YSK Ankara Seçimiyle İlgili Gerekçesini Açıkladı
YSK`nın, CHP`nin Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimine ilişkin itirazlarını oybirliğiyle reddetmesine ilişkin kararının gerekçesi belli oldu.
ANKARA - Yüksek Seçim Kurulu`nun (YSK), CHP`nin Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimine ilişkin itirazlarını oybirliğiyle reddetmesine ilişkin kararının gerekçesi belli oldu.
YSK`nın gerekçesinde, CHP`nin "yürütme organının tarafsız konumunu kaybetmesi seçim güvenliğini ve güvenirliliğini ihlal etmiştir" iddiasıyla ilgili, bakanların aday olabilmek için görevden çekilmelerin gerek olmadığı yönündeki karara yer verildi. Bu kararın Anayasa ve yasalara uygun olduğu ifade edilen gerekçede, "Mevcut belediye başkanı görev yaptığı yerde tekrar belediye başkanlığına aday olabilmek için istifa etmeyerek görevine devam edebilmekte iken, aynı yerde belediye başkanlığına aday olmak isteyen kabine üyesinin görevinden çekilmesin beklemek adil bir yaklaşım tarzı olmayacaktır" ifadesi yer aldı.
İçişleri Bakanı Efkan Ala ve bazı bakanlık yetkililerinin oyların sayımına müdahele ettiği konusunda çeşitli basın organlarında haberlerin yer aldığının iddia edildiği de kaydedilen gerekçede, bu konuda incelemeyi gerektirir nitelikte resmi belge sunulmadığı, seçim kurullarına da intikal etmiş bir başvuru bulunmadığı belirtildi. Ayrıca konuyla ilgili seçim kurullarınca düzenlenmiş bir tutanağın da ibraz edilmediği ifade edilen gerekçede, şunlar kaydedildi:
"Bu açıdan yaklaşıldığında, yapılan seçimin meşruiyeti konusunda seçmenlerin kafasında kuşku uyandırmayı amaçlayan ve altında somut bir bilgi ve belge bulunmayan haberler olarak değerlendirilmesi gerekmiştir. Yürütme organının etkin isimlerinini seçim süresince ve oyların sayım, dökümü esnasında bir taraf lehine baskı oluşturan davranışlarda bulunduğuna yönelik çeşitli basın organlarında haberler yer aldığı iddiasıyla ilgili seçim kurullarına ve YSK`ya intikal eden bir itiraz olmaması veya bu konuda kurullarca düzenlenen bir tutanak örneğinin sunulmaması nedeniyle iddia ciddi bulunmamıştır."
"Önemli olan SEÇSİS sistemine doğru aktarmak"
Gerekçede, "2 bin 908 sandık sonuç tutunağında resmi mühür bulunmamasının kanuna aykırı olduğu ve söz konusu tutunakların tam kanunsuzluk nedeniyle iptalinin gerektiği" iddiaları da incelendi. Geçerli oy pusulası toplamı ile siyasi partilere verilen oy miktarları toplamının birbirini doğruladığının tespit edildiği belirtilen gerekçede, şöyle devam edildi:
"Evrak üzerinde mühür bulunmaması resmi evrakın geçersizliği sonucunu doğuracak bir eksiklik olmayıp, sonradan ilgililerince tamamlanabilecek bir noksanlık olarak değerlendirilmiştir. Önemli olan, sandık sonuç tutanağında sandık kurulu başkan ve üyeleri tarafından ıslak imza ile imzalanan tutanağın ilçe ve il birleştirme tutanaklarına ve dolayısıyla SEÇSİS sistemine doğru olarak aktarılmasıdır. Nitekim, sandık sonuç tutunaklarında siyasi partilere ait oy miktarlarının değiştirildiğine ilişkin bir iddiada da bulunulmamaktadır. İtiraz dilekçesinde belirtildiği gibi siyasi partilerin aldıkları oy miktarlarının toplamının, oy kullanan seçmen sayısına eşit olması değil, geçerli oy pusulası toplamına eşit olması gerektiği hususunun dikkatten kaçırılıdğı sonucuna varılmıştır."
