• DOLAR 34.547
  • EURO 36.015
  • ALTIN 3005.461
  • ...
Suriye İhvanı’nın Kurucu Lideri Üstad Mustafa Sibaî
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 

M.ALİ ERDOĞAN / DOĞRUHABER / ARAŞTIRMA

1915 yılında ilmi geleneğe sahip, direniş kültürünü özümsemiş bir ailenin çocuğu olarak Suriye’nin Humus şehrinde dünyaya gelen Mustafa Es-Sibai’nin babası ve dedeleri nesiller boyu Humus Camii’nde hatiplik yapmışlardı. Üstad Sibai’nin babası Hasaneyn Sibai âlim ve mücahid bir şahsiyet olup, Fransızların Suriye’de en çok korktukları isimdi. Suriye’de emperyalizme karşı verilen istiklal hareketini destekleyenlerin başında geliyordu. Ayrıca ihtiyaç sahibi insanlara maddi destekte bulunmak için hizmet veriyordu.

Babasının bu yönlerinin yetişmesinde etkili olduğu Mustafa Sibai, cihad ve ilim ruhuyla beslenerek yetişti. Babasıyla beraber devamlı âlimlerin oluşturduğu ilim meclislerine gider ve onların ilmi birikiminden istifade ederdi.
İlim tahsili

Mustafa Sibai babasının yanında Kur’an-ı Kerim’i hıfzedip temel dini bilgileri öğrendikten sonra ilkokul çağında Mesudiye medresesine gider. Başarılı bir şekilde bu tahsilini bitirdikten sonra 1930 yılında liseden mezun olur. Büyük bir zekâya sahip olan Üstad Sibai, hazır cevap oluşuyla da dikkatleri celbediyordu. Okuldaki derslerinin yanı sıra babasının Humus’lu âlimlerle organize ettiği ilmi toplantılara katılıyor, araştırmalarda bulunuyordu. Humus müftüsü Şeyh Tahir Elaterasî, Zahid Atasî, Muhammed Yasin ve Enes Kelalib istifade ettiği âlimlerden bazılarıydı. 17–18 yaşlarındayken Humus’taki büyük camide hutbeleri bazen o okurdu.

Üniversite okumak için Kahire’ye giden Sibai, 1933 yılında Ezher Şeriat Fakültesi’ne başlar. Bu bölümü bitirdikten sonra “Usul’ud din” fakültesini de bitirir ve doktora tezi olarak “Sünnetin İslam fıkhındaki konumu” isimli eserini yazar ve Ezher’in ileri gelen hocaları önünde büyük bir ilmi cesaretle tartışarak doktor unvanını alır. Hocaları onun ilmi derinliğine ve tartıştığı konuya olan hâkimiyetine hayran kalırlar. Eserinde oryantalistlerin Hz. Resulullah (s.a.v.)’ın sünnetiyle ilgili olarak ortaya attıkları görüşlere susturucu ilmi cevaplar verir. Bu eser, günümüze kadar Ezher öğrencilerinin yazmış olduğu doktora tezleri arasında en kaliteli tezlerin başında gelmektedir.

Ders vermesi ve çeşitli sosyal aktiviteleri

Mesuliyetini idrak edebilecek bir neslin yetişmesinin ancak eğitimle mümkün olabileceğini düşünen Üstad Es-Sibai, Humus medreselerinde ders vermeye başlar, daha sonra Şam’a geçerek arkadaşlarıyla birlikte İslami terbiyenin hakkıyla verilmesini amaçladığı bir medrese(lise) kurar. Daha sonra İslam medeniyeti cemiyeti de Üstad’ın idaresine katılınca Şam’daki eğitim aktiviteleri daha da genişler, çeşitli ilçelerde Üstad’a bağlı lisenin şubeleri açılır. İlmi ve ahlaki mesuliyetinin bilincinde birçok fert Sibai’nin okullarında yetişir. 1950’de üniversite hocalığına tayin edilen Sibai, İslami ilimlere mahsus müstakil bir Şeriat fakültesi kurmayı düşünmeye başlar, tüm engellemelere rağmen 1955’te açılışı yapılan bu fakültenin dekanı olur.

Fransızlara karşı verdiği mücadele

Mayıs 1945’te Fransızlar Suriye’de zulüm furyasını tekrar estirmeye başladıklarında Es-Sibaî, Humus’ta silahlı mücahidlerin başında ilk mermiyi kendisi atarak cihad etmeye başlamış, Fransızların yenilgiye uğramasında büyük bir rol oynamıştır.

Mustafa Sibai İslam toplumundaki bilinç eksikliğini fark ettiğinde, güçlü bir davet teşkilatı kurmak için çalışmalara başlamış, kısa sürede bu çalışmalar meyve vermeye başlayınca, yönetim tarafından işkence ve tutuklama politikaları devreye sokulmuştur. Kuvvetli bir İslami hareketi ortaya koyabilecek yapıdan korkan Suriye rejiminin tüm engellemelerine rağmen Humus ve Şam’da Sibai’ye bağlı cemiyetler kurulmuş ve yine tüm engellemelere rağmen çalışmalarını sürdürebilmişlerdir.

