Sevgili Yeğenim Muhammed Mehdi!
Âlemlerin Rabbi Allahû Zülcelale sonsuz hamd ve senalar; Habibi Ekrem Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (sav)ya aline, ashabına, İslamın aziz şehitlerine, tüm muvahhitlere salat ve selam olsun.
Sevgili yeğenim Muhammed Mehdi!
Sizleri Rabbi Rahimin mübarek selamıyla selamlar, halinizi sual eder ve her yönüyle selamette olmanızı dilerim. Görüşmemizden bu yana geçen zamanın tüm birikimiyle, sizleri hasret ve özlemle kucaklar, gözlerinizden öperim. Hayli bir zamandan beri misafirliğine gelmek isterdim. Takdir-i İlahi kısmet bugüneymiş. Muhterem babacığından, rahatsız olduğun haberini aldım çok müteessir oldum. Şafi olan Allah’u Teâla’dan sana ve tüm hasta kardeşlerime acil şifalar ihsan etmesini diliyorum.
Canım yeğenim; aramızda upuzun yıllar, koca dağlar, geniş ovalar, zindanın soğuk ve mazlumların ahından yıpranmış duvarları olsa da sizleri hiçbir şekilde unutmuş değilim, bazen eski günler gözümde canlanır. O sevimli ve afacan Muhammed Mehdi’yi hatırlar, yüzümde bir tebessüm yayılır ve mutlu olurum.
Aziz yeğenim;
Hem Müslüman olmamız ve hem akrabam olmanız hasebiyle üzerimde hak ve hukukunuz var. Sıkıntıda ve gerekse hastalıkta sizleri sormak ve derdinizi paylaşmak üzerimde bir haktır. Efendimiz (sav) bir Hadis-i Şerifinde şöyle buyuruyor:
“Müslüman’ın Müslüman üzerinde hakkı altı şeydir.’’ “Onlar nedir Ya Resulallah?” diye soruldu. Efendimiz şöyle buyurdu: ‘’Onunla karşılaştığın zaman selam vermen, seni davet ettiği zaman ona icabet etmen, sana nasihat ettiği zaman onu dinlemen, hapşırdığı ve Allah’a hamd ettiği zaman ‘’yerhemukellah’’ diyerek hayır dua etmen, hastalandığı zaman onu ziyaret etmen, vefat ettiği zaman (cenazesine) tabi olman.’’ Bir başka hadisi şerifte ise:
“Müslüman bir beden gibidir. Gözü rahatsız olduğunda vücudunun tümü acı çeker, başı ağrıdığında yine vücudunun tümü acı çeker.”
Hayat bir imtihandır, dünya ahiretin tarlasıdır, nerede ve ne şartlarda olursak olalım tarlamızdan en iyi şekilde istifade etmeliyiz. Bizler ailece Allah yolunda çok bedeller ödedik ve halen de ödemekteyiz. Kimimizin babası şehit, kimimizin babası gazi, kimimizin babası zindanda… Tüm bunlarla birlikte eşlerimiz, evlatlarımız, anne baba ve sevenlerimiz imtihanı, çileleri bir yana siz aziz evlatlarımız zindan yollarında ve kapılarında büyüdünüz, baba şefkatinden ve sıcak anne kucağından mahrum kaldınız, siz aziz civanlarımızın imtihanı daha zor ve ağırdır. Siz aziz ve nazenin bedenlerinizi cüssenizden daha büyük bir yükle dünyaya göz kırpıp yola koyuldunuz. Bir dünya imtihanı ki tüm peygamberler, ashab-i kiram ve nice alimler ağır bedeller ödediler. Hamd olsun bizler de onların birer takipçileri olarak Allah yolunda acı çektik ve çekmekteyiz. Velakin her şeye rağmen üzülmüyor ve pişmanlık duymuyoruz. Bir çiftçi tohumu toprağa gömerken hiç üzülmez tasalanmaz, geleceğe karamsar bakmaz; aksine sevinir ve kara toprağa gömdüğü tohumların bir gün filizlenip semere vereceğini umarak müstakbele daha bir umutla bakar. Eğer ki bizler de sebat edip Allah yolunda, salihlerin şehit Fehimlerin izinde yürürsek, bir gün tarlamızın semeresini sevinçle toplayacak, gözlerimizdeki parıltıyı ve mutluluğu görür gibiyim inşallah.
Çok aziz ve canım yeğenim. Başta on dört yıldır zindanda olan muhterem baban Ali Rıza amcazademi, seni ve tüm aileni selamlar dua eder ve tüm Müslümanlardan özellikle de Yusufîlerden sana dua etmelerini istirham ediyorum. Doğruhaber gazetemizin Genel Yayın Yönetmenine ve tüm çalışanlarına şükranlarımı sunuyorum böyle bir imkân tanıdıkları için. Yüce Allah’a emanet olunuz. Selam ve dua ile.
Züheyir Timur
1 Nolu F Tipi Cezaevi
Kandıra / Kocaeli