• DOLAR 34.944
  • EURO 36.745
  • ALTIN 2979.98
  • ...
Napolyon’un Mısır Fermanı ve Batının İşgal Felsefesinin Altyapısı
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 
Siracettin Aslan / İnzar Dergisi
 
Napolyon Bonapart’ın (1769-1821) Mısır’ı işgali ve işgalin hemen akabinde yayımladığı fermanın içeriği, güncel birtakım meselelerin tarihsel düzlemde tahlil edilmesine önemli bir bilgisel imkân sunması bakımında önem arz etmektedir. Çünkü Napolyon’un Mısır’ı işgali sırasında, Mısırlıların desteğini yanına çekmesi bakımından yayımladığı fermanın içeriği ile çağdaş demokrasi havarilerinin Müslüman halklara verdiği demeçler arasında büyük benzerlikler vardır. Bu bağlamda makalemiz, işgalin sene-i devriyesi olması münasebetiyle Napolyon’un Mısır’ı işgali ve fermanı hakkında kısaca tahlil ederek asrımızdaki bazı hadiseler arasındaki benzerliğe dikkat çekmeyi amaçlamaktadır.

Malumun ilamı olduğu üzere Napolyon, Fransız ordularının başkomutanı olarak Avrupa’nın coğrafî haritasını alt-üst ederek Avrupa’nın büyük çoğunluğunu kendi komutasına dâhil etmişti. Ancak Napolyon, denizlerde önemli bir filo gücüne sahip olan İngiltere’yi kuşatma konusunda doğrudan bir fikir üretemediğinden çareyi Mısır’ı işgal etmede bulmuştu. Neden mi? Çünkü o sıralar Hindistan, İngilizlerin sömürgesinde olup ve Mısır da onların geçiş kavşaklarını oluşturuyordu. Mısır’ın bu stratejik noktasını göz önünde bulunduran Napolyon, Mısır’ı işgal ederek İngiltere’yi iktisadi anlamda zayıflatmak istiyordu. Bu sebeple Napolyon, gizliliğe riayet ederek topladığı 35.000 askerin moral gücünü yükseltmek maksadıyla askerlerine “bütün Avrupa’nın gözü sizin üzerinizde” diyerek yanına aldığı kalabalık bir ilim grubuyla yola koyulur. Bu durum karşısında Osmanlı Devleti, elçisi Seyyid Ali Efendiden Fransa’daki bu askeri hareketliliğin sebebinin rapor edilmesini ister. Elçi, bu askeri hareketliğin sebebini Fransız hükümetine sorar ancak hükümet amaçlarının “İngiltere’yi işgal etmek” olduğunu söyler. Elçi de, saf niyetlerle bu cevaba inanarak/kanarak bunu Osmanlıya olduğu gibi rapor eder. Bu rapor, Osmanlı’nın işgale karşı hazırlıksız yakalanmasına neden olur.

Ancak dikkat edilmesi gereken bir husus vardır ki Mısır’ın işgali, İngiltere’nin gelir kaynaklarını kesmekle sınırlı olmayıp yeni sömürge sahalarının oluşturulması ve Akdeniz’e hâkim olma arzusunun bir neticesidir. Napolyon’un ifadesiyle denizlere hâkim olan, bir bakıma bütün bir Doğu’nun da hâkimidir. Bununla birlikte Mısır’ın işgali, zihinsel ve kültürel asimilasyonu da içeren batılı dünyagörüşünün dışavurumu şeklinde düşünülmesi gerekir.

Hulasa Napolyon, yukarıdaki amaçlarını gerçekleştirmek için Mısır’ın İskenderiye şehrini işgal ettikten sonra Kahire’yi kuşattır. Bu arada Mısır, Osmanlı devletinin toprak parçası olmakla birlikte Memlûkler tarafından kontrol ve idare edilmekteydi. Napolyon, Mısır’ı kuşatır kuşatmaz, Müslümanların sempatisini ve desteğini almak için İslâmî değerleri kendine kalkan yaptığı görülür. Bu bağlamda Napolyon, Mısırlılara yaptığı ilk konuşma ve yayımladığı fermanın hemen girişinde Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla başlayarak aşağıdaki sözlere yer verir; “size dininizi yıkmak için geldiğimi söyleyeceklerdir. İnanmayınız. Onlara, haklarınızı iade etmek, sizi sömürenleri cezalandırmak için geldiğimi ve Memlûklerden daha fazla Allah’a, Peygamberine ve Kur’an’a saygı duyduğumu söyleyiniz.” Bu ifadelerle Napolyon, İslâmî değer ve kutsallara bağlı olduğuna, haksızlığa ve zulme uğrayanların yanında olduğuna ve zalimlerden hesap sorulacağına dikkatleri çeker. Ancak bu ifadeler, sadece madalyonun görünen kısmını oluşturmaktaydı. Çünkü Napolyon, işgal öncesine kadar, İslâm’ın en temel kutsalı olan Kur’an’ın yalan ve hurafelerle dolu olduğunu savunarak İslâmi kutsallara karşı olan öfkesini ve muhalefetini dışa vurmuştu. Bu bakımdan Napolyon’un İslâmî değer ve kutsallara ilişkin tavrını, esasen yıkıcı ve zihinsel tahribatların yanı sıra Mısır’ın sömürgeleştirilmesinin müsebbibi şeklinde değerlendirmek gerekir. Bununla birlikte Napolyon’un yayımladığı fermanla amaçladığı en nihai maksat, halisane olmayıp Müslümanların kendilerine karşı toplumsal ayaklanmalarının önlenerek İngiliz ve Memlûklere karşı siyasi ittifaklar gerçekleştirmektir.

Diplomatik zekâsıyla şöhret bulan Napolyon, fermanının devamında Memlûklerin Gürcistan ve Çerkez dağlarından geldiğini ve bunların Mısır’ın yerli unsuru olmadığını ve yaptıkları haksızlıkların sona erdirilmesi gerektiği konusunda, Allah’ın kendisine sorumluluk verdiği savını ileri sürecektir. Bu ifadelerle Napolyon, Mısır’ı Memlûklerin değil, Mısırlıların yönetmesi gerektiğine vurgu yaparak Mısırlılardan destek isteyecektir. Daha sonrasında Napolyon, din adamları sınıfının günlük çalışma ve...
 
 

Bu haberler de ilginizi çekebilir