• DOLAR 34.447
  • EURO 36.303
  • ALTIN 2837.002
  • ...
Erdoğan: Bayrağı İndireni İndireceksin
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 

TBMM - AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, partisinin TBMM Grup Toplantısı`nda yaptığı konuşmada, TÜİK`in, 2014 yılının ilk çeyreğine ait bugün açıkladığı büyüme rakamlarını değerlendirdi.

Türkiye ekonomisinin, bu yılın ilk çeyreğinde yüzde 4,3 büyüdüğüne işaret eden Erdoğan, bir çok ülke ekonomisinin daraldığı ya da cüzi oranlarda büyüdüğü bir ortamda Türkiye`nin, ilk çeyreğe ait büyüme oranıyla bir kez daha çok farklı konumda olduğunu tüm dünyaya gösterdiğini söyledi.

Erdoğan, ilk çeyrekteki bu büyüme oranıyla GSMH`da da bazı yeni rekorlar elde ettiklerini belirtti. 2002`de Türkiye`nin milli gelirinin 230 milyar dolar olduğunu hatırlatan Erdoğan, şunları kaydetti:

"Biz yıllık ortalama yüzde 5 ile büyüme oranıyla 2013 yıl sonunda bu rakamı 820 milyar dolara çıkardık. Yani 11 yılda ekonomi 3,5 kat büyüme kaydetti. TL bazında 2013 sonunda milli gelirimiz 1 trilyon 562 milyara ulaştı. Bugün açıklanan ilk çeyrek büyüme oranlarıyla hesaplandığında geriye dönük 12 aylık milli gelirimiz, TL bazında 1 trilyon 614 milyar liraya ulaştı. TL bazında Cumhuriyet tarihimizin yeni bir rekorunu böylece elde ettik.

Bugün açıklanan büyüme rakamları 2014`ün Ocak, Şubat, Mart aylarına ait. Ekonominin üzerinde 17 ve 25 Aralık darbe girişimlerinin olumsuz etkisi vardı. Aynı zamanda bir seçim sürecini yaşıyorduk. Bu olumsuz faktörlere rağmen sanayicimiz, iş adamlarımız, girişimcilerimiz, ihracatçılarımız, esnaf, çiftçi, işçilerimiz morallerini bozmadı. İstikrara inandı, Hükümet`e güvendiler ve Türkiye`yi büyütmeye devam ettiler. Ekonominin tüm tarafları, 30 Mart seçimlerinin mali disiplini ve para politikalarını etkilemeyeceğini gördüler. Çünkü biz 3 Kasım`ın ardından altı seçimin tamamında mali disipline, para politikalarına azami hassasiyet gösterdik. Seçimlerin ekonomiyi yıpratmasının önüne geçtik. 3 Kasım`ın ardından yedinci seçimde, yani 30 Mart seçimlerinde de Hükümetimizin hiçbir şekilde taviz vermeyeceği anlaşıldı. Güven ve istikrar güçlü şekilde devam etti. Bu büyüme oranlarını böylece yakaladık. 17 ve 25 Aralık darbe girişimleri eğer başarıya ulaşsaydı, darbeciler eğer istediklerini elde etseydi inanın Türkiye bugün, bu rakamlara ulaşamayacaktı."

"Dönemin Başbakanı` diye yargılayacaklardı"

Başbakan Erdoğan, katıldığı Türkiye İhracatçılar Meclisi`nin Genel Kurulu`nda da ifade ettiğini, 25 Aralık için hazırlanan ve sonra panik halinde imha edilen bir iddianame bulunduğunu söyledi.

Bu iddianamenin, Emniyet içindeki bir grup tarafından fezleke olarak hazırlandığını ifade eden Erdoğan, hakim ve savcıların imzalarıyla usulsüz dinlemeler yapıldığını anlattı. Erdoğan, çok sayıda iş adamı, özellikle küresel ölçekte projeleri üstlenen iş adamlarının son derece keyfi iddialarla bu fezlekeye alındığını belirtti. Erdoğan, kendisinin, bu fezlekede suç örgütü lideri olarak tanımlandığını, fezlekenin bir çok yerinde "Dönemin Başbakanı" ifadesinin geçtiğini kaydetti. Erdoğan, Bakanlar Kurulu`ndaki tüm arkadaşları ve yakın çalışma arkadaşlarının, örgüt üyesi olarak gösterildiğini vurguladı.

