• DOLAR 34.7
  • EURO 36.773
  • ALTIN 2961.825
  • ...

ESKİŞEHİR: Tarım Bakanı Eker, bir dizi programa katılmak için geldiği Eskişehir`in Mahmudiye ilçesinde gazetecilerin sorularını cevaplandırdı.

Çiftçilere hububatla ilgili yapılacak ödemeler konusundaki soru üzerine Bakan Eker, bu ay 1 milyar 641 milyon lira nakdi hibe desteği ödemesi yapılacağını bildirdi. Bunun önemli kısmının yağlı tohumlu bitkilerin prim ödemeleri, hububat ve hayvancılık ödemeleri olduğunu kaydeden Eker, "Bununla yıllık toplam ödeyeceğimiz 9,7 milyar liranın 6 milyarı ödenmiş olacak. Ayın 29`unda Eskişehir ilimizde sadece yağlı tohumlu bitkiler ve hububat, baklagil fark ödemeleri için yaklaşık 5 bin 900 çiftçi 13 milyon lira alacak. Bu bir kaç gün içerisinde çiftçilerimizin hesabına geçmiş olacak" diye konuştu.

Eskişehirli çiftçilere bu güne kadar yaklaşık 56 milyon lira ödeme yaptıklarını ve buna 13 milyon liranın daha ekleneceğini anlatan Eker, "Eskişehir`de toplam 28 bin çiftçiye 842 milyon lira nakdi karşılıksız hibe destekleri verdik. Bu hem kırsal kalkınma destekleri hem hububat primleri, diğer destekler, kooperatif destekleri gibi. 5 bin 900 çiftçimiz şu anda bekliyor, onları biliyorum. 13 milyon lira hesaplarına geçecek. Bunlar hububat primleri ve yağlı tohum prim destekleri 29`unda ödenecek" ifadelerini kullandı.

"Birileri de bunu speküle etmesin, buna fırsat vermeyin"

Yağış azlığının tarladaki ürünler üzerine etkisi konusundaki soru üzerine Bakan Eker, kış aylarında bazı bölgelere az yağışın düştüğünü, bu bölgelerin "geçit kuşağı" olan Eskişehir, Orta Anadolu`nun güneyi ve Akdeniz`in bazı bölgeleri olduğunu bildirdi.

Buna bağlı olarak da bir takım tahminler, ölçümler ve değerlendirmeler yapıldığını dile getiren Eker, şöyle konuştu:

"Medyada zaman zaman meyve sebze fiyatlarına bağlı programlar izliyorum. Bunlar gerçeği hiçbir şekilde yansıtmıyor. Çünkü daha bu yılın kuraklığıyla iligli hiç bir ürün ortaya çıkmış değil. Dolayısıyla kışın veya ilkbaharın erken aylarındaki yağış azlığı sebebiyle şu anda piyasaya çıkan bir ürün zaten yok. Birileri de bunu speküle etmesin, buna fırsat vermeyin. Sizlerde basın mensupları olarak, buna alet olmayın. Bunun üzerinden birileri, fiyat artışlarına gerekçe göstermeye çalışıyor, bu da doğru değil. Henüz sebze, meyve şu anda çıkan seralardaki ürünlerdir. Bunun kuraklıkla bir ilişkisi yok çünkü seralardakiler sulanıyor. Açık alanlarda üretilen sebze ve meyveler de zaten piyasaya çıkmadı, bir etkisi olursa önümüzdeki yaz aylarında meydana gelir. Biz tedbirleri alıyoruz."

"Suyu tasarruflu kullanacağız"

Tedbirlerden birinin de kuraklıktan zarar gören çiftçilerin borçlarının ertelenmesine yönelik çıkarılan kararname olduğuna dikkati çeken Eker, şöyle devam etti:

"Bütün mesele şu, mevcut olan suyu tasarruflu kullanacak yöntemleri yaygınlaştırmamız lazım. Bunun için Hükümetimiz 2006 yılından bu yana hem damla sulama, yağmurlama sulama sistemlerini yüzde 50 hibe destek vermek suretiyle destekliyor, hem de bu sistemi kuranlara faizsiz kredi veriyor. Olabildiğince `bunu nasıl yaygınlaştırırız` çabası içerisindeyiz. Bu mevcut suların iyi kullanılması tasarruflu kullanılmasıyla alakalı. Çünkü su zengini bir ülke değil Türkiye. O halde suyu tasarruflu kullanacağız. Yer altı sularımızı iyi kullanacağız, tasarruflu kullanacağız. Yer üstü sularının kullanımıyla ilgili hükümetimiz özellikle baraj, kanal yatırımlarını bu güne kadar görülmemiş şekilde hızla hayata geçiriyor. Tedbirlerimiz bu şekilde. Bu sene inşallah kuraklık açısından sezonu en az hasarla kapatmayı umuyoruz. Öyle ümit ediyoruz."

Eker, bir gazetecinin, "buğday ithal edilmesiyle" ilgili bir sorusuna ise şu yanıtı verdi:

"Türkiye`nin buğday ihtiyacı 17-18 milyon tondur. 18 milyon ton buğday ürettiğimizde, bütün ihtiyaçların tamamı giderilmiş oluyor. Geçen sene Türkiye 22 milyon ton buğday üretti. Elde yeteri kadar stok var. Bu sene beklediğimiz üretim de Türkiye`nin ihtiyacının çok üzerinde. Yani Allah korusun, öyle bir tehlike yok şu anda. Ticari maksatla, piyasa regülasyonu maksadıyla zaman zaman ithalat, ihracat yapılabiliyor. Bu muhtemel spekülasyonlara karşı piyasayı regüle edebilme, üreticinin, tüketicinin, sanayicinin haklarını korumaya dönük ticari düzenlemelerdir. Yoksa Türkiye üretiminde bir eksiklik, ihtiyacını gidermeme gibi bir problemle karşı karşıya değil, net söylüyorum." 

AA