DİYARBAKIR –   Hak ve Özgürlükler Partisi (HAK-PAR), Kürdistan Parti Girişimi (KPG), Kürdistan Ulusal Demokrat Parti Hareketi (KUDP-H) ve Dicle-Fırat Diyalog Grubu, PKK’nin ve PYD’nin Kürdistani partilere ve oluşumlara yönelik baskıcı ve şiddette varan tavrını kınadı.

Gazeteciler Cemiyetinde bir araya gelen siyasi parti ve STK temsilcileri, PKK ile Güney Kürdistan Hükümeti arasındaki gerilimin Kürt halkının çıkarına olmadığına dikkat çekerek PKK‘nin  baskıcı tutumunu, PYD’nin Rojava’da Kürtlere dayattığına vurgu yaptı.  

STK’lar adına basın açıklamasını okuyan Ramazan Moray şunları kaydetti: “Batı Kürdistan üzerinden PKK ve Güney Kürdistan Hükümeti arasında yaşanan gerilimi Kürdistan halkının çıkarına bulmadığımız gibi, karşılıklı diyalog ve istişare ile aşılması gerektiğini düşünüyoruz. Kürdistan Bölge Hükümetine karşı yapılan saldırıları ve ardından Kürdistan halkının kazanımlarını heba etme istidadı gösteren ve ulusal birlik ve ittifak duygusunu zedeleyen, daha ziyade Kürdistan’ın işgalcisi konumundaki devlet, rejim ve hükümetleri sevindiren gelişmeleri, söylem ve fiiliyatı yanlış buluyoruz.”

PYD`nin Hewlér Mutabakatını hiçe saydığını ifade eden Moray, bu partinin  muhalif Kürdî ve Kürdistani partilerin faaliyetlerine izin verilmediğini ifade ederek PYD’nin oluşturduğu bu ortamın demokrasi ve çoksesliliğe zarar veren bir durum olduğunu belirtti.

Moray, “ Hukukun üstünlüğü, evrensel kaideler, Kürdistan halkının çıkarları, milli ulusal birlik ve ittifakta ortaklaşma prensibine riayet edilmediği zaman sıkıntı olmaktadır. Türkiye ve Kuzey Kürdistan`daki 30 Mart yerel seçimlerinde tekrarlanan Kürdistani muhalif siyasi partilere yönelik şiddete varan baskıcı tutumunun bir benzerinin Batı Kürdistan’da PYD tarafından YPG üzerinden yürürlüğe konulması bizi endişelendirmektedir.” ifadelerini kullandı.

Kürdistan halkının Kemalizm veya Baasçılık türevlerini değil, medeni dünyanın normlarını esas alan, bir anlayışı hak etmekte olduğunu dile getiren Moray, “Tüm Kürdistan parçalarında çoğulcu, katılımcı, demokratik bir siyasi temsilden yanayız. Bu hususa tüm Kürt siyasal güçleri riayet etmelidir. Kürdistan halkı Kemalizm veya Baasçılık ile türevlerini değil, medeni dünyanın normlarını esas alan, çoğulcu ve katılımcı bir yönetimi ve anlayışı hak etmektedir. Güney Kürdistan`daki federal devleti ve tüm kazanımlarını-savunmayı, korumayı tüm Kürt ve Kürdistanlıların ulusal ve tarihsel bir görevi olarak görüyoruz.” şeklinde konuştu.

Batı Kürdistan`daki iç sorunları çözmek için hiçbir Kürt parti ve kurumunu hedef göstermeden  ulusal ve tarihsel sorumluluk duygusu ile davranmak gerektiğini dile getiren Moray, “Batı Kürdistan`daki ve Kürdistan`ın her parçasındaki kazanım da kendi kazanımımız olarak kabul ediyor ve bu konuda kendimizi sorumlu görüyoruz. Güney Kürdistan`daki yapıların da aynı sorumlulukla karşı karşıya olduğuna inanıyoruz. Gelinen aşamada Batı Kürdistan`daki iç sorunları çözmek için hiçbir Kürt parti ve kurumunu hedef göstermeden hepimiz ulusal ve tarihsel sorumluluk duygusu ile davranmalıyız.” ifadelerine yer verdi.

Güney Kürdistan Hükümetinin açıklamasının dikkate alınması gerektiğini söyleyen Moray, “Batı Kürdistan ile Güney Kürdistan sınırında kazılan hendeklerin terör saldırıları ve özellikle araçlarla düzenlenen ve benzerleri yaşanan eylemlere yönelik olduğu, Batı Kürdistan halkını veya PYD, PKK`yi hedeflemediği yönündeki Güney Kürdistan Hükümetinin açıklaması dikkate alınmalıdır. Buna rağmen sebebi ne olursa olsun bu husus karşılıklı olarak müzakere edilebilir. Hem Batı hem de Güney Kürdistan halkımızın çıkarlarına uygun bir çözüme kavuşturulabilir.” dedi.

Moray son olarak Gelin Kürdistan halkının tarihi bir süreçten geçtiği bu dönemde halkımızı üzmeyelim, düşmanlarımızı sevindirmeyelim diyerek Yaşasın Kürdistan halkının özgürlüğü, kardeşliği ve ittifakı, kahrolsun ihtilaf, çekişme ve kardeş kavgası, Yaşasın iç barış ve kardeşlik, Yaşasın Kürdistan. Diyerek yaptığı açıklamayı bitirdi. (Ali Adiyaman - İLKHA)