• DOLAR 34.447
  • EURO 36.303
  • ALTIN 2837.002
  • ...
"Aile kurumu tehlike altında"
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 

ADANA – Toplumumuzda evlilik oranı giderek azalırken, boşanmalar ise artıyor. Son yıllarda aile kurumunun giderek zayıfladığına dikkat çeken Yuva Kurma ve Aileyi Koruma Derneği (YUVA-KUR) Genel Başkanı Necip Gazel, evliliğin toplumun en temel unsuru olduğunu ve mutlaka korunması gerektiğini kaydetti.

Aile kurumu, evlilik öncesi ve sonrası alınabilecek eğitim ve boşanma konularında İlke Haber Ajansına (İLKHA) konuşan Eğitimci Yazar Necip Gazel, yapılan araştırmalara göre flört yaparak evlenenlerin daha çok oranda ve kısa sürede boşandıklarını söyledi. Ahlaki değerlerimizin çözüldüğü oranda boşanmaların arttığını belirten Gazel, “Evlenecek olan şahıs neye inanıyorsa ve kendisi için hangi değerler önemli ise onu birinci madde olarak kabul etmeli ve eş seçimini buna göre yapmalı.”tavsiyesinde bulundu.

İşte YUVA-KUR Başkanı Necip Gazel ile yaptığımız röportajın tüm detayları:

Evlenmek isteyen gençler eşlerini neye göre seçmeli. Hangi kriterlere riayet edilmeli?

Evlenecek olan şahıs neye inanıyorsa ve kendisi için hangi değerler önemli ise onu birinci madde olarak kabul etmeli ve eş seçimini buna göre yapmalı. Eşlerin ve ailelerin denkliliği önemsenmeli. Bu denklik hem maddi hem de dini yönden olmalı. Kültürel yakınlık ve coğrafi yakınlık da çok önemli. Bu hususlar muhakkak gözetilmeli.

Evlilik öncesi ve evlilik sırasında aile eğitimi konusunda neler yapılmalı?

Evlenecek her genç, ehliyet alır gibi evlilik eğitimi almalı. Evlendikten sonra da bu eğitimlere devam etmeli. Yine evlilikle ilgili konferans, seminer ve programlara katılmalılar, ayrıca aile eğitimi kitapları okumalılar.

Son yıllardaki evlenme ve boşanma oranlarını bizimle paylaşabilir misiniz?

2008 yılında evlenen çift sayısı 641 bin, boşanan ise 99 bin 663, 

2009 yılında evlenen 591 bin, boşanan 114 bin 162,

2010’da evlenen 582 bin 715, boşanan 118 bin 568,

2011’de evlenen 592 bin 775, boşanan 120 bin 117,

2012 de evlenen 603 bin 751,  boşanan 123 bin 325,

2013’de evlenen çift sayısı 600 bin 138, boşanan ise 125 bin 305’dir.

Son 6 yıllık bu istatistik verilere baktığımız zaman 2008’de 641 bin olan evlenme sayısı, 2013 yılında 600 bin 138’e gerilemiş, boşanma oranları ise 99 bin 663’ten 125 bin 305’e yükselmiş. Bu sayılar aile kurumunun içerisinde bulunduğu içler acısı durumu ortaya koyuyor. Evlenen çift sayısı azalırken boşanma oranlarının artması, kutsal aile kurumundan uzaklaşıldığını gösteriyor.

Hangi çiftler daha çok boşanıyor ve boşanma oranları evliliğin hangi yıllarında daha sık görünüyor?

“Boşanmalar en çok evliliğin ilk yıllarında gerçekleşiyor”

TÜİK verilerine göre; 2013 yılında boşanmaların yüzde 40,3’ü evliliğin ilk beş yılı içinde gerçekleşti. Yüzde 21,5’i ise evliliğin 6-10 yılı içinde gerçekleşti.

“En fazla boşanma batıda gerçekleşti”

Kaba boşanma hızının 2013 yılında en yüksek olduğu il binde 2,70 ile Antalya oldu. Antalya’yı binde 2,68 ile İzmir, binde 2,51 ile Muğla izledi. Kaba boşanma hızının en düşük olduğu il ise binde 0,14 ile Hakkari oldu. Hakkari’yi binde 0,19 ile Şırnak, binde 0,23 ile Bitlis izledi.

Gençler; görücü usulü veyahut flört şeklinde evlenmekte. Bu evlenme şekillerinden hangisinde boşanma oranı daha yüksek?

