`Çözüm süreci adı altında bölge halkı mağdur ediliyor`
Katıldığı bir televizyon programında İLKHA muhabirinin kaçırılma olayını anlatan İlke Haber Ajansı Genel Müdürü Mahmut İrtem, çözüm süreci adı altında bölge halkının mağdur edildiğini söyleyerek bölgede yaşanılan olaylara dikkat çekti.
DİYARBAKIR - İlke Haber Ajansı (İLKHA) Genel Müdürü Mahmut İrtem, Çarşamba günü Silvan’da PKK tarafından kaçırılan İLKHA Diyarbakır muhabiri Ali Adiyaman olayı ile ilgili Rehber TV’de yayımlanan ve sunuculuğunu Yunus Emiroğlu’nun yaptığı Rehber’de Gündem adlı programa konuk oldu.
Ali Adiyaman’ın gazeteci kimliğinden dolayı PKK’lilerce kaçırıldığını anlatan İrtem, İLKHA olarak yaptıkları haberler nedeniyle bazı kişilerin rahatsızlık duyduğuna dikkat çekti.
“Adiyaman İLKHA’da çalıştığı gerekçesiyle kaçırıldı”
Gazeteci Adiyaman’ın Silvan’da bulunan köy evinde 3 PKK militanı kaçırılma olayını detaylarıyla anlatan İrtem, “Ali Adiyaman, Lice’ye bağlı Darakol köyüne ailesiyle beraber nişanlısını ziyarete gitmiş. Kendi köyleri ise bu yolun üzerinde Silvan’a bağlı Dağcılar köyüdür. Dönüşte, yol üzerindeki evimize bakalım, evde kalan birkaç eşyamızı alalım, düşüncesiyle eve iniyorlar. Aradan 5 ile 10 dakika gibi bir süre geçtikten sonra içinde silahlı ve PKK militanlarının giymiş olduğu kıyafetle 3 PKK militanı geliyor. Orada bulunan Ali’nin yanına giderek kimlik kontrolü yapıyorlar. Muhabir tanıtım kartını aldıktan sonra ‘Sen İlke Haber Ajansı’na çalışıyorsun. Seni götüreceğiz.’ diyorlar.” dedi.
“Gazeteci kimliğinden dolayı hedef alındı”
Köy evine gittikten 10 dakika sonra PKK militanlarının Adiyaman’ın yanına gelmesini bilinçli şekilde planlanmış bir durum olarak değerlendiren İrtem, Adiyaman’ın gazeteci kimliğinden dolayı hedef haline alındığını ve kaçırıldığını kaydetti.
“Emniyet güçlerinin halkı çetelerin eline terk etmesi ibret vericidir”
Emniyet güçlerinin kaçırılma olayından sonra Adiyaman’ın köyde mahsur kalan ailesini almaya gitmemesini ibret verici bir olay şeklinde değerlendiren İrtem, “Bu olay gerçekleştikten sonra babası bir şekilde telefonunu ondan alıyor. Onun telefonuyla bizi aradı. Biz, oraya yakın olan Bayrambaşı Karakolu’nu aradık. Emniyet birimlerini aradık, valilikle diyaloga geçtik. Ama olay yerine gitmediler. Aile, beraberinde götürdükleri aracı götürdükleri için orada mahsur kaldı. Bu ibret verici bir olaydır. Halkın güvenliğini üstlenen güvenlik birimlerinin, oraya gidersem saldırıya uğrarım düşüncesiyle halkı çetelerin eline terk etmesi daha kötü bir durumdur. Oraya gitmediler. Köy muhtarı aranıyor. Köy muhtarı gelip aileyi götürüyor. Bu şekilde ifade alınıyor.” diyerek yaşanılanlara dikkat çekti.
