`Soma Halkı Gerçekleri Anlatmaya Çekiniyor`
Manisa`nın Soma ilçesinde özel bir şirkete ait madende meydana gelen ve yüzlerce kişinin hayatını kaybetmesi ile sonuçlanan patlamayla ilgili araştırmalar yapmak üzere 50 kişilik gönüllü bir ekiple Soma`ya giden MAZLUMDER Soma Gözlem ve Raporlama Ekibi, bir basın toplantısı düzenledi.
İSTANBUL - MAZLUMDER İstanbul Şubesinde Soma’ya giden gönüllülerin de katılımıyla gerçekleştirilen toplantıda açılış konuşmasını yapan MAZLUMDER İstanbul Şube Başkanı Cüneyt Sarıyaşar, önümüzdeki günlerde detaylı bir şekilde hazırlanarak kamuoyuna sunulacak rapor öncesi acil olan bazı hususları paylaşmak için toplantıyı gerçekleştirdiklerini belirtti.
Sarıyaşar, “Orada 3 tam gün boyunca yaygın bir arazide çalışmalar yürüttük. Ancak ivedilikle kamuoyuyla paylaşmak zorunda olduğumuz hususları bugün paylaşacağız. Soma’da şahitliğimizi yerine getirirken kolay çalışmadık. Kocaman bir ünlem işaretiyle ifade etmek isterim ki; Her adımımızda bizi hiç yalnız bırakmayan ve sorgulayan emniyet mensuplarına teşekkürlerimizi sunuyoruz! Biz, bizi engelledikleri yolların dağını-tepesini bularak aştık ve bu zulmün yaşandığı mahallelere girerek ve onlarla görüşerek araştırmalarımızı ve gözlemlerimizi yürütmeye çalıştık.” dedi.
Daha sonra Soma’ya dair tespit ve acil yapılması gerekenleri içeren açıklama metnini okuyan Cüneyt Sarıyaşar, madenlerde illegal bir taşeronlaşmanın söz konusu olduğunu, işçilerin işlerini kaybetme korkusuyla sadece üretim baz alınarak çalıştırıldığını, bu baskının oluşturduğu tedbir eksikliğini işçiye yüklemenin ise gayrı ahlaki olduğunu ifade etti. Sarıyaşar, maden ocağına vakıf oldukları öne sürülerek işçilerden arama kurtarma ekibi kurulmasını da eleştirerek profesyonel ekiplere ihtiyaç olduğunu vurguladı.
“Soma’dan hareketle bağımsız denetim mekanizmaları kurulmalı”
Daha sonra MAZLUMDER Soma Gözlem ve Raporlama Ekibi’nden İş Güvenliği Uzmanı Sunullah Doğmuş konuştu. Doğmuş, Soma’da görüştükleri kişilerin ortak kanaatinin denetimlerin yapılmadığı olduğunu belirterek “Bu gibi durumlarda etkin denetim ve belki bağımsız denetim mekanizmaları olması gerekiyor. Eğitimlerde de sıkıntılar var. İşçilere sadece kağıt üzerinde bir eğitim verilmesi yeterli değil. Uygulanabilir acil eylem planı hazırlanması gerekiyor. Olay anındaki panik halinde neler yapılması gerektiği bu çalışmalar ile işçilere öğretilmeli. Umarım bu olaydan gereken dersleri çıkarırız. Biz dünyaya artık bu utanç tablolarını göstermeyelim. Bizim işçilere dair patronların yediğini işçisine yedirmesi, gerektiğinde ona yardım etmesi, hakkını teslim etmesi gibi kadim değerlerimiz var” diye konuştu.
“Soma’nın manevi desteğe ihtiyacı var”
Psikolog Yrd. Doç. Dr. Elif Çelebi ise ekipte toplamda beş psikolog olduğunu, evleri ziyaretleri sırasında karşılaştıkları tablo karşısında oldukça zorlandıklarını ifade etti. Çelebi konuşmasının devamında şunları söyledi: “Evlere gittiğimizde şunu anladık; Acıyı çeken insanların yanında durmak bile yeter. Orada öncelikle madenden kurtulanlar ve kurtarma çalışmalarına katılanlara daha sonra ise hayatını kaybedenlerin ailelerine psikolojik destek gerekiyor. Yardım faaliyetleri zaten Türkiye’de hemen organize ediliyor. Orada muhtarın da bize söylediği şey, manevi desteğe ihtiyaç olduğuydu. Şimdi görünen bu destek birkaç ay sonra bitecek. Çünkü olayın medyada haber değeri düşmeye başlıyor. Bunun önüne geçmek için psikolojik hizmetlerin devamının sağlanacak şekilde ücretsiz bir şekilde verilmesini sağlamak. Anneler yasta olduğu için çocuklarıyla ilgilenemiyorlar. Bu konuda bir çalışma yapılması gerekiyor. Okullarda babasını kaybeden çocuklar için çalışmalar yapılabilir. Mesela oyun terapisi konusunda uzman psikologlar oraya gönüllü olarak gidebilir. Tüm bunların devlet tarafından teşvik ve organize edilmesi gerekir.” diye ifade etti.
