Okullarda zararlı alışkanlıklar dersi işlensin
Uyuşturucunun bir hastalık olduğunu bilmesine rağmen devletin gereken tedbirleri almadığını ifade eden Yeşilay Mardin Şube Başkanı Lütfü Günlüoğlu, dikkat çekici bir öneride bulundu: Okullarda zararlı alışkanlıklar dersi işlensin.
MARDİN – Yeşilay Mardin Şube Başkanı Lütfü Günlüoğlu, uyuşturucuyla mücadele noktasında İlke Haber Ajansı’nın sorularını cevaplandırdı.
Yeşilay Cemiyeti’nin “Zararlı alışkanlıklar, bağımlılıklar, uyuşturucular, ilk adım ve ilk tadım ile başlarlar. Sakın denemeye kalkışmayın!” sözünü hatırlatan Günlüoğlu, önemli açıklamalarda bulundu.
İşte Yeşilay Mardin Şube Başkanı Lütfü Günlüoğlu ile yaptığı röportajın tamamı…
HER ALANDA UYUŞTURUCUYLA MÜCADELEYİ SÜRDÜRÜYORUZ
Yeşilay olarak uyuşturucu ile mücadelede ne tür çalışmalarınız var?
Bizler Yeşilay Cemiyeti olarak Türkiye`nin en eski cemiyetlerinden bir tanesinin temsilciliğini yapıyoruz. Şubemiz yeni kuruldu. Bu sene faaliyete geçtik, takriben 90 yıl küsurdan beri Yeşilay Cemiyeti Türkiye`nin 30’dan fazla ilinde örgütlenmiş vaziyette. Birçok ilinde, ilçesinde de temsilcilikleri olduğu halde bağımlılıklarla mücadele eden büyük bir kurum, büyük bir sivil toplum kuruluşudur. Şimdi bu konuyla ilgili bizim çok çeşitli çalışmalarımız var. Gerek Mardin ortamında gerek Türkiye genelinde, gerek dünya çapında genel merkezimiz uyuşturucuyla mücadeleyi her alanda sürdürmektedir. Bizim mücadelemiz elbette ki hükümetlerin desteği olmadan devam etmesi yüzde yüz bir başarı sağlaması mümkün değil. Herkesin desteğine ihtiyaç duymaktadır. Bu gün uyuşturucu dünyanın başına bele olmuş bir hastalık halini almıştır. Bizler Yeşilay Cemiyeti olarak özellikle gençlere yönelik seminerlerimiz yapılmaktadır. Gerek konferanslar, seminerler ilkokul çağındaki, lise öğrencilerine yönelik çalışmalarımız mevcuttur. Tedavi olmak isteyen öğrencilere biz tedavi imkânı sağlayabiliyoruz. Resmi kurumlar sürekli irtibat halindeyiz. Tedavi olmak isteyen insanlarımız ve bağımlılarımız olduğu takdirde hem kendilerine maddi imkân sağlama olanağı veriyoruz. Bir de tedavi imkânı sağlıyoruz resmi kurumlarla sürekli irtibatımız sürekli irtibat halindeyiz. O nedenle uyuşturucu kullanımı tabi her ne kadar artış gösteriyorsa da biz yine de mücadelemizde asla taviz vermeyeceğiz. Bu alan da ilerlemeye devam edeceğiz
SİVİL TOPLUM KURULUŞLARININ DESTEĞİNİ RAHATLIKLA ALABİLİYORUZ
Yaptığınız çalışmalarda toplumun size desteği nasıl. Özellikle STK`lardan destek görüyor musunuz? Bu mücadelenizde yalnız bırakıldığınız zamanlar oldu mu?
