Cumhurbaşkanlığı Yarışını Okumak
Abdullah KAVAN / doğruhaber / haber-yorum
Cumhurbaşkanlığı yarışında herkes dört aday beklerken çatı aday Ekmeleddin İhsanoğlu ittifakı seçimi üç adaya düşürdü. Diğer iki aday Selahattin Demirtaş ve Recep Tayyip Erdoğan’ın adaylıkları herkesçe tahmin ediliyordu. Bir nevi malumun ilanı oldu. Fakat Ekmeleddin İhsanoğlu’nun çatı aday olarak çıkması; başta CHP’nin bir kesimi olmak üzere herkese sürpriz oldu. Çünkü bu güne kadar İslami kimliği olan hiç kimseyi ön saflarda koşuşturmamışlar. Ve bu, bir ilk oldu. Birileri oturmuş ve bu halkın oylarını nasıl bir profille alacaklarını hesaplamışlar. Hem solcu, hem Kemalist hem de muhafazakâr kişilerin oylarını bir noktada toplama operasyonu. Yâda birilerinin dayatmalarıyla bu yola girmişler. Bu hamleleri halkın nabzına göre şerbet içirmeye benzer. Yıllarca halkın manevi değerleriyle çelişen bir politika sürdürmeleri ve netice alamamaları onları bu yola sevk etti. Fakat bu hamleleri de ters tepti. Onların tabanının bunu kabul etmeleri imkânsız gibi gözüküyor. Sol görüşlü biri AKP’nin adayı olursa AKP tabanının bunu kabul görmesi nasıl imkânsız gibi gözüküyorsa ve farklı sesler çıkacaksa, CHP için de aynı durum söz konusudur.
Ekmeleddin İhsanoğlu da kendini “laik” tabana kabul ettirmek için farklı manevralar peşindedir. Gelen ilk tepkilere karşı “ Fransa için Napolyon neyse, ABD için George Washington neyse Türkiye için de Atatürk budur” cümleleri kendisinin de laikler gibi düşündüğünü ima ediyordu. Onlardan bir farkının olmadığını, ona tepki göstermelerini anlamsız bulduğunu anlatmaya çalışıyordu. Aslında kendini doğru ifade ediyordu. Çünkü geçmiş kimliği her ne kadar “İslam Konferansı Örgütü” yeni ismiyle “İslam İşbirliği Teşkilatı” başkanlığıyla anılıyorsa da dindar kesimin benimseyeceği bir profile sahip değildir. Özellikle yapılan baskılara rağmen Mısırdaki “ihvan” katliamlarına ses çıkarmaması, genel yapısını kafalarda şekillendirmişti. O dönemde sessizliğinden dolayı rakibi Tayyip Erdoğan’ın eleştirilerine maruz kalmıştı. Zaten bu konudaki fikir ayrılıkları onu çatı adayı yapmada önemli rol oynadı.
MHP’den her ne kadar farklı sesler çıkmıyorsa da yapılan istatistiklerde MHP tabanının çatı adaya karşı CHP tabanından daha fazla bir tepkinin olduğu gözlemlenmiştir. MHP tabanından çıkacak firelerin AK Parti adayı Recep Tayyip Erdoğan’a oy verecekleri tahmin edilirken CHP tabanından kayanların ise Selahattin Demirtaş’a oy vereceği tahmin ediliyor. MHP tabanı AK Partinin muhafazakâr kimliğini kendine daha yakın hissederken CHP tabanı sosyalist kimliğiyle kendini BDP-HDP’ ye yakın hatta aynı görüyor. CHP tabanı ve BDP-HDP tabanı arasında fikir olarak bir ayrılık söz konusu değildir. İkisi de dünyanın sol partilerini bir araya getiren “Sosyalist Enternasyonal Birliği” konseyine üyedirler. Bunun için CHP’liler tarafından kanıksanmayan çatı adayına oy vermek istemeyenler HDP adayına kayabilirler. Şayet birinci turda Tayip Erdoğan seçilmezse ikinci turda HDP, çatı adayını destekleyecek ve bunda anlaşmışlar. Fakat şu bir gerçek ki seçmen sadece isim seçmeyecek. Bu isimler arkasında olan fikir, hizmet, ideoloji ve geçmişleri etkili olacak ve buna göre oy kullanılacak.
Bu dengeler içerisinde seçim kampanyaları başlamış durumda. Büyük bir sürpriz yaşanmazsa birinci turda Recep Tayip Erdoğan cumhurbaşkanı seçilecek gibi. Ancak seçildikten sonraki süreç daha da renkli geçeceği benziyor. Cumhurbaşkanı yetkilerini nasıl kullanacak? Yeni ve ilk olan halkın seçtiği cumhurbaşkanı, siyasete hangi şartlarda müdahil olacak? Bugüne kadar sembolik olan yetkilerin parlamento üzerinde etkisi nasıl olacak? AK Partinin başına geçecek kişinin parti tarafından benimsenmesi nasıl olacak? AK Parti tabanının onu kabullenme yüzdeliği ne olacak? Tayip Erdoğansız bir seçimin sonucu çok merak edilecek. Başkanlık veya yarı başkanlık sistemi için adımlar atılacak mı? İşte bu ve bunlara benzer tüm merak edilenlerin cevabını zaman gösterecek.
Selam ve dua ile…