• DOLAR 32.453
  • EURO 34.741
  • ALTIN 2436.376
  • ...
Madencilerden hayat dersi
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 

Hasan Yılmaz / Doğruhaber / Rehberlik

İmtihan, konu itibariyle geniş ve derinlik arz eder. Kişilerin, toplumların, ülkelerin imtihanları olduğu gibi, tüm insanların insanlık noktasında imtihanları kaçınılmazdır.

Bu ay içinde yaşanılanlara baktığımızda gelişen olaylar bizlere çok şey çağrıştırdı. Aşırı yağışlar Hz. Nuh’un tufanını çağrıştırırken Soma’da yaşanılanlar tüm mağduriyetleri hatırlattıkları gibi, Asr-ı Saadet’i de çağrıştırmıştır. Hatırlayalım; savaşta yaralı sahabelere su dağıtılınca, diğer kardeşler su diye seslendiğinde bütün kardeşler kendi nefsini kardeşlerinin nefsine tercih ederek şehit olmuşlardı.

Benzer fedakârlıkları, Soma’da yaşanan olaylar esnasında da gördük. Dünya bu davranış boyutundan etkilendi. Davranışlara sebebiyet veren faktörleri araştırmaya başladı. İşin ilginç tarafı ise aynı kültürü yaşayan muhabirlerin bu erdemli davranışa anlam verememeleriydi. Anadolu’nun o güzel, tertemiz kalpli insanı ‘Çizmelerimi çıkarayım mı?’ hal diliyle tüm insanlara, edep, ahlak dersi verirken ezilmişliği ve sindirilmişliği de sembolize etmiştir. Bu olayı felsefi boyutta düşündüğümüzde Alman düşünür Kant şöyle söyler: ‘Öyle bir davran ki davranışın başkalarına örnek olsun.’

Örneklik noktasında temel sorun, bilgi sorunu değil ahlak sorunu değil bilginin, ahlakın, davranışa dönüşememe sorunudur. Onun içindir ki sonsuz güç sahibi ayetlerin tümünü bir anda indirmemiştir. Yaşamdaki uygulanabilirlik dikkate alınarak indirmiştir ki ayetler hayat bulsun nüfuz etsin. Bilgiden ziyade işaret edilen nokta önemlidir. Eğer söylenilenler hakka, tevhidi bir yaşama işaret ediyorsa orda değer vardır. Fakat her şey çıkar ve ekonomi üzerinden düşünülüp maddiyat putlaştırılarak, Allah’ın halifesi olan insan değersizleştiriliyorsa orda köleleştirme söz konusudur.

Vahşice kazanmayı arzulayıp haktan, hukuktan dürüstlükten uzaklaşanlara İmam-ı Gazali güzel bir misal vermiştir. Adamın biri ayran satarken bol su katar, kendince kazanır. Oğlu babasını uyarır: ‘’Yapma, etme yazıktır.’’ der. Fakat baba dinlemez. Gün gelir bir sel ineği de alır, gider. Baba kara kara düşünürken oğlu babasına: ‘’Ayrana kattığın sular sel olup ineği de götürdü.’’

Bizler inanç sahipleri olarak yaşanan tüm haksızlıklardan dersler çıkarıp, dişimizi tırnağımıza takıp gayret sarf etmeliyiz. İlme değer vererek ilim noktasında tatlı rekabetler gerçekleştirmeliyiz. İlmimizin bilgi, duygu, davranışsal boyutuyla hakkın ayakta kalması için mücadele etmeliyiz. Bir bütünlük içinde yapmalıyız ki ailemiz, mahallemiz, şehrimiz memleketimiz, tüm dünya huzur bulsun. Tıpkı Farabi’nin eserinde belirttiği gibi, bir şehir ile organizmayı birbirine benzer. Nasıl ki tüm organlar birbirine yardım edip vücut huzur buluyorsa bir şehirde de herkes birbirine yardım ederek erdemli ve huzurlu bir toplum meydana gelebilir. Kardeşlik hukukunu göz önüne alarak bir kardeşimizin ayağına diken battığında onu hissedebiliyorsak ya da şairin dediği gibi ayağın taşa takıldığında ‘’Allah kahretsin! bile dememelisin, dua etmelisin ki taşa takılan ayağın var’’. Düşüncesi hâkim olmalı ki doğru yola iletilelim.

Tüm öğrenci kardeşlerimin eğitim hayatında yaşanılan bu olaylardan ders çıkarıp hayata farklı bakma, gençlik haftalarında da gençliklerinin kıymetini bilip, Yaradan’a yakın olma temennisiyle.

Selam ve dua ile…

Bu haberler de ilginizi çekebilir