Bu gerçekten ilginç bir soru. Biz Türkiye`nin demin ifade ettiğim gibi en eski ve etkin kuruluşlarından bir tanesiyiz. Sivil toplum kuruluşlarının desteğini rahatlıkla alabiliyoruz. Bazen de tabi mücadele ettiğimiz alan itibariyle kumar, içki, alkol uyuşturucu sigara gibi bağımlılık yapan maddelerle mücadele ettiğimiz için bütün sivil toplum kuruluşlarını yanımız da görmeyi beklemiyoruz. Bazen karşımız da olduklarını da görüyoruz, çünkü özellikle bu gün Türkiye’de resmi ifade edilen rakamlara göre 17 milyon sadece sigara tiryakisi bulunmaktadır. Kaçaklarla hesapladığınız zaman kayıt dışı kullanımlar dikkate alındığı zaman 20 milyonu aşkın bir sigara tiryakisi vardır. Tabi bunların önemli bir kısmı da sivil toplum kuruluşlarının içerisinde yer almaktadır. Şimdi bütün bu insanların yanımızda durmasını beklememiz gerçekçi olamaz bazen karşımızda da yer aldıklarını görüyoruz ama büyük ölçüde ben sivil toplum kuruluşlarından memnun olduğumu ifade edebiliyorum. Çünkü cemiyetimiz gerçekten Türkiye’de tanınmış önemli cemiyetlerden bir tanesidir. Önemli bir destek görüyor diyebiliyorum. Bazen münferit olayları hariç tutarsak gerçekten Yeşilay gerek bölgemizde gerek ilimizde bütün Türkiye çapında tanınmış bir cemiyettir.
OKULLARDA ZARARLI ALIŞKANLIKLAR DERSİ İŞLENMELİ
Uyuşturucu ile mücadelede eğitimin etkisine değinir misiniz?
Gerek uyuşturucunun gerek diğer bağımlılık yapıcı maddelerin doğrudan doğruya eğitimle alakalı olduğunu düşünmüyorum. Şimdi yapılan istatistikler büyük ölçüde ilkokul mezunları öne çıkıyor veya tahsili olmayan insanların ilk safta yer aldığını görüyoruz. Ama bazen de bakıyoruz ki çok tahsilli insanların da böyle bir bağımlılığın içerisinde olduklarını rahatlıkla görebiliyoruz. Yani yüzde yüz eğitimin burada rolü olduğu düşünülemez, ama elbette ki insanların eğitimli olması bu uyuşturucu bağımlılığıyla mücadele etmeyi kolaylaştıran bir durumdur. Bizler her zaman Türkiye de resmi yetkililere şunu söylüyoruz. Siz bu ülkeye hapishane veyahut da hastane yapmaktan çok siz bu insanlara zararlı alışkanlıkları anlatın, okullarda en azından zararlı alışkanlıklar adı altında bir dersin konulmasından yanayız. Çünkü insanlar bu konu da gerçekten eğitimsiz bilgisiz yani bu insanlar kendi iradeleriyle hareket etmiyor iradelerinin dışında bir davranış sergiliyorlar. O nedenle eğitimin rolünü inkâr etmek mümkün değil ama yani uyuşturucu bağımlılığında tamamen eğitimle alakalı olduğunu düşünemeyiz. Çünkü uyuşturucuda çok değişik etkilerin olduğunu rahatlıkla olduğunu görebiliyoruz.
UYUŞTURUCU KULLANIMI SÜREKLİ ARTIYOR
Uyuşturucu madde kullanımı toplumda ne düzeyde, hangi yaş grubunda daha yoğun, en çok kullanıldığı sosyal çevreler hangileri?
