• DOLAR 32.468
  • EURO 34.703
  • ALTIN 2436.26
  • ...
`Minik öğrenciler için ilk haftalar çok önemli`
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 

DİYARBAKIR - 2014 – 2015 Eğitim Öğretim Yılı’nın başlamasına bir hafta kala adaptasyon sürecine tabi tutulan anaokulu ve ilkokul 1. sınıf öğrencileri bugün okula başladı. Bu haftanın okula ilk kez gidecek olan çocuklar için önemli bir süreç olduğunu belirten eğitimciler, gerek anne ve babaların gerekse de eğitimcilerin bu dönemde dikkat etmesi gereken hususlar olduğunu ifade ederek önemli uyarılarda bulundu.

Konu ile ilgili olarak İlke Haber Ajansına açıklamalarda bulunan Eğitim Bir Sen Diyarbakır Şube Başkanı Yunus Memiş, eğitim ve öğretimin bir ülkenin geleceği olduğunu belirtti,  bu çerçevede harcanacak her kuruşun gelecek nesilleri kurtarma projesi olduğuna vurgu yaptı.

“Ebeveynlerin en az iki-üç hafta çocuklarıyla beraber okula gitmeleri gerekiyor”
Okula ilk kez gidecek olan çocukların adaptasyon sürecini tamamlayana kadar aile ve öğretmenlerin çocuklara yardımcı olması gerektiğinin altını çizen Memiş, “Özellikle ailelerimiz çocuklarımızın yanında kalsınlar. Çocukların okula uyum sağlayabilmesi için velinin destek vermesi gerekiyor. Öğretmenle iş birliği halinde çocuğun okula kazanılması, okul alışkanlığı, yeni arkadaşlar edinme alışkanlıkları oluşana kadar velilerin en az iki üç hafta çocuklarıyla beraber okula gitmeleri gerekiyor. Ondan sonra yavaş yavaş elini çekerek kontrolü öğretmenlere bırakmalıdır. Bu alanda öğrencileri sabah okula bırakıp akşam da okuldan alarak öğrenciye öz güven verir. Böylesi bir durumda öğrenciler de kendini huzurlu ve mutlu hissedecektir. Çocuk bu şekilde aile tarafından önemsendiğini anlar.  Aksi takdirde çocuğu tek başına okula gönderdiğinde ve çocuğu umursamaz gibi göründüğünde, çocukla ailesi arasında ve toplumsal kaynaşma noktasında sıkıntılar oluşabilir” uyarısında bulundu.

“Çocukları koyunlar gibi üst üste yığarak eğitim verilmez”
Ailelerin görevlerinin sadece çocuğu okula götürmekle bitmediğinin altını çizen Memiş, “Açıkça söylüyoruz; Sınıfları 60 – 70 kişilik olan okullara aileler derhal müdahale etsin. İl Milli Eğitim Müdürü ve İlçe Milli Eğitim Müdürüne gitsinler. Mevzuatta sınıflarda en fazla 34 ya da 40 kişinin bulunması gerektiğini belirtsinler. Bugün batıda, 60 -70 kişilik sınıflar olursa veliler hemen ayağa kalkar. Niye buradaki çocuklarımız fırsat eşitliğinden yararlanmasın? Çocukları koyunlar gibi üst üste yığarak eğitim verilmez. Sonrasında bu durum toplumsal çöküntüye sebebiyet veriyor.” diyerek, ailelerin çocuklarının eğitim gördüğü şartları da kontrol etmeleri gerektiğini uyarısında bulundu. 

“Öğretmenler, çocukların daha iyi yetişebilmesi için çaba sarf etmelidir.”
Eğitimcilerin her zaman için fedakâr olması gerektiğini ve bu işin ancak fedakârlıkla yürüyebileceğini belirten Memiş, eğitimci biri ile diğer meslek grubunda çalışanların farklı olduğunu söyledi.

Memiş, “Eğitimci peygamber mesleğini icra ediyor ve bu noktada bu şuurla hareket etmelidir.  Çocuğa anne/baba şefkati ile yaklaşmalı, çocuğun ahlaki yapısını geliştirme adına ortaya özveri ile bir çalışma koymalıdır. Öğretmen unutmamalıdır ki; okullarda öğretimin yanında eğitim de verilmelidir. Öğretmenler, çocukların gelecek nesillere daha iyi yetişebilmesi için, gelecek nesillerle daha iyi yarışabilmesi için her açıdan onlara iyi bir eğitim vermek için çaba sarf etmelidir. Aksi takdirde öğretmen şunu bilmelidir ki; eğitimini iyi veremedikleri çocuklar gelecekte toplumsal sorunlara sebebiyet vereceklerdir. Bunu hiçbir zaman unutmamalıdırlar.” ifadelerini kullandı.

“Olumsuz gelişmeler çocuklarımızın daha kötü bir eğitim almasına neden olacaktır.”
Eğitim sisteminin Türkiye’de yazboza dönüştüğünü ve ciddi anlamda sıkıntılar yaşandığını söyleyen Memiş, bu sıkıntıların aşılması için öncelikli görevin hükümetin ve milli eğitim müdürlüklerinin olduğunu söyledi.

Memiş, “Özellikle okul müdürleri ve müdür yardımcılarının atanması durumunda yaşanan bazı ciddi sıkıntılar var. Özellikle belirtmek isterim ki işin ehli olmayanlar eğitimden el çektirilmedikçe bu sorunlar devam edecektir. Bu tür olumsuz gelişmeler çocuklarımızın daha kötü bir eğitim almasına neden olacaktır. Bu konuda yetkilileri, bakanlıkları uyarıyoruz. Derhal buna göre önlem almaları gerekir.” uyarısında bulundu.

“60 ay çocuğun oyun çağıdır”
60 ayını doldurmuş çocukların okula alınması ile ilgili de bir değerlendirmede bulunan Memiş, bu kararın alınmasının eğitim sistemi için bir handikap olduğunu ve bu uygulamanın dünyanın gelişmiş ülkelerinde hiçbir yerde bulunmadığını söyledi. Memiş, “Batıya baktığımızda farklılıklar arz etse de kimisinde 65 ay bazı ülkelerde de 63 ay var. Ortalama olarak baktığımızda gelişmiş ülkelerde 66 ayın altına asla düşmüyor. 60 ay çocuğun oyun çağıdır. Siz, o çocuğa bir şey öğretemezsiniz. Yeni müfredatta da bu değiştirilerek 66 aya çekildi.” dedi.

“Bu sistemden dönülmesi gerektiği kanaatindeyim”
İl ve ilçe milli eğitim müdürleri ile okul müdürlerinin 66 aylık çocuklar ile 72 ve üstü çocukları da ayrı sınıflar oluşturarak istihdam etmesi gerektiğini belirten Memiş, “Bu çocukların kendi yaşıtlarıyla beraber ancak performansları düzelebilir. Aksi takdirde 66 aylık çocuğu alıp 72 aylık çocuğun arasına koyarsanız o çocukta gerileme olduğu gibi okulu sevmeme, okula gitmeme, aile ile zıtlaşma gibi sorunlarda yaşanabilir. Bu da eğitime verilmiş en büyük zararlardan biri olur. Çocuklarımız heba edilmiş sayılır. Çocuk kendi kategorisinde geliştikten sonra, kendini ifade edebildikten sonra normal sınıflarına verilebilir. Bunun dışında kesinlikle bu sistem yanlış bir sistemdir. Bu sistemden dönülmesi gerektiği kanaatindeyim.” ifadelerini kullandı. (Fikret Özkan / Hamza Adıyaman  - İLKHA)

Bu haberler de ilginizi çekebilir