Diyarbakır'da yaşayan Suriyeli sığınmacılar raporu
MAZLUM-DER tarafından açıklanan, Diyarbakır'da yaşayan Suriyeli sığınmacılar raporunda, Suriye'de başlayan göçün büyük bir insanlık dramına dönüştüğüne dikkat çekildi.
DİYABAKIR- İnsan Hakları ve Mazlumlar İçin Dayanışma Derneği (MAZLUM-DER) tarafından, Diyarbakır'da yaşayan Suriyeli sığınmacılar raporu açıklandı.
Suriyeli sığınmacılar raporunu, MAZLUM-DER Diyarbakır Şube Başkanı Abdurrahim Ay okudu.
Farklı silahlı grupların Suriye devleti ile başlayan çatışmasının sivil yaşamı hedef aldığını belirten MAZLUM-DER Şube Başkanı Ay, “Yerel düzeyde örgütlenen ve farklı ideolojik argümanlarla beslenen grupların silahlı direnişleri, merkezi Suriye hükümetinin karşı saldırısı ile büyük bir çatışma alanı yaratmıştır. Bu noktada ayrım gözetmeyen yoğun çatışmalı alanlarda hızla alevlenen savaş, her türlü savaş hukukundan ve ahlaktan yoksun olarak hala devam etmektedir. Bu durumun başlamasından sonra milyonlarca sivil insan, ciddi güvenlik tehdidinin yanında açlık, sınırlı eğitim ve sağlık problemleri ile baş başa kalmışlardır.” dedi.
Diyarbakır’da yaşayan Suriyeli sığınmacılar raporunda şu önemli maddelere yer verildi:
- Suriyeli mülteci ve sığınmacılara zaman kaybedilmeden, BMMYK denetimde Cenevre Sözleşmelerinin sağladığı tüm evrensel haklar eksiksiz tanınmalıdır.
- Mülteci ve sığınmacılarla ilgili her türlü insani faaliyetler, kamuoyu ile paylaşılmalı, bilgiler açık ve şeffaf olmalıdır. Bu konuda olumlu eleştiriler ve somut öneriler mutlaka dikkate alınmalıdır.
- Mültecilerin ve sığınmacıların yaşadığı şehirlerin yerel yönetim birimlerine acilen kaynak aktarılmalı, bu konuda çalışmaların etkinleşmesi için gerekiyorsa yerel yönetimlere yetki devri yapılmalıdır.
- Suriyeli mülteci ve sığınmacılarla ilgili olarak, zaman geçirilmeden insani durum iyileştirilmeli, eğitim, sağlık, barınma ve güvenlik sorunları çözülmelidir.
- Mülteci ve sığınmacılarla ilgili her tür hukuksuzluk ve onur kırıcı uygulamalar yasal olarak soruşturulmalı, suçlular cezalandırılmalıdır. Bu konuda insanlık dışı ve onur kırıcı uygulamaları görmezden gelmek, her şeyden önce ülkenin saygınlığına ve hukukun üstünlüğüne bağlılığına büyük gölge düşürmektedir.
- Mülteci ve sığınmacıların yoğun şekilde yaşadığı kamp, sosyal konutlar ve farklı yaşam mekânları, her türlü denetime açık olmalı, İnsan Hakları örgütlerinin ziyaretlerinin önündeki engeller kaldırılmalıdır.
- Mülteci ve sığınmacılarla ilgili istismar ve tacizlerin ortaya çıkardığı, sosyal ve psikolojik vakalara yönelik çalışmalar yapılmalı, mağdurlar hemen tedavi altına alınmalı, bu konuda zaman kaybedilmemelidir. (Hamza Adiyaman- İLKHA)