Burada şunu da belirtmeliyiz ki; Dr. Mustafa Sibai, okumak için Mısır’a gitmeden önce Suriye’de yaptığı İslami çalışmalara Mısır dönüşü farklı bir boyut kazandırmıştı. Bunun sebebi şüphesiz Mısır’da tanıştığı İmam Hasan El-Benna idi. 1945 yılında Suriye’de İhvan-ı Müslimin cemaatini resmen ilan eden Sibai, teşkilatın genel murakıbı seçilmiş, tecrübeleriyle özellikle gençlerin akli ve ruhi yönden gelişmesine ışık tutmuştur. 1948 yılında Birleşmiş Milletler, Filistin’in bir bölümünde israil’in kurulmasını onaylayıp Kudüs’ü de bu bölüme dâhil edince, Dr. Sibai, şehir ve köyleriyle bütün Suriye’yi dolaşarak Filistin’i müdafaa için gönüllü toplamaya başlar, müminlere mukaddes topraklarda cennet kapılarının açıldığını müjdeleyerek onların aşkını artırır. Sibai komutasında Mescid-i Aksa çevresini kendilerine merkez edinen mücahidler, siyonistlere büyük zayiatlar verir, birçok mücahid ise şehid olur.

ÇOK AKTIF ÇALIŞIRDI
Mustafa Es-Sibai çok enerjik ve hareketli biriydi. Buna büyük kabiliyetleri de eklenince çok bereketli bir şahsiyet ortaya çıkıyordu. Birçok alanda İslami faaliyetlerini başlatmış, öncülük ediyordu. 1947’de El-Menar adında bir gazete çıkarmış, 1949’da Suriye’de gerçekleşen inkılâba kadar bu gazete yayınlarını sürdürmüştür. 1955’te Suriye’deki siyasi atmosfer normale dönünce Eş-Şihab adında haftalık bir gazete El-Müslimun adıyla bir dergi çıkarmaya başlar. Bu yayınların Müslümanların kültürel, siyasal, sosyal, fikirsel düşüncelerinde ciddi etkileri olur.

1952’de Mısır Süveyş Kanalı bölgesindeki savaş başlayınca Mısır gençliği harekete geçmiş, Üstad Sibai de Suriye’den gönüllü mücahit toplamış, ayrıca Mısır başbakanına da bir mektup göndererek Süveyş Kanalı savaşına binlerce gönüllüyü takdim etmiş fakat Suriye idarecileri tarafından Sibai ve eşi tutuklanarak dört ay cezaevinde kalmışlardır. Üstad Sibai üniversiteyi ilim merkeziyle beraber bir askeri kışlaya çevirmişti. 1952, Albay Edip Şişkili zamanında üstadın hareketleri kontrol altında tutularak çalışma sahası daraltılmış ayrıca ülkenin ileri gelenlerinden kendisine bağlılık yeminini şart koşmuştu. Sibai de şeriatın cevaz vermediği bir bağlılığı yapamayacağını bildirerek reddetmişti. Bunun üzerine Edip Şişkili resmi bir yazıyla Sibai’yi üniversiteden uzaklaştırmış kendisine gidebileceği bir ülkeyi seçmesini söyleyerek sürgün etmiştir. Suriye’den ayrılarak Lübnan’a yerleşen Sibai’nin üniversiteli ve İslami kültüre sahip insanlar tarafından etrafı sarılarak kendisinden istifade edilmiş, buradaki İslami hareketin temelleri atılmıştır.

Üstad Sibai, gerek Arap ülkelerinde gerekse batı ülkelerinde çeşitli konferanslar vermiştir. 1957’de Rusya’ya yapmış olduğu ilmi bir geziden dönerken şiddetli bir (felç) hastalığa yakalanmış bu hastalık vefat edene kadar devam etmiştir. Durgunluk ve hareketsizlikten nefret eden Sibai, hastalık döneminde dahi davet çalışmalarından ödün vermemiş, çeşitli fikirsel konferanslar vererek sorumluluğunu ifa etmeye çalışmıştır.

ESERLERIYLE ÜSTAD SIBAI

Sosyal ahlakımız, Peygamberimizin hayatı dersler ve ibretler, Hayat bana böyle öğretti, Tarihteki büyüklerimiz, Orucun hükümleri ve hikmetleri, İslam hukukunda sünnet vs. çeşitli alanlarda birçok faydalı eserleri bulunan Sibai’nin “Dersler ve İbretler” isimli eseri İslam dünyasının okunan klasik bir eseri haline gelmiştir.

VEFATI

3 Eylül 1964 yılında Sibai, Rabbinin davetine lebbeyk demiş ve temiz ruhunu sunmuştu. İslam âleminde büyük bir üzüntüyle karşılanan Sibai’nin vefatı üzerine Mevdudi, Ebu-l Hasen En-Nedvî, Muhammed Ebu Zehra, Malik Bin Nebi, Mustafa Zerka gibi İslam âleminin mütefekkirleri çeşitli yayın organlarında onunla ilgili yazılar yazmış, vefatının doldurulmaz nice boşlukları meydana getirdiğini belirtmişlerdir.

İstifade edilen bazı kaynaklar: Çağdaş Davet Önderleri (Fethi Yeken), İslam Hukukunda Sünnet, Dersler ve İbretler (Mustafa Sibai)
 

Bu haberler de ilginizi çekebilir