Erdoğan, "Eğer 25 Aralık`ta kirli emellerini gerçekleştirip bu darbeyi yapabilselerdi, örgüt lideri dedikleri şahsımdan başlayıp, bakan arkadaşlarımı, çalışma arkadaşlarımı, çok sayıda iş adamını tutuklayacak, Yassıada benzeri mahkemelerde, Dönemin Başbakanı diyerek yargılayacaklardı. Bunun hazırlıkları yapılmıştı" diye konuştu.

"Bu tuzağı gördük, bozduk"

Bazı iş adamlarını bu iddianamenin içine almak için çok şaşırtıcı, çok ürpertici kriterler kullandıklarını ifade eden Erdoğan, şunları kaydetti:

"Bir iş adamına bakıyorlar, oğlu bu paralel yapının okullarından birinde okuyor. `Fezlekeye almayalım` diyorlar. Sonra bir de `gazete aboneliğine bakalım` diyorlar. O malum gazetelerden bir tanesinin abonesi değil, `O zaman fezlekeye alalım` diyorlar. Hukuku işte bu kadar acınası duruma düşürüyorlar. Anayasa, yasalar değil şüphelinin çocuklarının okuduğu okul, abone olduğu ya da olmadığı gazete veya gazeteler, bir hukuk kriteri olarak kullanılıyor. 17 ve 25 Aralık`ta başarısız olunca, karşılarında dimdik duran bir Hükümet bulunca, bu belgeleri imha etmek istediler. Tüm bu belgeler şimdi ortaya çıkarıldı. Emniyet`in bilgisayarlarından bu belgeler kurtarıldı. Ayrıca bu belgeleri hazırlayanların darbe girişimini teyit eden ifadeleri de alındı. Bu aşamadan itibaren hukuk yoluyla, tüm bu ve benzer girişimlerin hesabı sorulacak. Hiç kimsenin, Türkiye`nin istikbaline, istiklaline, özellikle Türkiye`nin kardeşliğine, Türkiye ekonomisine tuzak kurma hakkı da haddi de yoktur. Bu darbe girişimi gerçekleşmiş olsaydı biz bugün bu büyüme rakamlarını göremeyecek, bu oranda bir büyümenin sevincini yaşayamayacaktık. Hükümeti devrilmiş, yeniden koalisyonlara mahkum edilmiş, geleceği tamamıyla belirsiz bir ülkede belki de bugün çok derin bir kriz ve kaosu yaşıyor olacaktık. Allah`a hamd olsun, bu tuzağı gördük, bu tuzağı bozduk. Bugün 12 yıl boyunca olduğu gibi yine tarihi rekor konuşuyoruz."

"Türkiye`nin kararlılık içinde büyümesini sürdüreceğiz"

Başbakan Erdoğan, Mayıs ayında ihracatın, geçen yılın aynı ayına göre rekor düzeyde arttığını belirtti.

Erdoğan, geriye dönük 12 aylık ihracatın 156 milyar dolara çıkarak, Cumhuriyet tarihinin en yüksek rakamına ulaştığını kaydetti.

Merkez Bankası rezervinin, 131 milyar dolara yükselerek geçen yılın Mayıs ayındaki rekor seviyesine yeniden yaklaştığını ifade eden Erdoğan, "Geçen yıl mayısta 135 milyar dolara ulaşmıştı. İnşallah şimdi onu yeniden yakalıyoruz. Borsa İstanbul geçen yıl Mayıs`ta 93 binin üzerine çıkmış, yaşanan olayın ardından 60 bine kadar düşmüştü. Şimdi 81 bin puanın üzerine çıkarak, yeniden o eski günlerdeki seviyeye doğru tırmanmaya başladı. İnşallah bu süreci muhafaza ederek, istikrar ve güveni en güçlü şekilde muhafaza ederek Türkiye`nin kararlılık içinde büyümesini sürdüreceğiz" diye konuştu.