Maalesef üzülerek ifade edeyim ki; bugün uyuşturucu kullanımı son zamanlarda ilköğretime kadar inmiş durumda. Yaş mevzu bahis değil, yani yaş bazen 11-12 bu konularda farklı istatistikler mevcuttur. Bu konu da gerek dünyada gerek Türkiye’de gerek ilimiz Mardin’de yüzde yüz bir sonuca ulaşılmış bir şey yok. Emniyet kayıtlarına baktığımız zaman bu her gün değişebiliyor. Değişik rakamlarla karşılaşıyoruz ama Türkiye geneline 500 bine yakın 500 bin civarında uyuşturucu müptelası olduğu söylenir. Mardin’de özellikle Kızıltepe’de emniyet kayıtlarında anlaşılıyor. Çünkü bizim Yeşilay Cemiyeti olarak bunu saha ya inip de tek tek tespit etme imkânımız yok ama bir artış olduğunu rahatlıkla görebiliyoruz. Özellikle lise ve ortaokul çağında ki öğrenciler arasında çok yaygın olduğunu görebiliyoruz. Şimdi biz bu durumu gerek Mardin`de ki yetkililerle de görüştük aynı düşünceleri paylaşıyoruz. Aynı endişeleri duyuyoruz. Özellikle okulların önündeki kantinlerde yeteri kadar denetlenmeyen sigara satılan yerlerde ve buna benzer böyle kuytu yerler de internet kafeler de rahatlıkla uyuşturucunun kullanılabildiğini görebiliyoruz. Fakat maalesef ortaya konulan mücadele şekli yeteri kadar bir sonuç alındığını ortaya koymuyor. Yani caydırıcı tedbirler alınmıyor, maalesef bu gün devlet bu uyuşturucunun bir hastalık olduğunu bilmesine rağmen gereken tedbirleri almıyor, alamıyor. Yeteri kadar herhangi bir denetim yapamıyor ve bu konuda tedbirler alınmadığı gibi zaman zaman bakıyorsunuz çok değişik vakıalarla karşılaşabiliyoruz.
İBRETLİK BİR OLAY
Mesela televizyonda geçenlerde benim izlediğim vakıa hakikaten tüylerimi diken diken etti. Uyuşturucu bağımlısı bir genç hangi kanal da olduğunu hatırlamıyorum ama haber aynen bu şekilde geçiyordu; Bir genç uyuşturucu bağımlısı annesine geliyor, dul bir kadın. Kocasından kalan emeklilik maaşıyla geçinen bir kadın oğlu geliyor ve ‘Anne bana şu kadar para bulacaksın’ diyor. Bulmasan tabi sen bilirsin diyerek tehdit ediyor. Zavallı anne cebindeki paraları tümünü çıkarıp veriyor. Bir hafta sonra çocuk bir daha geliyor bu bağımlılık uyuşturucu bağımlılığı bir şeye benzemiyor. Hiç bir şey dinlemiyor. İnsanı katil yapar, hırsız yapar, yol kestirir her şey yaptırır çünkü o madde mutlaka kendisine göre elde edilmesi gereken bir madde. Şimdi haber devamın da şöyle bir şey geçiyor. Anne veriyor bir daha çocuk tabi tatmin olmuyor yetmiyor çünkü sürekli böyle bir istek var bir arzu var ya Allah kimsenin başına getirmesin, hakikaten çok zor bir durum. Bu sefer geliyor annesini tehdit ediyor. Şu kadar parayı vereceksin, vermediysen seni de öldürürüm evi de yakarım. Hakikaten ben bu haberi izlediğim de tüylerim diken diken oldu. Bir hafta aradan geçiyor anne bir şeyden haberi yok parası da yok verecek çarşıdan dönünce bakıyor ki evinin cayır cayır yandığını görüyor. Polis geliyor itfa ye geliyor itfa ye yangını söndürmeye çalışırken öbür taraftan da polis uyuşturucu bağımlısı olan çocuğun peşine veriyor. Sonra ne oldu tabi bilmiyorum. Çocuk yakalandı mı öldü mü bilmiyorum. Bu olay tabi sıradan bir olay, artık Türkiye’de sıradan bir olay haline gelmiş.
