İttihadul Ulema:

CİHATTAN

HEPİMİZ

SORUMLUYUZ

Birinci Türkiye Âlimler Birliği Konferansı'nda konuşan İTTİHADUL ULEMA Genel Sekreteri Mehmet Özer, "Müslüman coğrafyalarda oluk oluk kan akarken, bu zamanın vecibesi olan cihattan ulema başta olmak üzere hepimiz sorumluyuz." dedi.

Kudüs ve Filistin Komisyonu ve Dünya Müslüman Âlimleri Birliği tarafından organize edilen "Gazze'nin Minarelerinden Yükselen Çağrı" başlığı ile "Birinci Türkiye Âlimler Konferansı" dünyanın birçok ülkesinde ilmi heyet temsilcilerinin katılımı ile İstanbul'da gerçekleştirildi. Programda konuşan İTTİHADUL ULEMA Genel Sekreteri Mehmet Özer, “Hepimizin bildiği, ancak yeniden hatırlamamız gereken temel bir hakikat vardır: Her vaktin kendine mahsus bir vecibesi vardır. Nasıl ki güneş tutulduğunda veya yağmur yağmadığında kılınması gereken namazlar varsa, Müslüman coğrafyalarda oluk oluk kan akarken de, bu zamanın vecibesi olan cihattan ulema başta olmak üzere hepimiz sorumluyuz. Dünya Âlimler Birliği'nin cihadın farziyeti hususunda kısa süre önce yayımladığı fetva, bu noktada son derece önemlidir. Artık mesele sadece fetva vermek değil, bu fetvayı hayata geçirmek, ameli ve fiilî bir mücadeleye dönüştürmek meselesidir. Bu salondan çıkması gereken en mühim karar, bu olmalıdır. Toplantılar tertip ederek vicdanlarımızı rahatlatamayız. Her toplantı, her konuşma; karşılığında bir eylem, bir faaliyet ile desteklenmelidir. Bu, halkı boykot konusunda bilinçlendirmek olabilir, siyasi farkındalık oluşturmak olabilir. Ne şekilde olursa olsun, ulema bu işin öncüsü olmalıdır. Aksi takdirde, hem Allah katındaki sorumluluğumuzu yerine getirememiş oluruz, hem de toplum nezdinde güven zedelenmesine uğrarız.” şeklinde konuştu.

"ÇOCUKLARIMIZI KUDÜS FATİHİ SELAHADDİN EYYUBİ'Yİ ÖRNEK ALARAK YETİŞTİRMELİYİZ"

Yapılacak çalışmaların yanı sıra idareciler üzerinde etkili bir kamuoyu baskısı oluşturulması gerektiğini de vurgulayan Özer, son olarak şu ifadeleri kullandı: "Siyonist rejimle her türlü ilişki kesilmeli; uluslararası platformlarda bu zulmün durdurulması adına siyasi ve diplomatik baskılar artırılmalıdır. En azından, İslâm dünyası siyonist yapıya tüm saha ve imkânlarını kapatmalıdır. Nihayet, Kudüs’ün işgalden kurtulması adına bir stratejimiz, bir yol haritamız olmalıdır. Plansız, hedefi ve vizyonu olmayan bir direnişin başarıya ulaşması mümkün değildir. Bu bağlamda, düşmanı yani Siyonist ideolojiyi tanıyacağımız araştırma merkezleri kurulmalı, Selahaddin Eyyubi neslini tanıtacak akademiler hayata geçirilmelidir. Çocuklarımız, Kudüs Fatihi Selahaddin Eyyubi'yi örnek alarak yetişmeli ve bu dava için bilinçli bir nesil inşa edilmelidir. Rabbimizden niyazımız, bu yolda her türlü bedeli ödeyen izzetli Gazze halkını muzaffer kılsın. Şehitlerine rahmet, yaralılarına şifa; gaflet uykusuna dalmış ümmete de basiret ve dirayet nasip etsin." (İLKHA)

Karadaği:

FİİLİ OLARAK

HAREKETE GEÇMELİYİZ

Dünya Müslüman Âlimler Birliği Başkanı Prof. Dr. Ali Karadaği, "İslam dünyasının ve özellikle âlimlerin Gazze konusunda yeterince etkin olamadığını belirterek, sadece açıklamalar ve kınamalarla yetinmenin yeterli olmadığını, artık fiili olarak harekete geçilmesi gerektiğini söyledi.