Bugün açıklanan büyüme oranlarının, Türkiye, millet ve ekonomi için hayırlı olmasını temenni eden Erdoğan, bu başarılı büyüme oranlarında 77 milyonun her bireyinin emeği, alın terinin bulunduğunu anlattı. Erdoğan, milleti, bu büyük başarıdan dolayı tebrik ederek, sanayici, girişimci, yatırımcı, ihracatçı, esnaf, memur, çiftçi ve işçiler başta olmak üzere bu büyüme oranlarına emeği, alın teri, aklı, cesaretiyle katkı sunan herkesi kutladı.

"Öfkemizi onlardan sakınmayız"

Gerek Gezi olaylarında gerek 17 ve 25 Aralık operasyonlarında Türkiye`nin çok ciddi tehlike atlattığını, çok büyük bir badireyi aştığını dile getiren Erdoğan, sözlerini, "Hatta, hiç mübalağa etmeden söylüyorum, Türkiye uçurumun kenarından döndü. İnanın eğer Gezi olaylarının, 25 Aralık darbe girişiminin arkasındaki asıl niyeti görmemiş olsaydık, şu anda 77 milyon bugünkünden çok farklı bir Türkiye`de, o eski Türkiye`de yaşıyor olacaktık" diye sürdürdü.

"Bu alçakça saldırılar karşısında öfkeli olmayacağız da ne yapacağız? Bu haince girişimler karşısında dimdik durmayacak, sert, onurlu, omurgalı duruş sergilemeyeceğiz de bunu ne zaman yapacağız?" diye soran Erdoğan, şunları kaydetti:

"Merhum Menderes, son derece nazik, ince, duyarlı bir insandı. Millete yaptığı o kadar hizmetin karşılığında birilerinin gelip kendisini tutuklayacağına, düzmece mahkemelere çıkaracağına, sonra da idam edeceğine hiç inanmamıştı. Canını verdi ama bize de ibretlik miras, ders bıraktı. Sanmayın bu vandallar karşısında yumuşak olursanız geri adım atarlar, sanmayın bu Türkiye düşmanları karşısında müsamahakar olursanız bunlar amaçlarından vazgeçerler. Bizim hürriyetimizi, Türkiye`nin de istikbalini karartmak için yola çıkan hiç kimseye eyvallah etmeyiz, hoşgörü göstermeyiz, öfkemizi de onlardan asla sakınmayız.

Ne diyorlar, `Başbakan çok sert. Başbakan çok öfkeli` Sen benim hürriyetime, benim ülkemin istiklaline kast edeceksin, bu milletin sofrasındaki ekmeğe gözünü dikeceksin, ben yumuşak başlı olacağım, öyle mi, bunu mu istiyorsun? Sen darbe senaryoları yazacaksın, hazırladığın iddianamelere, `Dönemin Başbakanı` ifadesini koyacaksın, ben buna göz yuma, öyle mi?"

"Jandarma da polis de haddini bildirecek"

Erdoğan, Gezi olaylarında, 17 ve 25 Aralık darbe girişiminin başarısız olduğunu belirterek, şimdi terör sorunu üzerinden yeni bir senaryoyu devreye alma hazırlığı içinde olunduğunu söyledi.

Doğu ve Güneydoğu`da bazı il ve ilçelerde sergilenen şımarıklığın artık sınırları zorlar noktaya geldiğini gördüklerini belirten Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Çıkacak birisi garnizonun duvarlarını aşacak, ondan sonra Türk bayrağını indirecek, o Türk bayrağını indirirken orada olan görevliler seyredecek. Neymiş `çözüm sürecini sekteye uğratmayalım.` Ne demek ya. O garnizonun içinde girip de bayrağı indireni orada her halükarda ne ise alacaksın, indireceksin, gereğini yapacaksın, yapmıyorsan, sorumlusun. Herhalde ben Ankara`dan gelip de oradaki bayrağı indireni oradan indirmeyeceğim, oradaki görevli bunu indirecek. Çözüm süreci... Böyle bir şey olmaz. Bunun gereği neyse onu yapmaya mecbursun. Askerin, polisin burada bahanesi olamaz, gereği neyse bunu yapacaksın.

