kurum isminde olduğu gibi yakalayamamış; çağın gerisinde kalmıştır.
Çavuş, onbaşı, er gibi askeri kökenli rütbeler askeri kurumlara ait unvanlardır. Günümüz de itfaiye teşkilatlarında bu unvanların yönetmelik gereği kullanılıyor olması itfaiye teşkilatlarının hala askeri kimliğinden tam olarak ayrılamamış olduğunun göstergesidir.

Çavuş, onbaşı, er gibi unvanlar askeri kurumlarda en alt hiyerarşiyi temsil etmektedir. Afet ve acil durum önleme ve müdahale gibi kutsal bir görevi gerçekleştiren itfaiye kurumlarında bu unvanların kullanılması itfaiye memurlarının bilinçaltında olumsuz etki yaratmaktadır. Günümüz Türkiye’sinde en kapsamlı afet ve acil durum önleme ve müdahale görevini icra eden itfaiye kurumlarında itibarı düşüren bu unvanların kullanılması hiç hoş değildir. Unvan hiyerarşi isimlerinin çağın gereksinimlerine uygun isimlerle değiştirilmesini istiyoruz.

3.) Sınıf değişikliği gereklidir.
İtfaiye çalışanları; yangına, trafik kazasına, deprem-göçük ve patlama sonucu oluşan tahribatlara, su baskınına, intihara teşebbüse, göçüğe, suda boğulmalara, metan gazı dolu kuyulardaki boğulmalara, mahsur kalan ya da sıkışan insan ve hayvanlara, kısacası her türlü arama-kurtarma gerektiren olaylara müdahale etmektedirler.
İtfaiye çalışanlarının büro memurları gibi genel idari hizmetler sınıfında yer alması anayasamızın temel ilkelerinden olan “ölçülülük” ilkesine aykırı olduğu düşüncesindeyiz. Zira her meslek kapsamına göre sınıfta yer almalıdır. İtfaiye çalışanları İl Afet Müdürlüklerinde çalışan arama-kurtarma personellerinin bütün görevlerini kapsar durumda yapmaktadırlar. İl Afet Müdürlüklerinde çalışan arama-kurtarma personellerinin Teknik Hizmetler Sınıfında yer almasına rağmen itfaiye çalışanlarının Genel İdari Hizmetler Sınıfında olması akıl alır bir durum değildir.
Sınıf sorunumuz aşağıda belirtilmiş olan çözüm yollarının bir tanesinin yasama değişikliğiyle mümkündür.
a.) Afet ve Acil Durum Hizmetleri Sınıfı
-AFAD’a bağlı arama-kurtarma teknikerlerini,
-Belediyelerde çalışmakta olan itfaiye memurlarını,
-Diğer kamu kurumlarında çalışan itfaiye memurlarını,
-İl Afet Müdürlüklerinde çalışan arama-kurtarma teknikerlerini,
-Sağlık Bakanlığına bağlı UMKE ekiplerini,
-Devlet Hava Meydanlarında çalışan ARFF memurlarını
kapsayacak “Afet ve Acil Durum Hizmetleri” adında yeni bir hizmet sınıfı oluşturulabilir.
b.) İtfaiye Hizmetleri Sınıfı
-Belediyelerde çalışmakta olan itfaiye memurlarını,
-Devlet Hava Meydanlarında çalışan ARFF memurlarını,
-Diğer kamu kurumlarında çalışan itfaiye memurlarını
kapsayacak “İtfaiye Hizmetleri Sınıfı” adında yeni bir hizmet sınıfı oluşturulabilir.
c.) Teknik Hizmetler Sınıfı
Şu anki kanuna göre Genel İdari Hizmetler Sınıfında yer alan;
-Belediyelerde çalışmakta olan itfaiye memurları,
- Devlet Hava Meydanlarında çalışan ARFF memurları,
-Diğer kamu kurumlarında çalışan itfaiye memurları
Görev kapsamı icabıyla en çok benzerlik gösterdiği Teknik Hizmetler Sınıfında yer alabilir.

4.) Personel alımını zorunlu kılan yasa değişikliği olmalıdır.

