"Barış; hepimizin ortak paydasıdır"
Çözüm Süreci ile ilgili TBMM'de bir konuşma yapan Bingöl Milletvekili Prof. Dr. Eşref Taş, "Barış artık hepimizin ortak paydasıdır." dedi.
ANKARA - Bingöl Milletvekili Prof. Dr. Eşref Taş, Çözüm Süreci ile ilgili TBMM’de bir konuşma yaptı. Taş, “Vatandaşlarının diline, dinine, kültürüne, yaşayışına, değerlerine hatta isimlerine bile saygı göstermeyen devlet anlayışını bu çağda savunanların aklına şaşarım.” dedi.
“Barış artık hepimizin ortak paydasıdır.” diyen Taş, “İtirazlar daha çok yöntem konusunda yoğunlaşıyor. Asıl olan barış ise gerisi hakikaten teferruattır. Barış hepimizin özlemi, halkın isteğidir. Halkımız barış konusunda yeni bir irade ortaya koydu. Eğer bu irade olmasaydı, eğer barışı halk istemiş olmasaydı şimdi geldiğimiz noktaya gelmek mümkün olmayabilirdi. O irade ya devlet ya PKK dayatmasını yırtıp attı. 90’lı yıllardaki ürkek girişimlerin kadük kalmasına sebep halkın desteğinin güçlü bir şekilde ifade edilememesiydi. Keşke barış isteyenleri koruyabilseydik. Çünkü barışı yapanları korumak, barışı korumaktır.” diye konuştu.
“Acı bizim acımızdı ama akıl bizim aklımız değildi”
Taş, konuşmasına şöyle devam etti: “Bu barış bize 50 bin cana mal oldu. Dağda ölen de bizim insanımızdı bağda ölen de. Akan kan, bizim kanımızdı. Giden can, bizim canımızdı. Dökülen gözyaşı, bizim gözlerimizden gelmişti. Acı bizim acımızdı ama akıl bizim aklımız değildi. Aklımız milli değildi. Çanakkale’de omuz omuza vatanı koruyan, şehit düşüp koyun koyuna yatan dedelerin torunlarının birbirlerine silah çekmelerini, birbirlerine kıymalarını başka türlü nasıl açıklarız? Bu ülkenin her bir santiminde herkesin emeği ve hakkı var.”
“Laiklik adına din önderlerine reva görülenler bugün hala yüreğimizi sızlatmaktadır”
Kardeşin kardeşe düşman edildiği dönemin artık kapatılması gerektiğini ifade eden Taş, “İdeolojiler gözleri kör ediyor, akıllara pranga vuruyor. Kendi vatandaşından şüphe eden, potansiyel düşman olarak gören bir devlet anlayışının bizi nereye götürdüğü açıktır. Laiklik adına din önderlerine reva görülenler, Dersim Katliamı, 33 erimizin şehit edilmesi ve benzeri olaylar bugün hala yüreğimizi sızlatmaktadır. Gözlerimizi yumarak, kulaklarımızı kapatarak bu olayları hiç olmamış sayanların bile vicdanları bir gün gelir isyan eder. Vatandaşlarının diline, dinine, kültürüne, yaşayışına, değerlerine hatta isimlerine bile saygı göstermeyen devlet anlayışını bu çağda savunanların aklına şaşarım.” ifadelerini kullandı.
Bu bir al-ver süreci olmadığını iddia eden Taş, “Bir ülkenin insani haklar ve temeller üzerinde yeniden inşa sürecidir. Taraf olduğumuz uluslararası anlaşmalarda, insan hakları ile ilgili temel metinlerde ve modern hukuk söyleminde ne kadar insan hakkı varsa, hepsini benim insanımın hakkı olarak düzenleyecek, garanti altına alacak bir yaklaşım dün romantikti ama bugün reel gerçekliktir. Kendi içinde barışı kuramayan ülkelerin ne bölgede ne dünyada bir ağırlığı olamaz. İslam dünyasındaki özelliklede Ortadoğu’daki istikrarsızlıkların ülkemize bulaşmasının önündeki en büyük engel birlik ve beraberliğimizdir.” dedi.
Her türlü provokasyona, siyasal ve ekonomik istikrarsızlığa karşı dikkatli olunmasını isteyen Taş konuşmasını şöyle tamamladı: “Kimse kimseyi silah zoruyla da olsa bir arada tutamadığı gibi ülkemizi de parçalayamaz. Bizi bir arada tutan şey Türkiye’nin geleceğine olan güvenimiz, birlikte başarma arzumuz, tarihimiz, dinimiz, ortak kültürel değerlerimiz ve bin yıldan buyana gelen kardeşlik hukukumuzdur. İki yıldır barış ve sükûnun gölgesinde huzur içinde yaşıyoruz. Barışın faydalarını ve nimetlerini görmeye başladık. Çok şükür Provokasyonlar bizi yolumuzdan döndüremedi ve döndüremeyecek de… Bu kararlılık içinde Hiç bir Siyasi kaygı duymadan ‘Baldıran Zehir de olsa içeriz’ anlayışıyla yola çıkan Barış Projesinin Mimarı Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a ve Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay’a ve emeği geçen herkese şükranlarımı sunuyor, hepinizi saygılarımla selamlıyorum.” (Nihat Kanat-İLKHA)