BONZAİ TEHLİKESİ
Son zamanlar da biliyorsunuz Bonzai diye bir madde ortaya çıktı. Tabi bu diğer uyuşturuculardan farkı şu diğer uyuşturuculardan da karıştırılmak suretiyle çok daha etkin bir madde üretiliyor ve bunu alan bir kişi genç olsun kim olursa olsun aldığı zaman onu çok rahatlılıkla hem bağımlılık yapıyor ve daha çabuk öldürüyor. Yani şimdi uyuşturucunun iyisi olamaz şimdi bazen duyuyoruz haberlerden, televizyon haberlerinden işte şu kadar sahte rakı ele geçirildi. Yani bu öyle bir imaj bırakıyor ki sanki hakikisi iyiymiş gibi bir intiba bırakıyor. Şimdi burada da bakıyoruz son zamanlarda Bonzai maddesini öne çıkardılar sanki esrar iyidir, sanki diğer uyuşturucu maddeleri iyiymiş gibi bir algı oluşturulmaya çalışılıyor. Tabi bu uyuşturucu mafyasının işi bu yani dünya sağlık örgütünün yaptığı araştırmaya göre her yıl uyuşturucu mafyasının cebine giren para bir trilyon dolar tabi bu aşağı yukarı bir rakam, müthiş bir rakam, yani şu anda sorsam ne kadar eder, matematiksel olarak belki hafızamız almıyor. Çok büyük bir rakam ama şunu sadece söyleyebilirim 2013 Türkiye bütçesi 400 milyar lira, yani daha açık bir ifadeyle 200 milyar dolar. Bu ne demek uyuşturucudan elde edilen para miktarı Türkiye bütçesinin 5 katı. Bu kadar bir meblağın ortaya olduğu bir alanda uyuşturucuyla mücadele gerçekten zor... Ama şunu ben açık ve netlilikle ifade ediyorum son zamanlarda özellikle bir kaç yıl içersinde uyuşturucu ile mücadelede önemli bir başarı sağlandı diyebiliriz, ama her şeye rağmen yeterli olduğunu düşünemeyiz
ÖNLEMLER YETERSİZ
Uyuşturucu maddelerin yoğun bir şekilde kullanıcılarına ulaştırıldığı internet kafeler, okul önleri, barlar vs. gibi yerlerde ne tür önlemler alınıyor. Alınan önlemler yeterli mi?
Yeterli olduğunu düşünemiyoruz. Biz burada Yeşilay Cemiyeti olarak şubemizi yeni kurduk ve ben bu konuda gerek il valisine, gerek Artuklu Kaymakamına sağ olsunlar yeteri kadar ilgi alaka gösterdiler. Benden bu konuda da resmi talepte bulunmamı istediler. Şuan yeteri kadar tedbir alınmıyor ama bundan sonra tedbir alınacağına dair benim inancım var. Özellikle denetleme konusun da büyük bir zafiyet var. Tabi bunu söylerken sadece uyuşturucu için söylemiyorum. Bazen bize şu soruyla çok karşılaşıyoruz; sigara kullanan tiryakilerin genellikle yaptıkları numara, uyuşturucu çok kötü, Allah`a şükür ben kullanmıyorum. Ama sigara kullanıyorum. Yani kendi aklınca sigarayı beraat ettirmeye çalışıyor. Kumarı veya alkolü beraat ettirmeye çalışıyor. Hani Türkçede bir deyim var; ‘Al birini vur ötekisine.’ Hakikaten çok kötü bir musibetle karşı karşıyayız. Uyuşturucu dünya başına büyük bir bela, bizim görevimiz sivil toplum kuruluşu olarak bu yetkilileri yeteri kadar uyarabilmek yoksa bizim bir infaz gücümüz yok. Geçenlerde bir baba geldi. Allah için oğluma bir çare dedi. Şimdi tabi çocuğu çağırdık elimizde sihirli bir değnek yok, önce bir kafada bitmesi gerekir. Çocuk veya kullanıcı, bağımlı eğer kafasında bitirmeye karar vermediyse bunu bitirmek mümkün değil ve yasalara göre kimseyi tedaviye gönderemiyorsun. Çocuk geldi sağ olsun anlayışlı bir gençti oturduk. Dilimizin döndüğünce biraz nasihat ettik. Bir şeyler söylemeye başladık, çünkü bizim tedavimizde yok, ilacımızda yok ama şunu yapabiliyoruz sağ olsun sağlık yetkilileriyle bizim irtibatımız var. Devlet Hastanesi, Sağlık Müdürlüğü, çeşitli yerlerle irtibatımız var. Biz bunları oraya götürdüğümüz zaman tedavisi için gereken neyse yapılıyor. O konu da güzel gelişmeler var ama bizi üzen şey o maddeyi kullanan insanlar kafaların da ilk önce bitiremiyorlar. Onun için bize başvurdukları zaman iyi bir sonuç alamıyoruz. Ama bu bahsettiğim genç geldi ve gerçekten ‘Ben bitirmek istiyorum’ dedi. Tamam dedim, seninle işimiz rahat çünkü kafasında bitirmeyi planlamıştı, geldi o genç ben ona bir kaç kitap verdim, bir film izlettirdim, ondan sonra dergi verdim, dilimin döndüğünce bir şeyler anlatmaya çalıştım. Sağlık Müdürlüğüne gönderdim ve ondan sonra tedaviyi kabul etti. İnşallah düzelme yoluna gidecektir fakat bunun dışında bizim elimizde sihirli bir değnek yok.