Gelişmiş ülkelerde nüfusa oran olarak 1000 kişiye bir itfaiye müdahale personeli düşerken ülkemizde bu oran genel olarak 3500-4000 kişiye bir itfaiye müdahale personeline tekabül etmektedir.Özellikle büyükşehirlerde bu oran 5000 kişiye 1 itfaiye müdahale personeline tekabül etmektedir.
İş yükünün çok, personel sayısının az olması itfaiye hizmetlerinin aksamasına, yeterli verimin alınamamasına sebep olmaktadır. Bu durum iş ve işçi sağlığı bakımından olumsuz etkiler yaratmakta, personelde motive eksikliğine sebep olmaktadır.

5.) Fırsat eşitliğine dayalı kariyer ve liyakat sistemi oluşturulmalıdır.

İtfaiye yönetmeliğinde belirtilen rütbelendirme kriterlerine uyulmamaktadır. Genel itibariyle rütbelendirme sınav dahilinde yapılması gerekirken idare amirlerinin “olur” genelgeleriyle rütbelendirme yapılmaktadır.
Rütbelendirme daha çok;
- Siyasi görüş
- Mikro milliyetçilik
-Arkadaş hatırı
-Karşılıklı kişisel menfaat
-Üst idarecilerden gelen referans
-….
gibi doğrultularla yapılmaktadır. Bu durum çalışanlar arasında ayrımcılık yaratmakta, itfaiye kurumuna itibarı azaltmaktadır.
Ve yine mevcut itfaiye yönetmeliğine göre her il belediyesi, itfaiye personeli için yükselme sınavı açabilir. Bir ilde yükselme sınavına girerek rütbe alan itfaiye personeli başka bir ilde çalışan personelin amiri durumuna gelebilmektedir. Bu durumla sınav açılmayan belediye itfaiye personeline haksızlık yapılmaktadır.
Belediyelerde merkezi birlik kapsamında her yıl ihtiyaç kadro unvanı doğrultusunda yükselme sınavının açılmasını ve bu sınavın tarafsızlık ve güvenilirlik ilkeleri doğrultusunda yapılmasını istiyoruz. Belediye itfaiyelerinde başkanlık “olur”uyla rütbelendirme yapılmaması düşüncesindeyiz.

6.) Tek tip itfaiyeci olmalıdır.

Ülkemizde her itfaiye teşkilatının kendine özgü kıyafet, eğitim, yönetim organizasyonu, vb farklılıkları mevcuttur. Bu teşkilatların ortak yürüttüğü afet ve acil durumlara müdahalelerde farklı kıyafetlerin, yönetim organizasyonlarının olması hiç hoş gözükmemektedir

7.) Belediye isimleri değil, teşkilat ismi ön plana çıkmalıdır.

Afet ve acil durumlarda yürütülen ortak müdahalelerde itfaiye teşkilatından çok belediye isimleri ön plana çıkarılmaya çabalanmaktadır. Bu durum itfaiye kurumunu geri planda tutmakta, gereksiz rekabetlere yol açmaktadır.

8.) “Sivil Savunma ve İtfaiyecilik” bölümleri ön plana çıkarılmalıdır.
1998 yılından günümüze kadar mezun veren Sivil Savunma ve İtfaiyecilik Bölümü(İtfaiyecilik ve Yangın Güvenliği(eski adı)) personel alımında ön plana çıkarılmalıdır.

9.) İş Riski ve Güçlüğü Tazminatı artırılmalıdır.

Yangın, sıkışmalı trafik kazaları, göçük, intihara teşebbüs, su baskınları, afet ya da patlama sonucu oluşan acil durumlar, suda boğulmalar, metan gazı boğulmaları, hayvan kurtarma gibi birçok arama-kurtarma görevini icra eden itfaiye çalışanlarının iş güçlüğü ve riski tazminatı sadece 17 liradır. Evet yanlış okumadınız; sadece 17 liradır. Türkiye’de genelde vardiyalı şekilde ayda 240 saati aşkın şekilde çalışan itfaiye personelleri hayati tehlike arz eden olaylara müdahale etmektedirler. İtfaiye çalışanlarının olaylara müdahale sırasında yaşadığı göçükler, elektrik kaçakları, patlama ve parlamalar, yoğun dumana maruz kalmalar, KBRN’li ortama maruz kalmalar, hayvan ısırmaları iş güçlüğü ve riskinin en üst seviyede olduğunun ispatıdır. Olaylara müdahale sırasında dünyada her yıl yüzlerce, ülkemizde ise onlarca itfaiyeci yaşamını yitirmektedir. Birçok itfaiyeci soluduğu zehirli dumanlardan dolayı akciğer ve cilt kanseri olmaktadır.
Kısacası; görevleri icabıyla en çok iş riski ve güçlüğüne itfaiye çalışanları maruz kalmaktadırlar. 2014 yılında büro memurlarının iş riski ve güçlüğü tazminatı 42 lira iken fiilen en çok iş riskine ve güçlüğüne maruz kalan itfaiye çalışanlarının iş riski ve güçlüğü tazminatının 17 lira olması anayasanın ruhuna ve temel ilkelerine aykırı olduğu düşüncesindeyiz.
İtfaiye çalışanlarının hak etmiş olduğu iş riski ve güçlüğü tazminatının anayasanın temel ilkelerinden olan “ölçülülük” ilkesine göre yeniden düzenlenerek verilmesini istiyoruz.

