`Kan ve Gözyaşı Bu Bölgenin Makûs Talihi Oldu`
Şeyh Said ve dava arkadaşlarını katledilişlerinin 89`uncu yılı münasebetiyle Mustazaflar Cemiyeti Diyarbakır Şubesi tarafından bir basın açıklaması düzenlendi.
DİYARBAKIR- Şeyh Sait ve dava arkadaşlarının idam edilişlerinn 89 yılı münasebetiyle Dağkapı Şeyh Sait Meydanında bir basın açıklaması düzenleyen Mustazaflar Cemiyeti Diyarbakır Şubesi, yıllar sonra Dağkapı meydanında işlenen cinayetlerin hesabının Şeyh Sait`in takipçileri tarafından sorulduğunu belirterek, devletin şahsında hükümete iadei itibar çağrısında bulundu.
Cemiyet adına basın açıklamasını okuyan Mustazaflar Cemiyeti Diyarbakır Şube Başkan Yardımcısı Cemil Cahit Ünsal, Müslüman halka karşı yapılan her türlü zulüm ve ihaneti gün yüzüne çıkarıp yapılacak zulümlere karşı da direneceklerini ifade etti.
Dağkapı Şeyh Said Meydanı’nda düzenlenen açıklamada, sık sık tekbirler getirilerek, ‘Zalimler için yaşasın cehennem!’ , ‘Şeyh Said’in yoluna canımız feda’ , ‘Şehitlerin yoluna canımız feda’ gibi sloganlar atıldı.
“Şeyh Said ve 47 arkadaşından özür dileyin”
Açılış konuşmasını yapan araştırmacı-yazar Vedat Turgut, Şeyh Said’in davası için mücadele etmek gerektiğine değindi.
Şeyh Said’in devlete karşı haklı bir kıyam başlattığını söyleyen Turgut, “Hükümete sesleniyoruz. Nasıl ki İskilipli Atıf Hoca’dan özür dilediniz. Ankara’da ve İskilip’te onun adına hastane açtınız ise acilen Şeyh Said’i Palu’dan ve 47 arkadaşından da özür dileyin. Buraya resmi olarak Şeyh Said Meydanı ismini verin. İkinci olarak, Şeyh Said’in mezarının belli olmasını istiyoruz. Akrabaları, müritleri ve dostları mezarına gidip Fatiha okusunlar.” dedi.
Açılış konuşmasının ardından kitlesel basın açıklamasını okuyan Mustazaflar Cemiyeti Diyarbakır Şube Başkan Yardımcısı Cahit Ünsal ise, Cumhuriyetin kuruluş yıllarından günümüze değin devletin yaptığı zulüm ve katliamları bir kez daha lanetlediklerini belirtti.
“İslam şehitlerinin hatıralarını ve davalarını hafızalarda taze tutmak istiyoruz”
İslam şehitlerinin hatıralarını ve davalarını yaşatıp hafızalarda taze tutmak istediklerini aktaran Ünsal, “Bizler tarihe, olup bitmiş ve geçen bir geçmiş diye bakmıyoruz. Tarihte yaşanan acı olayların gelecekte yaşanmamasını istiyoruz. Tarihte yaşanan acı olayların gelecekte yaşanmaması için yakın tarihte meydana gelen mezalimleri kamuoyunun gündemine taşımak istiyoruz. Zira bu sayfalar gözyaşlarıyla ıslanmış, kan ile yazılmış bir tarihtir. Bu sayfalar kimilerinin suratına çarpan ihanetin, zulmün belgesi olmakla beraber mazlumlar için de umudun ve izzetli duruşun dalgalanan sancağı olmuştur.” dedi.
89 yıl önce Dağkapı Şeyh Said Meydanı’nda zulüm ve tuğyana karşı, dünyanın gördüğü en görkemli İslami Kıyamlardan birinin rehberi ile 46 seçkin arkadaşının şehit edildiğini söyleyen Ünsal, Şeyh Said ve arkadaşlarını anmak, davasını ve uğradığı zulümleri yeniden hatırlattıklarını söyledi.
“Şeyh Said gibi nice âlim ve önderler zindanlara atılıp şehit olmuştur”
Cumhuriyetin kurucu iradesi olan Kemalist rejimin zulümlerine uğramış tek kişinin Şeyh Said olmadığını aktaran Ünsal, “Seyyid Abdülkadir, Cibranlı Halid Bey, Üstad Said-î Nursî, İskilipli Atıf Hoca, Şeyh Esad Erbilli, Seyyid Rıza ve daha nice âlim ve önderler zindanlara atılmış, tehcir edilmiş ve idam sehpalarında şehit olmuştur.” şeklinde konuştu.