“İLKHA olarak hakkın ve mağdur halkın yanındayız”
İLKHA olarak yıllarca hakkın ve mağdur halkın yanında olduklarını ve yayın ilkelerini bu doğrultuda yaptıklarını dile getiren İrtem, “Bizim yayın politikamız genel anlamda objektif olmak yani hak ve mağduriyet söz konusu olunca biz hakkın ve mazlumun tarafında duruyoruz. Zalim ile mazlum ve hak ile batıl arasında biz tarafız. Yayın ilkelerimizi inancımızdan alıyoruz. Basın ve gazeteciliğin ilkeleri ne ise onu da göz önüne alarak yayın yapıyoruz. Biz bunu yaparken muhakkak bölgede bundan rahatsız olan kesimler olacak. Yani bir şekilde halkın bilgilenmesini halkın gerçeklerden haberdar olmasını istemeyen çevreler bundan rahatsız oluyorlar. Ali Adiyaman bir yıldır bizde çalışıyordu. Mesela Ali Adiyaman’ın kaçırıldığını duyduklarından beri Dağkapı’da oturma eylemi yapan anneler ağlıyorlar. Çünkü onu tanıyorlardı. Hemen hemen her gün yanına gidip dertlerini dinleyerek bunu bir şekilde kamuoyuna duyuruyordu.” şeklinde konuştu.
“Böyle bir zihniyet Kürt halkının temsilcisi olamaz”
İrtem, Adiyaman’ın köyde yaşayan yaşlı anne ve babasının boş gerekçelerle PKK’liler tarafından darp edildiğini ve köyden çıkarıldığını hatırlatarak, böyle bir zihniyetin Kürt halkının temsilcisi olmadığına dikkat çekti.
“Adiyaman’ın yaşlı anne ve babası iki defa PKK tarafından darp edilmişti”
Ali Adiyaman’ın ailesinin PKK’li gruplar tarafından darp edildiğini hatırlatan İrtem, “Ali’nin ailesi Mayıs ve Nisan ayında kendi partilerine oy vermedikleri gerekçesiyle PKK militanları tarafından köyden çıkmaları için tehdit edilmiş ve darp edilmişti. Aile köyde kalmada direniyor. Ali’nin anne ve babası köyden ayrılmak istemedikleri için köyde kalıyorlar. Bunlar iki defa evleri basılarak hatta pencereleri kırılarak evden alınıyor. Ormanlık bir alana götürülerek darp ediliyor. Böyle bir zihniyet asla Kürt halkının değeri değildir. Bu, Kürt halkının inancına karşı açılmış bir savaştır. Bu insanlar isimlerinden dolayı saldırıya maruz kalmıyor, inançlarından dolayı hedef alınıyorlar. Biz çok kirli bir zihniyetle karşı karşıyayız. Kürt halkı ilkesiz, karmaşık böyle bir zihniyete yabancıdır. Bütün politikasını yalan ve iftira üzerine kuran bir zihniyetle mücadele etmek kolay değildir.” dedi.
“Bir toplumda basın engelleniyorsa o toplum kendini özgür bir şekilde ifade edemez”
Bir toplumda basının susturulması, gazetecinin susturulması durumunda o toplumun kendini özgür bir şekilde ifade etmesinin imkânsız olduğunu vurgulayan İrtem, “Bu olaydan sonra bizi arayıp geçmiş olsun dileklerinde bulunanlar oldu. Aynı şekilde STK’lardan tepkiler geldi ancak bunlar yeterli değildir. Çünkü bir toplumda gazeteci susturuluyor, bir toplumda basın engelleniyorsa o toplumun kendini özgür bir şekilde ifade etmesi beklenemez. Bu toplum, özgür düşünceden, özgürce eleştiri hakkından ve özgürce haber alma hakkından mahrum kaldı anlamına geliyor. Bu bugün Ali Adiyaman’dır yarın başkası olabilir. Yani her an herkesin önüne çıkabileceği bir sorundur. Herkesi bu konuda daha duyarlı olmaya davet ediyorum.” ifadelerini kullandı.
“Çözüm süreci adı altında bölge halkı mağdur ediliyor”
Çözüm süreci adı altında bölge halkının mağdur edildiğini de sözlerine ekleyen İrtem, “Çözüm süreci adı altında bir süreç var. Günlerce yol kesiliyor, araçların kontakları alınıyor. Kilometrelerce araç konvoyu oluşuyor, kimse bir şey diyemiyor. Mesela heykel olayında ısrarla köy halkını yol kesmeye gönderiyorlar. Lice veya Kulp’a bağlı Tuti diye bir köy var. Köy halkını ısrarla ana yola inip yol kesmeye zorluyorlar. Köy halkı da gitmeyince ertesi gün kadın ve çocuklarla köy halkını okula kapatıp cezalandırıyorlar. Bunlar bir yerlerde görüldüğü zaman köy yaşlıları gidip ahırlarda saklanıyorlar.” şeklinde konuştu.
(Hamza Adiyaman - İLKHA)