 10.Fiili Hizmet Süresi Zammı artırılarak uygulanmalıdır.

5510 Sayılı Kanunun 40’ıncı Maddesinde Filli Hizmet Süresi Zammı alan meslekler ve zamları yanı yıpranma süreleri bulunmaktadır. Bu kanuna göre:
-TSK’da bulunan rütbeli personel yıllık 90 gün
-Emniyet Müdürlüğünde görev yapan polis memurları ve amirleri 90 gün
-Basın kartı bulunan basın mensupları 90 gün
-TRT Çalışanları(Oyuncu, şarkıcı, sazcısı, dansçısı, dansözü, orkestracısı…) 90 gün
-Bakanlar ve Milletvekilleri 90 gün fiili hizmet süresi zammı yani yıpranma almaktadır.
Aynı kanunun 40’ıncı maddesinin 15’inci bendinde;
-İtfaiye ve Yangın Söndürme İşlerinde Çalışanlar 60 gün fiili hizmet süresi zammı alır ifadesi geçmektedir.
Sosyal Güvenlik Kurumu kanunun çıkmasından hemen sonra “Fiili Hizmet Süresi Zammının Uygulanma Esasları” adında genelge çıkartmış olup bu genelgeye göre İtfaiye ve Yangın Söndürme İşlerinde Çalışanlarla Rotgencilere farklı bir uygulama getirmiştir. SGK’nın İtfaiye çalışanlarına yönelik uyguladığı yıpranma hakkına göre 650 yıl kadar ömrümüz olması gerekiyor ki kanunda belirtilen yıpranma hakkından yararlanabilelim.
Konu İtfaiyeci Hakları Derneğince üyelerimizden birisinin adıyla yargıya taşınmıştır. SGK’nın kanunu uygulamaması, meslekler arasında ayırımcılık yapması kabul edilemez.
Yıllık 60 gün olan ama uygulanmayan; fakat tarafımızca yargıya taşınan fiili hizmet süresi zammımızın yani yıpranma hakkımızın 60 günden 90 güne çıkması gerekmektedir. Zira 90 gün yıpranma hakkı alan mesleklerin itfaiyeciliğe göre iş riski ve güçlüğü daha azdır. İşimiz daha riskli, daha yıpratıcıdır.

11.)Yangın Tazminatı, Enfeksiyona Maruz Kalma Tazminatı, Risk Tazminatı gibi mesleğe özgü tazminatlar verilmelidir.

-Terör bölgesinde görev yapan güvenlik personellerine “OHAL tazminatı, iç güvenlik tazminatı, operasyon tazminatı, sınır tazminatı “
-Emniyet Müdürlüğünde çalışan polis ve amirlerine “emniyet hizmetleri tazminatı”
-Diyanet İşleri Başkanlığında çalışan müftü, imam ve müezzinlere “din hizmetleri tazminatı”
-Vali, vali yardımcıları ve kaymakamlara “mülki idari hizmetleri tazminatı”
-Sağlık Bakanlığına bağlı sağlık memurlarına “sağlık hizmetleri tazminatı” ve yine bazılarına döner sermaye
- …… verilmektedir.
Afet ve acil durumlara müdahale ve önleme hizmetlerinde çalışan itfaiye çalışanlarına görevleriyle ilgili özel bir tazminat verilmemektedir. Görevlerimizle ilgili özel tazminat almamız gerekmektedir.

