Varoluş sadakası: Sadaka-i Fıtır
Fıtır sadakası hakkında açıklamalarda bulunan Mardin İl Müftüsü Dursun Ali Coşkun, Fitreyi alanın değil, verenin hayat standardı esas alınmalıdır." dedi.
MARDİN - Mardin İl Müftüsü Dursun Ali Coşkun, fıtır sadakası ile ilgili açıklamalarda bulundu. Zekât ve sadakanın toplumun farklı kesimleri arasında köprü kuran, fertler arası duygusal gerilimi engelleyen, sosyal barış ve huzuru temin eden çok önemli bir dini yükümlülük olduğuna işaret eden Coşkun, “Bu bakımdan dilimize ‘fitre’ olarak yerleşen fıtır sadakasının Ramazan Bayramı öncesinde yerine getirilmesi istenen malî bir ibadet olması manidardır.” dedi.
Müftü Coşkun sözlerine devam etti: Fıtrat kelimesinin, yarmak, ikiye ayırmak, kesmek, yaratmak, icat etmek manolarına geldiği dikkate alınırsa ‘Fıtır sadakası’ ifadesinde şu iki mana ön plana çıkmaktadır. Birincisi; fıtır, ‘Oruç bozma’ veya ‘Ramazan’ın sona ermesi’ anlamlarında kullanıldığı için bu sadakaya fıtır sadakası denmektedir. Nitekim Basralı âlim Hasan-ı Basri’nin aktardığına göre sahabeden Abdullah b. Abbâs Basra’da vali iken Ramazan’ın sonunda yaptığı bir konuşmasında Müslümanlara hitaben, ‘Orucunuzun zekâtı olan fitrenizi veriniz.’ demiştir. Bu bakımdan Fıtır sadakası, kişinin, hem de velayeti altındakilerin canını bağışladığı için Allah’a bir şükran borcunu ifade etmektedir. Bu sadaka, hadis kaynaklarımızda daha çok ‘Fıtır sadakası’ ‘Fıtır Zekâtı’, ‘Oruç Zekâtı’ ve ‘Ramazan Sadakası’ şeklinde geçmektedir.”
Ramazan’da manevî bir iklimin oluşmasını sağlayan ibadetlerin yoğunluğu olduğuna işaret eden Coşkun, “Oruç ve namaz gibi sosyal yardımlaşma ve dayanışma da bu ibadetlerin bir parçasıdır. Bu yüzden Ramazan, müminin sadece bedenen değil malı ile de kul olmasının gereğini yerine getirdiği bir aydır. Fıtır sadakasının yıllık oluşu, Ramazan ayı gibi insanların ibadete yoğunlaştığı, ruhanî hayata daha da özen gösterdiği bir zamanda ödenmesi son derece anlamlıdır. Fıtır sadakası, gündüzü oruçla, gecesi namazla ihya edilen Ramazan ayının bereketidir. Oruç ile bedenini arındıran Müslüman, fıtır sadakası ile de bayrama erişmenin şükrünü eda eder. Temel ihtiyaç maddelerinin zamanla değişkenlik arz edebileceği muhakkaktır. Bu durumda fıtır sadakasını hadiste yer alan hurma ve arpa gibi ürünlerle sınırlamak doğru değildir.” diye konuştu.
Fıtır sadakasının ayni olarak verilebileceğini belirten Coşkun, “Daha doğru bir deyişle, Hz. Peygamber zamanında öyle verilirdi. Ülkemizde de bu böyledir. Cebinde nakit parası olmayan bir çiftçi elbette para veremez. Ama aynı şahıs harmanının başında bir ölçek fındık, kuru fasulye, nohut, buğday, arpa, kuru üzüm gibi mahsullerden daha rahat ve bolca verebilir. Bu noktada herkesin elinde bulunan maldan bu sadakayı vermesi bakımından önemlidir. Bir Müslüman eğer kuru üzüm sergisi başında ise ondan un veya hurma ile fıtır sadakası istemek, ona zorluk çıkarmaktır. Ayrıca fıtır sadakasının nihaî maksadını düşündüğümüzde, günümüzde bu sadakanın sadece hadiste ifade edilen yiyecek maddelerinden verilmesi gerektiği sonucunu çıkarmak yanlıştır. O dönemde bir fakirin bir ölçek hurma veya buğday ile önemli bir ihtiyacını karşıladığı göz önüne alınırsa, buradaki temel maksadın bir kişinin bir günlük yiyeceğini sağlamak olduğu anlaşılacaktır. Bu ihtiyacın nakit para ile karşılanması da mümkündür. Nitekim ülkemizdeki uygulamalar bu yöndedir. Ancak şunu ifade etmek gerekir ki, günlük ihtiyacın tespiti yapılırken fitreyi alanın değil, verenin hayat standardı esas alınmalıdır.” diye konuştu. (M. Salih Keskin – İLKHA)