Hükümetin Medya Ofisi, Tel Aviv hükümetinin Gazze Şeridi'ne insani yardım malzemesinin girişinin durdurulması kararına ilişkin açıklama yaptı.
Siyonist rejimin Gazze Şeridi'ne yardım girişini durduracağını duyurmasının, "verdiği sözleri ve ateşkes anlaşmasındaki yükümlülüklerini yerine getirmediğini yeniden teyit etmesi" anlamına geldiği kaydedildi.
Bu kararın, "Tel Aviv'in suçunu yansıttığı" aktarılan açıklamada, ayrıca bunun Filistin halkına karşı uygulanan soykırımın devamı olacağı kaydedildi.
Siyonist rejimin, "uluslararası yasaları umursamadığını ve insan hakları hukukunu hiçe saydığını" bir kez daha teyit ettiği belirtilen açıklamada, siyonist rejimin saldırılarıyla bölgeyi yakıp yıkması nedeniyle tüm üretim ve iş sektörlerinin durduğu bölgede, yardım girişlerinin engellenmesinin, gıda tedarikini yardımlarla sağlayan Filistinliler için "aç bırakma" anlamına geldiği vurgulandı.
Garantör olan arabuluculardan, "anlaşma kapsamındaki yükümlülüklerini tüm aşamalarda yerine getirmesi, insani protokolü uygulaması ve Gazze Şeridi'ne barınak ve yardım malzemeleri ile kurtarma ekipmanı ve mekanizmalarının girişi için İsrail'e baskı yapılması" istenen açıklamada, siyonist rejime ve onu destekleyenlere baskı yapılması, 2,4 milyondan fazla insanı aç bırakarak, insanlığa karşı işlenen suç, etnik temizlik ve soykırımın durdurulması için kararlı bir uluslararası tavır sergilenmesi çağrısında bulunuldu.
Siyonist rejim szöde Başbakanlık Ofisi, katil Netanyahu'nun, Gazze Şeridi'ne her türlü insani yardım malzemesinin girişinin durdurulmasına karar verdiğini duyurmuştu.
İnsani yardımların durdurulmasına, anlaşmanın 42 günün birinci aşamasının dün itibariyle sona ermiş olması ve Hamas'ın siyonist rejimin kabul ettiği görüşmelere devam edilmesine ilişkin ABD Başkanı Donald Trump'ın Orta Doğu Özel Temsilcisi Steve Witkoff'un taslağını kabul etmemesi gerekçe gösterildi.
Siyonist rejim, esirlerin serbest bırakılması sağlanmadan ateşkese devam etmeyeceği tehdidinde bulundu.
Hamas ise siyonist rejimin Gazze Şeridi'ne insani yardım girişini durdurma kararına sert tepki göstererek, bunun bir savaş suçu olduğunu ve ateşkes anlaşmasına açık bir darbe niteliği taşıdığını belirtmişti.