Gerekçede, "Seçim iradesinin ve sandık kurullarının kusuru nedeniyle ortaya çıkan geçersiz oyların seçim sonucunu etkilediğine yönelik" iddiaları hakkında, Kurul`un Sandık Kurullarının Görev ve Yetkilerini Gösterir Genelgesi`ne yer verildi.
Sandık kurullarında görev yapan üyelere oy verme gününden önce gerekli eğitimlerin verildiği ifade edilen gerekçede, sandık kurullarının seçmeni bilgilendirmediği ve sandık kurullarının kusurlu davranışı sonucunda seçim iradesinin sakatlandığı yolundaki iddiaya da itibar edilmediği vurgulandı.
İlgili genelgede, oy verme sırasına ilişkin ayrıntılı bilgilerin yer aldığı aktarılan gerekçede, oy vermede sıra ve pusulaların konulacağı zarflar ile hangi oy pusulalarının hangi zarf içerisine konulacağı konularındaki genelgeler dolayısıyla uygulamalar arasında bir farklılık bulunmadığı kaydedildi.
"Geçersiz oylar seçim sonucunu değiştirmiyor"
Seçimde Ankara`da geçerli oyların geçersiz oylara oranının yüzde 3.92, 29 Mart 2009`da yapılan seçimde ise bu oranın yüzde 3.80 olduğuna işaret edilen gerekçede, "Seçim sonuçları, 29 Mart 2009 seçimi ile kıyaslandığında, bu istatistiki bilgilerden geçersiz oylarda seçimin sonucunu değiştirecek bir artışın olmadığının açıkça anlaşılması karşısında, seçim idaresinin ve sandık kurullarının kusurunun bulunduğuna yönelik iddia yerinde bulunmamıştır" değerlendirmesinde bulunuldu.
"187 sandıkta seçmen sayısından fazla oy kullanıldığı" iddiasıyla ilgili yapılan inceleme sonucu, CHP`nin başvurusundaki listede mükerrer yazım nedeniyle 187 değil, 164 sandıkta seçmen sayısından fazla oy kullanıldığının iddia ettiği kaydedildi.
Bu sandıklarda kanun gereği oy kullanan seçmen sayısının da 470 olduğunun tespit edildiği belirtilen gerekçede "Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimlerinde oy kullanan seçmen sayısının 3 milyon 286 bin 145 olduğu dikkate alındığında, toplam 164 sandıkta kanun gereği oy kullanan 470 seçmene kuşku ile bakılması anlaşılamamıştır" ifadelerine yer verildi.
Gerekçede, "Seçime katılma yeterliliği taşımayan siyasi partilerin seçime katılmasının seçimi sakatladığı" iddiasıyla ilgili yapılan değerlendirmede de Siyasi Partiler Kanunu`nda hangi partilerin seçime katılacağının belirlendiği hatırlatıldı. Seçime katılacak siyasi partilerin, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığından alınan bilgiler doğrultusunda belirlendiği kaydedilen gerekçede, teşkilatlanmasını tamamlamış siyasi partinin seçime katılmasının engellenmesinin, seçimin meşruiyetinin daha çok tartışılmasına yol açabilecek bir hata olacağı vurgulandı.
Sosyal medya yasakları
"Seçim kampanyası döneminde medyada yapılan yayınlar ve sosyal medya üzerindeki yasaklamaların seçimlerin sağlıklı ortamda yapılmasına engel olduğu" iddiası da incelenen gerekçede, "(Twitter.com)isimli internet sitesine, tüm Türkiye`den erişim engeli konulmuş olması propagandanın engellenmesi anlamına gelmeyeceği gibi, seçimin iptalini gerektirecek bir uygulama olarak da değerlendirilmemiştir" ifadesi kullanıldı.
AA