“Kan ve gözyaşı bu bölgenin makûs talihi oldu”
Kan ve gözyaşının bu bölgenin makûs talihi ve tarihi olduğunu belirten Ünsal, “Küfrün namlularının İslam topraklarına yöneldiği bir dönemde bu kadim topraklarda binyıllardır iç içe yaşayan Müslüman halk hep birlikte; Türk`üyle Kürd`üyle, Arap`ıyla; kadınıyla erkeğiyle, yaşlısıyla genciyle, avamıyla medreselisiyle ve âlimleriyle direnişe geçti. Allah Azze ve Celle onlara bir zafer nasip etti. Fakat bu zaferin sevinci uzun sürmedi. Koyun postuna bürünmüş, batının klonladığı kurtlar, sürünün başına geçince bu mazlum halkın İslami ve insani değerlerine saldırarak olmadık zulümler yaşattılar.” diye belirtti.
Kürtler inançlarına olan bağlılıklarından dolayı en ağır zulümler gördü
Kürtlerin İslam dini ve inançlarına olan sıkı bağlılıklarından dolayı en ağır zulümler gördüğüne dikkat çeken Ünsal, Müslüman halkın tarihte yaşamış olduğu zulüm, işkence ve katliamların etkilerini halen üzerinden atamadığını belirtti.
“Dünden bugüne asılan, kurşunlanan ve sürgün edilen Müslüman halka neden hesap verilmez?”
Müslüman halka karşı yapılan her türlü zulmü, ihaneti gün yüzüne çıkarıp yapılacak zulümlere karşı direneceklerini söyleyen Ünsal, “Tarihi olupbittiye getirmenize göz yummayacağız. Bugün bir kısım elit ‘hayatımıza müdahale ediliyor’ diye yaygara kopartır ve bu karşılığını alır. Ama dünden bugüne inançlarından, kültürlerinden, dillerinden, mezhep ve meşreplerinden, kılık kıyafetlerinden dolayı asılan, kurşunlanan, bombalanan ve sürgün edilen bu mazlum Müslüman halka neden hesap verilmez. Neden hâlâ inançlarından dolayı istiklal mahkemelerinin varisi olan Devlet güvenlik mahkemelerinin ve Özel yetkili mahkemelerinin hukuksuzca mahkûm ettiği insanlar zindanlardan salıverilmez.” diye aktardı.
Ünsal, son olarak, şu talepleri olduğunu sıraladı:
- Devlet, Kurtuluş mücadelesi verildiği dönemdeki kardeşlik ruhuna dönmeli ve halkların inanç ve kimlikleri ile barışmalıdır. Şüphesiz ki bu kardeşlik ruhu için yegane referans İslam olmalıdır.
- 1925`ten günümüze kadar rejimin halka karşı işlediği suçlara yönelik olarak İstiklal Mahkemeleri tutanakları, TBMM ve Genel Kurmay arşivi bir an önce açılmalıdır. O dönemdeki katliamlarla ilgili maddi ve manevi gerçekler tüm yönleriyle ortaya çıkarılmalıdır.
- Devlet geçmişi ile yüzleşmeli, işlemiş olduğu suçları kabul etmeli, mağdurların ailelerinden ve halktan özür dilemeli, mağduriyetlerini gidermelidir.
- Başta Rehber Şehid Şeyh Said Efendi ve dava arkadaşlarıyla Bediüzzaman Said-i Kürdi olmak üzere vahşice katledildikten sonra mezar yerleri gizlenen müslüman halk önderlerinin, mezarlarının nerde olduğu açıklanmalı ve halkın ziyaretine açılmalıdır.
- İstiklal mahkemelerinin güncel birer versiyonu olmaktan öte bir fonksiyon icra etmeyen Ağır Ceza Mahkemeleri lağvedilmeli, adalet üzere hüküm icra edecek yargı kurumları oluşturulmalıdır. Üstünleri koruyup kollayan hukuki sistemler ortadan kaldırılmalıdır.
- Dünden bugüne yaşananlardan dolayı devletten bir yüzleşme, gasp edilmiş hakların ve itibarsızlaştırılmaya çalışılan değerlerimizin iadesini istiyoruz.
Açıklama, Ömer Çelik Hoca’nın yaptığı dua ile son buldu. (Hamza Adiyaman - İLKHA)