“Flört ederek evlenenler daha çok boşanıyor”

Araştırmalar flört ederek evlenenlerin daha çok oranda ve kısa sürede boşandıklarını gösteriyor. Uzmanlar bunu açıklarken de; evlilikte olan gizemli yaşamın kalmadığını ve önceden bunun yaşandığı için evliliğin cazibesini yitirdiğini belirtiyor. Böyle evliliklerde eşlerin birbirine olan güveni de azaldığı için birbirine şüphe ile bakmalarına neden oluyor. Her flörtünde evlilikle neticelenmediğini bilmeliyiz. Bu noktaların iyice düşünülmesi ve buna göre hareket edilmeli.

Boşanmada, kadınların çalışıyor olmasının önemli bir etkisi var mı?

Bazı çalışan kadınlar ekonomik özgürlüğü kötü kullanıyor ve ‘Yürümezse boşanırım, kocanın lafını çekmem’ diyorlar. Bu düşünce daha evlenmeden önce kafada olunca ayrılığı tetikliyor. Anneler de ‘Oku kızım, koca eline bakma, ona muhtaç olma, kendini ezdirme’ gibisinden sözlerle boşanmaya çanak tutmuş oluyorlar. Halbuki evlilik, ‘biz’ olmaktır. ‘Bizim evimiz, bizim arabamız’ diye paylaşmaktır. Evlilik temelleri cennette atılmış kutsal bir kurumdur. Cennet bahçelerinden bir bahçedir. Eşler birbirine cennetlik arkadaşım diye bakmalı.

Sizce boşanmanın asıl nedenleri nelerdir?

“Ahlaki değerlerimizin çözüldüğü oranda boşanmalar artıyor”

Boşanmaların en yüksek olduğu yerlerin başında Antalya, İzmir ve Muğla olması tesadüfi değildir. Buralar turistlik ve deniz sahili olan yerlerdir. Maneviyatın zayıfladığı, ahlaki değerlerimizin çözüldüğü oranda boşanmalar artmaktadır. Boşanmada gençlerin evlilikten ne beklediklerini bilmemeleri de etkili olmaktadır.

Boşanmada etkili olan faktörler kısaca şöyle özetlenebilir:

-Kültür farklılıkları, değer yargılarının çatışması da boşanma nedenlerindendir. Aslında bütün bu konuştuklarımızın geldiği nokta ‘evlenmeden önce eşler arasında denklik’ kavramını gençlerin iyi bilmesi gerekir.

-Eş seçerken gençlerin eşten ne beklediklerini doğru tespit etmedeki yanlışları.

-Evliliğin ne gibi sorumluluk getirdiğini tam idrak edememek.

-Eş olmanın gerekleri konusundaki bilgi eksiklikleri.

-Eşlerin kaynana-kayınbaba ilişkilerinde yaşadıkları sorunlar.

-Üçüncü şahısların evlerine müdahale ve karışmalarına fırsat vermeleri.

-Yeni evlilerin evde yaşadıkları her sorunu aileleri ve yakınları ile paylaşması. Aile içi mahremiyet kurallarına uyulmaması.

-Eşlerin, nişanlılık dönemlerinde birbirlerinden beklentilerinin karşılanmamasından kaynaklanan hayal kırıklıkları.

-Kadın ve erkek psikolojisini bilmemekten kaynaklanan yanlış davranışlar.

-Birbirlerine açık olmamaları, saygı ve sevgilerini ifade etmedeki kusurları.

Şunu özellikle belirtmek isterim. Kadın her zaman eşinin kendisini sevdiğini ve değer verdiğini duymak ister. Koca eşine sevdiğini söylerse kadın mutlu olur, erkek bunu bilmeli ve buna göre davranmalı. Erkekler de; ‘Sevmesem zaten almazdım, sık sık seni seviyorum demeye ne gerek var’ diye düşünmemeli.

Her küskünlük sonrası ‘Boşanmanın’ düşünülmesini nasıl değerlendirmek lazım?

Önemli olan sorunu ortaya koymak ve çözüm için sakin zamanda eşimizle nasıl çözeceğimizi konuşmak. Boşanmak tek çözüm değil. Sanki boşanınca başka sorun olmayacak mı? O zaman ne yapacağız?

Küskün eşleri barıştırmak için nasıl bir mekanizma işletilmeli, aile büyükleri ve dostların aracı olması konusu nasıl sağlanmalı?

