Mustazafların Mazlumiyetinden Haberiniz Var mı?
Muhammet Şerif / doğruhaber / haber-yorum
Mısır’ı, Suriye’yi, Irak’ı, IŞİD’i, derin güçlerin güdümündeki çetelerin bölgeyi ateş çemberine çevirmek istemelerini, çocukları “Kürtlerin Dahhaqı PKK” tarafından dağa kaçırılan mazlum aileleri ve annelerin yürekleri derinden inciten feryatlarını artık gündemimizin birinci sırasına koymaz olduk. Gündemimizin birinci sırasında, balyoz davasındaki tüm sanıkların tahliye edilmesi var.
Peki, balyoz tahliyelerinin konuşulduğu son tahlilde, ülkemizde, AK Parti iktidarı zamanında muhtaç ve yoksullara yardım ettikleri; zengin ve fakirlerin arasında köprü vazifesi yüklendikleri; benliklerinden uzaklaş(tırıl)mış insanları ihya ve ıslah ettikleri; yollarını kaybetmişlere rehber oldukları; gazetelerde, dergilerde, internet sitelerinde zalim ve tağutlara inat kirli ve derin ilişkileri ifşa ettikleri…
Âlemlerin efendisi Hz. Muhammed (sav)’in yeryüzüne teşriflerinin mübarek yıldönümü olan Kutlu Doğum programlarını organize etikleri; cennet gençlerinin efendisi Hz. Hüseyin’in şahadet yıldönümünde Kerbela tiyatroları düzenledikleri; terör devleti israil’in katlettiği Filistinliler için gıyabi cenaze namazı kıldıkları; Mekke’nin fethi gecesine katıldıkları için vicdanların kabul etmediği (150 yıl gibi) cezalar alan masum ve mazlum İslami STK yöneticilerinin mazlumiyetlerinden haberiniz var mı?
Evet, söz konusu İslami STK yöneticileri bir önceki paragrafta dile getirdiğimiz suçlardan !!! dolayı ceza aldılar. “Gerçek Adelet”in değil “Üstünlerin Hukuku”nun geçerli olduğu ülkemizde, işledikleri başka suçları yoktu. Ama maalesef ki, bu masum insanların kimisi halen cezaevinde, kimisi de bu zulme karşı boyun eğmeyip onurlu bir duruş sergilediği için ailesini, memleketini ve sevenlerini geride bırakıp hicret etmek zorunda kaldı.
Bir ülkede ya da bir memlekette, insanlığı ve ahlaki çöküntü yaşayan toplumu gerçek manada ıslah ve ihya etmek isteyen duyarlı insanların ödüllendirilmeleri gerekmez mi?
Toplumun selameti adına uğraş veren, zaman ve imkânlarını insanlığın içinde bulunduğu ahlaki tahribattan kurtulması için seferber eden hassasiyet sahibi insanların baş tacı edilmeleri gerekmez mi?
İnsanlığın yol gösterici rehberi Hz. Muhammed (sav)’in nurani örnekliğinden herkesin haberdar olması ve yaşantılarını O’nun öğretileri doğrultusunda sürdürmeleri adına etkinlikler tertip eden insanlara imtiyazlar sağlanması gerekmez mi?
Bir ülkede, toplumun ihyası için çalışmalar yapan insanlar cezalandırılıyor ve bu yaşanılanlara karşı elinde güç ve imkân olan etkili ve yetkili kişi ve kurumlar sessiz kalıp hiçbir şey yapmıyorsa o ülkede “adil bir düzen”in olduğunu kim iddia edebilir?
Aynı şekilde; bir ülkede, laik/kemalist bir sistemi beşeri ya da uhrevi bütün din ve ideolojilerden üstün gören zihniyet sahiplerine ayrıcalıklar tanınıyor ve hiç kimseye sağlanmayan imtiyazlar onlara sağlanıyorsa o ülkede “Hz. Ömer’in Adaleti”nin uygulandığını kim söyleyebilir?
Son tahlilde yaşanılanlar, elbette tarih sayfalarında yerini alacaktır. Ülkenin gidişatını değiştirmek isteyen, yönetimini ele almak adına planlar yapan, mütedeyyinlerine her türlü zulmü ve haksızlığı reva görenlere sahip çıkıp, insanlığın efendisi Hz. Muhammed (sav)’i andıkları ve toplumu ıslah etmeye çalıştıkları için ceza alan mazlumları görmezlikten gelen ve kimi yerde de suçlu görenler, bu haksızlıkları ve yanlışlıkları neticesinde mutlaka HAKKA ve HALKA hesap vereceklerdir.