Nizamettin Aşkın

Karadaği, “Biz artık sadece açıklama değil, saldırıları durduracak gerçek adımlar görmek istiyoruz. Gazze halkı daha fazla yalnız bırakılmamalı. Ateşkes yetmez; saldırı durmalı, Gazze yeniden inşa edilmeli. Ümmet bunu yapmakla yükümlüdür. Gazze'nin siyonist işgaline karşı verdiği direnişi ve bu konuda Arap ülkelerinin ve İslam dünyasının sorumluluğu var. Gazze halkının direniş için kimseden izin almasına gerekmez." şeklinde konuştu.

"İSLAM DÜNYASI VE ARAP LİDERLER FİLİSTİN VE MESCİD-İ AKSA KONUSUNDA YETERLİ DUYARLILIĞI GÖSTERMEDİ"

İslam hukukunda, 'talep cihadı' ile "def'i cihat" arasında önemli bir ayrım olduğunu belirten Karadaği, "İşgal altında olan ve 18 aydır abluka altında bulunan Gazze'nin durumunun da bu kapsamda değerlendirilmeli. Gazze halkı bu zorlu şartlar altında üzerine düşen görevi yerine getirirken İslam dünyası ve Arap liderler Filistin ve Mescid-i Aksa konusunda yeterli duyarlılığı göstermedi. Bu konuda üzerine düşeni yapan kim oldu ki ona teşekkür edelim?" mevcut durumda verilen destek yetersizdir." dedi.

"CİHAD FETVASINA KARŞI ÇIKANLARIN SÖYLEDİKLERİNİN HİÇBİRİNİN ŞER'Î BİR DAYANAĞI YOKTUR"

Müslümanların bir imamının olmasından kaynaklı bir izin mekanizmasının da söz konusu olamayacağını vurgulayan Karadaği, "Eğer biz malı cihad için harcamazsak, düşman gelir ve bizi yok eder. O zaman da artık tedavi çare olmaz. Bu durumda anlatılmak istenen, şu anda içinde bulunduğumuz halin hem maddi hem de manevi bir yok oluş olduğudur. Kıymetli kardeşlerim! Ben şahsen bu meselede şöyle yürüdüm. Bu konuda bir kıyas yapmak istemiyorum ama söylediklerimde inşallah açık bir işaret vardır ki, bu fetvaya karşı çıkanların söylediklerinin hiçbirinin şer'î bir dayanağı yoktur. Ancak yalnızca siyasi bir gerekçeleri vardır. Evet, siyasi gerekçeleri olabilir, buna saygı duyarız ama Kur'an'dan veya Peygamberimizin sünnetinden bir delil göremedim, gerçekten bulamadım. Bununla birlikte değerli kardeşlerim, bizler, âlimler birliği olarak ne bir devletiz ne de bir siyasi yapıyız. Bizler cihad ilan eden bir taraf değiliz. Cihadı ilan etmek, yöneticilerin işidir. Bu, çok önemli bir farktır. Biz sadece şer'î hükmü açıklarız. Konuşmalarımız sadece hükmün beyanı çerçevesindedir. İşte söylemek istediğim budur. Son olarak, biz şu anda bulunduğumuz bu ülkenin tutumundan dolayı teşekkür ediyoruz ama daha fazlasını istiyoruz. Türkiye'den daha fazlasını talep ediyoruz. Türkiye buna gücü yeten bir ülkedir. Daha fazlasını yapabilir. Allah'ın izniyle yapabilecek güçtedir." diye konuştu. (İLKHA)

Görmez:

SÖZ SÖYLEME DÖNEMİ BİTTİ

ARTIK EYLEM ZAMANIDIR

İslam Düşünce Enstitüsü Başkanı Mehmet Görmez, "Sayın Cumhurbaşkanı Filistin'in ana sözcüsü oldu ve sözleri güçlüydü. Ancak sözler dönemi bitti ve bugün sizin gibi büyük bir mirasın sahiplerine yakışır bir eylem günüdür." dedi.