Güneydoğu`ya, orada yaşayan tüm kardeşlerime sesleniyorum: Yollar kesiliyor ne olacak, `çözüm süreci sekteye uğramasın.` Böyle bir mantık olmaz. Gelip yolları kesen, bu eşkıyalara, bu teröristlere orada jandarması da polisi de haddini bildirecek. Durum ne olursa olsun. Bir devletin görevi, yol emniyetini, can emniyetini, mal emniyetini sağlamaktır. Eğer sen bunları görevli olarak yapamıyorsan, orada onlara da biz bütün gerek teftiş gerek onlarla ilgili yapılması gereken uygulamayı yaparız. Bunları tekrar gözden geçireceğiz."

"Piyondan başka bir şey değiller"

Başbakan Erdoğan, şu anda ilgili bakanlıkların, kurumların gerekli adımları attığını, bazılarının görevden alındığını, alınacak olanların bulunduğunu, gözaltına alınacakların olduğunu söyledi.

Sürecin devam edeceğini bildiren Erdoğan, "Türkiye Cumhuriyeti bayrağına bu saldırıyı yapan hain, alçak, arkadan seyreden alçaklar, aslında onları oraya gönderen efendileri tarafından ölmeye gönderilmiş bir piyondan başka bir şey değildir" diye konuştu.

Erdoğan, silahlı efendileri için o piyonun canının, kanının, anne, babasının acısının zerre kadar değeri olmadığını dile getirerek, piyonun vurulup, ölmesi için oraya gönderildiğini söyledi.

Oradaki görevli askeri personelin de gerekli tedbiri almayıp, bayrağın indirilmesine engel olmayarak bir başka istismarın önünü açtığını kaydeden Erdoğan, "Sadece onlar değil, burada başka istismar çeteleri de var. Bu terörist tel örgüyü aşarak garnizonun içine giriyor, bu alçakça eylemi gerçekleştiriyor. Dün de ifade ettim, bu konudaki gerekli araştırma, soruşturma yapılacak, ihmali olanlardan hesap sorulacak dedim. İki tanesi şu anda görev yerleri değiştirilerek, orada görevden alındı. Şu anda bazı zanlılar gözaltına alındı. Kamu görevlileri hakkında da idari soruşturmalar başlatıldı" dedi.

"Deyim yerindeyse adeta bıçak sırtında gidiyoruz"

Erdoğan, "Eğer o maşa o sırada vurulursa, terör örgütü ve HDP onun üzerinden kitleleri tahrik edecekti. Ama bu alçakça eylemi gerçekleştirdiğinde de MHP, CHP, paralel basın, malum medya tarafından bayrağın indirilmesi bir fırsat olarak kullanılacaktı. O hain etkisiz hale getirilmedi. Ama beklendiği gibi, bayrağımıza karşı yapılan saldırı, bir nefret ve ırkçılık vasıtası olarak kullanılmaya başlandı" diye konuştu.

MHP ve CHP`nin hemen istismara başladığını, çözüm sürecinden zaten rahatsız olan paralel medya ve diğerlerinin ırkçılık akan manşetlerini hemen devreye soktuklarını anlatan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