Burada ailelere büyük görev düşüyor. Yuvayı yıkıcı sözlerden uzak durmalı, sabır tavsiye edilmeli, ‘Bu sorunlar her ailede olur’ demeli, sakinleştirmeli. Eğer sorun gerçekten büyük ise çözüm yolları aranmalı. Tecrübeli, her iki tarafın da güvendiği sözü dinlenen birinden yardım alınmalı. Bu yoksa; aile danışmanlığından destek alınmalı.

Boşanmadan önce çiftler neler yapabilir?

Her iki aileden akil insanlardan bir hakem seçilmeli, durum değerlendirilip ona göre karar verilmelidir. Ancak hakemler Allah için yuvanın devam etmesine çalışmalı takım tutar gibi taraf tutmamalı. Baktılar yürümeyecekse güzellikle boşanma yolunu açmalılar.

Allah’ın en sevmediği helal olarak bilinen boşanma, eğer kaçınılmaz olmuşsa nasıl bir yol izlenilmeli?

Allah’ın "Her yol denendikten sonra yürümüyorsa güzellikle eşinizi bırakın. Allah her ikinizi de birbirinize muhtaç etmez.” buyruğu gereğince anlaşarak madden ve manen birbirini incitmeden güzellikle ayrılmalıdırlar. Boşanma olayları öncesi ve sonrası içinden çıkamıyorsak muhakkak aile danışmanlarına gitmeliyiz. Biz dernek olarak ücretsiz aile danışmanlı hizmeti veriyor. Bu tür aile derneklerinden destek alınabilir.

Çiftler ve çocuklar boşanma olayına nasıl hazırlanmalı?

Mahalle baskısına bakmadan eşler çocukları için kırmadan, dökmeden anlaşarak boşanmalıdır. Anne ve baba olarak ayrılık sonrasında çocuklarının sağlığı ve eğitimi için birbirini kötüleyerek nefret ve düşmanlık oluşturmamalı. ‘Anlaşamadık ayrıldık’ demeli. Çocukların faydasına maddi ve manevi katkıları vermeli. ‘Sonuçta boşansak da biz onların anne ve babasıyız’ demeli ve çocuklarını korumalı.

      

Son olarak sağlıklı bir aile yapısı ve aile müessesinin korunabilmesi için ne gibi tavsiyelerde bulunursunuz?

“Önce evlilik okuluna, sonra nikah masasına”

Sağlıklı bir aile yapısı ve sağlam bir toplum için eğitim şart. Aile kurarken de eğitim şart. Bu yüzden ‘Önce evlilik okuluna, sonra nikah masasına’ gidilmesine gidilmeli. Oluşturulacak evlilik okullarında eğitim alanlar, burada alacakları eğitimlerle önlerine çıkacak sorunlara karşı hazırlıklı olurlar ve nasıl çözeceklerini de bilirler. Bunun için evlenmeden önce evlilik eğitimi zorunlu ve ücretsiz hale getirilmelidir. Dernek olarak 2006 yılından beri bunu savunuyor ve her fırsatta dile getiriyoruz. Ancak bu eğitimler toplumun değerleri ile uyumlu olmalıdır.

Aileyi korumada ve huzuru oluşturmada dinin önemi çok etkilidir. Örneğin, Peygamberimizin “Kim eşine sevgi nazarı ile bakarsa, Allah da onlara merhamet nazarıyla bakar. Kim eşinin ellerinden tutarsa onların parmakları arasından günahları öyle dökülür."der. Bunu yapan eşler hem manevi olarak kazançlı hem de eşler arasında sevgi ve saygı artmış olur.

“Evlilik kurumu teşvik edilmeli”

Evlenmeden önce gençlerin muhakkak aile kurumu hakkında eğitim alması önemlidir. Bir de azalan evlenme ve artan boşanma oranları aile yapısının kötüye gittiğini gösteriyor. Bu şekilde toplumun yapısı zayıflıyor. Bu noktada evlilik kurumu teşvik edilmeli, evlenmeler maddi olarak zorlaştırılmamalı. Bizim yıllar önce sunduğumuz; evlenecek çiftlere faizsiz kredi imkanları ile evlilik kurumunun önü açılmalı ve evlilik cazip hale getirilmeli. (Ayhan Kaya-İLKHA)

Bu haberler de ilginizi çekebilir