Rusya ve Batı Arasındaki Gerginlik Rengini Değiştiriyor
Rusya ne pahasına olursa olsun, Ukraynada kazanmak için çabalıyor. Herkesin merak ettiği konu ise Batının yeni yaptırımlarının ne olacağı ve Putinin nasıl bir karşılık vereceği. Ukrayna Dışişleri Bakanının söylediği gibi savaş çoktan başlamış durumda. Önemli olan bu savaşı kimin kazanacağı
RİYAD MAKAEV – DOĞRUHABER/ANALİZ
Rusya tüm ekonomik ve siyasi müdahalelere rağmen Ukrayna meselesinden bir adım bile geri atmıyor. Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Batı’nın beklediğinden daha sert karşılık veriyor. Putin, yeni lakabıyla “Kremlin’in Machiavelli’si”, Batı’nın Ukrayna gibi meselelerinde son 10 yıldır izlemiş olduğu pasif siyasetini tamamen çözmüş gibi gözüküyor. Putin, 14 sene önce Batı’nın Kuzey Kafkasya’da başlatmış olduğu, daha doğrusu Çeçenistan ve Dağıstan’da başlattığı kampanyasını, çok ciddi bir analiz ile bertaraf etmeyi başarmıştı ve şuanda yerel yöneticilerle Kuzey Kafkasya’yı tamamen çok sert bir biçimde kontrol etmektedir.
Ukrayna krizi tıpkı Çeçenistan krizine benzemektedir. Ancak, Çeçenistan meselesi sadece İslamileştirilmiş bir şekilde sunulmuştu dünya kamuoyuna. Çeçenler bağımsızlık için savaşırken krizin derinliklerinde aslında yapılan savaş Batı’nın ve Rusya’nın bölge kontrolü savaşı idi. Bugün Ukrayna meselesi ise bölge halkının Hristiyan olması nedeniyle Batı’nın değerleri ile yani “demokrasi” ve “insan hakları” çerçevesinde sunulmaktadır. Eğer yapılan propagandalara ve siyasi açıklamalara İslami terimlerle süs verirsek o zaman Çeçenistan’da 14 sene önce başlatılan ikinci Çeçen-Rus savaşına hemen benzetebiliriz. Yani şarkı sözleri değişik, ama müziği aynıdır. Zaten, son yüz senede yapılan savaşların yüzde 90’ı, yeraltı kaynakları ve ticaret yolları ele geçirilmek için yapılmıştır.
Putin, Gürcistan müdahalesinde Batı’nın tutumunu ve reaksiyonunu gayet güzel ölçtü. Putin’in hedefi, Sovyetlerden ayrılan cumhuriyetlerin kontrolünü Moskova merkezli olarak tekrar bir araya getirmek ve Rusya’ya Ukrayna meselesinde olduğu gibi herhangi bir şekilde tehdit veya çıkarlarına ters hareketlerde ani askeri müdahalelerle Rusya’nın çıkarlarını ve ticaretini koruma altına almak. Büyük ölçüde Putin bunu yeniden Avrasya Birliği kurarak başarmış gözüküyor.
Rusya daha kötü ekonomik krizleri görmüş bir devlettir. Batı’nın ekonomik yaptırımları karşısında yeni yeni etkisini göstermeye başlanan krize karşı, Rusya dayanacak güçtedir. Rusya’da Putin’in iktidarını düşürüp ve yerini alacak herhangi ciddi bir muhalefet harekâtı veya siyasi parti bulunmamaktadır. Batı’nın son 10 sene Rusya’da “insan hakları” adı altında muhalefete destek vererek yapmış olduğu yatırımın hepsi “çöpe” gitmiştir. Batı’nın “turuncu ihtilaller” adı altında başlatmış olduğu program, sadece küçük ülkelerde geçerliliğini ispatlamıştır. Rusya şimdi peyderpey tüm bu yerleri geri almaya çalışıyor.
Batı’nın son günlerde her ne kadar yeni yaptırımlardan söz etseler de, ABD Başkanı Barak Obama’nın yaptığı açıklama “Obama, Putin’den özür diliyor” şeklinde yorumlandı. Rusya’nın Ukrayna’ya gayri resmi askeri müdahale yaptığını artık herkes biliyor. Çatışmalar ciddi bir şekilde devam ediyor. Ukrayna ordusu bu hafta bazı yerleri Rus yanlısı ayrılıkçılara bırakarak geri çekilmek zorunda kaldı. Resmi haber ajansları ve resmi yöneticiler çatışmalar hakkında pek bilgi vermezken, gelişen teknoloji ile her an bölgeden çatışmalar ile ilgili haberler alınabiliyor. Siyasetçiler “öyle bir şey yok” derken her iki taraftan ölenlerin sayısı çok ciddi rakamlarla zikrediliyor. Her iki tarafın elinde esirler bulunmaktadır. Artık Ukrayna ordusuna karşı savaşan silahlı birliklerin kendilerini saklama gibi niyetleri yok, açıkça Rus askerleri olduklarını ve kendi ülke çıkarlarını korumak için Ukrayna’da bulunduklarını söylüyorlar.
Kırım’ın ilhakıyla birlikte Ruslar, Ukrayna resmi pasaportlarıyla Doğu Ukrayna bölgesine binlerce askeri ve istihbarat personelini sivil adı altında bölgeye sokarak bölgede kontrolü elinde tutmaktadır. Putin artık daha açık oynamaya başlıyor. Rusya’daki bazı siyasetçiler Doğu Ukrayna bölgesinin tarihten beri Rusya’ya ait olduğu yönünde propaganda yapıyor. Yapılan anket çalışmalarına göre Rus halkı her ne kadar savaşa karşı olsa da, devleti yönetenler kontrollerindeki orduyu savaşa sokmuş gözüküyor. Halkı ise savaşta kazandıkları “kahramanlarıyla” avutacaklar. Rusya ne pahasına olursa olsun, Ukrayna meselesini kazanmak zorunda. Oluşan durum bize bunu göstermektedir. Şu anda herkesin merak ettiği konu, Batı’nın yeni yaptırımlarının ne olacağı ve Putin’in nasıl bir karşılık vereceği. Savaş ise Ukrayna Dışişleri Bakanı’nın söylediği gibi çoktan başlamış durumda. Şu anda önemli olan bu savaşın kimin kazanacağı?
Bu krizin temel konusu ise, 20 sene önce Ukrayna’nın egemenliğinin garantörü olan İngiltere’nin ve Amerika Birleşik Devletleri’nin demokratik özgürlüklerini isteyen Ukrayna’yı desteklemek ve korumak adına neyi yapacaklarıdır? Eğer, Ukrayna meselesinde Rusya kazanırsa, Batı’nın “demokratik özgürlükler” adı altında dünyada yürüttüğü politikayı bıraktığını ve demokrasiyi seçen ülkeleri despotizm güçlerine terk ettiğini tüm dünya görmüş olacaktır. Bu, Batı demokrasisinin ve değerlerinin yıkıldığını bir kez daha gösterecektir.
Dolayısıyla masaya yatırılan Batı zihniyetinin ve demokrasisinin geleceğidir. Dünyanın en vahşi ve acımasız ülkeleri arasında yapılan bu savaşın nasıl sonuçlanacağı bilinmez. Her şey her gün değişmektedir. Rusya pes etmiyor, Batı ise yenilmemek için her şeyi deniyor.