• DOLAR 34.537
  • EURO 36.444
  • ALTIN 2878.58
  • ...
Gazze`de İnsanlık Dışı Bir Durum Var
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 

GAZİANTEP - Ramazan etkinlikleri kapsamında bayanlara yönelik düzenlenen programa katılan gazeteci yazar Sibel Erarslan, program sonunda iç ve dış gündemle ilgili İlke Haber Ajansı`na açıklamalarda bulundu.

“İsrail’in vahşeti sonucu Gazze`de insanlık dışı bir durum var”
Her Ramazan İsrail’in vahşetine şahitlik yapıldığına dikkat çeken Eraslan, “Şuan Filistin’de şehit sayısı gittikçe artmaktadır. Artık sayılar pek o kadar önemli değil. Çünkü biz her Ramazan İsrail’in vahşetine şahit olmaktayız. İsrail her Ramazan bir bahane bulup özellikle Gazze’deki kardeşlerimizin huzurunu kaçırıyor. Gazze`deki kardeşlerimizi katlediyor. Gazze`de yoksulluk var, işsizlik var, insanlar konutsuz sokaklarda yaşamlarını sürdürüyor. Gazzelilerin sığınabilecek evleri dahi yıkılmış ve bombalanmış. Yetimler ve çocuklar ile ilgili ciddi sorunlar var. Bombardıman sonucu Gazzeli kardeşlerimiz eğitimlerini sürdüremiyorlar. Normal şartlarda uluslararası diploması gereği hastaneye sığınanlara dokunulmaması gerekir. Gazetecilere dokunmaması gerekir. Fakat İsrail hiçbir hukuk tanımadan hastaneleri, okulları ve evleri bombalıyor.  İsrail’in vahşeti sonucu Gazze`de insanlık dışı bir durum var. Kesintisiz bir cinayet var. Şeffaf bir hale gelmiş çok açık bariz pervasız bir terörizm var.” ifadelerini kullandı.

“Bu saldırılarının tek nedeni intifadaların başlaması ve Gazzelilerin direnişidir”
Dünyada oluk oluk kan akmasının sonucunda BM, NATO, İslam İşbirliği Teşkilatlarının hiçbir işe yaramadığını belirten Eraslan, “Uluslararası toplum, Arap emirlikleri Gazze`deki İsrail vahşetine sessiz kalıyor. Buna karşılık ne yapabiliriz. Uluslararası bir hukuk mücadelesi veriliyor. Uluslararası oturumlarda İsrail’in vahşetleri dile getiriliyor. Fakat ABD ve AB’nin İsrail’in yanında tavır alması sonucu herhangi bir müayyede uygulanmıyor. İsrail’in yaptığı zulme ve vahşete Uluslararası toplum sessiz kalıyor. En son Hudayr adında bir gencin öldürülmesi bana Mavi Marmara şehidi Furkan Doğan’ı hatırlattı. Çünkü Furkan Doğan’ın otopsi raporlarına bakıldığında çok yakın bir mesafede bu vahşiliği gerçekleştirdi. Bundan da anlıyoruz ki İsrail acımasız ve vahşidir. Bu saldırılarının tek nedeni intifadaların başlaması ve Gazzelilerin direnişidir. Şu bir gerçek ki, Gazzeliler korkusuz ve şehadet özlemi ile yanan insanlardır. Gazzeliler ölümden korkmuyorlar. Şehit olmak Gazzeliler için hayatın bir parçası önemli ümmetin tavrıdır. Bu gün dünya üzerinde 63 yerde katliam var. Bunların 55 tanesi Müslümanlara yönelik yapılmaktadır. Her yerde Müslüman kanı akıyor. Bu akan kanı hukukla durdurabiliriz. Uluslararası toplumlarda ciddi yasal uygulamaların olması lazım. Dünyada oluk oluk kan akmasının sonucunda BM, NATO ve İslam İşbirliği Teşkilatlarının hiçbir işe yaramadığını görmekteyiz.” dedi.