"O hain vurulsaydı Doğu ve Güneydoğu karıştırılacaktı. Vurulmadı. Şimdi Kuzey, Güney, Batı karıştırılmaya, tahrik edilmeye, istismar edilmeye başlandı. Arkadaşlar, deyim yerindeyse adeta bıçak sırtında gidiyoruz. Kan tacirlerinin, kaos ve kriz baronlarının pusuda beklediği, düşmemiz, tökezlememiz için ellerini ovuşturdukları son derece hassas bir zeminde yürüyoruz. MHP; yeniden şehit cenazeleri gelsin diye pusuda bekliyor. Çünkü yapacağı hiçbir şey yok, bir işe de yaradığı yok. Durumu bu... CHP; kendisine iktidar alanı açılsın diye her türlü kaos ve krizi besleyerek pusuda bekliyor. İşte görüyorsunuz CHP`nin Genel Müdürü televizyona çıkıyor, ne diyor `17 çözüm önerimiz var.` Birinciyi söylüyor, ikinciye gelince `unuttum` diyor. Sonradan anlaşıldı ki madde sayısı da 17 değil, 19`muş. Bunu da hatırlamıyor. Meselenin bu kadar dışındalar. Yaşatmanın, çözümün tarafında hiç olmadılar. Ama nerede cenaze varsa, istismar etmek varsa onun için oraya koştular. HDP; silahların gölgesinde, şiddet ve kandan beslenen siyaset günlerine dönmek için o da pusuda bekliyor. Paralel medya, diğer medya, Çözüm Süreci`nin başarısız olması, çatışmaların yeniden başlaması, yeniden kan akması için her türlü çirkinliği yapıyor. "

"Terör örgütünün yaptığı alçakça eylemleri, benim Kürt kardeşime hiç kimse genellemesin"

Erdoğan, 77 milyona seslenmek istediğini vurgulayarak, "Bakın hem sizlere, hem aziz milletime, 77 milyona yürekten sesleniyorum; bıçak sırtında ilerlediğimiz bir süreçte, akbabaların pusuda beklediği böyle bir süreçte, 77 milyon bu gerilim tuzağına, bu istismar tuzağına düşmeyeceğiz. Şunu özellikle vurguluyorum; terör örgütünün yaptığı alçakça eylemleri, benim Kürt kardeşime hiç kimse genellemesin. Her zaman ifade ettim; ne HDP ne terör örgütü benim Kürt kardeşlerimi temsil etmiyor. Kürt kardeşlerimle aramıza bunlar giremediler ve giremeyecekler. Bizim en hassas değerlerimizi istismar etmek için ellerinden geleni yapacaklar. Bayrağımız, vatanımız, birliğimiz, kardeşliğimiz üzerinden her türlü alçakça saldırıyı yapmaya çalışacaklar. Bizi o bataklığa, o tezgaha, o tuzağa çekmek isteyecekler. Buna bugüne kadar aldanmadık, bundan sonra da aldanmayacağız" diye konuştu.

Milletin hiçbir ferdinin, hiçbir şehirdeki vatandaşın bu tahriklere gelmemesini, bu oyunlara aldanmamasını isteyen Erdoğan, "Şundan hiç kimsenin şüphesi olmasın; bu millet de bu devlet de hiç olmadığı kadar güçlü, hiç olmadığı kadar dirayetle ve özgüven içindedir. Bayrağımıza el uzatan hain de onu oraya gönderen silahlı efendilerine de bu devlet gereken cevabı, en sert şekilde verir. Bunun böyle bilinmesi lazım" dedi.

"Hem o provokatörlere haddini bildirecek hem de Çözüm Süreci`ni ilerleteceğiz"

Erdoğan, günlerdir şımarıkça yol kesenlere, sokaklarda terör estirmeye çalışanlara gereken cevabı verecek güç ve kudrette olduklarını belirterek, şunları kaydetti:

"Ama biz büyük devlet refleksiyle, büyük devlet aklıyla hareket edeceğiz. Büyük devlet, üç-beş piyonun ya da piyonların arkasına saklanmış korkakların tahrikiyle yolundan sapmaz, planlarından, projelerinden, politikalarından vazgeçmez. Hem o provokatörlere haddini bildirecek hem de Çözüm Süreci`ni hassasiyetle muhafaza edecek, ilerleteceğiz. 1,5 yıldır bütün Türkiye, özellikle de Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgemizdeki vatandaşlarımız 30 yıldır hasret kaldıkları bir barış, özgürlük ve demokrasi sürecini yaşıyorlar. Kepenkler kapatılmıyor, sokaklarda çatışma görüntüleri yok, yıllardır gidilemeyen köylere, mezralara gidiliyor, tarım ve hayvancılık yapılıyor, yıllardır çıkılamayan dağlara çıkılıyor, oralarda piknik yapılıyor, halaylar çekiliyor. Bölgede yatırım artıyor, bölgeye gelen turist sayısı artıyor. Derin yaralar tedavi ediliyor, o derin tahribat tamir ediliyor. Tam da böyle bir zamanda, tam da huzur, kardeşlik, barış, özgürlük, demokrasi filizleri çiçek açmışken o eski günleri geri getirmeye çalışanlara inanıyorum ki en başta bölge halkı prim vermeyecektir. Aslında bu HDP`yi, bu terör örgütünü korkutan Doğu ve Güneydoğu`daki annelerin yürekli itirazı oldu. Bunları çok rahatsız etti. İşte Okmeydanı`nda yaşlı bir teyzenin, o yüzü maskeli... Madem korkmuyorsun, çekinmiyorsun; yüzünde o maske niye? O suratındaki maskeyi çıkarsana. Ama o yaşlı teyze, hepsinin üzerine üzerine gidiyor ve onlara orada gereken cevabı, gereken dersi veriyor. Bu anlamlıdır. Tabii bunlar annelerin itirazına alışık değiller. Bugüne kadar annelerin kucaklarından yavrularını aldılar, keyfice kendi kirli emelleri uğruna o çocukları son damla kanlarına kadar sömürdüler, o anneleri de zorbalıkla sindirdiler. Şimdi anneler itiraz edince, Diyarbakır Belediyesi önünde eylem yapınca neye uğradıklarını şaşırdılar. Eski Türkiye`ye, annelerin ağladığı, annelerin evlat acısı çektiği o eski günlere geri dönmek istiyorlar ama en başta anneler buna izin vermeyecekler. Biz de aziz milletimiz de bu eli kanlı örgütün ne yapmak istediğini çok iyi görüyoruz. Güvenlik güçlerinin sert müdahale etmesini, yeni kayıpların olmasını, özellikle bu kayıplar üzerinden istismar üretmeyi istiyorlar. Son raddeye kadar buna müsaade etmeyecek, sabrımızı, soğukkanlılığımızı muhafaza edeceğiz.

Bakın buradan bir kez daha tekrar ve açık açık ifade ediyorum; sabrımızın da bir sınırı vardır. Çözüme ve barışa yönelik sabotajlara karşı sabrımızın bir sınırı var. Çocukları öne sürüp şımarıkça eylem yapanlara karşı sabrımızın bir sınırı var. Bizim sabrımızı test etmeye hiç kimse yeltenmesin. Yeni Türkiye`nin kazanımlarını sabote etmek isteyenlerin gözlerinin yaşına bakmayız. Kusura bakmasınlar. Bunlar o kadar seviyesiz, o kadar ahlaki noktada kayba uğramış ki... Ya bunlar üç-beş çocuğun arkasına sığınırlar veya bayanları öne sürüp onların arkasına sığınırlar. Yaptıkları budur. Kendileri ortaya çıkmazlar. 77 milyonu tedirgin etmek, huzursuz etmek isteyenlerin şımarıklığına boyun eğmeyiz."

"HDP, bölgenin CHP`si olmaya çalışıyor"

Erdoğan, HDPnin bölgenin CHP`si olmaya çalıştığını belirterek, "tıpkı CHP`nin geçmişte yaptığı gibi faşizmle, baskıyla, zulümle sindirmeye çalıştığını" söyledi. Erdoğan, "Eğer HDP, bu faşist tavra, bu silahların gölgesinde siyasete devam edecekse, onu da muhatap olmaktan çıkartır, tümüyle oradaki kardeşlerimizle muhatap oluruz. Zaten Kürt kardeşlerimizin en fazla teveccüh ettiği parti AK Parti... Eğer HDP bir siyasi parti olmayı başaramazsa gider Kürt kardeşlerimizle el ele verir, onlarla bire bir, yüz yüze bu işin mücadelesini birlikte yürütürüz. Doğu`daki, Güneydoğu`daki Kürt kardeşim; bu HDP`nin, bu terör örgütünün faşizmine boyun eğmesine rıza göstermesin. Bunların ırkçı, ayrımcı politikalarına, bunların baskı ve zulüm eylemlerine boyun eğmesin. Yoksul Kürt çocuklarının kanıyla beslenen bu örgütlere benim Kürt kardeşim prim vermesin" dedi.

