`Kadın Özgürlüğünden Kadın Kurşunlamaya`
Kurtuluş Tayiz, köşe yazısında Lice`de HÜDA PAR üyesine yönelik kaçırma olayına değinerek "Zorbalık yapmak, baskı uygulamak, kurşun sıkmak hiçbir özgürlük anlayışıyla bağdaşmaz" dedi.
İşte Kurtuluş Tayiz`in ilgili makalesi...
Kadın özgürlüğünden kadın kurşunlamaya
Kürt hareketinin en çok övündüğü noktalardan biri kadın özgürlüğüdür; BDP, siyasi partiler içinde en çok kadın milletvekili ve belediye başkanı çıkaran partidir. Kuşkusuz bu konudaki çalışmaları takdire değerdir. Ancak kadın hakları ve özgürlüğü konusundaki duyarlılığın tek taraflı olduğu, siyasi duruma göre değiştiği de söylenebilir.
Yakın günlerde yaşanan bir olay, buna iyi bir örnek sunuyor. PKK, 18 Mayıs`ta Diyarbakır`ın Lice İlçesi’nde Hüda-Par`lı Mükail Ayık`ı kaçırmaya kalktığı sırada bir çocuk annesi olan Nesrin Ayık`ı da kurşunlayarak yaraladı. Diyarbakır Dicle Üniversitesi Hastanesi’nde tedavisi süren Nesrin Ayık`ın durumunun ağır olduğu söyleniyor. PKK susarak olayı unutturmaya çalışırken Kürt medyası da Mükail Ayık`ın kaçırılma girişimini "köylüler arasındaki çatışma" diyerek örtmeye çalıştı. Merkez medya da haberi, "kimliği belirsiz kişiler arasında çıkan çatışma" olarak duyurdu. Ağır yaralı olarak hastaneye kaldırılan ve yoğun bakımda yaşam savaşı veren Nesrin Ayık`ın adını anan bile yok. Kocasını savunduğu için kurşunlanan bir anneye hiçbir kadın örgütü sahip çıkmadı. BDP`nin kadın kolları örgütü de dâhil Güneydoğu`daki hiçbir kadın kuruluşu, Nesrin Ayık`ı ziyaret etmediği gibi basit bir basın bildirisi bile yayımlama gereği duymadı. Kadın cinayetlerini ve çocuk ölümlerini gündeminden düşürmeyen kadın örgütlerinin ve merkez medyanın, Nesrin Ayık`ın kurşunlanmasını görmemesi biraz tuhaf değil mi?
Bu kadın sadece bir anne ve eş. Tek yaptığı kaçırılmaya çalışılan kocasına sahip çıkmak. Hüda-Par üyesi birinin eşi olduğu için kimse kurşunlanmayı hak etmez. Bırakalım bir kadına kurşun sıkmayı, ev basmayı, zorla adam kaçırmayı bile kimse izah edemez. Olayın bir kaza olduğu da ileri sürülebilir burada; o halde özür dilemek gerekmez miydi? Kadın özgürlüğünü geliştirmekle bu kadar çok övünen Kürt siyasetinin bir kadının kurşunlanmasına sessiz kalması nasıl açıklanabilir? Bu özgürlük zihniyetinin sorgulanması gerekir. Kendisinden olana sahip çıkmak, kendisinden olmayana ise zorbalık yapmak, baskı uygulamak, kurşun sıkmak hiçbir özgürlük anlayışıyla bağdaşmaz.
BDP ve Hüda-Par arasında bölgede bir rekabetin yaşandığı açık. İki parti de Güneydoğu`nun partisi; iki partinin de toplumsal tabanı ağırlıkla bu bölgede. İki parti arasına kan ve düşmanlık girmiş de olabilir. Birbirlerini istedikleri gibi eleştirip suçlayabilirler. BDP`liler, Hizbullah`ın devamı olarak gördükleri için bu partiye karşı öfke besliyor, tepki duyuyor da olabilir. Ancak aradaki sorunları siyasal zeminin sınırları içinde tutmayı başarmak zorundalar. Siyasetle baş edemediğiniz bir grupla silahla asla baş edemezsiniz. Siyasetine güvenen silaha itibar etmez, etmemeli. Lice`deki olay üzerine bölgede iki taraf arasında gerilimin had safhaya çıktığı söyleniyor. Bu gerginliğin geçmişte olduğu gibi iki taraf arasında çatışmaları ateşleyebileceği endişesi de bölgede hâkim. İki tarafın da tansiyonu düşürmesi, aklıselim hareket etmesi lazım.
Ama öncelikle yapılması gereken Nesrin Ayık`tan özür dilemek ve geçmiş olsun ziyaretinde bulunmaktır.
Kurtuluş Tayiz / Akşam Gazetesi