12.)24 saat çalışma 72 saat istirahat sistemi getirilmelidir.

-AFAD bünyesinde çalışan arama kurtarma personelleri
-Sağlık Bakanlığına bağlı Acil Tıp Teknisyenleri
-Sağlık Bakanlığına bağlı parametriler
-Devlet Meterojojide çalışan gözlem memurları
24 saat çalışarak 72 saat istirahat ederken belediye itfaiye personellerinin 24 saat çalışarak 48 saat istirahat etmesi yani ayda en az 240 saat çalışması bahsi geçen diğer mesleklerle kıyaslayacak olursak etik değildir. Ayrıca ülkemizde bazı il belediyelerinde 24 saat çalışarak 24 saat istirahat eden itfaiye personeli çalışma sistemi asla kabul edilemez.

13.)Yardımcı Hizmetler Sınıfına ve Emniyet Hizmetleri Sınıfına ait bazı görevler kaldırılmalıdır.

Yardımcı hizmetler sınıfına ait bina temizliği ile emniyet hizmetleri sınıfına ait kulübe nöbeti tutma görevler afet ve acil durum hizmetlerini yapan itfaiye teşkilatı üniformasına gölge düşüren bir durumdur. Bahsi geçen görevler yönetmelikten çıkarılmalıdır.

14.) Görev sırasında hayatını kaybeden itfaiye personeli de şehit sayılmalıdır.

Bir polis memuruyla bir itfaiye personelinin aynı yerde hayatını kaybettiğini farz edelim. Kanunlar önünde polis şehit sayılırken diğer personeller şehit sayılmamaktadır. Buna benzer örnekler artırılabilir. Görevi ve unvanı ne olursa olsun, görev başında hayatını kaybeden tüm kamu personeli şehit sayılmalıdır. Tüm şehitlerin ailelerine tanınan haklar aynı aynı olmalıdır.

15.) Unvan farketmeksizin tüm personel öğrenim durumuna göre aşağı derecelere düşebilmelidir.

İtfaiye şoförleri üniversite mezunu dahi olsalar 5’inci dereceden aşağı düşememektedirler. Bu uygulama şoförler haricinde bazı unvanlar için de geçerlidir. Bu uygulamaya son verilmelidir. Derece ve kademe ilerlemesinde unvan değil; öğrenim durumu baz alınmalıdır.
16.) Bazı belediye itfaiyelerinde 24 saat görev başında olan itfaiye personeline sadece bir öğün yemek verilmektedir.

Mevcut yönetmelikte günde 8 saat çalışan personele 1 öğün, 24 saat çalışan personele ise 3 öğün yemek verilmesi gerektiği belirtilmesine rağmen bu kurala bazı belediyelerce uyulmamaktadır.

17.) Sağlık taraması tüm belediye itfaiyelerince her yıl yaptırılmamaktadır.

03.07.2005 Tarihli 5393 Sayılı Belediye Kanununun 52. Maddesine dayanılarak hazırlanan 21.10.2006 Tarihli ve 26326 Sayılı Resmi Gazete yayınlı Belediye İtfaiye Yönetmeliğinin 10. Bölümünde yer alan ve yönetmeliğin 40. Maddesini kapsayan ‘Sağlık Taraması’ başlıklı yönetmelik hükmüne göre Belediye itfaiye personeline yılda bir kez belediye tarafından ücreti karşılanmak üzere sağlık taraması yaptırılmalıdır.
Birkaç büyükşehir belediyesi haricinde belediye itfaiye personeline her yıl sağlık taraması yaptırılmadığı İHAKDER tarafından tespit edilmiştir.

18.) İtfaiye teşkilatında ulusal ve uluslar arası bilindik uzmanlarımız yoktur.

90 yıllık Belediye İtfaiye teşkilatlarında isim yapmış uzman personeller bulunmamaktadır. Ulusal ve uluslar arası uzmanların yetişememesi kaygı verici, üzücü bir tablodur.

19.) Teşkilatımız adına Türkiye’de bilindik eğitim merkezlerimiz yoktur.

20.) Fiili saldırılara sessiz kalınmamalıdır.

