• DOLAR 34.67
  • EURO 36.684
  • ALTIN 2931.562
  • ...
“Allah Yolunda Ölmek Benim En Büyük Arzumdur”
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 

Ubeydullah yine ’ Cemalim’ kitabını eline almış, hem okuyor hem de “Acaba şehadet bana da nasip olur mu?” diye düşünüyordu. Ubeydullah’ın bugünlerde bu kitabı çokça okuması ve hanımı Ayşe’ye, “ Ben şehid olursam sakın üzülme; çünkü Allah yolunda ölmek benim en büyük arzumdur” demesi, Ayşe Hanımı bir hayli telaşlandırmıştı. Ubeydullah her zaman olduğu gibi bugün de sabah namazından sonra yatmayıp, tefekkür ile meşgul olmuştu. Kızı Şehadet, babasının uyumadığını görünce yanına geldi. Sıkıca babasına sarıldı ve, “Baba ben seni çok seviyorum, biliyorsun değil mi? diye sordu. Ubeydullah, kızının birden böyle söylemesine şaşırmış ve duygulanmıştı. Ubeydullah sadece; “Bilmez olur muyum kızım? Ben de seni ve kardeşin Habbap’ı çok seviyorum” diyebilmiş, kızını uyuması için odasına götürmüştü. Ubeydullah hüngür hüngür ağlıyordu. Hem de gözyaşlarının neden aktığını bilmeyerek! Ubeydullah geçimini inşaatlarda çalışarak sağlıyordu. Dört yıl boyunca harabe gibi bir evde kalmıştı. Her zaman “Büyük, rahat bir evim olsa da arkadaşlarımı misafir edebilsem” diyordu. Rabbi ona nasip etti, o da inşaattan aldığı ücretiyle 4 odalı bir ev yapmaya başladı. Evde oturmuş, çocuklarına Peygamber Efendimizin hayatını anlatıyordu. Sertçe evin kapısı çaldı. Belli ki bir şey olmuştu. Kapıdaki genç, ” Ağabey yine derneğe saldırdılar” dedi. Gelen haber sonrası morali bozulan Ubeydullah, hemen derneğe doğru gitti. Saldırganları püskürtmeyi başaran Ubeydullah ve arkadaşları; zaman kaybetmeden saldırı sonucu hasar gören derneğin çatısını onarmaya başladılar. Yorgun argın eve gelen Ubeydullah, hanımı Ayşe’ye; derneğin çatısını onardıklarını, bir daha böyle bir olayın yaşanmaması için dua etmesini söyledi. Ubeydullah bir türlü uyuyamıyordu. Çocuklarının başucunda oturup, onları seyre dalmıştı. “Ne garip bir duygu böyle” deyip içinden bir ah çekti. 5 Mayıs, 2011 yılıydı. Ubeydullah, evin tadilatıyla uğraşıyordu. Bitmesine de az kalmıştı. Kapının aniden çalmasıyla, işini olduğu gibi bırakıp kapıyı açtı. Gelen dernekten bir arkadaşıydı. ” Ubeydullah yetiş! Bu defa elleri silahlı, kalabalık bir grup derneğe saldırıyor!” Ubeydullah, bu haber üzere evden, derneğe yetişmek için ayrılacağı zaman, hanımı Ayşe’ye: “Hakkını helal et hanım. Ne olacağımız belli değil! Şehadet, annenizin sözünü dinleyin, onu üzmeyin tamam mı güzel kızım? Hadi Allah’a emanet olun. ” deyip evden ayrıldı. Evdekilere bu ayrılış bir farklı gelmişti. Ayşe Hanım Ubeydullah’ın son günlerde söylediklerini de düşününce, aklına türlü türlü şeyler geliyordu. Ubeydullah şimdi derneğe varmıştı. Daha dün onarımını bitirdiği çatı, ne hale gelmişti böyle? Çatıya çıkan Ubeydullah, ellerinde silah olanları gördü. Tabi ki elli metre ötedeki polisleride(!). Neden müdahale etmiyor bunlar? “ Allahu Ekber!” dedi yüksek sesle. Tam da o sırada gaddar mürtedlerin namlularına hedef olmuştu. Bacağına isabet eden kurşun, onu en büyük arzusuna ulaştırmıştı bile . Dün onardığı çatının üstünde bugün can verdi. Evde 3 kişi onu bekliyor! Şimdi onlara ne olacak? Ubeydullah hiçbir zaman bu düşüncelere dalıp, en büyük arzusuna duygusal yaklaşmadı! Çünkü o, evde onu bekleyenleri Rabbine emanet etmişti! Evet, Şehadet çok sevdiği babasını bir daha göremeyeceğini öğrense ne yapacak? Haber yoldaydı. Ne de çabuk kapının önüne geldi! Ayşe Hanım çalan kapıya yöneldi. Kalbi nasıl da atıyordu. Kapının ardından bir ses, yalnız “Ayşe bacı Ubeydullah kardeş…” diyebilmişti. Kelimeler bir kere boğazda düğümlenince, devamı gelmiyordu işte! Gelmese de olurdu. Çünkü Ayşe Hanım anlayacağını zaten anlamıştı. Çocuklar, “ Anne babam mı geldi” diyordu. Anneleri şimdiden çocuklara vereceği cevabı düşünüyordu. Eğer, “ Babanız bir daha gelemeyecek” derse… Şehadet’in “ Ne yani ben şimdi babamı artık görmeyecek miyim?” demesi, onların da anladığını göstermişti. Zihinlerde güzel bir söz “Kefen yakışmaz bilirdim insanlara, meğer yanılmışım. Aşıkta süslü bir elbise gibi durmuş. Başında yemyeşil tevhit bandajı taç olmuş, cennet misali bir tac. Belli ki Yare kavuşmanın sevincini yaşıyor, herkes onu öldü diye bilirken…”
 

Sümeyye Nurduhan / Bitlis (Tatvan) - Yaş: 17
 

Bu haberler de ilginizi çekebilir