Nizamettin Aşkın

Konferansta bir konuşma gerçekleştiren İslam Düşünce Enstitüsü Başkanı Mehmet Görmez, “Bugün konuşmak istemiyordum çünkü utanıyorum, Susturulmuş bir dünyada nasıl konuşabilirim ki… Yaşlıların gözlerimizin önünde sandalyelerinde yakıldığı, bombaların şiddetinden cesetlerin havada uçuştuğu ve katliamın 18 ay boyunca hesapsız ve denetimsiz devam ettiği bir dünyada herkes olan biteni görmesine rağmen bu haykırışa hiç kimse cevap vermiyor. Aksine her gün hendeklerde müminlere yapılanlara şahitlik ediyorlar… Kahroldu o hendek sahipleri, o tutuşturulmuş ateşin sahipleri… O ateşin başında oturmuş, müminlere yaptıklarını seyrediyorlardı. Onlardan, sadece Aziz ve Hamid olan Allah'a iman ettikleri için intikam aldılar." diye konuştu. Allah'tan başka güç ve kudret yoktur. Daha da kötüsü, birçok uluslararası ve İslami kurum, Allah'ın sınırlarını Sykes-Picot sınırlarıyla belirliyor. Sanki bu sınırlar dinin, fıkhın ve şeriatın aslıymış gibi, haramı helal, vacibi haram yapıyorlar. Bir harita üzerindeki çizgi bizi ne zamandan beri her yerdeki Müslüman kardeşlerimizi savunmaktan alıkoyuyor? Ne zamandan beri vehmedilen ulusal çıkar, dini çıkardan daha üstün oldu? Halklar hükümetleri suçluyor, hükümetler başka ülkeleri suçluyor, diğer ülkeler ise Gazze'deki kardeşlerimizin anlamsız olduğunu kanıtladığı uluslararası kuruluşları suçluyor. Yaralı oğlunun yanında acı çeken bir kadın, bir lidere hitap ederek, 'lütfen Gazze'deki savaşı durdurun!' diyor. O da yanındaki yabancı lidere söylüyor. Böylece Gazze'ye yiyecek, içecek ve ilaç sokmuyorlar. Biz ise kendimiz hariç herkesi suçluyoruz. Yaptığımız toplantı, bildiri ve yürüyüşlerle görevimizi yerine getirdiğimizi düşünüyoruz. Oysa Allah'a yemin ederim ki gerçekten hiçbir şey yapmadık." şeklinde konuştu.

"ALLAH'IN HUZURUNDA CEVABIMIZI HAZIRLAYALIM"

Hükümet yetkililerine, sivil toplum kuruluşlarına ve Türkiye halkına seslenen Görmez, son olarak şu ifadeleri kullandı: "Sevgili ülkem Türkiye'ye, başkanına, hükümetine, kurumlarına ve halkına bir mesajım var. Siz büyük bir mirasın sahibisiniz. Sadece İslam devletinin bayrağı sizin elinizden düştü ve bir daha yükselmedi. Mescid-i Aksa sizin gözlerinizin ve yönetiminizin altında işgal edildi ve Filistin sizin devletiniz altında parçalandı, bu nedenle siyasi, askeri ve insani sorumluluğunuz diğer ülkeler gibi değil, Mısır, Ürdün, Suriye ve diğerleri gibi değil. Bugün Filistin'de olanlar, 100 yıl önceki yenilginizin sonucudur. Bazı ülkeler Filistin davasından kaçsa da siz bunu yapamazsınız. Savunmada kusur etmediğinize şahidiz ve Sayın Cumhurbaşkanı Filistin'in ana sözcüsü oldu ve sözleri güçlüydü. Ancak sözler dönemi bitti ve bugün sizin gibi büyük bir mirasın sahiplerine yakışır bir eylem günüdür. Allah'ın huzurunda cevabımızı hazırlayalım. Çünkü bize 'halkınız katledilirken ne yapıyordunuz?' diye soracak. Dolarla, Amerikan gümrükleriyle, yaşam refahıyla, yaşam standardıyla ve emlak fiyatlarının yükselmesiyle mi meşguldünüz? Ey iki milyarlık ümmet, neredeydiniz? Diye soracak. Allah'tan insanlığı bu büyük zulümden kurtarmasını, ümmeti zillet ve yardımsızlıktan kurtarmasını, Gazze'deki kardeşlerimizi devam eden katliamdan kurtarmasını, onları güçlendirmesini ve onlara yardım etmesini diliyorum." (İLKHA)

Mervan Ebu Ras:

“Gazze'nin ayağa kaldırılması için

KALICI DESTEK ŞARTTIR”

"Gazze'nin Minarelerinden Yükselen Çağrı" başlığı ile düzenlenen "Birinci Türkiye Âlimler Birliği Konferansı"nda konuşan Kudüs ve Filistin Komitesi Başkanı Mervan Ebu Ras, Gazze'de yıkılan camilerin, yerle bir edilen şehirlerin yeniden ayağa kaldırılması için kalıcı destek verilmesinin şart olduğunu söyledi.