Afet ve acil durum önleme ve müdahale personeli olan İtfaiye çalışanlarının zaman zaman maruz kaldığı fiili saldırılar olmaktadır. Bu saldırılara İtfaiye teşkilatı olarak sessiz kalınmaktadır. Oysa başta Sağlık Bakanlığına bağlı sağlık personeli olsun, diğer kurum personelleri olsun fiili saldırılara sessiz kalınmamaktadır.

21.) İtfaiye şoförlerimizin çoğu sertifikalı değildir.

Afet ve acil durum önleme ve müdahale personeli olan itfaiye şoförlerimizi birçoğunun operatörlük sertifikası bulunmamaktadır. Olası bir kazada şoför arkadaşların operatörlük sertifikalarının olup olmadığı, eğitiminin verilip verilmediği yargı hakimleri tarafından sorulmaktadır.

22.) İtfaiye araçları kaskolu olmayan belediye itfaiyelerimiz mevcuttur.

Kaskolu olmayan araçlarımızda görev yapan itfaiye şoförü arkadaşlar olası bir kazada maddi kayba uğrayabilmektedirler. Bu durum şoför arkadaşların psikolojik olarak olumsuz etkilemektedir.

23.)Türkiye geneli itfaiye teşkilatları olarak devlet büyüklerimizin de katıldığı herhangi bir seminer, konferans, platform ya da panel gibi organizasyonların gerçekleştirilmemesi teşkilatımızda üzücü bir tablodur.

24.)Teşkilatımızda 5 farklı statü olması ve aynı işi yapmalarına rağmen her birinin farklı özlük ve sosyal haklara sahip olması teşkilatımızda huzursuzluk vermektedir. taşeron personel alımları mesleğimizin itibarını zedelemektedir.

25.) Ülkemizde afet ve acil durum önleme ve müdahale görevlerini yapan en etkili kurum olmamıza rağmen teşkilat çalışanlarımızın meslek statüsünde olmaması üzücü bir durumdur.

26.)Kurum isim değişikliği istiyoruz.

“İtfaiye” sözcüğü Arapça kökenli olup “itfa etmek” yani “söndürmek” anlamına gelmektedir. 1924 yılında sadece yangın söndürme amaçlı olarak “itfaiye” ismiyle belediyelere bağlanan acil yardım teşkilatları günümüzde yangın haricinde birçok acil duruma müdahale etmektedir. Kurumlar çağın gereksinimlerine uygun isim değişikliği yaparken Türkiye’nin en kapsamlı arama-kurtarma faaliyetini görev edinen bu kurum “itfaiye” yani “söndürme” sözcüğünün esiri olmaktadır.

Örneğin;
AFET VE ACİL DURUM ÖNLEME VE MÜDAHALE KURUMU
1.) Müdahale Müdürlüğü
-Arama-kurtarma birimi
-İtfaiye (söndürmek) birimi
-KBRN Birimi
-Su altı arama-kurtarma birimi
-Köpekli arama-kurtarma(K9) birimi
-…… diğer birimler
2.) Önleme Müdürlüğü
3.) Lojistik ve Destek Müdürlüğü
4.) Eğitim Müdürlüğü
5.) ….. diğer Şube Müdürlükleri

27.) İtfaiye araç, malzeme ve teçhizatlarının yerli malı olması gerektiğini düşünüyoruz.
Türkiye’de itfaiye araç, malzeme ve teçhizat üretimi yapan yerli firmaların desteklenmesi gerektiğini düşünüyoruz. 1 itfaiye aracı yüz bin liralarla hatta milyon liralarla değerlendirilmektedir.

İHAKDER Başkanı Murat ÖZÇELİK İtfaiye Teşkilatında yaşanan bu sorunları söyleyerek İtfaiyeciler Haftasında herhangi bir etkinlik yapmayacaklarını ve hatta daha önce hayatını görevde kaybeden itfaiyeci arkadaşlarından dolayı 25-30 Eylül tarihleri arasını yas ilan ettiklerini söyledi. İHAKDER Başkanı Murat ÖZÇELİK Tüm İtfaiye Teşkilatı Yöneticilerine ve İtfaiye Dernek Başkanlarına 25-30 Eylül İtfaiye Haftasının kutlanarak değil; sorunlarımızı ve çözüm yollarını dile getirerek daha anlamlı olacağını duyurdu.

 

 

 

Bu haberler de ilginizi çekebilir