Faciadan kurtarılanlar; ‘Keşke kurtulmasaydık’
Elif Çelebi’nin ardından söz alan MAZLUMDER Soma Gözlem ve Raporlama Ekibi’nden İlahiyatçı Menekşe Olgun da yaptıkları ev ziyaretleri sırasında halkın kendilerinin samimiyetini gördükten sonra veya yanlarında Soma’dan tanıdıklarını görünce konuşmaya başladıklarını ve dertlerini paylaştıklarını, ancak madenin tek geçim kaynakları olması ve geride kalan erkeklerinin madende çalışacak olması sebebiyle anlattıklarının duyulmasından çekindiklerini ifade etti. Menekşe Olgun, “Madenden kurtulan işçilerle görüştük, ‘keşke kurtulmasaydık’ diyorlardı. Cesetler çıktıktan sonra kötü sahnelerle karşılaşmış aileler var. O ailelere de psikolojik destek verilmesi gerekiyor. Şuan ailelerde genel bir sakinlik durumu söz konusu. Ancak bunun öfkeden mi korkudan mı kaynaklandığını bilemiyoruz.” dedi.
“Polisin her STK’yı potansiyel suçlu yapan yaklaşımı Soma halkında korku yarattı”
MAZLUMDER Soma Gözlem ve Raporlama Ekibi’nden Ammar Kılıç ise ilk gün ilçede bir arbede olduğunu, sokak siyasetinden uzak olan halkın ise bu tip görüntülere alışık olmadığını vurguladı. Kılıç, “Bu arbededen sonra bir anda her yerde polisler, çevik kuvvet ekipleri gördük. Biz polislerle de görüştük. Onlar da kendi zaviyelerinden yaşananları anlattılar. Dışarıdan birilerinin gelip orada provokasyon gerçekleştireceklerini söylediler. Biz dışarıdan bu amaçla gelen gruplara dair detaylı bilgilere sahip değiliz. Ama neticede polis her yerdeydi ve halkın algısını manipüle etti. Soma halkının yanında olmak için gelenlerin de halkın hassasiyetlerine dikkat etmesi gerektiği aşikardır. Buna tüm STK’ların dikkat etmesi gerekir. Ancak orada gözaltına alınan avukatların nasıl yerlerde süründürüldüğünü de gördük. Polis gösterilerde Somalılara şöyle söylüyordu: ‘Çekilin ve bizi Soma’nın dışından gelenlerle yalnız bırakın’. Oraya gelen her STK’yı potansiyel suçlu yapan bu yaklaşımla Soma halkında büyük bir korku yarattılar.” diye konuştu.
“Bu düzene karşı durmazsak daha çok ölümler olacaktır”
Yeryüzü Mühendisleri Derneği Başkanı Yrd. Doç. Dr. Ömer Faruk Kültür de maden, eğitim ve sağlık sektörünün kardan başka bir şey düşünmeyen sistemlerin eline verilmemesi gerektiğini söyledi. Kapitalist sistemde Her şeyin ucuza mal edilmesi için insani değerlerin yok sayıldığını belirten Kültür, “Biz bu düzene karşı durmazsak daha çok ölümler olacaktır. Gelin yeni bir sistem kuralım, aradan patronları çıkaralım, buradan kazanılan paralar Maslak’taki kulelere gitmesin, işçilere gitsin.” dedi.
Son olarak konuşan MAZLUMDER İstanbul Şube Başkanı Cüneyt Sarıyaşar, insanı öncelemeyen, insan yaşamını riske ederek yapılan üretimin vahşi kapitalizme hizmet ettiğini söyledi. Sarıyaşar, “Maden ocaklarımızda sıfır insan kaybı riskiyle üretim yapmak ta mümkün. Sayın Başbakana bu işin doğasında kayıpların olabileceğine dair bilgi veren danışmanları her kimse yanıltıyorlar. Buradan kendilerine sesleniyorum; Eğer insanların canlarını güvenceye alamıyorsunuz bu üretimi durdurun.” diye ifade etti.
Oturum, okunan basın açıklamasının ardından sona erdi.
(Erkan Yavuz- Enes Durmaz/ İLKHA)