Nizamettin Aşkın

Kudüs ve Filistin Komitesi Başkanı Mervan Ebu Ras, "Bugün burada, Allah'ın yüce günlerinden birinde sizlerle buluşmanın sevincini yaşıyoruz. Rabbimizden niyazımız, ümmetin âlimleri olarak bu zalim işgale karşı verilen mücadelenin sürmesi ve mazlum Filistin halkına daha fazla destek sunulmasıdır. Allah katında âlimlerin yüksek bir makamı olduğu Kur'an ve sünnetle sabittir. Nitekim Allah Teâlâ; Allah, adaleti ayakta tutarak, kendisinden başka ilah olmadığına meleklerle birlikte ilim sahipleri de şahitlik etti' diye buyuruyor. Peygamber Efendimiz de 'âlimler, peygamberlerin varisleridir' diye buyuruyor. Bu aziz topraklarda siz değerli âlimlerle bir araya gelmekten büyük mutluluk duyuyoruz. Dualarımız, bu mübarek ülkenin fitne ve düşmanlardan korunması içindir." dedi.

"GAZZE'DE YAŞANANLAR İNSANLIK TARİHİNDE GÖRÜLMEMİŞ SUÇLARDIR"

Gerçekleştirilen toplantının İslam ümmetinin zor bir dönemden geçtiği tarihi bir süreçte gerçekleştiğini hatırlatan Ebu Ras, "Siyonist rejimin işlediği vahşi suçlara dünya sessiz kalırken, çocuklar, kadınlar, yaşlılar ve hastalar hedef alınmakta, temel insani ihtiyaçlara erişim engellenmekte, açlık ve kuşatma halkı boğmaktadır. Uluslararası hukuk nezdinde her biri ayrı suç olan saldırılar sistematik şekilde sürmektedir. Hastaneler bombalanıyor, camiler moloza çevriliyor, yardım merkezleri hedef alınıyor, ambulanslar vuruluyor, sağlık çalışanları enkaz altında can veriyor, su altyapısı yok ediliyor, altyapı tamamen tahrip ediliyor, masum bebekler öldürülüyor, anne rahmindeki ceninler hedef alınıyor. Bunlar, insanlık tarihinde benzeri görülmemiş suçlardır. Ey âlimler! Kur'an'da, iman edenler, hicret edenler ve Allah yolunda cihat edenler gerçek müminler olarak tanımlanmıştır. Bunun dışında kalanlar ise zikredilmemiştir. Bu, iman iddiasında bulunanların samimiyetini gözden geçirmesi gerektiğini gösterir. Gazze'de ezanlar susturulmak istense de, bu sesler iman sahiplerinin kalbine dokunur. En başta da ümmetin âlimlerinin… Ve bizler, özellikle Türkiye'deki âlimlerin bu çağrılara bigâne kalmayacağına inanıyoruz." diye konuştu.

"GAZZE'NİN AYAĞA KALDIRILMASI İÇİN KALICI DESTEK ŞART"

Gerçekleştirilen konferansın güçlü bir çıkış noktası olması ve geçmiş çabaların devamı niteliğinde daha etkili adımlarla sürmesini temenni ettiklerini belirten Ebu Ras, "Gazze'de yıkılan camilerin, yerle bir edilen şehirlerin yeniden ayağa kaldırılması için kalıcı destek şarttır. Ayrıca, özellikle Türkiye ile Filistin arasında, Gazze, Mescid-i Aksa ve Halil İbrahim Camii arasında kardeşlik köprülerinin güçlendirilmesini umut ediyoruz. Konferansımız kapsamında, Filistin'deki güncel gelişmelere dair özel bir bilgilendirme bölümü de yer alacak. Bu vesileyle, tüm katılımcılara, değerli âlimlere ve konuklara şükranlarımızı sunarız. Allah'tan niyazımız, bu ümmete nusret vermesi, mazlumlara zafer ihsan etmesi, zalimlerin elini mazlumların üzerinden çekmesi, Kudüs'ün özgürlüğüne kavuşması ve Türkiye ile tüm İslam ülkelerinin huzur ve selamet içinde olmasıdır." şeklinde konuştu.

Muhabir: Rümeysa Elçi