Düşmanlarımızın şiddeti, cesaretimizi artırıyor. Dahili ve harici düşmanlarımızın habis faaliyetlerini, şedit oyunlarını, azim zararlarını, kirli faaliyetlerini, şeytani hesaplarını gördükçe salabetimiz artıyor, metanetimiz uyanıyor, imanımız coşuyor ve ruhumuz şahlanıyor. Bu dinsiz güruhlara karşı inancımız kavileşiyor ve kimlerle, nelerle mücadele ettiğimizi tekrar tekrar görünce seviniyoruz, mutlu oluyoruz ve birbirimize daha çok kenetleniyoruz.

Camilerde Allah’ın kelamını öğretiyoruz diye zindanlara atılırız, yalan dolanlarla düzenlenmiş dosyalarla, yaftalanmaya çalışılırız! İslami çalışmalarımızdan taviz vermek için işkencelerden, dayaklardan geçiriliriz! Susa’da katlediliriz! Adana’da, Batman’da, D.Bakır’da, Van’da ve daha başka il ve ilçelerde saldırılara uğrarız, derneklerimiz molotoflanır! Kutlu Doğum Etkinliğini düzenledik 50 yıl ağır hapis cezası ile cezalandırıldık. Şehid Filistinliler için gıyabi cenaze namazını kıldık, ceza aldık! Yetimlere yardım ettik ceza aldık. Yasal bir Sivil Toplum Kuruluşuna üye olduk ceza aldık. Ve anlatılmaya kalkılsa kitapların bile altından kalkamayacağı bir sürü haksız cezalar aldık. Fakat;

Tüm bunlara rağmen yes’e düşmedik, düşmeyeceğiz, zalimlere hakkı haykırmaktan bir an bile geri durmayacağız. Mazlumdan yana, zalime karşı bu dik duruşumuzu, ayağımızın altındaki toprakları kaydırsanız da bozmayacağız. Bu da bizim andımız olsun.

Birileri TV ekranlarında safdillikle, intikam kokusuyla güya kendisi kusurdan müberra olmuş gibi, nisyan-ı nefis illetine tutulmuş bir halde ‘’bizler için’’ onca zulümlerini, akıl almaz katliamlarını, estirdiği terörlerini ulu ortaya dökmemize rağmen taraftarlarından hiç birini geri çekemedik. Hatta küçülmesinden ziyade gün geçtikçe daha da büyüyor, daha da gelişiyor genişliyor’’ deyip hayıflanıyorlar. Fakat unuttukları bir şey daha var ki, ben bunu burada onlara hatırlatma ihtiyacını hissediyorum.

‘’Siz ey iman edenler! Sorumsuzun biri size (önemli) bir haberle geldiğinde durup gerçeği araştırın; değilse, istemeden birilerini rencide eder, ardından da yaptığınızdan pişmanlık duyarsınız.’’ (Hucurat-6)

En yaygın iletişim araçlarıyla, islami cemaatin şeref ve itibarını örseleyecek haberleri servis ederken, unuttukları nokta da burasıdır. Bizim yıllarca verdiğimiz mücadele ve bedeller Kur’an uğrunadır. Ve bizler yukarıda verdiğimiz ayetlerin muhataplarıyız. Hayatımızı da bu emirlere göre dizayn ediyoruz. Ve bu cemaat, bu Kur’an müntesipleri o yüzden uyanıktırlar. Kendilerine sunulan her habere ahmak güruhlar gibi balıklama atlamazlar.

O yüzden;

Tabanımız gün geçtikçe hızlı bir şekilde büyüyüp, genişliyor ve gelişiyor. Bu cemaatin çatısı altına giren insanların ilk tanıştıkları Kur’an’ın o eşsiz mesajlarıdır. Kimin dost, kimin düşman olduğunu bizzat Kur’an’dan öğreniyorlar. Doğal olarak medyanın verdiği bilgiler de, kuru bir safsata olarak karşılanır bu insanlar tarafından. Her şeye rağmen Allah tövbe edenleri bağışlayandır.

Nefret tohumunu ekenin biçeceği, yalnızca husumettir, beladır. Merhamet tohumunu ekenin meyvesi, uhuvvettir, şefkattir, merhamettir. Bu tohumlar elbette ahiret yurdunda yeşerecektir. Ve herkes ne üzerinde çalıştığının karşılığını alacaktır.

Ümmete hayırlı olsun. Ve selam olsun, rahmet olsun, bereket olsun Çağrı TV’ye.

Selam ve dua ile…

Mehmet ÖZ / doğruhaber