Çözüm sürecine işaret eden Erdoğan, 1,5 yılda çok büyük mesafe kaydettiklerini vurguladı. Erdoğan, "Allah`ın izniyle, milletimizin sağduyusu ve desteğiyle biz bu Çözüm sürecini çok daha ileri noktalara taşıma kararlılığı içindeyiz ve göreceksiniz taşıyacağız. Türkiye için çözümden başka bir seçenek, Çözümden başka bir tercih yoktur. Her ne şekilde olursa olsun biz bunu başaracak, Yeni Türkiye`yi de kardeşlik üzerine inşa etmeyi sürdüreceğiz" diye konuştu.

"Gece gündüz yol almaya devam edeceğiz"

Bugün dünyanın en büyük havalimanını, Marmaray, Avrasya Tüneli, Yavuz Sultan Selim Köprüsü, İzmit Körfez Asma Köprüsü gibi küresel projelerin inşa edildiğine işaret eden Erdoğan, şunları kaydetti:

"Bunları çok ağır saldırılara rağmen, çok ağır engelleme çabalarına rağmen yapıyoruz. Bunları içeriden haince, dışarıdan alçakca taarruzlara rağmen yapıyoruz. Kim ne yaparsa yapsın, biz milletimize bir söz verdik. Uzun ince bir yoldayız, gidiyoruz gündüz gece. Gideceğiz. Gece gündüz yol almaya devam edeceğiz. Milletin ikbaline kasteden Gezi olayları milletin iradesi karşısında erimiştir, yolsuzluk maskesi altında darbe girişimi milletin iradesi karşısında erimiştir, bugün yapılan tahrikler de hiç kuşkunuz olmasın milletin iradesi karşısında eriyecek, tuz buz olacaktır. Yeni Türkiye`nin ilerlemesini Allah`ın izniyle hiç kimse durduramayacak. Dünyanın en büyük havalimanının temelini atan, Atak helikopterlerinin teslim törenine hazırlanan bir milletin mensubu olarak buradan tekrar ilan ediyorum: Bu bölgede artık biz de varız, bu dünyada artık biz de varız. Barış çağrılarımızla, demokrasi ve hukuk mücadelemizle, mazlumlara sahip çıkan güçlü irademizle istediğimiz her denklemde artık biz de varız. Bunu hazmedeyenler, hazmetsin. Bunu hazmetmeyip karanlık elleriyle Türkiye`yi karıştırmaya çalışanlar da o ellerini çeksinler. Bu ülkede artık hiç kimse ameliyat yapamaz. Bu ülkeyi kimse karıştıramaz. Milletimin de işte böyle bir özgüven içinde olmasını istiyorum. Bu millet tıpkı tarihte olduğu gibi, tıpkı ecdanın yaptığı gibi artık küresel ölçekte sesi çıkan bir millettir. Bu millet dünyanın en büyük ekonomilerinden birine sahip olan güçlü, dirayetli, onurlu bir millettir. Bu milletin kazanımlarına da bu milletin dirliğine de birliğine de kardeşliğine de kim el uzatırsa bilsin ki o el boşta kalır. İşte onun için milletimden sağduyu istiyorum, sabır istiyorum. Büyük bir devletin, büyük bir milletin mensupları olarak aziz milletimin her bir ferdinin tahrikler karşısında sabırlı olmasını, vakar içinde davranmasını istiyorum. Ne maşa bir terör örgütü ne hain paralel örgütü ne de ülke içindeki ruhun zayıfladığını göreceksiniz, bunların hiçbiri bu ülkeye istikamet çizemezler. 3, 5 sokak olayının, 3, 5 şımarığın yaptığı eylemler bu aziz milleti vakardan uzaklaştıramaz. Bütün bu maşalarla sonuna kadar mücadele edecek Allah`ın izniyle 2023 Türkiyesi`ni, yeni Türkiye`yi birlikte inşa edeceğiz."

AA

 

Bu haberler de ilginizi çekebilir