• DOLAR 34.547
  • EURO 36.015
  • ALTIN 3005.461
  • ...
Ezoterik Yapılanmalar - 2
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 
Şüheda Ülsen / Nisanur Dergisi
 
Geçen ayki yazımızda ezoterik yapılanmaların genel çerçevesini çizmiş ezoterizm tarihinde derin iz bırakan Ekber Şah’ın hayatına ve kurduğu yapılanmaya göz atmıştık. Bu ay, ünüyle Ekber Şah’tan pek de geri kalmayan, Hasan Sabbah ve fedailerini yani ‘Haşhaşiler’i ele almak istedik. Batılı kaynaklara göre Ortaçağ’ın önemli bir dini lideri… Kimilerine göre sırf öldürmek için öldüren katiller sürüsü. Kimilerine göre acımasız, vahşi bir terörist, kimilerine göre de birçok iş başarmış bir din ve devlet adamı. Bütün bu sıfatlarını bir kenara bırakırsak takdire şayan dehasıyla en büyük ezoterik örgütü kuran biri...

Hasan Sabbah; Şiiliğin İsmailiyye koluna bağlı, Büyük Selçuklu Devleti zamanında yaşamış, tarihte derin izler bırakan ve günümüzde de etkileri süren ezoterik bir yapılanma olan Haşhaşi Tarikatı’nın kurucusu ve ölene kadar liderliğini yapan kişidir. Tarihteki en gizemli kişiler arasına adını yazdırmayı başarmıştır.

İslamiyet konusunda kafası karışık olan Hasan Sabbah gençliğinde birçok gel-git yaşamış, o dönemdeki tarikat ve mezheplerin çoğunun toplantılarına katılmıştır. Katıldığı toplantılardan edindiği bilgi ve deneyimlerle eğer isterse bir tarikat liderinin kendisine uyan insanları istediği gibi yönetebileceğini, yalan yanlış fikirlerle onları kendine bağlayabileceğini fark etmiştir. Bir gün hocasına “Sadece iki güvenilir dosta sahip olsaydım bu hükümdarlığı (yani Büyük Selçuklu Devleti’ni) yıkardım” deyince Hasan Sabbah’ın aklından şüphe duyan hocası onu özel ilaç ve yemeklerle tedaviye koyulmuş; bu sebeple Hasan Sabbah İsmaililiğin kalbi olan Mısır’a kaçmıştı. Bir dönem, Büyük Selçuklu veziri Nizamülmülk’ün emrinde Selçuklu Devleti’nin hizmetine girmiş, devleti tanımış, yandaşlar edinmiştir.

Yakın arkadaşı olan Ömer Hayyam’la aralarında geçen bir konuşma sırasında Ömer Hayyam’ın söylediği “Bu insanlar cennet için yaşıyorlar, ancak onlara bir cennet verirsen onları yönetebilirsin” sözü Hasan Sabbah için dönüm noktası olmuştur.

Devlete isyan eden Hasan Sabbah kıvrak zekâsıyla tek bir damla kan dökmeden Alamut Kalesi’ni bir diğer adıyla Kartal Yuvası’nı ele geçirmiş ve orayı tarihin ilk ‘terör üssü’ haline getirmişti. Alamut Kalesi’nin arka tarafında bulunan Deylem bahçelerini tabiri caizse cennet bahçelerine çevirmiş, köle pazarlarından satın aldığı genç ve güzel kızları kendi kafasındaki huri profiline göre yetiştirmiş ve bu bahçelere yerleştirmiştir. Bununla birlikte kendine fedai olabilecek güçteki erkekleri de kaleye getirip onlara çelik gibi irade, mutlak itaat özelliklerini kazandıracak ölümcül dersler verdirmiştir.

Fedailerine hizmet edecek amaç olarak; sözde İsmaililik Harekâtı’na engel olabilecek herkesi ortadan kaldırmayı sunan Hasan Sabbah ‘Amaca giden yolda her şey mubahtır’ düşüncesini fedailerinin iliklerine kadar işlemiştir. Fedailerinin kendine olan güvenini daha fazla arttırmak isteyen Hasan Sabbah kendisinin Allah’ın peygamberi olduğunu ve istediği zaman fedailerini cennete götürebileceğini vaat etmiş ve aralarından başarılı olan birkaç fedaiye haşhaş içirip asansörle bahçelere götürmüştür. Yarı baygın halde gördüğü cennet bahçeleri ve hurilerin büyülerine kapılan fedailer sapasağlam bir imanla dönmüş ve bire bin katarak anlattıkları masallarla gidemeyenleri inandırmışlardı. Artık fedailerin tek yaşama amacı ölmek ve cennete gitmek olmuştu.

Hasan Sabbah’ın fedailerinin üzerindeki etkisi o kadar büyüktü ki; misafirleri geldiğinde fedailerinin ona olan bağlılığını göstermek için herhangi birini seçer ve ona kalenin tepesinden uçuruma atlamasını söylerdi. Mutlak itaatle Sabbah’a bağlı olan fedai gözünü kırpmadan kendini uçuruma atardı. Fedailerinin üzerinde bu...
 
 

Bu haberler de ilginizi çekebilir