“Annelerin bu eylemi tamamen sivil bir eylemdir”
Diyarbakır’da çocukları PKK tarafından kaçırılan annelerin eylemine de değinen Eraslan, “Normal şartlarda ben de Diyarbakır`a gidecektim. Fakat programımdan dolayı gidemedim. Annelerin gayreti çok önemli ve onurlu bir gayret bundan dolayı onurlu annelerin bu gayretini takdirle karşılıyorum. Annelerin bu eylemi tamamen sivil bir eylemdir. Tamamen çocukları dağa kaçırılan annelerin cesaretinden ibaret bir eylemdir. Bu annelerin tek derdi çocuklarımızı istiyoruz demeleridir. Ben bu şekilde hiçbir siyasi yapıya oluşuma dayanmadan onurlu bir şekilde dağa kaçırılan çocuklarını isteyen anneleri kutluyorum. Onların bu cesaretlerini takdirle karşıladığım gibi yürekli anneleri yürekten tebrik ediyorum. Bölge insanı bazı adımların atılmasını bekliyor. Belki yıllar önce olsa anneler bu eylemi yapamayacaklardı. Artık bölge halkı eskisi gibi değil neyin ne olduğunun farkındadır.” ifadelerini kullandı.

Yeni sempatizanlar bulmak için çocukları dağa götürerek bir çözüm olamayacağını belirten Eraslan, “Hala birçok aile PKK ve KCK’den korkuyor. Çünkü her iki yapı bölge halkını hep silahla kan akıtmakla korkutmuş. Eğer bölge halkının üzerinde bu korku olmamış olsaydı. Yürekli anneler çocuklarını isteyecek ve haklarını savunacaklardı. Yine de bu korku ve tehditlere rağmen hiçbir gücü arkalarına almadan dağa kaçırılan çocuklarını istemek onurlu ve haklı bir direniştir. Eğer örgütün baskısı olmasa bölge halkı tepkisini elbette vereceklerdir. Çünkü bölge annelerinin ortak sorunu çocuklarından uzak kalmalarıdır. Bu onurlu annelerin sivil eylemi kalplerin yumuşamasına vesile oldu. Anneler farkındalığımızı bizlere hatırlattılar. Bu Ramazan günlerinde kalplerin yumuşak olduğu günlerde inşallah bu annelerin barışa vesile olacaklarına inanıyorum. Şunu da belirtmek gerekir ki, madem örgüt bir barış müzakeresi içerisine girdi. Kendi üzerine düşen görevleri de yerine getirmesi gerekir. Hala kendine yeni sempitazanlar bulmak için çocukları dağa götürerek bir çözüm olmaz. Hem barış demek hem çocukları dağa götürmek uygun olmasa gerek.” diye konuştu.

“Bu yapılanlar açık bir şekilde çifte bir standarttır”
Mütedeyyin mahkumlara uygulanan çifte standarda da değinen Ersalan, “Ergenekon ve Balyoz tahliyeleri yaşanırken hiç kimse sesini bile çıkarmadı. Adeta dut yemiş bülbüle dönmüşlerdi. Fakat mütedeyyin şahıslar serbest bırakıldığında koparılan yaygaralar hala hafızalarda yerini almaktadır. Salih Mirzabeyoğlu’nun ve diğer mütedeyyin şahısların suçu nedir. Salih Mirzabeyoğlu’nun tek suçu eli kalem tutmasıdır. Bundan dolayı yıllarca zindandadır. Buna benzer niceleri sadece atılan iftira sonucu mahkûm olanlar var. Evinde kalemden başka bir şey bulunmayan şahıs hala cezaevinde tutulmaktadır. Erken tahliyelerden diğer düşünceye sahip şahıslar yararlanırken mütedeyyin şahıslar hiçbir yasadan yararlanamadı. Hatta sol görüşlü kişiler bazı yasalardan faydalanırken mütedeyyin kişiler faydalanacağı zaman adeta kıyameti koparıyorlar. Bu yapılanlar açık bir şekilde çifte standarttır. Hükümet bazı adımlar attı. Fakat bunun tüm kesimleri kapsaması gerekir. Aksi takdirde adalet sağlanmış olmaz. Sosyal medyada başlatılan “Yusufilere Özgürlük” kampanyasını takip ediyorum. Fakat sosyal medya üzerinden sadece gündem oluşturulur. Siyasetçilerin bu sorunlara siyaset alanında el atması gerekir.” şeklinde konuştu.  (İbrahim Koçyiğit - İLKHA)

Bu haberler de ilginizi çekebilir