YEŞİLAY’IN İKİ TÜRLÜ BİR MÜCADELESİ VAR
Yeşilay’ın iki türlü bir mücadelesi var; birincisi bağımlılarla mücadele, ikincisi insanlar bağımlı olmadan mücadele hali. Düşünün ki bir ilkokul da uyuşturucu veya zararlı alışkanlıklardan yoksa bizim çalışma alanlarımızın birincisidir. Çünkü önemli olan daha başlamadan o genci yakalayabilmek. Tedaviye ihtiyaç duyacak bir seviyeye gelmişse bizim işimiz çok zor. Bunu ben alkol tiryakileri için, sigara tiryakileri için, uyuşturucu tiryakileri için, aynı şeyi söylüyorum. Önemli olan bağımlı olmadan onu frenleyebilmektir. Yeşilay`ın meşhur bir sözü var. Diyor ki; ‘Zararlı alışkanlıklar, bağımlılıklar, uyuşturucular, ilk adım ve ilk tadım ile başlarlar. Sakın denemeye kalkışmayın!’ Bunların sonu ya hapishane olur ya hastane olur ya da mezarlık olur. Ama özellikle şu an üzerinde durduğumuz uyuşturucu konusun da en tehlikelisidir. Uyuşturucunun peki sigaradan farkı ne? Sigara geç öldürür, uyuşturucu çok daha erken öldürür. Siz hiç zaman yaşlı bir uyuşturucu kullananı gördünüz mü? Göremezsiniz çünkü o erken yaşta götürmüştür veya bir şekilde kurtulmuştur, tedavi olmuştur veya intihar etmiştir. Uyuşturucunun sonu maalesef mezarlık oluyor.
ÇOCUĞUNUZU İHMAL ETMEYİN
Peki, son olarak uyuşturucu ile mücadelede ailelere tavsiyeleriniz ve onlardan talepleriniz nelerdir?
Ailelerden taleplerimiz çocuklarına yeteri kadar sahip olmalarıdır. Bu konuda yeterli deneyimleri, birikimlere sahip olmaları lazım... Çocukları herhangi bir zararlı alışkanlığa müptela olduklarını sezdikleri an herhangi bir endişeye kapılmadan heyecanlanmadan, bu işte yol almış bir uzmanına danışmalarını ben tavsiye ediyorum. Gençleri takip edecek çoğu aileler kendilerinde o gücü kendilerinde bulamıyor. Ben kendi babamı söyleyeyim; yaşadığımız ortamda babam bizi takip edecek bir durumda değildi. Okuma yazması yok bir şeyi yok yani ne yaparsak yapalım onun hiç umurunda değil, istese bile takip edemiyordu. Ama en azından anne ve babaların çocuklarına birer örnek olabilmelerini istiyoruz. Şimdi anne ve babaların kafasında genellikle şu var; benim çocuğum sokağa çıkmasın da ne yaparsa yapsın. Çocuk sokağa çıkmıyor ama evin içerisinde bunu kullanabiliyor. Başka yerde kullanabiliyor. Bunun çok çeşitli yolları vardır ama öncelikle anne-babalara tavsiyelerimiz; çocuklarını takip edip böyle bir durumla karşılaştıkları zaman derhal bir uzmanla görüşmeleridir.
İLKHA: Bize zaman ayırdığınız teşekkür ediyoruz.
YEŞİLAY: Bize bunları anlatma fırsatı verdiğiniz için asıl biz teşekkür ediyoruz. (M. Salih Keskin/Abdulilah Çevik – İLKHA)